Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 P+ fonuyla arkadaşlanmı, amcalanmı anyordum. Bir de kardeşimi. O Ankara'daydı ama ya Gölcük'e geldiyse diyordum. Ondan ancak üçüncü günün akşamı bir haber alabildim, Ankara'daki amcamlar aracılığıyla. Amcamlar, telefon ettıler biz araç getiriyoruz diye. Birkaç saat sonra kendileri gcldiler. Araçla gelirken yolda insanlar onlan dövüp aracı ellerinden almıştı. Çünkü enkaz altındanseslergeliyormuş. Dövmüşlerdi onlan. "Yetti artık, ne yapın edin bir araç getirin" dedim. Polis olan bir dayım var. Bir dayımın oğlu da polis. "Madem kaba kuvvet geçiyor, biz de kullanalım" dediler. ladık. Üçüncü gün olmuştu. Dışardah gelen insanlar arttı. Akrabalar iyiçe çoiakiı. Çocuklann akrabalanndan birkaçı gddfl Bebeğin amcası geldi. Onu teslim ettik. Üçüncü gün Banş'la konuştuk telefonla. Barış, "Annemler nasıl?" dedi. Ona "lyiler, hastanedeler, ev yıkılmış, insanlar iyi" dedim. Ben Banş'a hiçbir şey söyleyemedim. "Hastaneye git, annemi ver, telefonla görüşmek istiyorum" dedi. Şu an hastaneye gidemem, yardım ediyoruz dedim. Telefonda tartışmaya başladık Banş'la. "Savaş' ı ver o zaman" dedi. "însanlara yardun etmeye çalışıyor," dedim. "Git o zaman onu bul, onun sesini duymak istiyorum" dedi. Ben Banş'ı iknaedemedim. Telefonukapattım. Bolu'daydı.Trafikkapalıydıgelemiyorlardı.Tükenme noktasındaydım. tlk. defa o gün sivil ekipler, ekmek ve ambülans görüyorduk. CUMHURİYET DERGt Elektriklerpatlıyor Ikinci gün akşam saatlerinde çok aptalca bir şey yapıp elektrik verdiler. tlk gece tüpler patlamıştı, ikinci gece elektriklerpatlamaya başladı.Hertarafçıplakkablodoluydu.Yaralılar, insanlar... Ve ortalık kablo yanığı kokuyordu. Enkaz altında elektrik kontakları başladı. Korkunçtumanzara. Çıldınyordum. Hangi mantıkla elektrik verilmişti.Işıklandırmak için yapmışlardı ama böyle aptalca bir şey yapılamazdı. Bütün yıkılmış binalara elektrik veriyorsunuz ve her tarafçıplak kablo dolu. Mutlaka kesmeliy iz bu elektriği diyordum. Kardeşimin arkadaşlanndan biri bu işten anlıyordu. O birkaç kişi daha aldı yanına gittiler. Ama şehre girişi kesmeden elektriği kesmek mümkün değildi. Geldilcr mümkün değil dediler. Enkazlaryanıyordu. Insanlan kablolardan uzaklaştırmaya çalıştık. Sessizlik çökünce enkaz altından insan çığlıklan, ağlamalar inlemelergeliyordu. Ve biz hiçbırine ulaşamıyorduk. Enkazın başında ağlıyordu insanlar, ne yapacağız diye. Akşam saatleri olmuştu. Amcam ekmek ve su getirmişti. Enkazdan birkaç kişi çıka Barış geliyor Üçüncü gün akşamı Banş, "Bolu'yu geçtik, geliyoruz" diye telefon etti. Arkadaşlanma telefon edip soruyordum, Banş geliyor, ben Banş'a ne söyleyeceğim? Sen nasıl öğrendıysen o da öğrenccek, diyorlardı. Banş da benim yaşadıklanmı yaşamaya başlayacaktı. Sürekli kafamdabu vardı. Gece Banş geldi. "Beni annemin yanına götürürmüsün abla" dedi. "Götüremem" deyince, "O zaman babamın yanına götür" dedi. "O hastanede değil zaten, yardım ekiplerinde" dedim. "Yardım ekipleri burada, o nerde?" dedi. Tabii onun da kafasında belki onlar da gitmiştir düşüncesi var. Ben de artık "Banş, annemler enkaz altında, üzgünüm" dedim. O bayıldı. Benim yaşadıklanmı o da yaşıyordu. Sözün bir anlamı kalmamıştı. Banş'ı sakınleştirdiler. Bir süre birbirimıze bakamadık, birlikte olamadık. "Sakın ol, yaşamak zorundayız, kaldıracağız bunlan" dedim. Arkadaşlanalıpgötürdüler. Dördüncü gün öğlen saatlerinde dayımlararaç getirdiler. Kepçe... Silahlarla çıkmışlar beş altı delikanlı aracın önüne binmişler. Yine araca el koymaya çahşmışlar. Ama gelmişlerdi. Dördüncü günden sonra ne kadar umut kalmıştı ki. Akşam çalışmaya başladılar. Sürekli komşulann cesetleri çıkıyordu. O evde oturan çok az insan kalmıştı. Herkes bana soruyordu, bu ev kime ait olabilır, bu beden kim diye? Vargücümle onlara yardım etmeye çalışıyordum. Biraragetirip iki tane ayakkoydular. Hiç ölümle bu kadar beraber olmamıştım. O anda herşeybıttı. Kaybetmişımkendimi, tekrar hastanedeydim. Sonra ona göstermeyin artık demişler. Selahattin Senemoğiu derste... (1998) nlmıştı. Amcamınarabasıyla tekrar yaralıları gönderdik. Birçoğu camlardan savrulmuş insanlardı. Bulabildiğimiz insanlar ancak insan gücüyle ulaşabıldiklenmizdi. Annemler daha sağ olablllr tkıncı günün akşamı, hâlâ annemlerinsağ çıkma olasılıklan belki olabilır diye düşünüyordum. Sabaha doğru amcamlar araç buldukgetiriyoruz, Istanbul'dayız dediler. Artık seslere ulaşabileceğiz diye düşünmeye baş araççalıştınldı. Herçıkancesedinkimolduğuna koşuyordum. Beni uzaklaştırıyorlar, onlar değil diyorkurdı. Bizim evin cnkazındaki cesetler beşinci gün çıkmaya başladı. Artık kurtulma şanslan olmayacağını biliyordum. Bir ara beni hastaneye götürmüşler. O ara kardeşimi çıkarmışlar. Hastaneden döndüm, annemi çıkardılar. Bana hastanede sakinleştirici yapmışlardı. Onu görmek istiyorum, mutlaka ne olursa olsun, dedim. Söz verdi dayım. Banş gelmişti. Onu uzaklaştırdılar. Ambülans geldi. Annemi koydular. Dayım beni ambulansa çıkardı. Annemi gördüm. O arada doktor geldi, 16 saat öncesine kadar yaşıyormuş dedi. Lanct olsun, dedim. Onaltı saat. Hergünyaşıyoruz onaltı saat. İnsan ömrü için ne ki! Araç bulsaydık 16 saat önce, sağ çıkacaktı. "Ben annemle yalnız kalmak istiyorum bir süre" dedim. Sanlmama izin vermediler. Yüzüğünü çıkanp verdiler. Annemin elini tuttum. Yaşamasını çok isterdim. Annem yaralı değildi. Babama sanlmış, onun elinden tutmuş... Ikisini yan yana bulmuşlardı. Babamı korumaya çalışmıştı, ama babam ilk andagitmışti. Başındandarbe almıştı. Kolon vardı üstünde kaldırdılar. Onu da çıkardılar ama göstermediler. Ambulansa koydular. Bağırdım çağırdım, "hayır" dediler. Kardeşimi hiç aklıma getiremedim. Ambulansla birlikte mezarhğa gittik. Bir yere bastım, "orada Savaş var basma" dediler. "Savaş'ı nasıl buraya koyarsınız, olamaz mümkün değil, ben onu görmek istiyorum, açın bakacağım" dedim. Kavga ettik. Bana bir tokat attılar. Sadece kocaman bir levha vardı üstünde Savaş' ın. Yanına annemi, babamı koydular. Sonra kapattılar mezarları. Hiç ağlayamadım. Sadece onlara sarılmayı çok istedim. Her şey çok zordu. Sadece bir aile kaybetmek değil. Hiçbir şey yapamamak hep acıylakarşılaşmak. Birtanesibileyaşasaydı herhalde dünyamn en mutlu insanı ben olurdum. Onlardan kalma birkaç parça eşyayı aldık. Babamın kitaplanm, Savaş' ın basket topunu, annemin yüzüğünü. Babamın üç dört bin kitabı vardı. Enkazdan çıkan üçyüz dörtyüz kitabı aldık. Şimdi evimizin bulunduğu yer dümdüz bir arazi. Zaman zaman evimizin telefonunu çeviriyorum.2624148321.Yılbaşındada defalarca çevirdim... ^ İNŞAATI SIKAYET ETMİŞTİ Üç yıl olmuştu biz o eve taşınalı. Üç bloktu apartman. 63 konut 4 dükkan vardı. Hepsi yıkılmıştı. 14 kişi sağ çıktı. 78 kişi enkaz altında ölmüştü. Ama ölüm tutanaklannda srfır kişi görünüyor. Evimiz bir kooperatif dairesiydi. 7 katlı bir apartman ın üçüncü katıydı. Ucuza değil, hatta ederinin üstünde satın alınmıştı. Inşaat yarıdayken girmişlerdi. Babam yönetim kuruluna seçilmişti kooperatifin, sürekli denetlemeye çalışıyordu. Bir süre sonra üye toplantısında, tutanaklardan malzemenin çalındığı ortaya çıkmıştı. Babam dilekçe yazıp dava açacağım deyince, müteahhit Musa Şenol'un (yaşıyor ve serbest) adamlan sen dava açarsan biz de başka şeyler yapanz diye tehdit etmışlerdı. Babam da can güvenliğimiz önemli, korkmayacağız diye ısrar etmişti. Babamla birlikte birkaç kişi daha tavır aldı. Babama cesaret edemediler, ama komşulardan Mustafa Tavacı'yı (yaşıyor) dövdüler. Komalık ettiler. O da doktordan rapor aldı. Babam da tekrar valiliğe dilekçe verdL4 Araç çalışmaya başladı Bizım eve ulaşmaya çalışıyorduk. Ama evin yerini bir türlü tespit edemiyordum. Belli bir saatten sonra çalışmak yasaktı. Rus köpekleri gelmişti. Evin olduğunu tahmin ettiğimiz bölgede bir inceleme yaptılar ve iki kişinin yaşıyor olabileceğini söylediler. Çalışma izni yok ve artçı sarsıntılar sürüyor. Polis gelipjeneratörü kapatacaksınız dedi. Kestilerçalışmayı. Bırakıp sivil ekiplerin yanına yardıma gittik. Ben iğne yapmayı biliyordum. Ortammikrobiktı. Herkesin eli gözü şişmeye başlamıştı. Korkunç bir ceset kokusu vardı. Ben ceset kokusunu bastırabilmek için korkunç derecede sigara ıçiyordum. Dördüncü günün akşamını böyle geçirdik. Banş'ı bir iki kere gördüm. Arkadaşlan onu uzaklaştınyordu. Beşincigünoldu. Sabaherkenden u Bir tanesi bileyaşasa herhalde dünyamn en mutlu insanı ben olurdum " diyor Duygu...