Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GUNLUKTEN... Eşber Yağmurdereli'nin Sinop Cezaevi'nde yatarken tuttuğu gnülükten bir bölüm: "Sinop kalesi, burası benim 7. sürgün yerim. Mapusluğumun 4. yılı. Hakkımda idam talebiyle açılmış olan dava sürüyor. Beni yargılayacak mahkeme henüz bulunamadı. Dosyam komutanlıktan komutanlığa dolaşıyor. Hücredeyim. Gelen mektuplanmın zarflan üzerine "birinci hücre Sinop" diye adres düşülüyor. Bu bölümde yan yana sekiz hücre var, ben en diptekinde kalıyorum. Diğerleri boş tutuluyor. Hücrelerin önündeki boşlukta her gün yarım saat kadar hava almaya çıkanlıyorum. Hücremin boyu yatağımın boyunda, yanda ise ancak çömelip oturabileceğim kadar bir boşluk var. Volta yerim üç adımda tükeniyor. Yemeklerim kapının altındaki ancak bir tabak sığacak aralıktan veriliyor. Içerinin nemi sigara içmeyi güçleştiriyor. Eğer gardian fark etmezse, konuşabildiğim tek kişi, yemek sonralarında çay getiren genç mahkum Yüksel. O da olmasa. Insana, insan sesıne hasret gideceğim. Daktilomu vermediler, kötü olan bu, hiçbir şey yazamıyorum. Daha kötüsü gelen mektuplarım, telgraflarım birikiyor. Onları bana okuyacak kimse yok. Fırsat olursa çaycı Yüksel ancak zarflarına bakabiliyor. Zaten ben de artık tanıyorum, ağzı yapıştırılmamış olan zarflar cezaevlerinden, kâğıt makası ile açılıp pulları sökülmüş olanlar da dışarıdan gelıyor. Bu mektuplardan hangisi oğlum Uğur'dan bilmiyorum. Ben gözaltına ahndığımda doğmuştu ve şimdi o ana okuluna gidiyor. Belki yaptığı ilk resımlerden göndermiştir. Belki de bir kâğıdın üzerine elimi çizip kendisine bir anı bırakmayı denemiştir, bilmeden. Bilmiyorum. Mektuplar yastığımın altında günden güne birikiyor. Bu hücrede yıllarım geçecek biliyorum. Bunun için bildiğim türküleri ve belleğimdeki şiirleri çok ekonomik kullanmam gerekiyor. Bir türküyü aynı gün iki kere yineliyorum. Şiirleri de öyle. Bu konuda çok titizim, çünkü onlarsız yatılamaz."*^ p» miş,yani dörtyıl hiçyargılanmadancezaevinde kalmışım. Dava, 1985'te bitti, 86'dakesinlesjti... /. Mahkum.Canavarolan ben değilim!... Hücrcde nasıl korur insan aklını, nasıl yitirme/.diriligini? Yağmurdercli:Oyalnızgünlerimdekendimc yetmem gerekiyordu. Onun için dc bclleğimde biriktirdiğim herşeyi son derece idarelı kullanmalıydım. Belleğimdeki şiirleri sık sık kullanmamalı, eskitmemeliydim. /. Mahkum:(anlattctnınağzından).. Boş kâgıtlar arasından hirini çeker, sonrasırtını yasludığı vastığın kılıfı arasına elinisokaruk yerleştirdigiyerden birkalem çıkarır. Kalemi kâğıdın arasına düzgünce yerleştirip, kağıdı kalemin etrafina sıkıca sarar. Sonra kalemikâğıdın arasından, çekip çıkarır. Birsıgara çapından biraz daha kalınca hale gelmiş olan kâğıdı dizinin üzerinde iyice ezerek düzgün halegetirir... Kâğıt bâylecesatırgenişliginde katlanmış durumagelmiştir. Eğilir, yatağın altındaki bisküvi kutusunun karton kapağını alır. Kartonu dizinin üzerine yerleştirdikten sonra katlanmış kâğıdı onun üstüne koyar... Sonra kalemlesol elinin bas parmağının lırnağı üzerine hirkaç çizik atar ve kalemin yazıp yazmadığını anlamak için tırnağınıyalar. Kalemin yazacagına ikna olmuştur... Birsüre daha düşünür veyazmaya koyulur. Yazdığı her satır sonrasında katlanmış kâğıdın birkatını açmakta veböylecesatırları karıştırmamaktadır. L'tunyolculuğun, bir cezaevi durağında.... Kendinlc hcsaplaşmalann... Yağmurdcrcli: Hesaplaşmamı dahaöncc tamamlamıştım. Hücre, tarih içinde doğru yerde bulunduğuma ilişkin kanaatimi güçlendirdi. tlerlediğim yolda daha yoğun, daha ciddibirmücadeleyegirişilmcsigerektiğini düşündüm. Hayatbunuöğretti... /. Mahkum: Ödediğim bedelkimin umu rumda mı'.' Bcnım... Kelimenin gerçek anlamıyla "akrep" o nerede, nasıl çıktı karşına? Yağmurdereli:Gündeyanmsaat havalandırmaya çıkarıyorlardı. O gün de çıktım. Tam gardiyan kapıy ı kapatacak, kapının yanındaduransüpürgcyialıpduvardabirşcye vurdu.Nedirdedim.yanıtladı "akrep." Sonraçıkıpgitti. Yalnızım, görmüyorum. Yatıyorum, yorgan bir yerime değiyor, huy lanıyorum. Akrep mi diye, iç çamaşırlarımı eldengeçiriyorum... /. Mahkum: Neydio, neyaptın? Gardiyan: A krep... 1. Mahkum: Öldürdün mü? öldürmüş miiydii? Yağmurdereli: Bilmiyorum ki. Tiklerim üzerine doktoragittim. Nerenağrıyordedi. Hücrede akrcp olduğunu söyledim. Soktu mu diye sordu,hayırdedim,ama akrep var... Üç senedir buradayım dcdi doktor, akrcp sokmasından hiçbir vaka gelmedi, dcmek ki zararsızonlar... /. Mahkum: Aptallar! Sizde hiç şeref, haysiyet, insanlıkyokmu!... (Hücresine, iskence gören başka mahkumların sesleri gelmektedir...) Salıverildiğinde yazdın akrebi... Yağmurdereli: Bcş günhücreyi paylaştığımŞahabettinOvalı'nınöyküsünüyazdım aslında. Akrep, birsimge...Sürckli insanlarınbeynini,bcdenini,hayatınısokmaya,zehirlemeyehazırolaniktidarınsimgesi... 2. Mahkum (Şahahettin): Çokpis biryer burası. Demek kigözden çıkardıklarını buraya tıkıyorlar. Her taraffare dolu, burada akrep bileolur... Kim bu Şahabettin? Yağmurdereli: Balıkesirli,26ya!jindabir gençti. Kandavasından idamamahkumolmuştu. Aynı konuy la ilgili, bir başka cinayctle dc suçlanıyordu. Bu davası sürcrken indirildı idamlık hücresine... Asılmaya... 2. Mahkum: llocam, Allaha ınandıgımgibi eminim bu işten. Demek ki benim idamım meclisten çıktı. Bu durumda beni idam hücresine, yani buraya almaları gerekiyordu... Ama davası sürüyordu... Yağmurdereli: O da buna, bu yüzden asılmayacağına inanmak istiyordu. 2. Mahkum: Bak, sen nesinbiliyormusun? Sen bir kt>rkuluk.sun. Bu adamların bütün bu adilikleri yapabilmeleri için birşeylerden korkmalan lazım. Ne yapıyorlarsa onlara korkuyaptırıyor. Knrkmaya ihtiyaçları var. Bunun için sen onların işineyarıyorsun. Seniveseningibilehtoplamışkapatmışlar, aslında hiçbir numaranızyok ama siz buralarda süründükçe, onlar bütün yaptıkları için kendilerini haklı çıkarıyorlar... Söylediğim gibi. sen bir korkuluksun vesenin işin yalnızlık!... Bu yalnı/.lık işi bitebilirdi, sen istemcdin... Yağmurdereli: 1990'da Uluslararası Af Örgütü 12Eylüldarbchukukuylayargılandığımıkavrayıpsalıverilmcmiçinkarnpanyabaşlattı. Kampanyanındayanağı Işkenccye Karşı Sözleşme'ydi. Dönemin hükümeti debirdilekç,evermemi,cumhurbaşkanının budılekçeycdayanaraksalıverilmemisağlamasını önerdı. Kabul etmedim, 12 Eylül yargılamalarının tümünün gözden geçirilmesiniistedim... 2. Mahkum: Bir gün gelir, halk bu işe el atar, diye avutuyorsun kendini. Peki senin halk dediğin kim? Seninle kafasını kessen konuşmayan gardiyan halk degil mi, ben halk degilmiyim ? Ncyse, eğer bir gün buralardan sağ çıkarsan göreceksin. tşler biraz düzelip de hirseylerin ünü açılırsa, herkes ininden çıkıp kahramanlıkta seni sollayacak. Ozaman da şimdikigibiyalnız kalacaksın... Şahabettin'i dinlemedin ama... Yülar sonra yeniden güne$, deniz ve can... Yağmurdereli: 1991 'deşartlıtahliycylesalı verildikten iki ay sonra insan haklan mitinginde bir konuşma yaptım. Hakkımda tutuklanmakararı çıktı. Altı aylık firardan sonra yakalandım. lkiayyattım,salıverildim... 2. Mahkum: Ben böyle bilmezdim bu işi. tşteöylesineyaşargiderdim.ölümgelipçatıncahayatdegerebindibirden. Neyse, bundan dayırttık. Hey, çaycı, neredesin! Gelir bir kere de bizim keyfimiz olduğunda çay içelim... U mut yetmcdi Şahabettin'e... Yağmurdereli: Yetmcdi. 12 Haziran 1982'de gelip götürdülcr. 2. Mahkum:... Buadamlarasöyleriz, ben senin yanındaki hücreye geçerim, hergün gazete alırız. Oradan sana okurum. Senin de dünyadan haberın olur. Hiç olmaz.sa birkuç gün deşu senin birikmiş mektuplarım okuruz. Sen deyıllardır merak ettiğin şeyleri ögrenirsin. Belki de o mektuplarda senin için de henimki gibi sevindirici havırlı şevler vardır... Bir önceki cezaevinde, Samsun'da faşistlerle bir olup seni öldürmeyi planlatnıştıoysa... Yağmurdereli: Kendisi söylemijjti. Yemek ortağı olduğu sağcılar, bir gün bir silah getiripbeniöldürmesiniistemişlcr. Birşeylervadetmişler. Ama ben Trabzon Cezaevi 'ne sürTavla oynarken gözlere ne gerek var ki?