Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15KASIM 1998. SAYI 660 naklar.tanınmamışyetenekler üzerine para koymaya yanaşmıyor. 1995yılında"Yarasa" filmini gerçekleştiren Ayaz Salayev bağımsız yapımcı bulabilmekte şanslıydı. Sanat ve yaşam üzerine birazgaripeytişimine (diyalektik) karşın, Istanbul da içindeolmak üzere birçok festivalde izleyici ile buluştubu film. Gerçekten de "Yarasa" Azerbaycan'dan çıkıp Batı ilcölçüşen ilk filmdi. Tanınmış bır tiyatro yönetmeni olan Rovshan Almuradh'nın ilk filmi "Yük"de Berlin Film Festivali'ndegösterildi. Yüzyılımızın başında yaşayan iki erkek kardeşin öyküsüne dayanan bu filmde sufi felsefesi ile hafif komedi, ölçülü bir biçemde bağdaştmlmıştı.Almuradirnındediğine görefilmingiderlcrini karşılık beklemeyen bir işadamı üstlendi. 1994'ten bu yana hükümet tasarımlara parasal yardım yapsa da bu nitclikli bir film çıkarmaya yetmiyor. Özel yapımcılar var ama teknik araçlarözclleştirilmişdcğil. Stüdyolar ve film yapım araçları devletin dcnetimi altında. Bir diğer sorun ise eğitim. Geçmişte Sovyetler Birliği'nde film endüstrisine girmek isteyen herkes Moskova'da VIGK. sinema enstitüsünde okuyordu. Bugün artık buolanaksız. Azerbaycan Sanat Enstitüsü'nde bir sinema bölümü açıldıysa da yönetmen yetiştirmeye yeterli değil. Parlamentoda sanat dünyasından kişiler olması, sanatçılann seslerini duyurabilmesi açısından umut verici vc bazı sözler verilmiş durumda. Ama birçok açıdan sorunlarlakarşı karşıya olan hükümctin listesinde sinemanın en başta gclcmediği de bir gerçek. Bağımsizliksonrasıtümcumhuriyetleringeçirdiklerinin üstüne bir de ycdi yılda ülkeyi ekonomik çukura sokan, büyük bir sığınmacı sorunu da yaratan Ermenistan savaşı yaşandı. Tüm bu sorunların yarattığı toplumsal sorunlar, mafya, fuhuş vs. arasındu insanlann ekmck parası düşünmektcn eğlence düşünmcycpekzamanlarıyok. Düşündükleri zaman da ilk usa gelen albenisı tüm dünyada kanıtlanmış Hollyvvood. Baku'deki 17 sine 17 Sinema erken başladı Azerbaycan'da. ilk filmin tarihi 1916'ydı. Devrim coşkusunu taşıyan filmler birbirini izledi. SSCB dağıhnca Azeri sineması düşeni Eğitim aksadı, film çekimi de. Artık devlet desteği değil... mada, tüm Azerbaycan'daki 70 sinemada öncelikle Amerikan filmleri gösteriliyor. Video pazan da var ama nüfusun çoğunluğu Türkiye'de de olduğu gibi en iy i eğlence olarak televizyonu seçiyor. Baku damlarıçanakdolu. Geniş bir Azeri nüfusu olan kapı komşusu Iran'ın zcngin bir sinema endüstrisi olsa da iki ülkc arasında işbirliği girişimleri çok az. Birkaç Iran filmindc oynamış Rassim Balayev konuşmamızda şöyle diyordu: "lran'la işbirliğinde birinci sorun din. Örneğin kadınlar çarşafgiyecek,sonrabirkadının eline dokunulmayacak, yakın bir yerde bulunulmayacak. Iran filmlerine gelince bizim için tran demek koyu Müslüman demek, bu ncdenle izleyici ilgi göstermiyor. Bıze gönderdikJeri filmlerin çoğu da savaş ve din üzcrinde propaganda. Iranbizimleyakınişbirliğine meraklı değil zaten. Özellikle Elçibey'in 'Almanya'daki gibi burada da bir Azcrı birliği kurulmalı' gibi birsözederek kırdığı pottan bu yana Iran kuşkuylabakıyorbizc." Türkiye'ye gelince, bağımsızlığı izleyen kardeşlik coşkusu durulmuşa benzıyor. Ara sıra ortak yapımlara girişilse bile hükümetin böy le girişimlere destek verdiği görülmüyor. Özel şırketler ise hiç hevesli PAZARIN PENCERESİNDEN Neyin anıtı bu? SELÇUK EREZ ,i£i rtık Taksim Meydanı'na nareden &M. gıdersenız gıdın, karşınıza unlü J '*, kurgufilmdekı canavar Godzılla'nın New York'un siluetını ardına alan göruntüsünü andıran bır bınanın dev yapısıyla karşılaşırsınız: Tarlabaşı'ndan çıkarsanız ne Aya Trıyada'yı ne Atatürk Kültür Merkezı'nı gorursünuz; Gökkafes dediklerı bu yapı çeler gözünüzü.. Ayaspaşa'dan gelmekteysenız Taşkışla hatta eskiden yüksek saydığımız oteller, arkalarındakı devin gölgesınde yok olurlar. Denizden, Inönü Stadı'na, onun gerısinde yer alan, eskiden Pera Bağları olarak anılan yeşilliğe sakın bakmayın; çok uzulursunüz. Bu bina nedir? Neyın simgesıdır? Anlamak için Istanbul Büyükşehir Beledıyesi'nin yayınlarına bakmak gerek. Bu yayınlarda o zamanın Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Nurettın Sozen'in, hakkında bu konuda açılan bır davadasoyledıkleri yer almaktadır. Sözen şöyle demişti: "Bu öykü, 1983 yılında ANAP henuz iktidar olmadan önce başlamıştı. O dönemde ANAP'ı destekleyen işadamı Mustafa Suzer'ı, Turgut özal, bu alanı alması ıçın teşvık etmışti." Süzer, 1987 yılında buradakı temel atma töreninde bu gerçeğı şöyle dıle getirmişti: "..4.5 yıl geçti. Siz, sözünüzde durarak gerekli ıdarı ve ekonomik ortamı yarattınız. Bız de emır telakkı ettiğimiz istedığinizi projede aynen uyguladık." Sözen, bu konu ile ılgilı açıklamasını şöyle sürdürür: "Bugüne kadar Istanbul'da yapılan tüm planlarda yeşil alan olarak gösterılen arsa, dunyanın çeşitli ülkelerinde bulunan sekız ortaktan 159 milyon lira gibi düşük bir fiyatla alınmış, daha doğru bır deyimle, kapatılmıştır. Fıyatın bu kadar duşuk olmasının nedeni, bu bölgeye hiçbır devirde yapılaşma izni verilmemış olmasıydı.. Inönu Stadı yapıldığı zaman bile, denizden görüntu sınırlanacağı gerekçesiyle Dolmabahçe Sarayı tarafına yüksek tribün yaptırılmamıştı. Ancak, Turgut özal, Iktıdara gelince Turizm Bakanlığı, bu tarihi bölgede ve yeşil alanda 24.5 metre yüksekliğinde bir inşaat için izin verdi. 1984'te Süzer'in iş ortağı Bedrettin Dalan, Belediye Başkanı olmuş ve 1987'de, belediye başkanlarına, aslında kentin çeşitli ilçelerinı kapsayan projelerde koordınasyon sağlanabılmesi düşüncesıyle verılmış olan "tadılen onay" yetkısine dayanarak, bu ınşaatın yukseklığini tek ımza ile 24.5 metreden 134 metreye çtkartmıştır. Mılli Gazete'nın 17 Kasım 1984 tarihli sayısında, Bedrettin Dalan'ın adının, Süzer Dış Tıcaret Şirketi'nin 7 Mayıs 1984 tarıhlı genel kurul toplantısında "hazır bulunan ortaklar cetvelınde" yer aldığını belgeleyen haber yeraldıktan sonra kendısi, ortaklık payının % 5 olduğunu açıklamıştı. Bu, "tadilen onay" sırasında bir değışıklık daha yapılmıştı: Turizm Bakanlığı'nın ve Ekonomik Koordınasyon Kurulu'nun turıstık otel yapımı ıçın onaylamış oldukları proje, bu sefer turızme ayrılmış yerlerı % 18'e ındirilmiş koskoca bır iş hanına çevrılmıştı. (Bkz. Oktay Ekincı: Istanbul'u sarsan On Yı, Anahtar Kitaplar, 1993) Bedrettin Dalan'ın tadil edip onayladığı bu yenı "avanproje" Yüksek Anıtlar Kurulu'nun onayından geçmemış, sadece bır belediye başkanının kararından ve onayından geçmıştir Bu durumda kararı veren de onaylayan da kendisi yani aynı kışıdır. Imar planları yapılırken arsalardan yola ve yeşil sahaya pay ayrılır ve yasalara göre bu pay gereğınde % 35'e kadar çıkarılabilir. Buna rağmen, bu arsa ile ılgilı plan yapılırken, planın sınırları, arsanın sınırları olarak belırlenmiş, yollar başkalarının arsalarından geçirilerek buradan kesinti yapılmatnasına dıkkat edilmiştir. Ayrıca Dolmabahçe trafığının yonu de değiştirilerek imar planına aykırı olarak arsayla stadyum arasına beledlyece bir yol yaptırılmıştır. Anakent Belediye Başkanlığı'nı Sosyaldemokratlar kazanınca, "böyle bir plan tadılinin belediye başkanlarının yetki kapsamında olmadığı" konusu gundeme gelmiş ve Beyoğlu Belediye Meclisı ile Büyükşehir Belediye Meclisı, ınşaatla ılgili planın, önceden karar verildiği şekilde uygulanmasına yani yüksekliğlnin, Taşkışla'yı aşmayacak şekilde, ilk karara uygun olmasını ve 24.5 metrede kalmasını karara bağlamıştır. Bu karardan sonra Turgut özal'ın ıktıdarı, bu parselde imar planı yapma, yaptırma ve değıştırme yetkısinı Başbakanlık onayı ile Bayındırlık ve Iskan Bakanlığı'na vermiştir. Ancak Danıştay, Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanlıgı'nın başvurusu uzerine bu tasarrufu hukuk dışı sayarak ıptal etmiştir. Bundan sonra ANAP iktidarının bu konudaki çabalan devam etmiş ve Nurertin Sözen, Istanbul'un siluetini korumak için yaptığı girişimler ve bu konuda alınmış (mesela inşaatın izinsiz sürdürülmesi nedeniyle killtlenmesl konusundaki) kararlar nedeniyle mahkemeye verilmiş ve Istanbul ikinci Asliye Ceza'da yargılanıp beraat etmiştir. değil. Nüfusun yüzdc seksenden fazlasının Azeri olması ve coğrafya gibi nedcnlerden dolayı Azerbaycan, tarıh boyunca kabuğuna çekili kaldı. Sovyet devrinde bile Azeri dilini ana dil olarak korumayı başardı. Oyuncu Rassim Balayev gibi birçok Azeri doğru diirüst Rusça konuşmadan iş yaşamlarını sürdürebildıler. Moskova'nınheryılgönderdiği 60 kadar film, Azeri dilindesözlendirildi. lnsanlar çocuklannı yalnız ilerisi için iyi olacaksagöndcrirdi Rusokullarına. Bugün Batı'yaaçılmak.çocuklarınalngilizce, Fransi7ca, Almancaöğretmek istiyorlar. Yönetmenler dış ülkclerde tanınmayı amaçlıyor. Oysa ekonomik durumda olumlu gelişmelcrolmadıkçatümbunlarhenüzbırcrdüşgibi...^ , . Bu yapı nedir? Neyin simgesidir? Refah Partisi'nın Istanbul'da yerel seçımlerı kazanmasından sonra, Dolmabahçe Sarayı'nın arkasında, Teknik Üniversite'ye aıt tarıhı bınaların önunde, eski Pera Bağları'nın yeşıllıklerınde yer alan bu binanın kurulduğu bölge, Refah Partısı'nin denetiminde olan Beyoğlu Beledıyesi'nin sınııiarından çıkartılarak ANAP'ın hâkım olduğu Şışlı Beledıyesi'ne aktarılmış bu sınır değışıklığınden hemen sonra Şışli Belediyesı'nce hızla verılen kararla ınşaatına Dalan'ın onayladığı 134 metreye kadar yükseltilmek suretıyle devam edilmiştir. Şımdi bır defa daha soralım: Bu yapı nedir? Neyın simgesidir? Istanbul'u seven, onu yeşilıyle, tarihlyle uyum halındekı goruntusunun, siluetınin tahrıp edılmeden yuzyıllardır surdurulmüş niteliklerınin değerını bılen, bu goruntunün tarihi kente, dunyanın bütun şehırlen arasında nasıl bir ayrıcalık kazandırdığını fark ederek, bu nitelıklerın yıtirilmemesı, yok olup gıtmemesı ıçın uğraşmış olan insanların, sıvıl ve kamu kuruluşlarının üyelerinin mağlubıyetlerının semboludur, tıpkı Ruslar'ın, Ayastefanos'a bır tarıhte dikmiş oldukları abide gibi, yerınde durdukça, bu ulkeyi ve kentı sevenlerı çok rahatsız edecektır! ^ Nuzım Hikmet 'in senaryosundan çekilen "Bir Mahalleli iki Oğlan ".