22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

26EKİM 1997. SAYI 605 DIDO SOTIRIYU Yunan şair ve yazarlarının yaşam öykülerini veren bir kitapta Dido şöyle anlatılıyor: Sotiriyu, Dido (1911) Savaş sonrası roman yazarı. 1911'de, felakete kadar çocukluk yıllarını geçlrdlği Küçük Asya'nın Aydın'ında doğdu. Ailesi 1922'de, Dido'nun lise öğrenimini yaptığı Fransız Enstitüsü'nün bulunduğu Atina'ya yerleşti. Fransız filolojisi öğrenimini Paris'te, Sorbon'da sürdürdü. Sola, ilkin yazıldığı, sonra da atıldığı Yunan Komünist Partisi'nde çok genç yaşta katıldı. Pek çok siyasal ve kültürel eylemlerde bulundu. Işgalde yasadışı basında çalıştı; kurtuluştan sonra bir yıl "Rizospasti" (Köktenci) gazetenln sorumlu müdürlüğünü yaptı. Çok sayıda sol gazete ve dergide (Komünist Gösteri, Şafak); sol kanattaki edebi yayınlarda (Gösteri Sanat, Genç Öncüler) çalıştı. Kurarak ya da katılarak kadın kuruluşlannda etkinliklerde bulundu. TürkYunan Dostluk Derneği'nin kurucu üyesidir. Yayınladıkları: Ölüler Bekler (roman, 1959), Elektra (yoldaşı Elektra Apostolu için monografi, 1961), Alevler Içinde (roman, 1972), Küçük Asya Felaketi ve Emperyalizmin Ortadoğu Stratejisi (siyasi tarih denemesi, 1975), Buyruk (roman, 1976), Ziyaretçiler (roman, 1979), Yerle Bir Etme (roman, 1982). (Küçük bir not: Bu yapıt listesinde Benden Selam Söyle Anadolu'ya asıl adı Kanlı Topraklar romanı gösterilmiyor) Dido kuşağıyla ilişkilerde, öze yönelik bir anakronizm yapıyor. Yapıtlarının ortak ekseni, en çok, Küçük Asya felaketinin öncesi ve sonrasıdır kl, bu da Yunanistan Içsavaşı'na değin uzanır.^ Sotiriyu'nunsöyledıkleriylebeslemiş,zenginleştirmiş.Fikirlerdençok,yaşamınkıvrakhklarını sergileyen, kitaplannın doğumuna neden olan tarihsel öğelerden, dönemeçlerden oluşmuş, bir portrelöyle bir yaşam ki, bir sinema fi lmi sanki. Dido Pappa, 1909'da( cnnct Bahçesi'nde (Küçük Asya'nın Aydın'ında) doğdu. Rahat ve çok özgür büy üdü. On iki yaşında zengin dayılarına verildi, çünkü ailesi beş çocuğa bakabilecek güçte değildi. On üçünde de göçmenolarakPire'debuldukendini. On altısında istemediği halde, dayı lannın baskısıyla, aklı başında bir "gelin" olarak eğitilmek üzerc, lisey i terk etti. On sekizinde yurtiçi gezilere başladı, yirmi dördünde matematikçi Platon Sotiriyu ile evlendi. Yirmi beşinde rahatını, zenginliği bırakıp ve çağın yiiksek fınnındayürümeye başladı. BAŞKENT GUNLERI Fotoğraflar, çağnşımlar MÜŞERREF HEKİMOĞLU on konserlerinden sonra mor kemancı diyorlar Ayla Erduran'a, tuvaletinden ötürü. Menekşe de değil, leylak da, Ayla mom. Brahms'ın konçertosunu çalarken yayıyla birlikte uçuyor, dalgalanıyor. Her zamanki gibi duygulu, coşkulu. Rudln Alexander'in viyolonseliyle flört ediyor keman. Betln Güneş ile ilk kez karşılaşıyoruz. Eski bir dost gibi kucaklıyor, yazılarımdan tanıyor beni, ben de onu müziksel uğraşlarından tanıyorum. Ayrıca içten kutluyorum. Güzel bir olayın gerçekleşmesinde büyük katkısı var. Ama Uluslararası Eskışehir Festivali'nin baş mimarı Flllz Ali doğrusu. Müzik kültürünün birikimini, öz şarkısını da güzel yansıtıyor bu sanat olayında. Festival baştan sona öz şarkılar korosu aslında. Yalnız Zeytinoğlu Vakfı, ailesi, vakıf yöneticileri değil, herkes gülümsüyor, herkesin gözü sevınçle, coşkuyla parlıyor. Bir eylemi inanarak gerçekleştırmek ne güzel. Başta vakıf yöneticileri, tum görevliler, annebabalar, kızlar, gelınler, oğullar, damatlar, tüm aile arasında sıcak bir esıntı var. Konseri izleyen gece yemeğinde daha yakından hissettim o esintiyı. Yuvarlak bir masa çevresinde ne güzel söyleşiler yapılıyor kimı zaman. Bir yanımda coşkusuyla kucaklanarak tırmandığı dorukta çok mutlu görünüyor sanatçımız. Kızı Leyla Tepedelen'in, doğum günü nedeniyle annesi onuruna düzenlediğı gece yemeğinde çok güzel anlattı mutluluğunu. Paranın her şey olmadığını kanıtlayan güzel öykülerle. Başta Profesör Ihsan Doğramacı ve eşi Bilkent Üniversitesi'nden bir grup ve yakın dostlar arasında bir doğum partisi, bir değil iki pastada yandı mumlar, pastanın birinde Yıldız'ın, ötekinde Şener Macun'un mumları var. Başkentlilerin çok sevdiği bir bürokrat, Başbakanlık Denetleme Kurulu üyesi şimdi. Leyla Tepedelen dlplomat kökenli, şimdi Bilkent'te çalışıyor, güzel diller bilen, hızlı yaşayan, çok yönlü, çok renkli genç bir kadın, mutfakta da çok usta. Annesi onuruna görkemli bir sofra donatmış, Yıldız Kenter'in kilo sorunu yok, bol bol yedi, ben de kıskandım. Kenan Tepedelen Brüksel'de bir NATO toplantısındaymış, biraz geç katıldı bu partiye. Ben de neler hatırladım, babası Ziya Tepedelen, Fatin Rüştü Zorlu'nun özel kalem müdürüydu DP donemınde, Helsinkl'ye ve Adıs Ababa'ya elçı oldu sonra. Annesi Leyla Çellkbaş da en güzel kadınlardan birı başkent partılerinde. Yıllar geçiyor, güzelliği geçmiyor. Istanbul'da oturuyor yıllardır. Kızı da, sevgılı damadı da güzel armağanlarla kutladı Yıldız Kenter'ı. Mumlarını bir solukta söndürüp Ölüler bekler... Yirmi altısında, adı ilk kez geçtiğimizyıl açıklanan.büyükaşkı AdonisDumas'latanıştı. O sıralar "Yeni Dünya" gazetesindeçalışıyordu.Odagazetecilikyapıyorduveevliydi... Zeki bir adam olan Adonis Dumas, "Buyruk"taki Nikitas'tı, bunun için biyografi yazan şunları kaydetti: "Epey zamandan berı, şöyle böyle otuz yıldan bcri Dido, içten içe yabanıl bir sarsıntıgeçiriyor, kararvcremiyordu. Sırasıgeldiğinde o erotik tutku onu sarsıyor, soluk aldırıyor, yaratmaya iteliyor, kendisine bunca başka ufuk açan Adonis'e minnet duymasına yol açıyordu. Oysa Platon kalbindeki tahta yerleşmişti, hiçbır şey onu oradan çıkartamıyordu. Çünkü o,ikisinindeOlimpiya'ya gittiklcrinde şaşırarak saptadıkları gibi, Praksitelis'in (Antık Yunan'ın ünlü yontucusu) Merkür'ünün tıpkısı da olsa, tahtını güzclliğine borçlu değildi; kültürüne ise hiç... Platon elletutulamayanbirbaşkaşeyi bütünüyle veriyordu: Ruhunu! Dido'yuesir eden buydu." Yirmi yedisinde"Kadın" adlı derginin başyazarı oldu. Sigaraiçti,spor yaptı, motosiklct kullandı.koketçegiyindi... Yirmi dokuzunda General Melaksa diktatörlüğünde közlendi;görevncdeniyle Paris'te bulundu, Andre Malraux ve lspanyol Pasionarya ilc tanıştı. Faşizme karşı illegal eylemlere ve komünizm idealine adadı kendini. Otuz altısında, savaş sonrasında îngiltere'ninYunanistan'ı,Amerika'yateslimedeceğini haber veren gazetecioldu. Kırk üçünde, hapsedilen kızkardeşinin ünlü Niku Beloyanni'den olan oğluna analık etti; bu yaşamının ilk ve tck analığıydı. Ellisinde ilk romanı "Ölüler Bekler"i yazdı;elli üçünde de kırk yıl öncekiolaylan dramatize eden best seller romanı "Kanlı Topraklar"ı ( Benden Selam Söyle Anadolu'ya). ..Gazetecilikten sonra yazarlığı sürdürdü. Yetmiş altısında dul kaldı; yetmiş dokuzundayken on üçünde tcrkettiği doğduğu topraklan gömıeye gitti. SeksenindeKültürBakanlığı'ncailkkez "Edebiyat özel Ödülü" ile ödüllcndirildi. ScksenbirindeAkademitarafından;seksen altısında da devlet tarafından onurlandınldı, Cumhurbaşkanı Kostis Stefanopulos madalyataktıgöğsüne. Sasa Çakiri'nin biyografi kitabında tüm bu kesitler renklendiriliyor, konuşmalarla, olaylarlazenginleştiriliyor,amadozukaçırılmadan... Dido Sotiriyu bugün Ano tlisiya'da, kızkardeşi Elli Papa ve sevgili yeğeni Niko'ya yakın bir yerde oturuyor, yazları da Vasilika Evvia'daki evinde dünyanın sevgisini duyumsayarak yaşıyor. Busevgiyle, 1990'dan beri eziyetini çektiği başıyla ilgili problemi yendi;beresi,elindebastonu, güleçbirçehreyle asnn sonunadoğru y ürüyor.^ Değerli kemancımız Ayla Erduran: Eskişehir Festivali'nde mor bir kemancı. Talat Halman, bir yanımda Emre Kongar, karşımda Yavuz Zeytinoğlu ve eşi, orkestrayı yöneten Betin Güneş, Alexander Rudin, Ayla Erduran, Hovvard Grlffiths ve Filiz Ali ile konuşarak uzadı saatler. Kimi arkadaşlar da Hayal Kahvesı'nde dansederek sabahladı galiba. Herkes mutlu ve umutlu, önce Brahms, sonra dans. Herkes teşekkür ediyor birbirine. Yavuz Zeytinoğlu da belli yorumlara varmış olacak. Şımdiye dek her şey doğru yolda ilerliyor, ama bundan sonrası için yeni atılımlar istiyor. Festivalin kurumlaşmasına yönelik koşulların da gerçekleşmesı gerekiyor. Belki de bir sekreterllk ve sürekli bir kurul oluşması. Kuşkusuz oluşacak, Yavuz Zeytinoğlu sade kişiliğıne yaraşır çizgilerle güzel mesajlar verdi basın toplantısında. Onu dinlerken duşundüm yeniden, para her şey değil, ınsana mutluluk veren başka değerler var. Ülkemızde çok zengin kişiler, para babaları var ama mutlu oldukları söylenebilir mı? Markalara boğularak, en pahalıyı alarak, en çok para ödeyerek mutluluk duyulur mu? Duyulmadığını belirten çok örnek var çevremizde. Mutluluğun resmini oluşturan çizgiler başka değerlerle oluşuyor. Sayısı çok değil ama ülkemizde de var böyle resimler. Zeytinoğlu albümünde de çok güzel örnekler var. Yıldız Kenter'in Ankara oyunları da güzel bir resim oluşturuyor. Başkentlilerin sevgisı ve şampanyasını yudumlaması çok hoş, her şeye yeniden başlar gibi. Çantasında bir armagan daha var, Maria Callas rolündekı başarısı nedeniyle bir teşekkür armağanı, Haluk Kura'dan, sanatsever bir büyükelçimiz, Callas'ı seyrederken buyük coşku duyuyor, çekmecesinden bir fotoğrafı çerçeveletip Yıldız Kenter'e sunuyor. Ünlü Fransız oyuncu Sarah Bernardt'ın bir portresi bu fotoğraf. Haluk Kura'nın Paris'te genç bir diplomat olduğu yıllarda tıyatrosever bir kız arkadaşı var, Sarah Bernardt'ın akrabası galiba. O genç kızın Türk arkadaşına armağanı Yıldız Kenter'e ulaşıyor yıllar sonra. Başkent günlerinde böyle şıklıklar da yaşanır, saygısızlığı, çirkinliği silen çizgilerle güzel fotoğraflar oluşur kimi zaman. Ozan Sağdıç'ın sergısini gezdiniz mı? Yaşadığım Ankara'dan Sayfalar sergisinde de var öyle fotoğraflar. Başkentte geçmışe bir yolculuk yaparak izleniyor, anılar ve çağrışımlarla. Kıbrıs'a gitmedim ama yeşıl adanın doğasını, insanlarını da Cumhurbaşkanı Rauf Oenktaş'ın objektifınden tanıyorum. Ne güzel çiçekler, kuşlar, insanlar yakalıyor. Canı sıkılınca makinesını alır dolaşırmış kırlarda, bayırlarda. Milli Piyango salonunda yüzlerce başkentli izliyor sergisini. Yaşadığımız dönemde hayli anlamlı bir sergi bu. Anıları da, çağrışımlan AHMET YORUIMAZ lkemizde çok okunmuş, çok ünlenmiş, komsju ülke Yunanistan'ın ufak tetek,başındabercsi,elindebastonu olan kadın yazan Dido Sotiriyu'nun kitabını anımsayan kitap okuru az olmalı. "Benden Selam Söyle Anadolu'ya"nınasıl adı "Kanlı Topraklar"dı. Attila Tokatlı, Fransızca basımından yaptı çeviriyi ve kitabın adını da ruhuna uy gun biçimde "Benden Selam Söyle Anadolu'ya" olarakdeğiştirdi. Birçeviriromanınsekizkezbasılmasıa7şcy değilherhaldc. Sasa Çakiri adındaki yazar, çağdaş Yunan edebiy atının bu gözdesini tam anlatabilmek, portresini tam çizebilmek için, Dido Sotiriyuile 1989'dan 1995'edek yaptığı konuşmaların tümünü banta almış... Gözlemlerini,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle