Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 Dilinize "Çocuk değiliz artık" diye bir tümce taktıysanız, boşverin, Selim Birsel'in sergisini hiç görmeyin daha iyi. Komik gelir, gülüp geçersiniz. Ama gazoz kapaklarını, plastik toplan, çocukların mahalle savaşlarını, misketleri, renkli cam parçalannı ve büyüklerin işine yaramayan diğer şeyleri hâlâ ciddi ve önemli buluyorsanız... Hem kaçımız çocukluğumuzu pekiyiyle bitirdik ki? Bitirdik mi bakalım? CUMHURİYEIDERGİ Bir oğlan çocuğunun nesîmiş defteri ECETEMELKDRAN Olan bitcn herşeyi çocuk hayrctiyle izlemck. Şaijmak. Inanumayıp ycnidcn bakmak. Çomakla ta^ı kaldırıp ycngccin lela;>lı kaçiijinı gözlemck. llcr yanını milıın ıııilım ezbcrlediğin baln;cıle yeııi kc^ıtlcr yapmak. Bir ata bııulıginı dü^lcyip sokaklar boyu ko!>mak. C'ebine lüzumsuz, i^c yaramayan >cyler doldurnıak. Bıı lıizuınsuz ı>eylenn gcreklılıgını, lıatta zorunlulugunu, umarsızca anneye ve komşu tcyzelere anlatmaya çalıy mak. Rcssanı Sclını Bırsel'ı vc iijlcrıni anlalacak tümceler bıjnlar vc bcnzcrlcri. Bir dc, scrgı davetiycsinin sordurclugu lııhaf bir sorııBıı crkoklc, kııcağında bebeğini tııtaıı bir crkck arasında kaı; deniz mili vardır? "Sılah. :i(,lık. yeıııek yiyememe. Böyle ijeylcr. Aslııula bıı scrgi bir dcflcr gibi." Ressanı Bııscl, böylc anlatıyor sorgisini. Yaııi scrgi dcgıl, lıayalcı bir oglan çocuğunun rcsimı^ dcttcrı! Scrgi davetiycsinin üzcrindc. oglıı Asya dogduktan dört saat sonra birlikte çektirdiklcri hatıra fbtoğrafını da sergi kadar nıerak ediyoruz. O bu nıcraku seviniyor. Kcndı oyun bahçcsıni tanıtan bir çocuk oluveriyor: "Insanın çocuğunun olması olaganüstü bir şey!" Selim Birsel'in Siyalı Bcyaz Sanat Galcrisi'nde dört küçük odacıktan oluşan scrgisinin ilk odacığı, iki kanatlı beyaz perdelerden oluşuyor. Perdeler üzcrindc basılmış siyalı tanklar, silahlar, savaş uçakları. Pcrdelerin arkasından bir savas karargâhına ait sesler geliyor; daktilo, telsiz, kcsik insan konuşmaları ve gerılim. Hani sanki, perdelerin arkasında II. Dünya Savaşı'nın önemli kararlarının alındığı bir Alman karagahı var. Açıp bakıyorsunuz perdeyi, bir teyp, kaset dönüyor. tster istemez soruyoruz seslerin ncreye ait olduğunu: Bahçelievler I I . Notcr! Savaş önceden beri Selim Birsel'in en nefret ettiği ve en çok düsündüğü kohu. Kıbns Çıkartması'nı anlatıyor Birsel, yanısıra gözleri açılıyor, ellerini oynatarak konuşuyor: "Kıbrıs Çıkartması yapılırken, arabalann farları, evlerin pencereleri mavi yaglı bir kâgıtla kaplanırdı. Rdilgen mavi savunma... Sonra garip bir biçimde o mavi kâgıtlarla ilkokulda karşılaştım. Bu kcz crcfterlcrimizı kaplıyorduk. Garıp dcgıl mi?" Birsel'in işlcrındc bir çocıığıın sa\aş imgesıni görüyorsıınuz çoğu kez Keıulısı ılc söylüyor bunıı: "Bclkı dc bımlar bcnim dan dan, clışın! dıye oynadıgım bir K I M I V " Ressam Birsel, 1963'de Brüksel'do doğdu. 1985'de .Grenoble daki Güzel Sanatlar Okulu'nu, 1989'da paris'teki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu'nu brtirdi. Bugün, Bilkeru Üniversitesi Güzel'Sanatlar Fakültesi'nde eğjtifnci olarak çalışıyor. 1991 'de IstanbulGalerı ĞM'de "Blind Invisible", 1994'de Ankara GaMri Zon'da "Bu Akşam Evde ^emek Yok, Yarın da Yok" başlıklı kişisel sergiler açtı. Grwp sergilferinden bazıları şöyle: 1990 "Laboratory"/(ttSjMüzesi, St.^ Pştersburg. 1991 ''Unknown Europe"<^Mrakow 1992T» ,. "Megapol" 3. tjlusfararası Istanbul Bienali1993 . * "Future ües Ahead" Teajon Expo'93,, Kore 1994 * "ArtFocus" Yeni O^obüs Terminali, Tel Aviv 1995*, "Orientasyon;»4. Uluslararası Istanbul Bienali .; ortalara açamam." "Bu mekan düzenlcmeleri..." diye başlayacak olııyoruz sö/e. Birsel hemen düzcltiyor: "Beıı rcssamım. Mcykcl, etrafında dönülcbılen bir şey. Gclcnckscl anlamda lıeykel derkcıı, nıermcrdeıı bir şey çıkartarak oııa bıçıııı veımck anlatılır. Bu çalışmaların da ctrat'ııula döncbılıyorsunuz ama bir ressam gıbı düşüncbilmek var. Bir ilüzyon yaratıııak var." Sıyah perdeyle kapatılnıış küçük odaeıgın henıen arkasında bıı çalışıııa odası kurulmuş: kı bıı. sergıınıı bclkı dc en önemli bölunıii Küçük bir poriatıl ahşap masa. nıasanın ü/eıınde stanıpalar. çıviler. baskı ıçııı kullanılmış patatesler. ve portatif. ahşap saııdalye. Ikisi de küçük. Masanın arkasındaki ve yaıılarındaki duvarlarda kurş u n k a I e m I c. ç i n i mürckkcbiyle yapılıııış çoeuk resiııılerı. Örncgin bir lıilal. örııcgııı bir savaş uçagı. Insana, Selim Birsel'in de oııayladıgı bir öykii yazdırıyor bu çalışıııa odası: Belki de 20. Yüzyıl'ın başı. Fransa'da aydın bir aileniıı 10 yaşındaki sarışın oglan çocuğu. Oturmuş masasına. ayakları yetmiyor yere. Bir yandaıı tulıaf bir melodi geçiyor dudaklarından, bir yandaıı çizdigi resimlerin sesleriııi çıkarıyor: " D a n ! Dan! Dışın! Hooop! Ssss!" Mevshnlcrden bahar, havalardan esinti. Büyük, âçık pcıicerenin önünde dantel perdeler uçu!>uv.or. Oğlan çocuğu, en sevdiği şcyin ocakta pişnıesini bckliyor: su peltesi! Bıı öyküyii kurduran masanın arka köşesinde, ayakkabı ökçelerinde kullanılan demırparçaları var. Selim Birsel, "Bunlar scrgıye dahil mi?"sorusunu büyük bir ciddıyetle yanıtlıyor: "Elbette." Yerden birkaç tane ökçe deıniri alıp anlatmaya başlıyor: "Bunlar çok önemli. Ülkclerc göre formları değişir. Bir ayakkabı demirınden ayakkabı sahibinin nasıl yürüdüğünü de anlayabilirsiniz. Ağırlıgmı bile talımin edebilirsınız. Mesela bu dcınir ıçe basan bir kadınıı ayakkabısına ait. Bu da..." Büyiikler gelince... Devam edecek, ama sergiyc büyiikler dalıvcriyor. Demirleri toplayıp, bı? de cidd şeylerden konuşmaya başlıyoruz. Neden çocuk bakısı? "(,'üııkü sanatçınııı anlatmak ıstcdiğinı cıı iyi bir çocuk anlar. Çocuğuıı bakışı eı doğru bakis.hr." Nıye resimlerdc çcrçeve yok? "Çocuk rcsimlenııde çerçevc olnıaz ki!" Birsel'in cıı çok ugraştığı bir konu da ( • ' 117a! Yaııi, ilk kez Körf'ez Sava^rndıı Amerika Bırleşik Devletlcrı tarafıııdan kullanılan ve radarda görülnıeyen savaş uçagı Bombardıman uçagıııın attığı bombalardakı yanılma payı, 3 metre. Ve radara göriilnıiiyor! Selim Birsel, bunıı birkaç ke/ yınelıyor. '"Ne tulıal, değıl mi? " diye dc soruyor. Hep hayretler içinde... Hani biı bebck de şu Fl 17a'yı dövse, nc iyi olur der gibi. Çalışıııa masasının yanında, yerde, büyük bir bez, düzensizce bırakılmış. Bu ne? "O, Istanbul Bıcnali'ndc yaptığım çalışma. Buraya geldi. beıı de oraya koydunı Aslında açıııca büyük bir bcz. Üzerinde yine tank vc silah baskıları var. O çalışınanın adı 'Dcriyi Yüzmek'tı. Büyük bczi, kâgıttan küçük bir tank çekiyordu." Çizmekte ısrar cdilen bir başka şey de hilal. Bu konuda Selim Birsel'in "açıklamalan" şöyle: " K ı s k a ç . Kıskaca takılınak. Tuzak. Çıkamamak." Selim Birsel'in resimlerine bakarken edinilmiş ve yapay dildcn, d ü ş ü n m e biçıminden, agır laflı imgelcmlerden sıyrılmak gerekiyor. Çok kullanılan bir söz belkı. ama bu resimlere bakarken, çocuk kalabilmck gerekiyor. Hele hele, dilini/de "Çocuk değiliz artık" diye bir tümce taşıyorsanız, bu sergiye iyice arınıp girmelisiniz. Yoksa komik gelir, gülüp geçersiniz. Oysa bu işler çok ciddi işler. Ayakkabı demirleri kadar ciddi. Gazoz kapakları ve plastik toplar kadar. Savaşlarla kuşatılmışken, büyümek istememek kadar! ^ Pcrdclerin karşısındıikı şömıncnın LI/CIIIIC Birsel, pcıdcyc bastığı t.ılıta stampaları sıralamıs. Yınc siyalı tanklar. silahlar vc uçaklar Bırscl. sırasıyla stampaları. pcrdcvı \c lcyptcn gclcıı gcrılım sesını şoylc adlaıulırıyor: "Basan. basılan. baskı'" Tank dövcn bebck.. Sergıınıı ıkıııcı odacıgında. elcktrıı siipürgcsı torbalarmdan çıkanlmış tozlardan ycrc çızılmış bir tank. "Attıklarımı/dan" dıyor Birsel. "en gaddar savas alctıııı yapabiliyorıız." "Scrgının 3. odacığı..." diyc ba^layacakkeıı cümlcyc. ılk bakışta dıkkatı çekmcyeıı sıyah perdeyle kaplı, küçük ve kapalı bir udacık takılıyor gö/e. Odanııı içinde, yerdc miııicik bir karaltı var. Ne bu? Perde açılmıyor ki. Selim Birsel gülüyor. Ve odanııı ıçindeki küçük karaltıııın rcsminı göstcriyor. Henıen yanda duvardaki beyaz kâğıtta, küçücük bir taııkın üzerine otıırmuş bir bebek var. Bir daha odaya bakınca, insanan aklı yatıyor. Peki ne yapıyor bu bebek tankın üzerinde? "Tankı dövüyor." Bir bebek bir tankı ııasıl dövebilir? Bunu ancak bir çocuk söyler. Hangi aklıbaşmda büyük inanır buna? üdanın içindeki küçük heykelcik ııeden siyah perdelerle kapalı? "Bazı insanlar odaya girdiklerinde. "Beıı geldim' diye bağmrlar. Bazıları da gelip, kapıyı kapatıp bir köseye otururlar. (,'üııkü zaten gelmışlerdir. Ben dc içımi öyle apaçık