29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12EKİM 1997. SAYI603 bocaladım. Ne yaptiğım konusunda hiçbirbilgimyoktu." Silverstone Batman giysisinden de nefret ctmiş ve kendisini robot gibi hissctmiş. 19 yaşında bir yapımcı olmanın nasıl bir duygu olduğu sorulduğunda ise, Si I vcrstone "Excess Baggage" denemiyiniansızınbirhekiminyardımcılığına getirtilmeyc bcnzetiyor vc "Hckimlik konusunda hiçbir şey bilmeden,kendiniziansızınacilbakımodasında bulmak gibi bir şey. Yalnızca içgüdülerinizle davranıyorsunuz," diyor. Silverstone "Kxcess Baggage" filminin öyküsüne, kadın kahraman ilc kendisine uzak hissettiği babası arasındaki ilişkidcn ötürü ilgi duyuyor.Filmde Silverstone, babasınıngö Alicia Silverstone, onuyıldızyapan "Crush"da. zünde ölen kız kardeşinin yerini asla tutamayanbirkızıcanlandınyor. "Filmin olabildiğince gizemli olmasına çalıştım. Bu deneyimim sonunda bir Hollyvvood filmi ile bana göre iyi bir film arasındaki farkı kavradım." Silverstone'unerkeklerle ilişkilerine gelinee, bu konuda kendisine yöneltilen soruları yanıtsız bırakıyorsa da, bir ilişkinin özlemini çektiği heı halindenbellioluyor,"Aşkaklımıbaşımdan alıyor. Bana birtakım duyguları yaşatacak birini arıyorum. Ama şimdiye dek böyle birisine rastlayamadım. Özgürce yaşamak, mutlu olmak ve sırılsıklam aşık olmak istiyorum.Öylesineromantikbirkişiliğim Kilolarını ondun çok başkaları dert ediyor. var ki, aşk için iiji gücübiryanabırakabilirim,"diyor. birlikte olmak istediğim birine sunabilirim. Bedenim benim küçük gizimdir." Erkek arkadaşları konusunda ağzını sıkı Bir başka küçük giz de, Silverstonc'un getutması cinselliği ile ilgili olarak sürekli soru çenlerde bir üniverseteninresimvefotoğraf yağmuruna tutulmasından kaynaklanıyor. bölümüne yazılıp sonradan bundan zorla " 15 yaşında olmak ve cinselliği yaşamamış biri olarak, hiçbirşcybilmiyordum. Dahası, vazgeçirildiği.Tekisteğiise,birtiyatrooyunundadaharolalmak. oturup bu konuda kafa da yormuyordum," "Clueless" filminden sonra MTV sinema Emin olduğu tek şey, basında oldum olası ödüllerinden "en çok arzu edilen kadın" ödühoş karşılanınayan, menejeri Carolyn Kcsslüne hak kazanan Silverstone bu konuda da, ler'c olan bağlılığı. Genç yıldızın en ateşli "Bunu bir şaka olarak kabul ettim. Koltukla savuncularından biri olan yönetmen Joel nmınkabardığınısöyleyebilirim. AmasanıSchumacherbilebuilişkiyeolumlubakmırımgelenekselbirideğilim.Sokaktayürüryor. Silverstone ise, "llişkimizbirevlilik giken karsıma çıkan birinden etkilenip de, bi. Kesslersonsuzadekdostumkalacak. Be'Aman, ne ateşli bir erkek. Onunla birlikte nim mutlu olmam, onun için başarılı olmamolsaydım,' dediğim olmaz. Birisini çekici dan çok daha önemli. Burada hiç kimseye bulduğum çok enderdir," diyor. güvenim yok. Holly vvood'da insanlar, neredeyse küçük birer Hitler gibi, hırslı vc duyarEkrandaki cinselliğe de pek ilgi göstermisız," diyor. Söyleşiyi noktalamadan, "Belki yor vc rol gereği soyunmaya karşı çıkıyor. bir sinema yıldızı olmadan, ünlenmeden dc "Bence hiç ilginç olmayan, çok aptalca bir mutlu olabilirdim. Bclki dahada mutlu olurşey bu. Karşısındaki crkekten ctkilcnmiş rodum. Hiç kimse ünümü korumak için benlü yapan kadınları ve muhteşem sevgili olden çaba beklemesin. 20 yaşınday ım ve gcduklarını sanan erkekleri izleyecek değilim. I liç ekrandaki gibi sevişenbirini tanımadım. rcğinden çok özveride bulunduğuma inanıInsanlar soyunduklarında hu/ursuz oluyorum. Bedenimi yalnızca yaşamımboyunca ÇevirhRİTAVRGAN 19 PAZARIN PENCERESİNDEN Türkler barbar mıdırlar? SELÇUK ERKZ unanistan'ın Dışişleri Bakanı Teodoros Pangolos geçenlerde Türkler'den f "barbar ve ırz düşmanı" olarak bahsetti ve gerek Türk gerekse evrensel diplomatik çevrelerde olumsuz notlar aldı. Kullanmış olduğu kelimelerin terbiye hudutlarını aşmış olması clddi eleştirilere hedef oldu. Oysa kullanmış olduğu kelimeler bence, nezaket kurallarının sınırlarını aşmanın ötesinde başka gerçekleri de yansıtmaktaydı: Pangolos'un belleğinin bir köşesinde "Türkler'in barbar ve ırz düşmanı olduklan" yazılıdır. "Türkler'in barbarhklan" sadece Yunan Dışişleri Bakanı'nın belleğinde yer etmlş bir şey midir? Geçenlerde ABD'de Türkler'in Ermeniler'e uygulamış olduklan ileri sürülen soykırımın anıtının, dünyada yapılmış tüm soykırımları anmak ve kınamak için yeniden düzenlenmesıni isteyenlerin belleklerinde de bu tür bir yargı yer etmiş bulunmaktadır. Bu yargı, aslında birçok Batılının bilinçaltında, haçlı seferlerinden beri mevcuttur, Osmanlı Imparatorluğu'nun sadece genişleme değil, çökme devirlerinde de bu imparatorlukla çatışmaya girenlerce alevlendirilmiş böylece günümüze dek korunmuş bir saplantıdır. Hiçbir önyargıya esir olmadan sorarım: "Türkler vahşi, kana susamış barbarlar mıdır?" Bu soruya belgeli ve destekll cevaplar vermek zorundayız. Bunun için cevabı biz vermeyelim. Luisvil Üniversitesi Tarih Profesörü Justin McCarthy versin. Bakın "Death and Exile: The ethnic cleasing of Ottoman Muslıms 18211922" (Darwin Press Princeton New Jersey 19951996) başlıklı kitabında neler anlatıyor: 1800'de Anadolu, Balkanlar ve Güney Rusya'da bir Müslüman ülkesi yer almaktaydı... Müslümanlar bu topraklarda çoğunluktaydılar.... 1923'te sadece Anadolu, Doğu Trakya ve Kafkaslar'ın güneydoğusunun bir bölümü Müslümanların elinde kaldı. Balkanlardaki Müslümanların çoğu ya öldüler ya da göçe zorlandılar... aynı akıbet Kırım, Kuzey Kafkas ve Rus Ermenistan'ında yaşayan Müslümanların da başına geldi. Çoğu Türk, milyonlarca Müslüman öldü ve milyonlarcası da bugün Türkiye olarak bilinen topraklara geçtiler. 18211922 yılları arasında beş milyondan fazla Müslüman topraklarından sürüldüler. Beş buçuk milyon Müslümanın bir kısmı harplerde öldüler, bir bölümü de göç esnasında açlıktan ve hastalıktan yltirdller yaşamlarını. Balkanların ve Güney Kafkasya'nın çağdaş haritaları oldukça homojen nüfuslu ülkelerin varlığını yansıtır. Bu ülkeler, kendilerini Osmanlı Imparatorluğu'ndan ayıran harp ve ayaklanmalarda etnik ve dini "homojen"liklerıni burada yaşamakta olan Müslümanları kaçırarak sağladılar Müslümanların bu çapları bulan kayıpları tarih kıtaplarında yer almamaktadır. Bulgarlar'ın, Ermeniler'in ve Grekler'in katliamlarından bahsaçan ders ve tarih kitapları, Türkler'in uğradıkları katliamlardan bahsetmemektedirler." McCarthy'nin kitabı bu eksikliği nispeten giderici bölümler içermektedir: Mesela, Yunan ayaklanması sırasında yok olan Türkler'in hepsinin harpte ölmediğini, yer yer çocuk ve kadın ayrımı yapılmadan bütün Türkler'in (Tripolitza'da olduğu gibi) tümünün önce işkenceye tabi tutulduğunu sonra da öldürüldüğünü belirtmektedir. McCarthy, bu bılgiyi C.M. VVoodhouse'nin The Greek War of Independence adlı kitabından aktarmaktadır (s. 11). Yazara göre bu şekilde öldürülen Müslüman sayısı 25.000'i bulmuştur(s. 12). Bu, Türkler'in ve diğer Müslümanların giderilmesi yolu ile ulus yaratma örneğini Bulgarlar, Ruslar ve Ermeniler de benimsediler. Yazar, "Türkler genişleme devirlerinde Yunanlar gibi davransalardı ve ¥ ele geçirdikleri topraklardan tüm Hırlstiyanları sürüp, bu toprakları salt Müslümanların oturduğu topraklar haline dönüştürselerdi, 19. yüzyılda bu topraklarda yaşayan Türkler böyle katüamlara ve sürgünlere uğramazlardı" demektedir. Aynı boyutta katliam Ruslar'ın Kafkaslar'dan sürdükleri ve yok ettikleri çoğu Türk kökenli Müslümanların da başına gelmiştir. Leo Tolstoy'un Kafkas Müslüman köylerinin Ruslar tarafından işgalini anlatan satırları bu gerçeği vurgular: "Köylere gece saldırılmaktaydı, bu şekilde yapılan sürpriz baskında kadınlar ve çocuklar kaçamamakta ve evlere ikişer üçer saldıran Rus askerlerinin yarattıkları dehşet karanlığın perdesi altında gizlenebilmekteydi" (s. 33). Serez'in, Dedeağaç'ın Müslüman halkının Bulgarlara karşı koymadan teslim olmaları da Serez'de ve Dedeağaç'ta çok sayıda Türk'ün Bulgarlar tarafından katliama uğratılmasını engellememiştir. 1914'te Rus orduları Beyazıt, Diadin ve Karakilise'ye saldırınca başlayan çatışmalardan yararlanarak harekete geçen Van ve civarındaki Ermeni gerillaları da Müslüman köylerini ve kentlerini basarak ciddi bir soykırım gerçekleştirmlşlerdir. ABD Hükümeti'nin bu bölgede o tarihlerde Türkler'le Ermeniler arasında gerçekleşen çatışmalar konusunda belge toplamak için yollamış olduğu Emory Niles ve Arthur Sutherland'ın raporlarında şu satırlar yer Yunan Dışişleri Bakanı Teodoros Pangolos. almaktadır: "Bitlis'ten Beyazıt'a kadar uzanan bölgede Rus ordusu çekildikten sonra bölgeyi kontrolleri altında tutan Ermeniler'in, Türk ordusu ilerlemeye başlayınca katil, ırza geçme, yangın çıkarma gibi tüyler ürpertici vahşet gösterilerınde bulundukları bildirilmiştir. (s. 225)" Bu kitapta ve tarafsız tarihçilerin, araştırıcıların yazmış olduklan diğer yapıtlarda yer alan Türklere yönelik katliamlar, Türkler'in de o tarihlerde çatıştıkları azınlıklara ve ihtilalcilere yukarıda tanımlanmış eylemlere benzer soykırımlarla karşılık vermediklerini yansıtmaz. Türkler de bunlara benzer eylemlerde bulunmuşlardır. Türkler'in ayaklananlardan yüzde beş ya da yüzde onbeş oranlarında daha az adam öldürmüş olmaları ya da bu oranların tersinin geçerli olması, bizim Yunanlılar'dan ya da Bulgarlar'ın bizden daha vahşi olduklan yargısına götüremez insanı. Bu gerçeklerin bilinmesi gerekir! O zaman Pangalos'un ve Türk'ü her yerde kanlı katil ilan eden, bunu belgelemek için anıtlar ısmarlayan insanların bu konudaki önyargılarını yeniden gözden geçırmeleri ve tarihteki soykırımları, vahşeti eleştirmek istiyorlarsa sadece bizi değil kendi ecdadlarını da kınamaları gerekecektlr. Bu soykırımlann yarın tekrarlanmamasının tek yolu bugün kitlelere yanlış önyargılarla nefret aşılamak yerine, tarafların elele verip eski soykırımları beraberce kınamalarıdır. ^ "Excess Baggage " filminde yönetmen Murco Brambilta ile.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle