22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ş+ zırlardı. Eski Yahudi mahallesinde, Yanıkkonak'a doğru inen sokak boyunca gençler en güzel elbiseleriyle yurüyüşe çıkardı ama Şabat başladı mı hcrkes evine çekilir Allah'a şükrederdi. Herkesin tabii, kendine mahsus dini inanışı var. Biz Şabat'ta ışikla tüm âlâkamızı keserdik. Müslüman komşulanmız bizim için ışıklan söndürür ya da yakarlardı. Bu küçük bir olay ama silindi artık. Yeni yetişen kuşak bilmiyorbunları. Kopuş dediğin de 1967'lerdcn sonrayaşandı. Ozamana kadar cemaat azalsa bile namazlar için minyanı (ibadet için cn az on ergin erkekten oluşan cemaat)rahat rahat oluşturuyorduk. Ama tabii insanlar gidince ilk önce bu küçük havralareldençiktı." Evkaf'takihavralar... Bütün havralar mı yitirildi? Günel, açık tutmak için gösterdiklcri çabaları anlatıyor: " Sana garip bir şey daha anlatayım; çarşıdaki büyükhavra için Demokrat Parti iktidar oluncaya kadar F.vkaf'a (Vakiflar Ocncl Müdürlüğü)kiraödüyorduk.Birkanunçıktı,'tbadctmaksadıylakullanılanmekânlar başkabirmaksatlaişletilemez' diye. Tire'de kalan cemaat Evkaf a başvurup Havra'dan kiraalınmamasını veozamana kadar alınan paranın iadesini talcpetti. Hvkaf, Tirc EmniyetMüdürlüğü'nden'Havranın havra olduğuna' daıryazı istedi. Emniyet geldi baktı, gerçektcn de havra. Bizden bir daha kira almadılar. Ama işte 6768'de havrayı açık tutacak kadar cemaat kalmadı. Öyle olunca Evkaf, havra havrahktan çıkmiştırdeyıp gen istcdi. l/mir'den, hahamba:>ıhktanbirkamyon geldı.Dınıkıtaplan,duakitaplannıhattayerindensöktiikleritevayı(duaokumakürsüsü)bile yüklcyip Izmir'e götürdüler. Havra daEvkaf'ageçti." Evkaf korumuşolmah havrayı... Öyle değilmi? "Havranın içi çok gösterişliydi, tavanda işlcmelervardı.Yıllarcaboşkaldı.ensonunda daçatısı çöktü. Sonrada Evkaf, birisınekiraladı.Kiracıiçinealçıçektinniş,tavandakiişlcmelerıkapatmış. Böyleolmamalıydı. Kanun çıkmıştı: 'tbadet amacıyla kullanılan mekânlar, baijka birmaksatla işlctilcmcz'diye, ama biz de bakamadık ki. Tire'de minyan oluşturacak kadar Yahudi 'yi bırak, benım dışımda kimse kalmadı. Izmir'e gidenıediğim zamanlarda el mecburtek başıma ibadet edıyoı unı. Ne yapalım be! Ben Tire âşığıyım; gıdcmedım. Hâlâdakopamamburalardan." Günel, askerlik de yapmış olmalı... Yapmi!>: "Ankara'dayaptım. Zaten Ankara'yı bir tek o zaman görmüşümdür, bir daha da gitmck nasip olmadı. O zaman Cihan Harbi vardı.Yahudilerleilgiliolarakhaberlerahrdık ve hep kötü olurdu. Akrabalarımın çoğu TelAviv ve Batyam'dayaşamaktaydı. Patlayan bombalar, füzelerçok canımı yakıyor. lsrail 'dekiler bir şekilde alışmışlar, kabullenmişlcrdemiyorum. Amabiz.Türkiye'dealışıkdeğilizbunlara..." Kaç yaşındapeki? Başını hafifçc kaldınp dikkatlice bakayor: "Ben sizden en az ikiüç yaşgencim."diyor,gülüyoruzberaberce... Yerleşmek, insanın dünya üzerindeki varlıkbiçimi:Bellibiryere,birtoprakparçasına ait olmak, orada doğmuş olmak, kök salmak, ekip bıçmek, evler, anıtlar, dini yapılar inşa etmek; yani yaşanılanmekânlatensel vetinsel bir bağ kurmak. İşte bu bağ. Sami Amca'mıhâlâTire'detutuyor. Kopamamış, kopamıyor. Ama şimdi bir hastalığı varki onu I/.mir'eçekiyor.Oçokiyibildiğiilaçlardan, bırçok hastayı kurtaran ilaçlanndan kcndisine yapamıyor. Yine de aklı Tire'de hep: "Ben Tire âşığıyım, Tire'yi çok özlüyorumamagidemiyorum."^ İ ki kültürde tek yaşam Türk okurunun, "Bender Selam Söyle Anadolu'ya" adlı romanıyla yakmdan bildiği, Yunan yazarı Dido Sotiriyu şimdi seksen sekizinde ve kendisini anlatan, biyografik kitabı okuyor! Gene beresi başında, bastonu elinde... Kendisini bir başka kalemden bir kez daha tanıyor... Aydın'ı, yani çocukluğunun cennet bahcesini, aklı başında bir kadm olmayi reddedişini, gazetecilik yıllannı, kocasmı, sevgilisini anımsıyor... Yıl 1987. Dido Sotiriyu, Abdi Ipekçi Roman ödülü 'nü kazamyor... DİDO SOTİRİYU'NUN BIYOGRAFISINDEN.... Anne, evleniyoruml Hayatının büyük kararını, böyle yalın bir biçimde duyurdu. Madam Marianthi irkildi, ama serinkanlılığını korudu: "Zorlu kız" kararını vermişti demek. (...) Kızının, sıyahken toprağımsı olmuş pabuçlarına bakan anne: "Tozlandın" dedı. Gözü hemen simsiyah, ıpekli yeni model kloş etek elbisesıne gitti, ama bir şey demedı. "Şapkanı çıkar, masaya otur, bir dakika sonra kahve getıreceğım, sırasıyla anlatırsın bana." Platon matematik profesörüdür, anne. lyonya Okulu'nda... Platon Sotiriyu... Sakızlı eskı ve büyük bir aıleden. Delfı hanedanından. Amblemleri de var. Seviyor musun? Aşığtm demek istemiyorum ama, erkek olarak hoşuma gidiyor: Uzun, mavi gözlü, sarı saçlı, antik bir ergenin profili.. Çok güzel ve de yufka yüreklı, anne. öylesine iyı, öylesıne ince kı... Tabıı benı çok da seviyor. Ama çekinıyorum biraz, çünkü onu taparcasına seven ve hatırlarını kıramadığı küçuk, ıkı kız yeğeni var. (... o yeğenlerınden bırı, günümüz yazarlarından Alkı Zei'dir.)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle