24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

17 AGUSTOS 1997. SAY1 595 Içinden su geçen bütün şehirler gibi, büyülü bir güzelliği var Prag'ın. Arkeoloji Saati, Tyn Kilisesi, Kafka'nın doğduğu, büyüdüğü, evdeki aşçı kadının elini . çekiştirerek pazar yerini geçip gittiği ilkokul, Değişim'i yazdığı evler... Max Brod, Albert Einstein ve Franz Werfel ile buluştuğu kafe. Sanata ve tarihe saygılı insanlann yaşadığı bir şehir burası. Kent meydam 15. yüzytla götürecek sizi. Bütün jjchirlerin neredevcııasıl kurulduğunadairbirsürüefsanevardır. Pragdabunlardannasibinialmiij.Hradeany'nintcpelcrinc dogru tırmanırken, efsanenin başladığı noktay a doğru yürüyorum; U7 önce aşağıdan doyadoyaseyrettiğimPragkalcsL.Söyknildiğine göre, Vlatavanehrinin kıyılarından yükselcn kayalıklardan, aşağıdaki vadiyc ve ormanıbülennehrebakanPıenses"burada. güzelliği yıldızlarlayanşaeak birşehirgörüyorum" dcmiş. ve bu şehrin teınellerini aimak da Prens Borijov'a düşmüs. Tarih dokıızuncu yüzyılın sonlarını göstcriyormuş.... Kale ve çevresindeki yerlcs, im birimleri, geçen onbir y üzyıl boyunca bilincn bütün sanat akımlarındannasibinialmış. Yapımına 1320 yılındabaşlanan St. Vitus Katedrali, Baıcelona'daki LaSagradaFamilia Katcdrali'nin akibetine uğramaktan 1920 y 11 nda kurtul 1 muş ve yapımı tam 600 yüzyıl süren katedralin bu (arihte artıkbittiğinc karar verilnıi^. Bugün, taçgiymetörcninetanıklıkettiğipek çok kral ve kraliçenin mezarını içinde taş. ıyankatcdral.altıyüzyıl boyunca bilinen bütün mimari tarzlarınüzcritule '.lenendiği vc içiçe gcçtiği bir sanat abidesi okııak gözlcrımizin önünde duruyor. Katedralin hemen aı kasındaki St. Georges Bazilikası Romanesk'in en güzcl örneklerinden biri olarak kaledeki yerini hâlâkoruyor. 16. yüzyılda Imparator Rudolf II. zamanında Avrupa'nın tüm sanatçılan, astronomlan, kimyacılan ve hatta ölümsüzlüğün ilacını arayan simy acıları kaleyi kendilerine mekan seçiyorlar. Kalenin muhafızlarınm ve keskinnişancılarınınaileleri ile birlikte yaşadıkları küçük, şirin evler, Imparator Rudolf II zamanında çalışmalarını rahatlıkla sürdürebilmeleri için onlara tahsis ediliyor. Bugün, sıra sıra minicik evlerin tüm sempatisi ile ziyaretçilere gülümsediği sıradışı bir sokak Golden Lane... 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başmdafakirhalkave sanatçılaramekanolmuşbusokakl9161917yılında 22 numaralı küçük mavi evinde Kafka'yı da ağırlıyor. Kafka.BirKöyHekimi'ndekiöykülerini yazmak içinbir yıl boyunca işten çıkınca akşamları buraya geliyor. Kalenin doğru tarafında iki büyük kule ile karşılaşıyoruz. KulelerdenbirininadıDalibor, diğeri Siyah Kule... Ortaçağdaki pck çok kuleler gibi onlar da zindan olarak kullanılmışlar. Kulelerdenbirineadını verenDalibor, bu kulenin ilk mahkumu... Öyküsü Smetana'ya ilham verccek kadar hazin bir öykü...Daliborayaklanankölelerinyanında onlarla birlikte başkaldıran bir şövalye... Uzun süren mahkemelerden sonraölüm cezasına çarpıtırılıyor. Kapatıldığı zindanda ölümünü beklerken, duyduğu acıyı ifade edebilmekiçinkemançalmayıöğreniyorvc kısa bir süre sonra neredey se virtüöz oluyor. Bir süre sonra ünü bütün çevreye yayılıyor. Kemanının insanın yüreğinc işjeyen nağmclerini duyabilmek için kilometrelerce uzaktangelenyüzlerce insan, saatlerce Dalibor'u dinliyorlar ve acisını hafi iletebilmek için cn değerli yiyecek ve içeceklerini ona yolluyorlar. Bugün Çeklerin "Gcreklilik icatlann anasıdır" atasözünü bir süre sonra "Gereklilik Dalibor'a keman çalmayı öğretti" olarak değiştirmişvekullanılagelmiş. Hradcany tepesinden kı vrıla kıvn la aşağıya inen yolu takip ediyorum. Aklım hâlâ Dalibor'da... Yolum Lorentanske Meydanı'na düşüyor. Çcrnin Sarayı'ni karşımaalıp, Angelic Virgin Mary Kilisesi'nin hcmen yanındaki küçük kafedc bir molaveriyorum. Ince uzun kuleleri ve sarı yaldızlı süslemeleri ile incecik bir geline bcnziyor Angelic Virgin Mary Kilisesî. Onun hakkındaki duygularımdan haberdarmış gibi, hosbirmelodi ile çanlannıçalnıayabaşlıyor. tçimitarifsizbir huzurkaplıyor. Ycrimi değiştirip, yüzümü kiliseyedöniiyorum...Sarayınbahçesinden kuşlarınsesleriduyuluyur. Bahannilkgünlerindc güneş.te ısınmaktan onlar da mutlu. Dinleniyorum...GözümÇerninskiSokagınakayıyor. Hafıfbirkavisleyokus.as.ağı inen daracıkbiryolunçevresindesağlısollu,rengarenk küçük evler...Hesabıödeyipkalkıyorum... Burası (,'ernin Sarayı'nda hizmetli olarak çalışan insanlann aileleri ile birlikte yaşadıkları küçük bir sokakmış, cskiden. Şimdiçoğunluklaressamların,müzisyenlerin ve yazarların oturduğu bir sokak haline gelmiş.. Sakin ve huzurlu.... Şehrin her tarafındaki binalara gösterilen özcnden, buradaki evler de payını almış. Sokak boyunca uzuyor kemanın sesi, hangi cvden çıktığını değil, nasıl birinin çaldığını mcrak ediyorum. BclkideDalibor'dur... Günlercesürüyorturum. Sabahın insansız saatlerinden, akşamın insansız saatlerine kadar... Yorulmuyorum, içiındeki coşku bcni taşıyor. Ayrılacağımgünyaklaîjtıkçahırçınlaşıyorum... As.kbu,geçerdiyorum,avunamıyorum... Alacakaranlıktanchir boyunca sürüyorakijanıturlarım. Şehrinışıkla^yıldızlaradcğiyor..."Yenidengelcceğim"diyc ayrıldığımtcks.ehirbudcğil,biliyorumama y ine de yenidcn gelcceğim diyorum.^ BASKENT GUNLERİ Mavi evin bahçesinde MÜŞERKEF HEKtMOĞLU K aç yıldır yaşıyorum ama alışamıyorum. Ivrindi'den sonra kalbim çarpıyor, çamlar, zeytinlikler derken deniz görünüyor. Mavi evin bahçesine varmış gibi seviniyorum. Çarpık kentleşme hayli çirkin boyutlara vanyor ama balkona çıkınca çarpıklıklar geride kalıyor, önümde deniz, karşıda dostum Ida, uzakta Assos kıyıları, güneş batmaya, küçük ay doğmaya hazırlanıyor, sulara dalıyorum. Bir kulaç, bir kulaç daha. Başkentin gerilimini aşmak için kaç kulak gereklr bilmem ama doğayla buluşmak çok hoş. Körfezdeki dostlarım da bu güzel doğanın bir parçası artık. ören'e gelirken bu nedenle çok çarpıyor kalbim. Kimi dostlarımı burada görüyorum ancak. Milattan önce başlayan dostlukları 2000'lere ulaştırmak özlemiyle çarpıyor kalbim. Hiç ayrılmamış gibi buluşuyoruz, bıraktığımız yerde sürüyor söyleşiler. Gündemde sağlık sorunları da var ama yan yana gelince onlara boşveriyor, dostluğun güzelliğini yaşıyoruz. Bahri Hoca (Profesör Savcı hepimizin hocası!) dağarının tükenmezliğini kanıtlıyor anılar, öykülerle. Büyükelçi Hamit Batu geçmişten geleceğe köprüler kuruyor esphlerle. Onu saygıyla dinliyor, bilmediğim ne çok şey var, diye düşünüyorum. Emel Batu kahkahayı basıyor, Fatma Başaran birkaç sözcükle değişik bir boyut katıyor konuşmaya. Ida da göz kırparak izliyor bizi. Topraklarımızdaki büyük uygarlıkların tanığı olan Sayın Batu'nun Batı uygarlığıyla, özellikle belli Avrupa ülkelerinin davranışıyla ilgili düşüncelerini nasıl yorumluyor acaba? İnsan haklarında çok duyarlı olan kimi Avrupa ülkelerinin sergilediği çelişkiler Ida'yı da şaşırtıyor sanırım. Ankara'da son akşamı Stockholm Büyükelçimiz Oktay Aksoy ve eşiyle Kale'de geçirdik. özlem dinmedi doğrusu! Kimi dostluklarda özlem hiç dinmez değil mi? VVashington Restoran'ın bahçesinde başka dostlar da var, kiminin yüzünde güneşli günlerin esmerliği, kiminin gözlerinde güzel olayların parıltısı, başkentin ışıklarına yeni boyutlar katıyor. Benkü ve Oktay Aksoy soğuk bir ülkenin izlenimlerini çok sıcak anlatıyor, Strindberg'i yeniden okuyor, Ingmar Bergman'ı yeniden izliyor, bugünkü isveç'i tanımaya çalışıyoruz. Ancak kolay değil, her ülkenin sorunları tırmanıyor giderek... Olof Palme mezarında rahat mı acaba? Yanmasa da Doğramacı ailesinin bir kanadı var. Profesör Doğramacı, eşi, Paris'ten gelen oğulları Ahmet Doğramacı, kızı Şermin ve Büyükelçi Hatay Savaşçı. Profesör Doğramacı ile Aksoylar Cenevre'de güzel olaylar kutlamış geçmiş yıllarda, anılar tazeleniyor, en güzel partileri Profesör Doğramacı veriyor Cenevre'de, en güzel sofraları o kuruyor, konuklarına bir de müzik şöleni sunuyor yemeklerden önce. Ufukta bir şölen daha var. Eylülün ikinci yarısında Dünya Sağlık Örgütü 50. yılı, 50. Kongresi'yle Istanbul'da kutluyor. Başta Profesör Doktor Tomris Türmen ve Profesör Doktor Münevver Bertan örgütün Türk üyeleri çok mutlu, çünkü ülkemizi onurlandıran bir olay yaşanacak bu toplantıda. Elli yıllık çahşmalarda dünya sağlığına en büyük katkıyı gösteren kişiye verilecek ödülü Profesör Ihsan Doğramacı alıyor! önce onur konuğu, sonra evsahibi olarak yaşayacak bu olayı. 17 Eylül'de önce bir konser, sonra bir yemek Stockholm Büyükelçisi Oktay Aksoy ve esi. veriyor Dünya Sağlık örgütü üyelerine. Swis Otel salonları Idil Biret'in piyanosuyla çınlayacak, Bilkent Senfoni Orkestrası da eşlik edecek değerli sanatçımıza. Müzikten sözederken durakladım birden. Polonya Büyükelçisi Hansel'i anımsadım. Kalbi durdu, yaşamını yitirdi birden, artık dünyamızda değil. Eski Varşova Büyükelçimiz Hatay Savaşçı eşlik etti son yolculuğuna. Ankara'dan bir askeri uçakla gitti Varşova'ya, güzel bir törenle karşılandı ülkesinde. Bir de onur odülü aldı. Varşova Büyükelçimiz Solmaz Ünaydın da Cumhurbaşkanı Demirel adına katıldı bu törene. Polonya iyi bir diplomatını, Türkiye de bir dostunu yitirdi bence. Bir süredir yabancı diplomatlarla çok ilişkim yok ama Büyükelçi Hansel ile güzel bir dostluğumuz vardı. O bir Türkolog, dilimizi iyi konuşuyor, şiirimizi, romanımızı iyi biliyor, oyunları izliyor, konserleri hiç kaçırmıyor. Kavaklıdere'deki elçiliğin tarihsel salonlarında güzel konserler düzenlerdi. Ünlü yönetmen Shina'yı onun sofrasında tanıdığı sanaçtılar, çok güzel söyleşiler yaptık birkaç kez. Elçievindeki son toplantıyı bu köşde okudunuz mu acaba, Polonya'nın ulusal gününde düzenlenen partiye Cumhurbaşkanı Demirel ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Karadayı da katıldı. llginç saatler yaşandı o akşam. Büyükelçi Hansel yalnızdı, eşı çalışıyor, Ankara'ya çok az geliyor. Tek başına evsahibelik kolay değil, nayli yorgun ama çok mutlu ve umutluydu. O umudu geride kalanlar gerçekleştirecek mi acaba? Polonya NATO'ya ve Avrupa Birliği'ne girecek mi? Nasıl, ne zaman? Sayın Büyükelçi Onur Öymen müşteşarlığı döneminde hayli iyimserdi ama NATO delegeliğinde bu iyımserliğini koruyacak mı acaba? ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle