Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 MART 1996. SAYI 521 nuş, kadınca duygulanna gem vurmasını önleyemeyecekti belki de. Pişmanolacağı şeyleri yapmaktan korkarak ister istemez bir adım dahageri çekildi. Sanki adım adım delikanlıdan kaçıyordu aklınca. O geri çekildikçe, delikanlı da bir adım daha atıyordu ona doğru. Burada oturduğumu nasıl ögrendin? diye sordufısıldargibi. Birrastlantısonucu, dedi delikanlı. Sizi günlerce bekledim. Ama o günden sonrabir daha uğramadınız nedense. Sordum. .soruşturdum. Sizimutlakabulmamgerekiyordu. Kadının kalbi delice atıyordu. Ya bir gören olsa..yaanidenbiri çıkagelse.. Peki nasıl buldun beni? diye sordu yeniden. Geçenlerde sizi pazar yerinde gördüm uzaktan. Koştum..amayetişemedim. Biranda gözden kayboldunuz. Sonra uzaktan bu evlerden birine girdiğinizi gördüm. Ama hangi ev seçemedim. Benden öyle uzaktınız ki çünkü.. Sonra yine, belki gelir, diye bekledim..Ama gelmediniz. Oysa benim artık bekleyecek zamanım yoktu. sizi mutlaka görmeliydim.. Delikanlı konuştukça, kadının gizli kalmış duygulan da bir bir canlanıyordu sanki. Hâlâ aranan..istenen biri olmak..Oysa oğlu yaşında ya var ya yoktu karşısında duran erkek. Utandı..Yüzü al al oldu. Ondanhemen kurtulmalıydı..üstelikdehemenşimdi..Birden ciddileştLDuygularınasözgeçirmekistercesine, kızgınlığmı delikanlıdan çıkartmaya yöneltti. Buralara kadar gelmen hiç doğru değil, dedi sertçe. O gün masaya oturmana ses çıkartmamamdan cesaret aldıysan, bu hiç doğru değil. Çünkü ağzımdan laf çıkmasına bile fırsat tanımadın. Ben de seni kırmak istemedim açıkça. Söylediklerinin çoğunu da dinlemedim inan. Sizi üzmek istemedim, dedi delikanlı safça. Buraya gelmem de belki gerçekten doğru değil. Ama bir daha sizi göremeyecektim. Çünkü yann gidiyorum. Demek yarın gidiyordu..demek istese de onu bir daha göremeyecekti..lçiniburuk bir acı kapladı nedense. Hiç tanımadığı bu genci bir daha görememek, onu nedcn bu denl i etkilemişti ki?.. "lyice saçmalıyorum" diye geçirdi içinden. Belki de yalnızlığını paylaşacak birinin varlığını bilmek bile onu umutlandırmıştı.. Amao umudu da şimdi yokoluyordu işte. Hiç umursamazmışgibi, Yann nereye gidiyorsun? diye sordu kadın. Çok uzaklara, dedi delikanlı. Bilmediğim bir ülkeye. Yıllarönceki başvurum sonunda kabul edilmiş. Öyle mutluyum ki bilemezsiniz. Demek mutluydu da..Gideceği için mutluyduüstelik.. Çok iyi,dedi kadınyalnızca.. Mutluolduğunasevindim. Vedalaşalımöyleyse. lşte onun için, dedi delikanlı, sizi bir daha göremeyeceğim için..o gün masada unuttuğunuz eşarbınızı ellerimle size teslim etmek istedim. Belki gelirdebenibulamaz diye düşündüm. Eşarpdakaybolurgider. Eşarbını orada unuttuğunun bile farkında değildi. Demek yalnızcaeşarbıvermek için gelmi'şti delikanlı. Oysa, neler.nelerdüşünmüştüo..Gülümsedi. Çok teşekkür ederim, dedi eşarbı del ikanlınınelindenalırken. Gerçekten bunun için çok yorulmuşsun. Yorulmanabu kadar değmezdi oysa. Eski bir eşarptıo. Ama yinede çok teşekkür ederim. Eski de olsa size çok yakışıyordu, dedi delikanlı. San renk, esmerteninize ayn bir hava veriyordu... Bunu hiç unutmayacağım, dedi kadın. Sanahayırlıyolculuklar..Dilerimhepmutlu olursun.. Delikanlı gözdenkaybolurken, eşarbı göğsüne bastırdı.. "Bunu hepsaklayacağım" dedi kendi kendine... ^ 15 BtR AKDENİZ PENCERESt • 11 Bungolov / 22 yatak, * Deıîîz, çam ortnanı, dağ hepsi bırden lüm doga, * Likya tarihi ıle ıçiçe, • Hayahniz geniş ise lskendenye'den Cebelılank'a dek tumAKDENlZ, • Orman ıçensinde trekkıng, jogging, gyna, * Akdenız mutfağı, doğal latlar, * Tek kusurumu/.! Sizlenn huzuru için 12 yaşından küçük kardeşlerımizı üzülerek kabul edemiyoruz. • 01 NİSAN 15 KASIM tstanbul irtibal: Evrim Dış Tıc. Ltd. Tel.: 212 249 47 47 / 244 18 42 43 PAZARIN PENCERESİNDEN Trendelenburg pozisyonu SELÇUK EREZ meliyat masasına yatırılmış bir hastada, leğen kemikleriyle çevrelenmiş olan ve tıp dilinde pelvis olarak anılan alanda ameliyat yapacak olan cerrah, elindeki bisturi ile karın duvarının çeşitli katlannı keserek açtıktan sonra iç organların bulunduğu periton boşluğuna ulaşır. Artık rahmin, kalın barsağın son böliimü ya da mesane ameliyatlannı rahatça gerçekleştirebıleceği önlemleri almanın zamanı gelmiştir. Anestezi uzmanına döner, "Biraz Trendelenburg lütfen!" der. Tecrübeli anestesi uzmanları cerraha bunu derirtmezler; cerrah işin o evresine gelince kendiliklerinden Trendelenburg'a sokarlar hastayı. Bu ara dalga geçmiş ya da şişman ve boynu kısa bir hastanın gırtlağına boru sokmak için çok uğraşmış, bu nedenle Trendelenburg'unu düşünememiş olan anestezi uzmanı ise, cerrah "Trendelenburg!" diye haykırınca şu iki şeyden birini yapar: AEğilir, ameliyat masasının başaltında yer alan üç dört maniveladan birini haldır huldur sağa çevirmeye başlar; ya da B Döner, yanında duran palabıyık ameliyathane hademesi Recep"e "Trendelenburglasana!" komutunu verir. O zaman, ameliyathanenin onbaşısı Recep, eğilip çevirmeye başlar manıvelayı... ve genellikle eskiyi, işe yeni başladıgı zamanlan, Rahmetli Doktor Kazım Bey'in kendine "Trendelenburg!" dediğinde manıvelayı önce yanlışlıkla sola çevirdiğini, Kazım Bey'in bu işlem sonucu iki büklüm olmuş hastasının ameliyatını bırakıp büyük bir hışımla, "Ulan sana Trendelenburg demedik mi?" diye bağırdığını anımsar ve güler. Trendelenburg pozisyonunu bilmeyen karın cerrahı, ürolog, kadındoğumcu, anestezi uzmanı ve ameliyathane hademesi yoktur; ameliyathane hemşireleri bu pozisyonu, sevişmede geçerli pozisyonlardan daha önce öğrenirler. Gelmiş geçmiş hiçbir cerrahın adı ameliyathanelerde Trendelenburg'unki kadar anılmaz. Friedrich Trendelenburg, 24 Mayıs 1844'te Berlin'de doğmuştur. Babası Adolf Trendelenburg'un üniversitede felsefe hocası olduğunu, oğluna evde Latince ve matematik derslerı verdiğini biliyoruz. Annesinden Ingilizce, halasından da dilbilgisi öğrenmiş olan genç Friedrich Trendelenburg, 1866'da Berlin Tıp Fakültesi'ni bitirmişti. 1867'de De Veterum Indorum Chirurgica adlı Hintliler'in eski A Şğden 4.ymphony ) IUNGOI>OWS REST A BAR LETOON FETHİYE Neredeyse heryıl bir ülke oluştımıcıık kadar toprağın kuybolup giUnesini seyredemeyiz. Bu seheple erozyonlu ntücadele edelinı. cerrah i tekniklerini konu edinen tezini yayımladıktan sonra Berlin'de Friedrichshain Hastanesi'nin cerrahi bölümünün şefliğine atanmıştı. Friedrich Trendelenburg'un sonra sırasıyla Rostock, Bonn ve Leipzig Üniversiteleri'nde hocalık yaptığını ve Ordinaryüs Profesör unvanını kazandığını biliyoruz. 1924'te ölmüş olan Trendelenburg, çeşitli cerrahi sorunlarla ilgilenmişse de tıp tarihine karın ameliyatları sırasında hastalarına verdiği pozisyon ile geçmiştir: Bir gün ameliyat yaparken kangal kangal ince barsağın gelip çalıştığı sahaya dolduğunu, manzarayı örttüğünü gören Friedrich Trendelenburg meslekdaşlarının o güne kadar düşünemedikleri çözümü geliştirmiş, hastasının kalçalannı hafif yukarı kaldırtarak barsaklarının aksi yöne kaymasını, hastanın kann boşluğunusolunum sisteminin yeraldığı boşluktan ayırandiyaframa doğru yer değiştirerek pelvise gelmemesini sağlamıştır. 1890yılında "Über Blesenchieldfisteloferationen und Über Beckhochlagering in der Bauchhöhle" adlı eserinde (Samml.Klin Vortrage 355:3373) bu buluşunu bütün dünyaya duyuran Friedrich Trendelenburg bugün, yeryüzünde, ameliyat edilen hastanın belden aşağı bölümünün hafif yukarı kaldırılmasının barsakların pelvise gelmesini engelleyeceğini ilk kez düşünen cerrah olduğundan anılmaktadır. Hikâyenin burasına geldiğimizde kalkıp "Peki öyleyse yemek yerken ya da idrar ederken sırtüstü yatmayıp dik durmayı, bina inşa ederken iskele kurup üstüne çıkmayı icad edenleri de niçin böyle anmıyorsunuz?" diye soracaklara "Insan, bunları akıl edinceye kadar Isa'dan bu yana 1890 yıl geçmesi gerekseydi kuşkusuz biz, bunları da düşünenleri aynen böyle anardık!" diye cevaplamak isteriz. Bütün bunları naklettikten sonra, bu çok eski hikâyenin bugün nereden ne niçin aklıma geldiğini de açıklamak isterim: Ben bu öyküyü, "gelecekte, böyle bir koalisyon kurmak için son genel seçimden bu yana bunca zaman geçmesini bekleyen Sayın Iktidar Ortaklarını mı yoksa onlara bu yolu bir şekilde gösterenleri mi hayır ile yadedeceğimi hâlâ kestirememiş olduğumdan" hatırlamış olabilirim. Ne yapalım, henüz kellemi hangi yana yatırarak istediğim düşüncenin aklıma akmasını sağlayacağımı hangi yöne çevirsem istemediklerimden uzaklaşacağımı keşfeden bir bilgiçe rastlamadım!^ T.E.M.A. Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıklan Koruma Vakfı Tel.:(0212) 281 10 27 268 09 85 MftTaei. YONTENLCft ATOCTi, PCC v ı 6r*rn D4L H U M U A I *MNCYİMÜ T 0 M I V I T U M N 8 I WUNW iNGİLİZCEALMANCA DILTEM DİL 06RETİMİ BİZİM IŞİMİZ * S M L A N O I C TJUtİHLKRİl «ONDOZAKSABtZf SUBAT 4111S29 IIAItT HAFTA SONU : 2»1623S* BAIIT Mmzlya C«d. Not14 •*kH*6y TEL v * FAX: 570 76 2021 (CAHOUSBL FOTOG RAFE V I PAZAR yÜRÜVÜŞLERİ 2 4 Mart SÜLÜKLÜ GÖL Dokurcun (Akyazı) yakınlannda bir guzellik 3 1 Mart NÜZHETİYE Gurcü köylerı drasında bir yürüyOş ve bir jelale. Tamıl F0T06RAF Eğiilmi Hafta Içi 1 Nisan (PztlPen. saat 19.00 21.00) Hafta Sonu (Cmt, saat 11.00 13.00) 23 Mart iutfen ayrtntıtı bllgl içtn bizi arayın Zambak Sokak, 15/4, Beyoğlu Tel: (0 212) 251 05 66 / 245 40 08