Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERGİ Umut Çamaşırhanesi YAZI: YASEMİN YAZICI FOTOĞRAF: SENEM ÖZTÜRK Buşehirdeğil tabut ölülerkolkola dolaşıyor. Cahitlrgat Hepimizin kirlilerini yıkadığı birçamaşırlıkvar. Biliyoruz,temizlenmekyenidendoğuş gibidir, mutlu eder insanı. Şimdi onlann da kendilerini bir an için de olsa temiz ve iyi hissettikleri bir annma yuvalan var. Onlar: Sokakta kalan çocuklar. Bannmak için sokakta yaşasalar da bir kısmı hayatın kirinden arınmak için, artık Umut Çamaşırhanesi 'ne geliyor. Burası UmutÇocuklan Derneği'nin birparça daha hizmet edebilmek için açtığı mütevazı görünumlübirçamaşırhane. Doğal olarak kapısında laundry yazmıyor. Aslında kapısında hıçbir şey yazmıyor. Parlak mavi büsbütündemirdenbirkapı. Temmuzdaaçılmasına karşın, zili kopanlmış, küçük camı kınk... Tarlabaşı'nda, şiddetin en çok kol gezdiği o yerde. Dolapdere caddesi ile Yaya Köprüsü sokağının kesiştiği köşede, küçük, üç katlı eski birazınhkevi. Derneğe bağışlanınca, onlar da ellerindeki projelerinden birini burada hayata geçiımey i düşünmüşler. Gerçekte ellerinde birçok kurtarma planı var; ancak olanaklar el vermiyor hepsine. Bu dar hacimli binanın birinci katı yaşam salonu ve ofis olarak kullanılıyor. Çamaşırlar giriş katında yıkanıyor. Ikinci kat sağlık kabini, mutfak, banyo, tuvalet, saç kesim bö lümü... Üçüncü kat ise malzeme deposu. Yusuf Kulca hep olduğu gibi pürtelaş. Bu kez de ayağı kopmuş, kesi lmiş bir gencc takılacak protezin peşınde. Sonra o gençle bırlikte çıkıyorlar. Ben ofis olarak ayrılmış küçük bölümde, oranın yöneticisi çocukların deyişıyle müdür hanımla konuşmak için bckliyorum. Öylesine yoğun bir ilişki trafiği var ki odada... Bir yandan telefonlar öte yandan banyo ve yemek için sokaktan gelen çocuklar. .. Aslında öyle uzun uzadıya konuşulacak bir ortam yok, zaten birkaç detay bilgi dışında konuşulacak ne var ki, her şey gözler önünde. Çocuklar yorgun, yıpranmış ve gerçek hayatın içinde bir hayal gibiler. Gözleri bizim bildiğimiz hayatı bilmiyor. Hep başka yere dönük bakışlan... Ne denli yakınlaşmak isteseniz, ne denli içten konuşsanızyüzlerinde hep farklı bir dünyanın yansıması var. Her zaman yabancısınız onlar için. Onlann yaşamında sanınm öteki insanlar; iyi ve kötü yabancılaryalnızca. Yaşının on iki olduğunu sandığım belki de çok yanıldığım kendisine büyük gelen ceketi palto gibi giymiş olan çocuk, ısrarla yeni çamaşır, giysı ıstıyor... Yüzünde karanlık bir yazgının gölgesi, kaşında taze bir yara, durmadan mırıl mırıl mırıldanarak yeni giysiler istiyor müdür abladan. Bir başka çocuk geliyor, kapıdan başını uzatıp"benbaşımıyıkayıphemengidicem, bana yeni çamaşır verin" dıyor. Müdür hanım saat on bıre doğru artan bu sorunlu sıkışıklıkta hâlâ sabırlı, anlayışlı, mesafeli gülümsemesini hiç bırakmadan çocuklann ayak numaralannı yazmaya çabalıyor. Cinselliğin adı: Taciz Burada kesin kurallar var. Banyo yapmadan, ilaçlanmadan (uyuz, mantar ve bit için) temiz giysi ve çamaşıryok. Aynca öğlen yemeği yemek istiyorsalar da bunlan yapmak, yıkanıp sofraya oturmakgerekiyor. Bırde sigara içmek yasak. Sonuçta, çocuklar müdür hanımı kandıramıyorlar. tkna edildikten sonra ikişer ikişer banyoya sokuluyorlar. Banyo denetim altında yapılıyor. Bundan eski sokak çocukları olan şimdinin kendini kurtarmış, güvenilir gençleri sorumlu. Kalabalık banyo yok. Kimisi dokuz ile on sekiz hatta yirmi yaşında... Cinsellik onlar için hep en ilkelinden istismarboyutunda... Taciz edileedilebüyüyen çocuklar, önce taciz etmeyi öğrenmiş... Çinselliği böyle tanıyor onlar: TACtZ. Buyüzden birbirlerine zarar vermemeleri için hiç olmazsa banyo yaparken güvende oluyorlar. Banyo sonrası gereken çorap, iç çamaşın, giysi yeni gönderilmiş biryardım paketinde aranıyor. Ne yazık ki pakettekiler ancak kreş çocuklanna gelecek boyda. "Bunlan başka mağazalarda büyüklerle değiştirebiliyoruz bazen" diyor müdür hanım. Oy sa, benim gördüğümce bu çahşanlann öyle geniş zamanlan yok. Tıpkı bu ülkenin sıradan insanlan gibi onlar da zamana karşı yanşıyorlar. Yardımlarneden sözde yardım diye yapılır anlamak güç. Belki de bu kötü zamanlarda, en zor olan da iyi insan olabilmek. Onlar gene de eski torbalardan, depodan, çamaşır, çorap, kazakdenkleştirip, çocuklara yetiştiriyorlar. Öte yanda, yemeklerden sorumlu anne hanım o gün neler pişirdiğini anlatıyor. Bu arada hasta çocuklara ilaç veriliyor, hastaneye gönderiliyor... Hep bir koşuşturma sürüyor. Banyosunu yapan çocuklar artık yaşam salonuna inmeye başlıyor. Üzerlerinden çıkan çamaşırlar makineye, giyilemeyecek olanlarsaçöpeatılacak. Sokak çocuklannın çamaşırlannı yıkadığı, banyo yaptığı, karnını doyurduğu bir mekân: Umut Çamaşırhanesi. Yıkanırken anndıklan bizim kirlerimiz biraz da. Çünkü orada olmalan biraz da bizlerin yüzünden Umut Çamaşırhanesi 'ndeyemekyiyebilmek biraz da banyo yapmayı kabul etmeye bağlu.. değil mi?