Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 tm mayacak.Yetkilerisesınırlı. Yıldız Ünivcrsitesi'nde "Yapı Üretim Projesi Kürsüsü"nü siz ve arkadaşlannız kurdunuz. Biraz anlatır mısınız? Türkiye 'de hızh bir yapılaşma süreci yaşanıyordu. Yapılaşma sağhksızdı ve yapı üretiminin bazı kurallara bağlı olması gerektiği gündemdeydi. Bunubilimsel açıdan ele alarak, akademik yapı içerisinde geliştirerek kamuoyuna yansıtmak kaçınılmaz bir zorunluluk halinc gelmişti. Bunu düşünerek arkadaşlarla birlikte o kürsüyü kurduk. Bu bir ilkti, büyük ilgi gördü ama maddi imkânsızlıklar nedeniylc de çok fazla yayın yapılamadı. Bukürsü, Türkiye'deki yapıüretim faaliyetleri içerisinde hem tasarım hem uygulamaya yönelik hem de yapı yönetimine dönük olarak ne gibi yöntemlerin uygulanması gerektiğini araştıran bir bölümünaçılması ihtiyacından doğmuştu. tçinde bulunduğunuz M imarlık Vakfı hakkında da bilgi verir misiniz? Evet, bu vakfın aynı zamanda kuruculanndarum. Bubirihtiyaçtan doğdu. Mimarlar Odası'nın 27 binin üzerinde üyesi var. Bu odalar, üyelerinin mesleki gelişmelerine ve sosyal bakımdan belirli güvencelere kavuşmalanna yeterince destek olamıyor. Zaten kanun da müsait değil buna. Bu nedenle vakıf kurmanın uygun olacağını düşündük ve odadan ayn ama ona dayanak olacak biçimde kurduk. Vakıf ilgi gördü. Mesela bu sene bir yaz okulu açtık. Anadolu'nun değişik üniversitelerinden mımar adaylan katıldı. Onlan, konulanndageliştirecek seçkin öğretim üyelerinden oluşan bir kadro ile yaz boyunca tstanbul'da gezdirdik. Boğaz ve çevresini, tarihi yapılan vs. gösterdik. Bundan hem onlar hem de biz çok mutlu olduk. AnadolıTdaki mimari anlayışın, dönemlere göre farklılıklarını nasıl değerlendirirsiniz? Bence Osmanlı, Selçuklu'dan bu açıdan çok farklı. Devlet kuruluşu ve işleyişi çok farklı olduğu için toplumun değer ölçüleri de birbirine benzemez. Mimari alanda bu da çok belirgindir. Osmanh'da Sünnilslam düşüncesi etkin; Selçuklularda ise beylikler kültürünün ve aynca Iran' ın etkisi egemendir. Iran, eski ve gelişmiş bir kültür olup aynca Anadolu' ya gelirken de orada kalındığındanbuetkidoğaldır. Tabii Anadolu'daki daha önce yaşamış birçok uygarl ığın da birikimi var. Karmaşık bir kühürdür bu. Hitit, Roma, Bizans ve daha önceki birçok kültür. .. Yani eski çağlar, Selçuklular, Osmanhlar ve Cumhuriyet dönemi diyebiliriz. Bizler mimari bir yapıya baktığımızda önce estetik yönü ile ilgileniriz. Siz önce neye dikkat edersiniz ve size bir öneri geldiğinde projeye hangi öncül fikirle başlarsınız? tlginç bir soru. öncelikle mekâna bakanm ben. Çevreyi dolaşınm. Iç ve dış mekânın kullamlışı çok önemlidir. Mekânı oluşturan tasarım, o tasarı mı ay akta tutan statik bünyedir. Eğer o sağlıklıysa, yani iç mekân kullanışlan, dış mekân kullanışlan, bifişik ve yakm çevre ile ilişkisi doğruysa, o bina güzel ve doğrudur. Sadece doğru olmakla güzel de olunamaz tabii. Yine bir söyleşinizde diyorsunuz ki: "Daha çok küçük ve orta boy binaların tasarım ve uygulamalarını gerçekleştirdim." Bunun özel bir nedeni var mı? (Gülerek ve hep aynı alçakgönüllülükle) Yoo.... öyle düştü. Bana güvenmedikleri için olacak herhalde. Büyükbinalann tasanmlan hiç gelmedi. Söy leşinıiz Maruf Önal'ın, aynı alçakgönüllülükle, bu ödülün kendisİni çok şaşırttığını ve şimdiye dek aldığı tüm ödüllerden daha çok mutlu ettiğini yinelemesiyle noktalanıyor. ^ Mümtaz Sevinç, Nâzım Hikmet rolüyle çıkacak bu kez karşımıza. (Fotoğraflar: SENEM ÖZTÜRK) Kronolojik aşklar BENGİ HEVAL ÖZ âzım Hikmet 1960 yılının bir günü Moskova'daki evinde yalnız ve çahşıyor. O gece geçmişine dönüp yaşadığı aşklan, sevdalan, hasretleri, acıları tekrar hatırlar ve sorgular... Vera zaman zaman 34 gün ortadan kayboluyor. O zaman Nâzım' ın söylediği bir şey var: "Canım bu genç komünist bayanlara da bir şey söylenmiyor ki!" Bir gece yine Vera ortalıklarda yok. Nâzım sıkıntıda. "Acaba bir yerlere mi gitti? Acaba bir gönüldeiki sevdavarmı"yıkendikendine sorgularken geçmişte Bursa Hapishanesi'nde yaşadıklannı, Münevver'i, Pira • • • N ye'yidehahrlayıpbütünbirgeçmişinisorgulamay a başhyor... lşte Düşün Sahnesi'nin ilk oyunu "Bir Çift Sözümüz Var Aşka Dair" in çatısı bu geceye dayanıyor. Nâzım hiç böyle bir gece yaşamış mıdır bilinmez ama aşklanna yazdığı şiirlerdenbirkitapoluşturmak ıstediğini, Vera izin vermediği için yapmadığınıbiliyoruz. Mümtaz Sevinç'inoynadığı bu tek kişilik oyun Nâzım'ın ne yüce bir yüreği olduğunu, Mümtaz Sevinç'in ise Nâzım' a nc kadar benzediğini düşündürüyor. 36 yıllık bir tiyatro emekçisinin vannı yoğunu yatırdığı sanat idealizmine saygı duymamak imkânsız. Ve maalesefbu gibi idealist düşünceler hep yahuzkalıyor. Kültür Bakanlığıyeni kurulan bu tiyatroya ilk projelerinde prensip olarak para ayırmama karan aldığı için destek çıkmıyor. îsterse bu talep 50 yıllık sanatçılardan gelsin... Yine de sanatçı dostlar sağ olsun. Söylenecek sözüolamnmutlakasesideçıkar... ' Banu Hanım bu sizin tiyatroda ilk çalışmanız. Nâzım'ın kadınlanna yazdığı şiirleri dcrleyerek bir oyun yazdınız. Nasıl bir yöntemle? Banu H.: tlk düşünce Mümtaz'a ait. Ben Nâzım Hikmet'in kadınlanna yazdığı şiirlerden üç kadını seçtim. Münevver, Piraye ve Vera. Hem kronolojik sıra olarak, hem de "Nâzım Hikmet için aşkı nedir"in peşinedüştüm. Mümtaz Sevinç: Yaptığımız işin güzel bir karşüığını bulduk. Nâzım Hikmet llya Piraye... Münevver Andaç... Vera Tufyakova...