Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 HAZİRAN 19%. SAYI 535 liılcndi. Bu iki araş.tırmaci bilimadamı, bu çalışmalar ve varolan tcoriler baglamında, sağ idcolüjilcrin bııkorkuylabcslcncliklcri vcbu korku üzcrinc kurgulandıkları tczini dearas,tırıyorlar. Ölüm korkusuyla oluşan, sosyal nornılara arkasını dayamak ihtiyacı, sadecc kcndinc yabancı olana kar^ı hoşgörüsüzlüğü dcği 1 aynı zamanda da kcndinc vc kcndi gibi olana gerçekiistü bir değerbicmcolgusunu yaratıyor. Buda sosyal birdayanışjna vekültürcl bir işbirliği 'fantezisini' oluş.turuyor. Gereek lcrlc çoğu kez örtüş. meyen bu varsayımların politik vereelanlamdakigetirileri (götüriileri) isc hem tarihin içindcn bu yana hcm dc günümüzde acıkca görülüyor. Aynıaraijtırmalarkcndineaşırıdeğervcrme ve kendini öncmsemenin de (patalojik boyutta) yok olnıa korkusuna karsj bir savunma mekanizması olarak kendini göstcrdiğini ortayaçıkarıyor. Dahaçok politik arenada karşımıza çıkan bu görüntü, aslında son dercce değişken ve görcce olabiliyor. Almanya Bielefeld'de liberallerin, Amerika Kafayı ölüme yormak... Colorado tla muhafazakârların eşit tavır içiInsanların temel içgüdüscl korkuları ve negirmeleri, politik anlaındaki statülerinden 'yabancı düşmanlığı' arasındaki bağlantı dcğil, iki grubun da iki kentte politik azınlık Mainz Üniversitesi uzmanları Randolph olmalarından kaynaklanıyor. Ochsmann vc Maıcel Mathy tarafından araşElbcttebirinsanınyaşamsüreci içerisinde tırıldı. Psikolojianabilimdalıögrencisiolölüm korkusuyla nckadartedirginolduğuya nıayan (özellikle vurgulanımş) birçok öğda tercih ve eylemlerindc ondan nc kadaretrenci üzerindeuygulanangcniskapsamlı kikilcndiği kcndi kişiliğiylede ilgili. Kendinc şilik tcstlcrisonucundabu tcorilcri bilimscl güvenigelisjnişinsanlarmbuduyguyladaha oranlarladcslcklcyensonuçlaralındı. Testin kolaybaşcdcbildiklerigö/lcmlcndi.üüven ilk aşamasındaöğrencilere kcndi ölümleriyduygusu, U7iııanlara görc, ölüm kavraınını lc ilgili düşiincclcri hakkında sayısızaçık saldırganbirsavunmayabürünmedendeğeruçlusoruyöncltildi. Birincitcsttamamlamp, lendirmcyi sağlıyor. ögrcnci saatlcrcc kafasım ölünıc yorduktan Haf'ifdeprcssifdeneklerinbukonuda dasonra,testinikinciböliimübasjadı. Buböliiha duyarlı tepki vcrdiklcri vc ölüm korkusu mün testin birasaına.sı olduğıı öğrcncilere ile iç ice ya^adıkları bu nedenlc dc cski desöylcnmcdi. Bu aşamada grııplar halindc ğerlerindeen ufak birdegisim sonucuaşırı odalara alınan gcnçlcrin yanına bir kadın koruyucu vcsaldırgan birtııtum tukındıkları göndcrildi. Bazı gruplannyanına bir Alınan görülüyor. Ancak bu dcncklcrdc ölüm dügibi giyincrek gircıı yabancı kadın, diğcr şüncesi iıdelendiğindepozitif birbakıs, açısı gruplannyanına Islamı tcscttüriçindcgcldi. da doğuyor. Deprcsif dcnekler için yaşam Yanlanndabira/. kalıponlarla konuştuktan cok önemli birolgu. Ona bakarkcn diğcrlcrisonradaoradanayrıldı. nin yaşam hakkını da öncmsiyorlar. Fiu da keııdi ya^am sistcınlerine sarılırkcn, diğcr Sonradan ikinci soruyanıtş,eklindcki test sistemlcri zcdclcmemckaygısını bcrabcrinbaşlatıldı. Bu lcstin konusu isc yabancı öğdc gctiriyor. Bu söylemin psikotcrapık anreneilerhakkmdakidü.>üncelcrielealıyordu. lamda kullanılabilir olupolmadığı iscara!>Verilen yanıtlarkorkutLicu boyutta yabancı tırmalartamamlandığındaanla!;ilabilccck. kültürü vc insanı dışlayıcı niteliktcydi. Arasjtırmalar, ölümün hatırlanmasıyla inÜçiincü(aslındadördüncü)aş,amadaiscöğrencilcrsckİ7crki.<>ilik grııplar halindc salon san psikoloj isindc açığa çıkan dü.'jüncc, duygu vceylcnıistckleri üzcrindeyoğunlaşıyor. laraalındılar. llksıranm lO.koltuğundayaAyrıca psikologlarm en çok üzcrindc durbancı birkültürün giysilcriylcdonanmiij kadukları sorudaşu: llkçocukluğunda,kişilidın oturuyordıı.Öğrcncilcr ilk sekizkoltuğa ğinigeliştirirkcndestekaldığıgüvcnvcemsıralandılar. Yabancıyla aralarında bir bo^ niyetduyguları nasıloluyordaaynı insanda ycrbırakmısjardı. Bunusayarakdayapmailcrikiya^lardaölümckarşıbirdircnmeşckmışlardı. Aynı kadın kcndilcri gibi giyinip linegelirkcnkiijilikbozukluklarınayolaçadiğergrubunalınacağısalonageçtiğindcisc biliyor? Belki yamtlanması geıeken en gclcnler yinc farkında olmadan onun yanına öneml i soru bu. (,'ünkii bu sorunun yanıtı sooturuverdilcr. Aynı ögrencilerin bcnzeri rununçözümüdcolabilir.^ araijtırmalarcla, ilkaşaınası uzun uzunölümü irdelcmcycn testlerden sonra isc aynı davraPsychologie Heute 'den çeviren: nışörüntüsünügöstermcdiklerideayrtcabeAŞKlNELÇt yok ctnıek. P.sikolarihci Robeıl Jay Lifton bu olguyıı, "Savaşjar, yok etme ve göçe zorlamapolitikalan,öncelikle,birbiriyleyanVinölümsiİ7İük veerktaleplerininrekabelinin vurgusudur. Dini •jiddet bu olgunun ö/KÜnpsikolojikişlcvlcrlcörülmüşbirş,cklidir. Oliim korkusunu ıııancvi birhedcfe kilitlcyip,ölümsü/lüğeulas.maçabasıdır"ş.eklindeyorumluyor. Bu teorileri dcstekleyen araştırmaların çoğu ise tamamlanmiş durumda. Dcnekler üzerinde yapılan incelemelere göte, kcndi ölümleriü/erindcdüs,ünmcyescvkcdileninsanlar, sonrasında yapılan tcstlcrdc kcndi dünyagöriiijlcriniçok kalı bir^ckildesavunuyorlar. Budünyagörü.şüneaykırı insanya dadüsüncelerekanjiçokacımasızbirtutum içincgiriyorötcyanda kcndi yandaşlarınasınırsız bir hoşgörü gösterıneye başlıyorlar. Özellikle politik anlamda kcndi kültür ve millet bircylcrini özel bir konumda görme tutumubeliriyor. BAŞKENT GUNLERİ Şaşılası kitaplar MÜŞKRREF HEKİMOĞLU nce gözlerim parladı, kapağını okşadım ' saygıyla, sonra sayfaları çevırdim, ">' Bertolt Brecht soruları saplandı gözüme. Yedikapılı Teb (Thebes) kentinı kımler kurdu? Kıtaplarda kralların adı var, ama taşları krallar mı taşıdı? Sayfaları çevirirken düşünüyorum, Brecht'in sorusu güzel bir yanıt aslında, Lidya hazınelerinin getirılmesini adları gaçenlerın değil, adsız kişilerin gerçekleştırdiğini çağrıştırıyor. Kamuoyuna yanlış bıçımde yansıyan tüm olayları, soruları yanıtlıyor bu güzel kitap. Konuyu bılen ya da bilmeyen kişilerin engellemesine karşın yayımlanması büyük başarı bence. Kuşkusuz bir sevgi ürünü. Her sayfada özeni, yaptığı işe saygıyı görüyor ınsan. Yaklaşık altıyüz fotoğraf var, bilgisayar teknolojisinin uygulamalarıyla bilimın ışığında parlıyortüm sayfalar. Ikibın beşyüz yıllık mezar odaları, Anadolu demir çağı kültürlerinin özellıklerı, Lidya ve Frik mezar kültürleri ve buluntuları bırbırını tamamlayan ögeleri de katılarak resımlerle ırdeleniyor. Okurlarım bilir, arkeolojıye büyük tutkum var. Yaz aylarında mavı yolculuklarım antik kentlere yönelir kimi günler. Arkeolojı dalındakı dostlarımı da ilgiyle ızlerım yıllardır. Bu dalı parlatan kadınlara da büyük saygı duyarım. Kımıyle yakın dostluğum da var. Örnegın Halet Çambei, ya da Nimet Özgüç, Muhibe Darga, bir süre önce yitirdiğımız Sevim Buluç. Jale Inan'ın Sıde'dekı kazı öykülerı hâlâ coşku verır bana. Anadolu uygarlıklarına yenıden yaşam veren kadınlar onlar, kadın devriminın, laik Cumhurıyetımızın bilimin ışığında yolalan kadınları... Topraklarımızın gizemırıi açıklıyorlar. Masamdaki kıtabın yazarı llknur Özgen de onlardan bıri. Özü sözü bırlikteliği, ilkelerınden ödün vermemeyı, her şeyi ozenle ırdelemeyı yaşam bıçimıne donüştüren bir kişi. Iştanbul Ünıversıtesi'nden sonra Amerıka'da Bryn Maur Ünıversıtesi'nden yüksek lısans ve arkeoloji doktorası ahyor, Doğu Yunan, Anadolu ve Ön Asya kültürleri üzerıne. Turkıye'ye dönünce Ankara Universitesi'nde çalışıyor önce, şımdı Bilkent'te, yaz aylarında da Elmalı'da Hacı Musalar köyundekı kazısına gidiyor. Bu kazılarla ılgılı bıldırimlerı var, Amerıkan Arkeolojı Enstıtüsü'nün çağrısıyla konferanslar verıyor. Uzmanları bu güzel kitabı da değerlendirir elbet, ben ancak güzel bir olayı yansıtıyorum okurlarıma. Çirkinliklere karşın, bencillıklere karşın üretılen güzellikleri belırtmek istıyorum. Lidya Hazineleri, bu dostluk ve sevgi ürünü çünkü. Aynı üniversıteden, aynı bölümden iki arkeoloğun, llknur Özgen ve Jean Öztürk'ün bilimsel birliktelığiyle oluşuyor. Latin dili. Roma ve Bızans arkeolojisı uzmanı olan Jean Oztürk de yeni bir alan kazanıyor bu kitapta. Dahası var, başka katkılar, Anadolu, Lidya ve Frik arkeolojısınde onde gelen kişılerden Profesör Mellink ve Greenevvolt, Uşak Müzesi Müdürü Kazım Akbıyıkoğlu, ABO'de Lidya Hazineleri (Karum) davasını izleyen avukatların da yazdığı bölümler var. O bölüm de hayli ilginç bence. Metropolitan Müzesı'yle mahkeme sonucu beklenmeden yapılan anlaşmanın sağladığı parasal yararların ötesınde ülkemize kazandırılan oniki yapıtın da artı bir değer olduğunu belirtiyor. Olaya ters bakanlara güzel bir yanıt. Anadolu Uygarlıkları Müzesi Müdürü llhan Temizsoy ile öteki müzecılerın, özellikle fotoğrafları çeken Behiç Günel ve Hüseyin Şen'ın katkıiarı da hayli çarpıcı boyutlarda, bu güzel ürüne ıçten bir katkıyı belirtiyor. Tüm resımler karşısında hayran parlıyor gözlerim. Her kıtabın oluşmasında kuşkusuz çok kışının , emeği, katkısı var, karanlığa bir ışık, olaya yeni bir açı ekliyor. Örneğın Uşak Müzesi Müdürü, ayrıca Uşak dogumlu bir kışı, ılı, bölgeyi, kaçakçıları, öykülerı lyi bıliyor. Onun verdiği bilgılerle mezar buluntularının ıçeriğı olabıldığince saptanıyor. Takılar da çok çarpıcı Lidya Hazineleri 'nden birtukı ve vazo. Lidya Hazineleri'nde. Sadelik ve doğallık taşıyor, şimdikı takıları gölgede bırakıyor. Takı sanatında kullanılan araç ve gereçler de hayli çarpıcı, az rastlanır bir buluntu topluluğu var. Yeniden altını çızıyorum, her kıtap çok kışının çabasıyla oluşur kuşkusuz, Bertolt Brecht'in deyımiyle, taşları taşıyanlar, duvarı orenler, yapıyı yüceltenler var, maa bir de başmımarlığa ulaşanlar. Baştan sona tüm çalışmaları yakından izleyerek kitabın düzeyine evrensel değerleri ve olanakları en iyi biçimde yansıtanlar var. Bu kitabın başmimarı da Uğur Okman sanırım. Yaratıcı gücü açıkseçık sergileniyor tüm sayfalarda. Kapakta başlayan hayranlık gıderek boyutlanıyor. Akbaşlı, kanatlanıp uçacak gibi, balık vücuduyla yüzecek gibi bir yaratık, tarihin karanlıklarından parlar gıbı gözlerimizı de parlatıyor. Zincirleri, altın pusküllerıyle takı sanatındakı ustalığın domğunu da sergılıyor. Lidyalı kadınlar ne güzel parlamış yıllarca önce!.. O dönemın Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ı kutlayarak kapatıyorum bu güzel kitabı. 19861994 yılları arasında bu olaya ılgi gösteren tüm bakanlara, Dışışleri, Içişleri görevlilerine çok sade ve özgü bir biçimde teşekkür edıyor. Siyasal yaşamda az rastlanıyor ama teşekkür etmek güzel bir olay. Bugün söz kitaplardan, ben de eski uygarlıklardan, yüzyıllarca önceden bugüne, Lidya Hazineleri'nden başka bir kitaba dönüyorum. Şakir Eczacıbaşı'nın "Sokaklarından" geçiyorum. Fotoğraf mı, resim mı, fırça mı, kalem mi, şiir mi öykü mü şaşırıyorum. O sokaklar da ben de dolaşıyorum, yalnızlığa sarılıp yürüyorum kaldırımlarda, mavi bir sevinci kutluyorum denıze ulaşınca, yitık bir sevgiliye kavuşuyorum bir kavşakta, ama en çok sokağın soluğunu duyuyorum, sevdiğim sokaklara dalıyorum sonra, şimdi gökdelenlerle parsellenen Göztepe sokaklarına. Bir kitap da CHP'nin eski Erzincan Senatörü Niyazi Ünsal'dan, benım an çobanı adını vBrdiğım bir köy enstitülü. Terör Olgusu'nu anlatıyor kitabında. Ben de bir kitap yazıp onun öyküsünü anlatacağım bir gün. 197O'lı yıllarda az dolaşmadık Erzincan köylerinde, Niyazi Ünsal'ın doğduğu Çatalköy'de, Hasan Çetinkaya'nın seçmenleri Alevi köylerinde, ülkücülerin çengel attığı Kemah dolaylarında ilginç olaylar yaşadık. Korgeneral Ali Fethi Esener de Erzıncan'da görevlıydı o zaman. Aradan yıllar geçti ama gerıye mi ilerıye mı şaşırıyorum doğrusu. Terör Olgusu da şaşılası şeyler anlatıyor. Kara tohumların öyküsü denebilir. Çiçeğe dönüşünce kana bulanıyor, yollarda, alanlarda, dağlarda, bayırlarda kan çıçekleri açıyor! ^ Önceleri aynı topraklarda, Yuatnılavya 'da dosttular. Sonru yabınu ıla^tılar ve şiddet geldi.