01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

21 EYLÜL 1997. SAYI 600 Sonuçtagörünmezolmaklabendeğil,oetkilenmiş£/j/// ur 1A * ı u u r Vlldlf L tl e "Cinselliklebeslenmeyi & " y ^ " kıy aslayacak olursanız, hcr ikisindedegörselliklcuyanan duygular söz konusudur. Amagözlergörmeyince cinsel uyarıya neden olan etmenlerin görme duyusundanbaşkacaduyula ../» .. <<n • / ra aktarılması gerekir. Bu OjKCll. Dirilerine da oldukça uzun bir zaman alır. Gözleri görmeycn.ku yClZulğlltl laklan duymayan bir adamı düşünün. Böylebiri olsaydım, tüm zcvkler dış dünya yerine bedende yer alaca ttJBKtUptCl kavrayamıyorlar. Görme ile ilgili sözcüklerin kavrama, tanıma ve var olmayı da yansıtıyorolmasıneilginç, değil mi? Görüşelim derken bir var oluş. biçimine parmakbasılıyor. lşte körlüğün en korkunç yönlcrinden bir tanesi de bu kör olmanın var oluştan yoksunluk anlamına geldiğiduygusu." Hull bu arada gereksinimlerini belirlemcye çalı BASKENT GUNLERI Artemis'in yeşil bahçesinde MÜŞERREF HEKtMOĞLU rtemıs Tatil Köyü'nün yeşil bahçesinde kaç kuşak bir arada, Olcay ve Bülent Baştürk'ün nikâhını kutluyor. Burhaniye'nın değişik yerlerinden, ören'den, Sunar Sitesi'nden, öğretmen evlerinden, Izmir'den, Istanbul'dan, Ankara'dan gelenler var. Gelmeyenler de... Kalabalığa karşın göze çarpıyor boşlukları. örneğın DİSK Genel Başkanı ya da başka sendikacılar. Ayten Baştürk'ün sevincini paylaşmaktan geri kaldılar. Siyahlar içinde, güzel, mutlu bir anne, kaynana, ama üzülmediğı söylenemez. Ben de üzüldüm, hüzünlendim doğrusu. Sevgiden, saygıdan, vefadan, dostluktan yana bir gerilemeyi içime sindiremiyorum. Açıklamak zorundayım, sendikacılarla az diyaloğum var son yıllarda. Belki de düş kırıklığı nedeniyle. Oysa başta Kemal Türkler, Bahir Ersoy'u, Sabri Tığlı'yı, öteki Teksif'çileri 1950'lerdetanıyorum. Halil Tunç'u da. Dağları aşacağız, barajlar kuracağız, diye alanları çınlatan Yapılş Sendikası Başkanı Tahir öztürk'ü, Rıza Kuas'ı da 1960'larda. Kimi TlP'te buluşuyor, kimi CHP'de, kimi Türklş'te, kimi DlSK'te. Abdullah Baştürk'ü daha sonra, 1970'lerde tanıyorum. Başkent Belediye Başkanı Vedat Dalokay, Baştürk Genellş Sendikası Başkanı. Üyelerinin hakkını almak için grev yapıyorlar, başkent bulvarlarına, alanlara çöpler yığılıyor! Haklar alınıncaya dek. Baştürk CHP'Iİ, tabandan gelen bir emekçi olarak katılıyor yönetime. Derken Paris Büyükelçisi Hasan Esat Işık geliyor CHP'ye, Bursa'dan kontenjan adayı. Baştürk karşı çıkıyor bu olaya. "Üstyapı gülü" diyor Hasan Bey'e. Hak da verdim, içerledim de. Hasan Işık ilk seçimde kontenjan adayı olarak geldi Meclis'e. Ikinci seçimde oyları katladı Bursalılar. "Toprak sağlamsa bir üstyapı gülünün de halkın çıkarları doğrultusunda çalışacağını kanıtladı Baştürk de yakından tanıdı, sevdi Hasan Bey'i. Bir tatilini Örentepe'de geçirdiğı zaman Baştürkler'in Sunar Sıtesi'ndeki evinde tavla oynadıklarını hatırlıyorum. Ruhi Su'yu yitirdiğimiz zaman Baştürk'ün arabasıyla gittik Istanbul'a, eşi Ayten Baştürk de arabada. Yol boyunca Hasan Işık'a dönük gözlemlerini anlattı bana. A şırkcndışdünyaileboğuşu ğından, önüme gelenle cinsel ilişkide bulunmaısteği tepkHeHne çok ağır basardı. Ama dünyamızartıkbutüristekleri CLÇIVOY uyandıracak şeylerle dolu 'görüşmek üzere' demem kimilerinin yol V£ Hull kör bir insanın cinsel yaşamındaduygusallıktan uzak bir şey ler olduğuna, ancak aradaki uzamın ortadan kalkmış olmasından ötürü, bunun hem son çrç>YP,]çtİQİ derece içten, hem de duy ° & gusalhktan uzak bir şey olduğuna dikkat çekiyor. "Körlerçok daha ilkel olmaklabirlikte, çok daha inGörenlerin dünyası ce ruhlular." Sevişmede rynv^o gözleri görenler için yüz gvrbe Görme duy usundan yokyüze olmanın ne denli sun olanlar genellikle karşıIÇ IÇc önem taşıdığının ayırdında lıklı desteğin sağlandığı bir olan Hull önceleri, gözleri çevrede yaşamıyorlar. Ongörmeyenlerin daha ilkel OlaUgUnU DIY lar görenlerin dünyasında davranıp davranmadıklanyaşamlannı sürdürmek zonı merak ediyordu. Ancak rundalar. Çok kişi profesör daha sonra bu durumun kiHull'ın görme özürlülerle mi duy guların çok daha aşırı bir biçimde yabirlikte çalışacağını düşünüyordu. Hull ise şanmasına neden olduğunuanladı. "Uçsuz budüşünceyi belleklerde izbırakacakbiriki bucaksız bir denizde yol alan bir denizci isesözcükle çürütüyor:" Körl ük benim için yalniz, sizin için bir kadından daha iyi bir düş nızcaboşsaatlerimideğerlendirebileceğim olamaz. Burada "bir" sözcüğü büyük bir birhobi." öncm taşır. Kız arkadaşları olmadığından, Hull şimdi de eğitmen olarak görcvini sürkadının kim olduğu onlar için önemli değildürüyor ve körlüğün kcndisini daha verimli dir. Bu duygu hepimizde var. Ama sevdiğibir öğretmene dönüştürdüğüne inanıyor. niz biriyle ilişki bunu biçimlendirir ve yön "Körlüğün kimi yararları da doğuracağı verir.Onasevdiğinizkişinin içtenliği biçim söylencesinin ender örneklerinden bir taneverir." sibu"diyor. Hull zamanının geri kalan bölümünde de Görsel sözcükler... sık sık yolculuk ediyor. Kısa bir süre önce Kuzey Korc, Kuzey Amerika ve AmsterHerşeyden elini etcğini çekmek Hull' a gödam'a gidcn Hull, küçük kentleri daha çok regereksiz birdavranıs "Durumaboyuneğmiş olsaydım ölürdüm" diyen Hull, dil ile il seviyor." Kanallan ve su sesiyle Amsterdam bir harika. Kuzey Irlanda da öyle. Argili haklarından yoksun bırakılmasına da magh'dapencerenin kanadını kaldırıyorsuşiddetlekarşıçıkıyor. "Birilerineyazdığım nuz ve dışanya eğilince sokakta konuşan inmektupta "görüşmek üzere" demem kimilesanların sesini duyuyor, kenti soluyorsurinin tepkilerine yol açıyor ve bana görsel imgelere dayanan bir dili kullanmamam genuz. rektiği anımsatılıyor. Ama insanlar dil ile The Guardian 'dan çeviren: görsel liğin ne denli iç içe olduğunu bir tiirlü R/TA URGAN görsel imgelere bir dili Ama insanlar dil ile yor. Güncesinde, "Esinti olmadığı sürece bir kör için ağacın bir anlarru yoktur"diyen Hull, tren sesine bayılıyor. Çünkü onun karanlık dünyası ancak böyle canlanıyor. "Bahçeme sundurma yaptırırken epey zorlandım. Onlardan yağmurun sesini en iyi biçimde duyabileceğimbir sundurma isteyince bana güldüler ve ertesi gün ellerindeki örnekleri getirip üzerlerine su püskürteceklerini, böylece istediğim ürünü seçebileceğimi söylcdiler. Ama bu yöntem hiç işe yaramadı. Çünkü gözleri görenlerin dünyası tümüy le görselliğe dayanıyor." HUNNAP HAN Ka/ (1da) Dağlan'nın, efsanderinı ve lemiz havasıuı soluyarak "sıradı^ı" latılııı keyl'iui yaijayacagımz ofaıılik mekân Kylül v< Kkiın ;ıylaıııııl;ı 2 kişi lıal'la MIIIII "Yeni Bir Hizmet" Sağlık ekibimiz, eviııize, işycrinize geliyor. Birteletbıı kâfidir. Y.l*. W).000.0(Mri'L. KÜÇUKKUYU/ÇANAKKAI.E Rc/crvasyon • (0286) 752 65 93 752 6S S1 (,\ııuıkkale . (0286) 217 47 07 217 29 22 ADATL.l'l'. K O Y Ü 19 Mayıs Cd. No: 8 Şişli/İSTANBUL TÜRK KALP VAKFI Faks:(0 212)212 68 35 Tel: (0 212) 212 07 07 (pbx) 10 Hat Bülent Baştürk küçük bir çocuk o zaman. Olcay özkan da küçük bir kız. Artemis'in yeşil bahçesinde bir yaşam yolculuğuna çıkıyorlar şimdi. CHP Istanbul Milletvekili Ahmet Ketenci de tanıklık ediyor bu yolculuğa. ören'de buluşan eski dostlar gülümsüyor. Bu yeşil bahçede yaşanan olayları anımsıyorlar. 12 EylüTden öncesini ve sonrasını emekçilerin, emekten yana aydınların ödediği acı faturaları! Tören bitti ama Baştürk'e dönük söyleşiler bitmedi. Güneşi, Oktay Akbal'ın duygusal öyküleriyle uğurladım, geceyi Şekibe ve Halit Çelenk'i dinleyerek uzattım. Neler yaşıyor, nelere direniyor insan, yaşam bitiyor, şarkısı sürüyor, ama acı bir gerçek, tüm sendikacılar Baştürk kadar soluklu olamıyor! Dahası solukları kesilmiş. sesleri kısılmış gibi... Genç Baştürkler'e mutluluklar dliyorum. Hüsamettin Bozok'a da masasının başına oturup anılarını yazmasını diliyorum. Mavi günlerin güzel özelliğı bu, kırk yıllık dostlarla buluşuyor, geçmışten geleceğe yolculuklar yapıyoruz. O dostlardan bırı de Hüsamettin Bozok. Sunar Sitesi'nde geçiriyor yazlarını, onu teşekkürle selamlıyorum her zaman. Benim kuşağımın dağan, Yeditepe ve Varlık dergileri kıtaplarıyla zenginleştı. Okurken çiçekler açtı kafamda, yüreğimde. Sevdiğim yazarlar, ozanlar, çızerlerle buluştum sayfalarında. O çiçeklerı üreten, yeşerten bir bahçevan Hüsamettin Bozok. Konuşurken anılar da çıçek açıyor durmadan. Onları yazsa ne güzel bir bahçe oluşur. Ayla Kemal Türkler, Abdullah Baştürk, Rıza Kuas (yukandan aşağtya): Emekçilerin sesini duyuran sendikacılar. Akbal'ın sofrasında buluştuk geçen akşam, Sami Karaören ile eşi de var, ama masanın çevresı doldu giderek. Şiirler, anılar, öykülerle artık dünyamızda olmayanlar da bize katıldı, özlemle, coşkuyla kucakladık hepsinı. Kimi şıırler yüreğimize yazılmış gibi, yıllar geçiyor unutulmuyor. Konuşurken anımsadık birden, benim de çevirilerim var Yeditepe Yayınları'nda. Thomas Mann'dan, Jacob Vassermann'dan uzun öyküler. Caxamalkan'ın Altınları, vahşi batıyı, eski bir uygarlığı yokeden, Inka'yı öldüren barbarlığı kara mızahla sergileyen bir öykü. Sıyanürlü altın arayıcılarını da çağrıştırıyor, koşullar çok değişik ama yok etme eylemi eşdüzeyde. Mutlu bir olay, var etmek savaşı da hızlanıyor giderek.^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle