Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9MART 1997. SAYI 572 liştirmiş kadın ve erkek de aşk konusunda tıkanıyor,neden? Nc o? Sadece çocuğun babasınııı belli olması mı? Hayır, daha temelde birşey var. Bildiğim en iyi açıklamalardan birisi, Platon'un Şölen diyaloğunda Aristofancs'inağ/ındanyapılmıştı.Oşöyleaçıklaraşkı:Birzarnanlarinsanlardörtbacaklı, iki kafalı, dört kolluymuş ve çok hızlı koşar, çok iyi tırmanırlarmış.Tanrılarlaatışmayabaşlamışlar.Tannlar kızıp, insanların hepsini ortadan ikiye bölmüşler. ü güiı bugündür, her insan öteki yansını arar, bulduğu zaman dacn cski haline gclmek, bütünleşmek için hemen ona sarılır, birle^nıek ister. lnsanın birden fazla yarısı olamaz hiçbir zaman, ancak bir kişi öteki kişininbiryarısıdır. Üçüncükişi sözkonusuolduğu zaman işlcrbozulur. Kadın, çalışıyor, hayatına ilişkin kararlarıalıyor,sokağıkullanıyor... Ya erkek, o, kadınınbugücünükabullenmektezorlannııyormu? Bu türden sözünü ettiğiniz bir bağımsızlaşma söz konusu olduğu zaman büyük iş crkeğe düşüyor. Kendisinc bağımlı olmasını cn temelde isteyen erkektir aslında. Cinsel birleşmenin en temeline giderseniz, her zaman geçerli olmas da, bir aktif olan vardırbir de pasif. Kuramsal olarak her zaman aktif olan erkektir. Oradan başlayan ve erkeklik gururu denilen birşey yaşanır. Dikkatedin, en gelişmis>ailelerdebile kadın yalnız olduğu zaman arabayı kullanır, erkekle birliktelerse direksiyonaheperkek geçer. Sınırlannı zorlayabilir insan, çünkü eninde sonunda saçmabirşeydir. Thatcher, Butto, Çiller, si/ce güçlü kadınlarmı? Herhalde. Siyasipartidediğinizormandır. O ormanda en başa geçmek, birinci olmak herhalde en güçlü olmak anlamına gelir... Sırtlanlarda enyaşliamacn güçlü dişidir sürününbaşı. Artıklarınıyemekiçinaslanların etrafında dolaşırlar. Aslanlarda ise tersidir, dört bcş dişi, bir erkek vardır. Bütün işleri di!>iler görür, avı bile dışiler avlar, erkek yer. Yemek paylaşımında erkek aslanın çok fazla kafasınıbozarsagidıpocn güçlü dişiyiöldürür. Erkek aslanı kızdırmaya gelmez yani... Butto, Thatcher, Çiller... Yaşanan, kadının gücü mü, iktidar durumu mu? Kadınlığındaiçinegirdiğınoktalarvarsanıyorum.Otekileribilmiyorumamabizimkinin bazen şirret denebilccek şeyleri oluyor, mesela "ya gidccek, ya gidecek". Orada bir kadınsılık var galiba, "ben icabında alırım onu ayağımın altına" demiyor... Bir erkeğin söyleyebileceği birşey değil... Çözüm aslanlarla sırtlanlar arasında bir yerde olabilmektc, rollerden sıyrılabilmektemi? Tabii.Sizsırtlan öteki deaslan olarak devam ettiği sürece bütün sürü bir dişiye saldırıp öldürecektir ya da bir nokta gelecek erkeğin kafası atip en güçlü dişiyi öldürecektir.Sırtlan vc aslan olarak birlikte yaşayamazlar... Siyasal sistemlere göre kadın ve erkeğin güçlerinin kullanımı değişiyor mu? llk aklınıa gelen bir kadın diktatör olmaması. Kadınıbizdedc orduyaalıyorlarama kadın orgeneral olacağı zamanlar pek yakın değil. Insanları cn azından temelinde, kadın ve erkek olarak ay ırmayan, bir düşünce sistemi olarak demokrasinin öteki rejimlerden helekitslamteokrasisiyleyönetilenülkelerdcnfarkıolsagerek. Kadın neden diktatör olmuyor? Belli türden acımasızlık var ki, onu sanıyorum tek erkckler becerebiliyor. Savaş gibi,insanöldürmeninsoğukkanlılığını,yani birtürhunharlığı erkek becerebiliyor. Kadın daöldürebilirtabiiamasistematik olarak katil olamaz... Savaşçı olabilir amatoplama kampı komutanı olamaz... Belki erkek önyargım bu ama böy le bir olgu da var. . . ^ Çünkü o başka birs.ey. Munis, kırılgan, korunmaya muhtaç, edilgen... Pekçok kültürde, dinde böyle tanımlanıyor kadın. Güç sıfatıyla kadın yan yana getirilmiyor, getirilmek istenmiyor. Doğayla toplumsal dayatmalar arasında bocalıyor kadın. "Benim hayatım" dediğinde geleneklerle, sistemle, toplumla ve erkekle çatışıyor. Psikiyatrist Dr. Gönül Erdal işte bu çatışmaları ve kadmın gücünü anlatıyor... Kadının gücünden korkuyoruz Toplum olarak baktığımızda "güçlü kadın" kavramından söz edebilirmiyiz? Evet. Kadının gücü bılınmesine rağmen gözardı ediliyor. Belki de farketmeden, kadının gücünden korkuyoruz. Kadının, erkeğin yaptığının daha fazlasını yapabilecek güç potansiyeline sahip olduğunu seziyor ama, bilinçaltındabaskılamayaçalışıyoruz. Kadın bu bilinç altını zorlayamaz mı? Adama sorarsın, kaç çocuğun var, diye iki der. Kız çocuğun da var mı diye sorarsan, söyler... Kadının ezilmişlığideburadanbaşlar. Kız babasının davranışlanndanevlatyerine konulmadığını farkeder ve zanneder ki hepböyledirbu. Benkızçocuğuyum,değerim erkeğin yansı kadar veya hiç yok... Böyle düşünür. Evlenirkocasının kendisini dövmesine, aşağılamasına da birşey demez. Kocasıylaberaberbirpaylaşımiçinegirrnehakkı olduğunu hiç düşünmez, bilmez. Bilse... Etrafta sosyal kadınlan gördükçe," A kadın bunu yapıyor, ne kadar ayıp" demckten vazgeçer. Çünkü ayıplamasının nedeni kendisininyapamamasıdır. Çokarzular,odaöyle olmak ister ama olamaz. Bu yüzden toplumda kadınların bir kısmı erkek tarafında. Kadınlar haklarının olmaması için konuşuyorlar. lstemiyorlar, bunun nedeni kendilerinin o güce erişememeleri, güçlerini farkcdememeleri. Farkeden kadın, başına geleceklerden korkup geriliyormu? Hayır,oçoközel,kişiye özel bir korku. Duygulanyla, yaşadıklanyla ilgili birşey. Kadının kendi gücündenkorkusuyok. Eğergüçtenkorkuyorsabukendi yetenekleriyle ilgili birşey. Kadın gücünün farkınavardığıan,bunukullanmakistiyor. Kullanamadığı zaman bu bir çatış ..."" mayadönüşmüyormu? * Bu toplumsal değer yargılanyla bağlantılı. Kadınprofesöroluyor, işinde çok başanlı ama saat beşte evinde olmak zorunda hissediyor kendisini. Akşam yemeği yapmak zorundahissediyor, yapmadığı zaman kocam banakızarmıdiyor. Bunu kendi istediği için değil, toplumun kendisine yüklediği bir görev olarak yapıyor. Sorun da burada zaten, insanlar i stediği şekildedavranamadıkları içinzorunluluklarkarşısında güçsüzkalıyorlar. Zorunlulukları aşabilenler de var ama... Bazı toplumsal kurallar, diretmeler var. Kadın onun altında mücadele edemıyor. Bunu ya kendi çevresinde ya da yalnız becerebiliyor. Hayatınu bir başka insan girdiğinde, bu bir er Psihiyatrist kek olabilir, kadın da, o zaman gücü azalıyor. Karşısındaki erkekse ve toplumsal dayatma varsa, o güç düşüyor, güçsüzleşiyor... Bu başka bir çatışma yaratmıyor mu? Türkıye 'den doğuya doğru dü^ünürsek hemen hemen bütün toplumlaıda yaşanan bir handıkap bu.Batıtoplumlarında böyle değil, on I arda sosyal y a p ı, / dina/ ' Hereket Tanrıçası Kibele'den esinlenmiş bu heykel Joan Miro 'nun imzasmı taşıyor. G ö n ü t E rdal: Zorunluluklar engeL. mikleroturmuş. Bu yüzden bu zorluğu yaşamıyor kadın. Doğu kültüründe sorumluluk haüne geliyor bazı şeyler.O zorunlulukları yıkan kişi, asosyal ya da toplum karşıtı davranışlar içinegirdiği zaman tepki görüyor. Belli birkariyerdeysemücadelcsini sürdürüyor. Başarabilenler çok, arkasmdan destek geldiğini gördüğü zaman sürdürnıekten vazgeçmiyor. Doğu kültürününün özverisiyle, Batı'nın özgürlüğü... "Ben de varım" diyen kadın ikisini birbirinden ayırabiliyor mu? Kız belli bir yaşam stı lının ıçinde doğuyor. O stile adapte oluyor, buna zorunlu hissediyor kendisini. Nczamankı okumaya, çevresine bakmaya başl ıyor, kendi gözüyle görüyor dünyayı.Birtakımdeğişkenlerin,dinamiklerin farkına vanyor ve çevreyle mücadelesi başlıyor, kendisini kanıtlamaya çalışıyor. Bu kanıtlama sürecinde eğer o toplumdan bir nebzeolsunsıyrılmamışsa, güçsüzhissediyor kendisini. Doğunun bir stılı var; doğuyor, büyüyor, evleniyor, çocuk doğuruyor, büyütüyor, ölüyor. Kızı onun bıraktığı yerden sürdürüyor, bu bir ritüel. Ne yapıyorlarsa bunun dışınaçıkabilmiş kadınlar yapıyor. Çerçevenindıijinaçıkıyor, kınyor. Kırdığı zaman başlıyorzorluklar. Bu sefertoplumsal tepkiler geliyor. Toplum yeri geliyor suçluyor, yeri geliyor aşağılıyor.yeri geliyoryüceltiyor. Ya kıramayanlar... Hayat bir mücadele.. .Kadın bunu daha yoğun yaşıyor. Kolayına da kaçabiliyor. "Aılenin reisi erkektir, o zaman geçindirir" diyor "Evimdeoturacağım,ağırbelki amaevişlerini yapacağım, ailede söz sahipliği konusunda birşey istemiyorum, karnımdoysun,sırtımpekolsunyeter..." Butarzyaşam stilleri, kabulleniş, ilerlemcsine cngel oluyor. Ama kadın istediği zaman birtakım zincirleri kırabileceğinibiliyor. Bunuyapabiliyor da. Batı sistem olarak, kent kültürü olarak büyük ölçüde kcndini tüketti ve yeni arayışlara girdi. Buradan bakarsak,önünde uzun bir yol da m