Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 CUMHURİYET DERGÎ Gülgün AyraPdan biröykü... duygular L odos fırtması ortalığı kasıp kavuruyordu. Ağaçlann başı dönmügtü, dallan bir o yana bir bu yana savruldukça. Yorgun savaşçı gibi teslim olmuşlardı sonunda kayıtsız şartsız rüzgâra. Güz mevsimiyle sararan yapraklarının kalanı da gitmiş, cascavlak kalakalmışlardı. Yapraklar.. Yazgısına çaresizce boyun eğmiş yapraklar, barı düştükleri yerde rahat kalabilselcrdi.. Ama rüzgâr onlara da rahat vermiyor, önüne katmış oradan oraya süriiklüyordu durmadan. Yerler, düşen sarı kırmızı yapraklarla donanmıştı adeta. Eskiler, "Lodosun pcşı kar" derler ya.. I ster misin yarın her yer bembeyaz olsun..Havabayağı soğumuştu çünkü. Kabanınınyakasınıkaldırdı.Önünüdesımsıkı kapadı. Rüzgâra karşı savaş veriyormuşçasına yürüyordu hızlı hızlı, sahilde. Arada bir sağa sola yalpalamamak için bayağı dırenıyordu kaygan yolda. Uçuşan saçlarını,kulaklarına kadar indirdiğıberesinın ıçıne soktu iy ıce. Rüzgâr beresıni de uçuracaktı neredeyse. Bir elıyle beresini kavradısıkısıkıya. Bayılıyorduböylehavalardayürümeye. Ayaği bir taşa takıldı. Düşmemek içın duvarazorrutundu. Sırtınıduvaradayadı.Temiz havayı içine çekti. Derin derin soludu. Denize bakıyordu. Deniz de rüzgâra meydan okurcasına şahakalkmıştı. Köpük köpük dalgalar arada bir devleşiyor, sahile vuruyorduküt...küt..sahilioyupgeçiyordu acımasızca. Sahildekıçakıltaşlarıdalgalarlasürüklenirkenşaşkın...direnmeyeçalışıyorlardıkendilerince..Amabaşedemiyorlardıazgındalgalarla..Azgındalgalarlaboğuşmayagüçlerimiyeterdi zaten. Bir deyağmurbaşladı incedeninceye. Kadın, takıldığı taşı eğılip öte yana ıtecekti ki, koskocaman bır dalga gelip onu sınlsıkam yapıverdi. Denize girse deancak bu kadar ıslanırdı..Islakgiysilerbedenincyapışınca, titrediğini farketti. HayAllah,dedi..görüyormusunsen? Bir de üşütüp yeniden hasta ol ursam.. Bu havada dışarı çıkıp da yürümeye kalkışırsam, olacağı buydu zaten, diye yanıtladı kendi kendısiyle alay eder gibi. Adımlarınıdahadasıklaştırdı.Evekendinizorattı.Sıcakbirbanyoyapıp,kendine gelince, "Oh..dünya varmış" dedı kendi kendine. Dumanı tüten sıcak kahvesiyle, camın önünc çektığı kolruğa oturup, ayaklarını kaloriferedayadı. Mutluluk bu olmalı, diye söylendi keyıflice. Yağmurtaneleri ırileşmiş, camı döverken, gözü uzakta kırpi gibi büzülmüş, kıza takıldı. Onsekizindevaryoktu. Damınaltında, rüzgârdan ve yağmurdan korunmaya çalışıyordu. Endişe içinde de durmadan kolundaki saate bakıp duruyordu. Derken bir delikanlıkoşarakyanınageldi.Konuştuklarını duyamıyordu. Bir anda sarmaş dölaş oldular. Delikanlı kızı öpücüklere boğuyordu. Bir yandan da trençkotuyla kızı korumaya çalışıyordu. Sonra eliyle koluyla bir şeyler anlatmaya başladı. Randevuya geç kalma nedeninı birbiri ardınasıralargibiydi. Kızuysal birteslimiyetlekendini bırakmıştı delikanltya. Anlattıklarının tümüne inanmışçasına durmadan başını sallıyordu. Tekraröpüştü lcr. .sonra da hızlı hızlı uzaklacinsellik GULGUN AYRAL di? Aşkınzaten ıçiçe değıl miyşıverdiler oradan. kaçımlmaz gücü deKadın kahvesinden bir yuğil miydi o sona götüren? Aşk 1940yılında dum ıçti.. Bir yudum daha içsevgiye dönüşünce, o coşku da Istanbul'da doğdu. ti. .Başını koltuğun arkalığına duruluyor, aşkın deliliği, sevIstanbul Iktısadi Ticari dayadı.Geçmiştebiryolculuginin ciddiyetine bırakıyordu llimler Akademisi'ne ğa çıkmaya hazırlanır gıbiydi kendini.. Heyecansız, tekdüze devam etti. Oeğişik adeta. Delikanlıyla genç kız sıkıcıbiryaşam..Birdahaneo işlerde çalıştıktan sonra kas erimesi onu, gençliğine döndürmüşheyecan..ne o delilik ne o coşhastalığı nedeniyle lerdi bir anda. Kızda kendi kuyu yakalayabiliyordu insan. malulen emekli oldu. gençliği canlanıvermiş, damın Sevdiği genç, kocası olmuştu. Hastalığını anlatan yazı altında sevgilisini bekleyen ömür boyu süren birilktelikte dizisı Metis'ın Defter kız, kendi gençliği oluvermişartık ne heyecan vardı, ne coşDergisi'nde ti. Pilili ekoseetekliği, lacivert ku..ne de o delilik kalmıştı. O yayımlandı. öykü montununiçinden.atkuyruğu gün biri çıkıp da, seneler sonra yazmayı sürdürdü. llk yaptığı saçlanyla, gözlerine bu birlikteliğin böy le olacağını öykülerini, Aziz inen kaküllerinin arasından söy lese, dünyada inananmazNesin'ın önsözünü ona bakıyordu öylece. Karşıdı. GülümsedLKocasını seviyazdığı "Gerçeğin sında sevdiği genç vardı. Kolyordu..hem de çok seviyorBittıği Yerde" adlı lanylakavramıştı onu. Gözleri du..Onsuz bir yaşamı düşlekitapta topladı. Gülgün aşk sarhoşluğu ile mahmur, mesi de olası deği ldi. .ama yaAyral, Kırmızı Fare ve sevgilisine dolanıyordu o da. Doğan Kardeş'e çocuk şamlannda heyecan tükenmişöyküleri yazdı.1986 Kendisini tümüyle ona adati işte. Aynı coşkuyu..aynı heyılında Akademi mıştı.. "Sonsuza kadar seniyecanı..aynı deliliği yaşamak Kitabevi'nin film nim" diyordu üstelik. Her yer için nelerini vermezdi. Kapıöyküsü yarışmasını toz pembc.dünya yalnız sevnın çalındığını duydu. Fincanı kazandı. Ikinci kitabı gilisinden ibaretti. Dudakları sehpaya bırakıp, fırladı yerin"Dipslz Kuyu" Ekim her birleşişinde aşk selinin den. Kim gelmişti acababu ha1995'te yayımlandı. ^ içinde boğulur gibi olurdu. Bir vada?.. "Postacı olmalı" diye büyülü girdabın içinde başı dösöylendi kendi kendine. Belki ner, kendini kaybederdi. Aşıktı sınlsıkoğlundan beklediği mektubu getirmışti. Kalam..Aşıktılardelicesine.. pı bir daha çalındı. Gözlerini açtı. Elinde tuttuğu fincanın içinde kahvenin hâlâ dumanları tütüyordu. Biryudum daha içtı. "Ama ne coşkuydu. .ne sarhoşluktu o," dedi. Gerçekten aşk mıydı acaba o zaman duyumsadıklan?. Yoksa cinsel dürtüleriyle, duyumsadıklannı aşk mı sanmıştı?.. Uyanan cinselliği onu aldatmış mıydı?.. Aşk neydi peki?.. Bir saman alevi gibi kısa, ama yandığı sürece insanın kanım kaynatan,delicebirduygumuydu?.. Aşkve Tamam geliyorum, diye seslendi içeriden. Kapıyı açınca, sık sık uğradığı o minik kafedeki garson çocukla burun buruna geldi. Sizi korkuttum mu? diye sordu genç. Eh biraz, dedi kadın. Sonra da "Niye geldin?" der gibi baktı. Son gittiğinde tanımıştı delikanlıyı. Çay içerken, ışıl ışıl gözlerini farketmişti. Işıl ışıl gözleri hayranlıkla bakıyordu ona. Bu bakışlardaki anlamı yakalamaya çalışmıştı. Dostça mı?.. Arkadaşça mı?.. Yoksa sevda pınltılan mı vardı bu bakışlarda?.. Boş çay bardağını masadan alırken, Burada yenisiniz galıba? diye sormuştu. Yoo çoktan buradayım, demişti genç. Ama siz, beni bugüne kadar hiç farkermediniz. Ben sizi geldiğinizde hep izlerim. Yaa öyle mi? diye sormuştu hayretle. Ve size hayranım, demişti genç fısılda. arak. Yine, öyle mi? diye sormuştu yalnızca. Sonra, Izin venrseniz, biraz oturabılırmiyim? tlemişti masaya ilişirken. Zaten sızden başka müşterı de yok. Ne deseydi... "Hayır, olmaz mı" deseydi acaba? Ama hiçbir şey söy lemesıne fırsat bırakmadan çoktan masaya ilişmişti bıle.. Gözlerini gözlerime dikmiş, durmadan bir şeyler anlatıyordu. Canı sıkılmıştı kadının. Daha oturacakken, kalkmış, gıderken de, Sızböylehermüşteriylekonuşurmusunuz? diye sormuştu. Garson çocuk kıpkırmızı olup, kekelemıştı.. Ne dedığıni tamanımsamıyordu bıle. Yolda gülüpgeçmişti çocuğun haline.. Ama hâlâ beğeniliyorolmakhoşunadagitmemişdeğildihanı.. Amaşımditedirgindi.Delikanlınıntaa buralara kadar gelmesi onu biraz ürkütmüştü. Delikanh, Sizi korkuttuğum içinözürdilerim, diyordu. Kapıda öylece dikilmiş, içeri girmekle girmemek arasında kararsız görünüyordu. Davet beklermış gıbı bir hali vardı. Kadın bir adımgerı çekildı.Delikanlının gözlerindeki pırıltı onu korkutmuştu galiba. Bakışları coşkulu, arzu doluydu sankı. Belkıdeonaöylegelmişti. Birandelıcedüşüncelerekapıldı.Delice.. önüne geçılmez bir istek duydu içinde. Delice düşüncelerı yüzüne yansıyacak ve onu ele vcrecek diye daha da çok korktu ve biradımdahagerıçekıldı. Delikanh uzanıp da elıni tutuversc.hatta dokunuverse, yüreğinde küllenmiş ateşi alevlendiriverecekmiş gibi bir duyguyakapıldı. Bir doku