Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERGİ deydüer? Enkazlardangeçmekmümkün değildi. Israrla enkazlara basarak gidemem diy ordum. İnsanlar varaltında, basarsam ölürlerse, diyordum. Sonra binalann arkasından bir yol buldukyürüyüpgittik. Evimizinbulunduğu yeri tanıyamadım. Yolu tanıyamadım. Enkaz dağlan oluşmuştu. Artık hiçbir şey söyleyemiyordum. Sürekli bağınyordum. Babamın birlikte çalıştığı bir arkadaşı vardı. Kemal Amca onu gördüm. Bana sakin olmamı söyledi. Evimizi gördüm ve herşeyin bittiğini düşündüm. Tekrarbağırmayabaşladım. Annemi istiyorum, babamı istiyorum, kardeşimi görmek istiyorum diye bağınyordum. Onlar tamam diyorlardı, sakin ol, belkihastanededirler. Ama mümkün değildi. O enkazın altından insanlann kurtulabileceğini mümkün değil düşünemiyordum. Kendimi kaybetmiştim. Kendime geldiğimde etrafıma baktım. Kardeşimin eşormanlannı gördüm balkonda asılı. Mandallan üstünde duruyordu. Lütfensesver... Anneme seslenmeye calıştım. Anne lütfen yaşıyorsan, ses ver! Kardeşime bağırdım. Babama seslendim. Babacığım yaşıyorsan lütfen ses ver. Ama hiçbir ses gelmiyordu. Sonra dayımın kızlan geldiler. Beni sakinleştirmeye çalışıyorlardı. "İnsanlann halini görüyorsun, ağlamanın sırası değil" diyorlardı. Ama ağlamıyordum. Gözlcrimden yaş gelmiyordu. Sadece bağınyordum. "Senkal arkadaşlannla" dediler, "biz araç bulup gelelim." Dışardan yardım için gelen hiç kimse yoktu. Sadece biz vardık. Ben ve arkadaşlanm.Dışardangelenbizdikvebaşkayardım edecek kimse yoktu. Çocuklan topladık, annesiz babasız kalan çocuklan... İnsanlar, çocuklannıcamdanatmışlardı, kendileri enkaz altındaydı. Çocuklar enkaz başında ağlıyorlardı. Yaralılar gelmeye başladı. Bizden yardım istiyorlardı. Akılalmazdurumda yaralılar vardı. Kafasının yansı gitmiş, ayağı kopmuş... Vücutlan parçalanmış insanlar... tlk yardım malzemesi hiçbir şey yoktu. Ne yapacağımızı şaşırmıştık. Onlan hastaneye götürebileceğimiz araç yoktu. Yıkılan yerlerden çarşaf, koparabildiğimiz kadar perde kopardık. Yıkılmak üzere olan Tekel bayiinden alkol getirdik. En azından yaralannın mikrop kapmasını önlemeye çahşıyorduk. Boş hiçbir alan yoktu. Sadece biryolunkenan vardı. 50adımhkbır yer. Oraya toparlamaya çahştık ınsanlan. Gökyüzünde kara kara bulutlar oluşmuştu. Tüpraşyanıyordu. Gölcük'ünboşaltılabileceği söylenıyordu. Ama bu mümkün değildi. Yüzlerce yaralı vardı her tarafta. Hiçbir araç yoktu. "Enkaz altından çocuk sesleri geliyor" dediler. Gittimdinledim. Birçocuğunsesinitakip ettim. tkı üst katımızda oturan Şımal'in sesi olduğunu farkettim. Ağlıyordu. Şimal'i sakinleştirmeye çalışıyordum. "Ağlama Şimal geleceğiz" diyordum. Beni çok severdi. Bizim yanımızda büyümüştü. "Gel Duygu Abla, burada sıkıldım, annemi görmek istiyorum" diyordu. Onun ne tarafta olduğunu anlamıştım. Birkaç kat aşagıda olmalıydı. Enkazdan bir şeyler kaldırmaya çahştık, amakaç kat aşağıdaydı. Ulaşılması mümkün değildi. Birkaç kışıyi gönderdim. "Asfalta çıkın, ana yola çıkın orada bulduğunuz insanlan toplayıp getirin" dedim. Şimal' le ko Doktor, Duygu Senemoğlu 'na annesinin 16 saat öncesine kadar ya$adığını söyledi Yüzuğünü ve iki bileziğini artık Duygu taşıyor. Banş'a ne diyecektim? Evini, sokağını bulmakta çok zorlandı. Ailesine ve başkalanna ulaşabilmenin tek yolu bir kepçeydi. Ama gelmesi tam beş gün aldı. Duygu Senemoğlu, uzun bekleyişte çocuklara, yarahlara baktı, umut etmeye çalıştı. Kepçe sonunda çalıştı, ama o, sevdiklerine kavuşamadı. l.Sayfamndevamt sonra tzmit'e girdik. tztnit içinde giderken hep aricadaşlanmın evlerine baktım ve ayaktaolduklannıgördüm. Gölcük çıkışınageldiğimizde yollar artık kapalıydı, karşıdan ambulanslar geliyordu. Haberlerkorkunçtu. Araçlar durmuştu. Karşı tarafa yol vermek gerekiyordu. Sürckli yarah taşınıyordu. Arkadaşım beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Yaklaştıkçabinalarveyıkıntılarçoğalıyordu. Çocukluğumun geçtiği yerdi oralar. Bütün binalar enkaz haline gelmişti. Artıkhiçbir şey düşünemiyordum. Amcamlann oturduğu yerden geçtik. Birinin evi yıkılmıştı, birinınki duruyordu. Onlann iyi olduğunu öğrendik. Biraz rahatladım en azmdan onlar iyiler dedim. Amcamlann, babamlann yanına gittigini söylediler. Bütünenkazlardan insan çığlıklan yükseliyordu. Hertaraftayaralılar, donukbakışlı şoke olmuş insanlar vardı. Yardım eden ya da onlan bir şekilde alıp götüren insanlar yoktu. Bizim ev E5'ten 200 metre aşagıda, sahil yolundaydı. Sahil yoluna geldiğımizde ben artık ilk defa olarak onlan da kaybetmiş olabileceğimi düşünmeye başlamıştım. Yüzlerce arkadaşım vardı. Ne olmuştu onlara, nere SELAHATTIN SENEMOĞLU • 47 yaşındaydı. Gölcük Barbaros Hayrettin Lisesi Fransızca öğretmeni ve Gölcük EğitimSen başkanıydı. GONUL SENEMOĞLU 45 yaşında, üç çocuk annesi ve ev kadınıydı. SAVAŞ SENEMOĞLU 17 yaşındaydı. Istanbul Üniversitesi Spor Akademisi'ni kazanmıştı. Babası için diploma alıp TIR şoförü olacaktı.