19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

19NİSAN 1998. SAYI 630 19 Mesut Salimoğlu, burada araba satın alırken çok dikkat edilmesi gercktiğini söylüyor. "Çünkü sahtekârlık olayı çok oluyor. Araba alırken plakasının sahteolupolmadığına, ruhsatınınbulunupbulunmadığınabakılmasıgerekir. Burada özellikle çalıntı araba sataninsanlarçok. Buyüzden bir bilenle gelmek gerek yoksa aldığınız araba başınızı çok ağntır. Araba satan insanlann çoğu kurt gibidir. Genelde şebcke halinde çalışanlar da var. Çok dikkat ctmck gcrck." Salimoğlu, satışlann günübirlik dcğiştiğine dikkat çekiyor. "Buişlerbalıktutmayabenzer. Nasılbahğın oltaya gelmesi için, gerekirse sabahtan akşama kadar bekliyorsanız, biz de sabahtan akşama kadar burada müşterinin gelmesini bekiiyoruz." Burada birbirlerini daha önceden tammayan insanlar, uzun süre birlikte olduklan için sıkı arkadaşlıklarkurmuşlar. Aralarında birbirlerini çekememe, kıskanma gibi bir durum söz konusu değil. Buda müşteri geldiğinde, birbirleriyle yapmış olduklan yardımdan ve dayanışmadananlaşılıyor. babayiğitleri bekliyor. Oto pazan, saat 15.00 'e dogru daha da kalabalıklaşıyor... Kalabalığın bir nedeni de RumeliyakasındakiCennetOtoPazarı'nın kapatılması. Bir BMW sahibi otomobilini uzun sürcden beri satamadığı için yakınıyor. Kıpkırmı/ı otomobili 1990 model... Onunla otomobil alım satımı iberine söyleşiyoruz. " Buradan alış veriş yapmak isteyenler ya bir bilenle gelsinler ya da satın almak istediklcri aracı bir servisc götürerck sağlamlığı konusundagaranti alsınlar." Başka bir otomobi I satıcısı: "Özellikle Pazargünleri burası anababa günü oluyor. Buraya gelenlcrin yüzde 75'i genelde bakmak amacıyla gel iyor. Gelen insanların bir kısmı isc, kcndi arabasının fiyatinı öğrenmek için burada. Örncğin adamın PAZARIN PENCERESINDEN Nasıl koşanm? SELÇUK EREZ U Belgenin önemi... Kartal Oto Pazarı, Kartal Belediyesi'nindenetimi altında. Aracını satmak isteyen insanlardan Kartul İkinci El Araba Pazan çok kalabalık oluyor. makbuzkarşihğı I milyon liraparaalınıyor. Bclediye, satıcılardan araçlarınınözelliklerini içerenbir belgenin doldurulmasını istiyor. Bu belge aracın ii/erindc bulundurulmak zorunda. Pazara gelen müşterinin fiyatla, aracın öteki özellikleriyle ilgili her türlü bilgiye ulaşmaları hedefleniyor. Bunun dışında otoparkta uyulması gereken bazı kurallar da var. Organizasyonun iyi işlemesi için araba sahipMotosiklet bölümünün müştcrisi ise daha çok gençler... lcrine girişte alınan biletlerin ve satış formlannın çıkışa kadar ön 1995 model Şahin'i var. Kendi arabası kaç camdabulundurulmasıgerektiğisöyleniyor. para eder amacıyla piyasayı yokluyor. BuYine belediyece yollara gelişigüzel park nundışındatakas yapmak isteyenler de oluedilmemesi ve oto pazarı içindehızyapılmayor." ması tcmbihleniyor. Buraya araç almaya gelenlerin istediği Saat 17.30... Havayavaşyavas, kararıyor. renkte, tipte ve fiyatta araba bulabilecekleriInsanlarvearaçlar çıkışa doğruyöneliyorlar. nisöyleyenkırmızıBMVV'ninsahibi Mesut Satışyapamayanlardabirburukluk.BeğenSalimoğlu, "Dört haftadan beri geliyorum dikleri arabayı paraları yetmediği için satın amaarabamı satamadım. Burada araçlann alamayanlardabirburuklukiçindeler. Karmodellerine ve temizliğine göre fiyat konuluyor. Onun için diyelim ki 95 model bir Kar tal 2 'nci El Oto Pazarf nda beklentiler bir daral biryerde 1.5 milyarken,ötetarafta 1 mil haki haftaya erteleniyor.^ yar. Bu fiyat farkının sebebi, arabanın temiz olupolmamasındandır. 1 milyarliralık arabanın motoru eski veya kaza yapmış, y ıpranDoğa Yürüyüşleri mışolabilir. Bunundışındaarabadackstra23 Nisan Perşembe Bıçkıdere dan klima, alarm, oto teybi veya daha dcğişik 26 Nisan Pazar Çilingoz özelliklerolabilir.Tümbuetkenler arabanın fiyatını arttırıcı veya azaltıcı özelliklerdir. Bisiklet Turları Benim arabamda hiçbir darbe veya bir sorun 26 Nisan Pazar Yakuplu yok. Piyasaya görc ucuza da satıyorum, ama Kent Kültürü ilgilenenyok." 26 Nisan Pazar Galata Hemen yanındaki arkadaşı konuşmaya Konaklamalı Geziler katıhyor. Şakaylakanşık, "Bu BMW 18tak2526 Nisan GöynükSünnetgöl laattı. Aynca çok da pahalıya satıyor. Bu ara0910 Mayıs Mudanya, Trilyc, bayı kimsealmaz" diyor. Apolyont Konuşmaya karışanMehmetDumlu'nun bir 126 Bis'i var. 350 milyona satışa çıkarAGM Turizm mış. 126 Bis, küçüğün de ötesinde minicik Tel: 0 216 418 04 7273 olduğu için çevrede herkesin şaka konusu. zunca bir süredir, üstlendiklerimi zamanında bütünleyebilememenin endişesini çekmekteyim: Kabahat, bu kadar çok çocuk sahibi olmamda mı, yoksa bu kadar çok işi üstlenmemde mi? Galiba her ikisınde. Her çocuğuma yeterınce zaman ayırmalıyım! Bunu bir sosyal zorunluluk değil de içgüdüsel bir dürtü sonucu yapmakta olduğuma inanmaktayım: Bu dürtü de babalık hissinin ve aşırı insanseverliğin bileşkesi olmalı. Çocuklar büyümüş, evlenmiş, okyanuslar, kıtalar ötesine taşınmış olsalar bile hiç olmazsa haftada birkaç kez aramasam keyfim kaçıyor; beşon dakika görüşüp son duydüğumuz fıkraları bırbirimize aktarıp gülüşünce ikimiz de mutlu oluyoruz. Asal mesleğim gecesigündüzü pek belli olmayan bir ış: Doğum hekimliği. Bu iş ummadık zamanlarda her türlü programımı yukardan aşağıya, yatay ya da çapraz yönde keserek darmadağın edeblliyor. Belli bir zamanımı bu konuda yeniden yazılanlan okumak, ders hazıriamakla geçirmeliyim. Işimi seviyor muyum? Evet ama on küsur yıldır eskiden Güneş'te, şimdi Cumhunyet'tehaftalık köşe yazılanm için yaptığım hazırlığı da en aşağı çocuk doğurtmak kadar ciddiye alıyorum Her yılda ya da iki yılda bir tıp dışı konularda bir kitap yayımlamanın, yazı yazmamı kamçılayan, benı bu konuda daha iyi olmaya yönelten bir erek olduğunun farkındayım. Bu alışagelinmiş akışa arada bir şurada burada belli konularda konuşmam, televizyon programlarına katılmam için gelen davetlere, mektuplara cevap verme zorunluluğu, üniversitedeki sınav evrakının incelenip rapor yazılması, bazı ödül jurilerinin uyelığinın gerekleri de eklenmelidir. Bütün bunlara haftada en az birıki doğum nişan düğün tebriki ya da başsağlığı ve bayram ziyareti de eklerseniz dahası da var zinde kalabilmek için zorunlu olarak sürdürdüğüm spor faaliyetlerini ve bazı dernek ve vakıf toplantılarını da katarsanız nasıl sıkıştığımı, neden böyle endişelendiğımi anlarsınız. Bir dostum beni, sirklerde bir eliyle tef çalıp diğenyle düdük öttürürken sol ayağıyla bindiği bisikletin pedalını çevirip sağ ayağıyla davul çalmaya çalışan maskaralara benzetir.... Tıp kitapları, böyle bir endişe ve gerilimin bedende bazı önemli, hatta kalıcı değişikliklere yol açacağını yazarlar: Bu durumlarda adrenalin ve bazı diğer hormonlar salgılanırmıış. Beynimizin altında, burnumuzun ardında bulunan bir iç salgı bezi olan hipofiz, beyinden gelen acil mesajlan algılayıp ACTH ve ağrı azaltan bazı Betaendorfin hormonlarını salgılarmış... Bunlar kan yoluyla koşar gıder, çeşitli organlara ulaşıp belli işler görürlermiş: ACTH, böbreküstü bezlerine varınca bu bezin kabuk bölümü, hormonlar salgılar, o sırada bezin göbek bölümü de ürettiği adrenalini çoğaltırmış. Bu değişimler sonunda, gertlimde işe yaramayacak mide, barsak gibi yapılarda faaliyet durur, ama böyle endişeli durumlarda daha iyi çalışması beklenen kalp, çarpıntıyla hızlı atmaya başlar, akciğerlere, beyne ve kaslara kan taşıyan damarlar genişler, daha hızlı solumaya başlarmışız. Bu durum abartılsa, titreme, aşın terleme de görülürmüş.. Insanoğlu habire gerilirse, bu durumların yan ürünü olarak midede ülserler belirebilir, tansiyon yükselebilir, insanda "anksiete"ye, gerilime yatkın bir kişilik oluşabllirmlş. 2180 yaşlan arasındaki erkekleri bu açılardan inceleyen araştırıcılar, böyle endişeli kimselerde ani kalp krizlerinin daha çok görüldüğünü saptamışlar. Harvard Halk Sağlıgı Okulu'nun hocalarından Işikiro Kavaşi, bu bulgulan, "endişeyle ölümcül kalp damarı hastalığı arasında bir ilişkinin varolduğu anlaşılmaktadır" diye yorumlamıştır. Peki, ben bütün bu vahim tehlıkelere rağmen nasıl koşturup duruyorum? Bunca gerilim beni, işlerin kolayını, kestirmesini bulmaya yöneltti: Çok erken uyanıp en geç sabah altıbuçukta yola çıkıyorum. Tenisi saat yedi sekiz arasında oynuyorum.. Sonra, evimden işime, oradan özel hastanelere kadar uzanan ve yıldan yıla kalabalıklaşan yollann hangi bölümünde, hangi şeritte daha hızlı akar trafik. Hangi semtin yolu, hangi gün semt pazarı kurulup tıkanır? Şu yoldan ya da ötekinden sapsam daha hızlı varır mıyım gideceğim yere? Bunlan inceliyorum.. Taksicilere hep kestirme ve alternatif yollan soranm: Onlardan çok şey öğrendim ama bu ara o kadar kestirme yol bellemişim ki zaman zaman bazı taksiciler bu açıdan yanımda hafif kalıyorlar.. Prof. Nureddin Sözen, Belediye Başkanı olduğunda, bir ara beni danışmanlığa atamıştı. O zaman bütün Belediye Başkanı danışmanlanna verildiğı gibi benim arabam için de bir "görevli" kâğıdı verılmişti. Bunu hemen otomobilin ön camına yapıştırdım ve tabii ki o andan itibaren trafik kurallannın çoğuna uyma zorunluluğundan kurtuluverdim: Artık istediğim yerlere park edebilir, durum elverdiğince sürat sınırlarını aşabilirdim. Yaşamım kolaylaşmıştı: Birçok yere zamanında varabiliyor, arttırabıldiğim zaman başka işler yapabiliyordum. Bir gun Istinye yokuşundan ınerken benı bir polıs çevirdi: "Nereye koşuyorsun böyle?" Çok sınırlendim: Görmüyor musun, "görevli"yim! Bana ne görevliysen? Hızlı gitmeseydin; ceza yazacağım! Tepem attı; arabayı kenara çektim, dışan çıktım ve ne hakla ceza yazacağım sordum. Orada, duvann dibinde, benden önce çevirdiği yedisekiz araba daha vardı Döndü, sürücülerine, "Görüyorsunuz, üzerime yürüyor!" dedi. Cezadan kurtulabılmek için yağ çekmeye teşneydiler; bir ağızdan "Evet, evet şahidiz!" diye bağırmazlar mı? Daha da kızdım; polise, "Çabuk bana adını, numaranı ver!" dedim. Kimbilir hangi bakanın yakını bir manyak olduğumu düşünüp numarasını kapadı, "Defol git, belanı bul!" dedi. Hemen gidip Nurertin Sözen'e telefon edip adamı şikâyet ettim: Bana ne dese beğenirsiniz? "O levha sana arabam belediyenin park yerine bedava bırakabilmenin dışında hiçbir hak sağlamaz!" Demek ki zamanı iyi kullanmanın torpilli yolu yok: Kafanı işletip yasal sınııiar arasında arayacaksın kestirmeleri.. Şikâyetçi miyim? Hayır; "Ah bir emekli olsam da şöyle tenha bir kasabada sakin ve sessiz bir ortamda yaşayabilsem.." diye düşünüyor muyum? Ne münasebetl Peki, yann, öbürgün yaşım daha da ilerlediğinde ben bu tempoya ayak uydurabilecek miyim?Yapabilirim ama bunu becermenin ciddi bir koşulu var: Kendimi iyi yokladım: Beni yoran, ne böyle hastaneden hastaneye koşmak, ne saatlerce süren doğumlan izlemek, ne de konferanslara, toplantılara yetişmeye çalışmaktır; beni asıl yoran Türk vatandaşı olmak, yani mantıksız, akılsız, çapaçul bir şekilde yönetilen güzelim bir ülkenin yurttaşı olmaktır! t Bu ülke uzun bir süre daha böyle yönetilecekse dayanamam, bir şekilde yolda kalıverinm! Amma, bu ülkeyi bir mucize rayına itiverir, yönetiminin, geri kalan kısmı gibi iyi işleyecek hale gelmesine yol açarsa billahdaha yüzyıl koşanm!^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle