Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 CUMHURJYET DERGI 1. Kapısından içeriye adımını attığınızda siziyüz elli, iki yüz yıl geriye götürecek olan han... Bir Milas evL linutulmamak için direnenler arasmda, yorgun, sessiz ve bir başına... Daracık sokaklara gizlenen tarih MURAT URAL E skiçağın ünlü gezgini vc coğrafyacısı Strabon (M.ö. 63M.S. 21), Milas'ı görünce; şaşkınlığını; "K.imin bu kadar akı Isızca, böyle bir kayalığın hâkim olduğu, böyle dik bir yokuşun etcğindc bu kenti kurduğuna pekala şaşılabilir" diyerek dile getirmiş... Bu, sözlerini haklı çıkarmak için Milas önlerine gelen bir komutamn da "Şayet bu kenti kuran adam korkmadıysa hiç mi utanmadı" dediğini belirtiyor. Strabon'u bu kadar şaşırtan kentin önündc son dcrecc verimli bir ova uzanırken, ovanın yukansında kule gibi bir tepenin kenanna kurul muş olması. Ancak Strabon, Karia kentlerini anlatırkcn Milas'a özel bir öncm verir. Kendisini şaşırtan dağın (Sodra Daği) kente çok yararlı olduğunu da söyler. Çünkü buradan çıkartılan taşlarla ve kalitcli beyaz mermerlerle kent kolaylıkla bayındırlanmıştır. Strabon, "Bu nedenle kent diğer kentlerden farklı olarak her şekilde portiklerle ve tapınaklarlasüslenmiş" diyerek Milas'ınayrıcalığını vurgular. Portik, Grekler'de, Osmanlı mimarisindeki revaka benzeyen, binaların önlerindeki sütunlu, üstü kapalı girişlerc ve bu şekilde binalar boyunca oluşan yaya yoluna deniyor. Strabon, Milas'taceşitli bicimlerdeportikler olduğunu söy lediğıne göre ol dukça gösterişli bir kent olmalıydı. "Olmah" diyoruz çünkü bugüne pek bir şey kalmamış... Milas sokaklannda, kulağımzda Strabon'un sözleri dolaşırken kendinizi sanki birölümetanık oluyormuş ya da bir daha göremeyeceğiniz tarihi bir anı yaşıyormuş gibi hissediyorsunuz. Göğsünüzün ortasına bir aeı yerleşiyor. Milas binlerce yıllık tarihi ilk kadcrinc tcrk cdilmiş durumda... Yerini büyük kent özentisi binalarıyla sıradan, artık Milas dcnemeyecek, adsız bir Ege kasabası alıyor. Işin garibi bunakarşı, Milas'ın çok sayıdaki aydınlan dahil dişc dokunurbirtepki de yok... Ege'nin bugün bir kenarda kalmış bu kasabasının arkasında çeşitgeçirdiklerinde kocalarını ve babalarını öldurdükleri Karialı kadınları kendilerıne eş olarak alıyorlar. Mıletoslu kadınlar yenı kocaları ile yemeğe oturmamaya ve kocalarının adlannı anmamaya ant içiyorlar. Karialı çocuklar da annelerinin adlarıyla anılıyorlar... Karıa krallık aılesinde ıçten evlenme kardeşlerin bırbiriyle evlenmesikuralı geçerlı. "Aleksandros (Büyük Iskender) zorla ele geçirdığı Halıkarnassos'ta bir terslikle karşılaştı. Karıalıların kralı Hekatomnos'un üç oğlu; Mausolos, Idrieus ve Piksodoros ve iki kız vardı. Erkeklerin en büyüğu Artemisıa ile, ıkincı oğlan Idrieus ıse dıger kız kardeş Ada ile evlendı" dıye anlatıyor Strabon. Karialılarla ilgılı öyküler çok... Karia'nın kalkanları, kalkan sapları, armaları ve savaşçı başlıklannı süsleyen sorguçları ünlüymüş. Hatta li uygarlıklara başkentlik, dinsel merkezlik yapmak, farklı birçok kültüre vatan olmak gibi zengin bir geçmiş var. O kadar ki, bugün atlaslarda zorlukla bulabileceğiniz Milas, cski çağ tarihlerini anlatan kitaplardaki haritalarda Anadolu'nun Egc kıyılarında gösterilen üçbeş kcntin arasmda mutlaka yerini alıyor... Karia'dan Roma'ya, Bizans'tan Sclçuklular'a , Osmanlı'dan Cumhuriyet'e kadar beşbin yıllık bir tarıh üst üste binmiş Miİas'ta. Bu geçmiş inanılmaz zengin ve güzel bir doku, görünüm ve estetik kazandırmıs, Milas'a... Milas sokaklannda gezcrken, orada burada bütün bu tarihin izlerinc rastlıyorsunuz. Bir sokakta yübu konuda bugünkü "kendini sağlama al" anlamında o çağların ünlü ozanı Anakreon'un "Gel sen kolunu Karialılar'ın yaptığı kalkanın sapına sok" sözü meşhur olmuş... Başka bir ünlü ozan Alkaios ise Karia'nın savaşçılığını "Karıa sorguçlarını tıtreterek..." dıye anmış. Milas M.Ö. 4 yüzyılda Pers satraplık merkezi, bir anlamda Karia'nın başkenti oluyor Civardaki irili ufaklı kentler Milas'a bağlanıyor. Özellikle Mausolos ve kardeşlerınin döneminde, Pers etkisinden oldukça uzak bağımsız gelışme olanağı buluyor. Bu dönemde kent gerek Milas'taki Zeus Osogo gerekse Milas'ın dinsel merkezi durumundakı Labranda'dakı Zeus Labrandenos tapınakları ile ünleniyor. Ancak Milas'ın esas önemi bütün Karıalıların genel mülkıyetınde olduğu kabul edilen Zeus Karıos tapınağından kaynaklanıyor Bu tapınak Milas'ın rürken birden bir evin bahçesinde birzamanlartüm Karia'dahattaLydia'da ve Mysia'da tanınan Zeus K.arios tapınağından kalmış, üzerinde leyleklerin yuva yaptığı tek bir süturıla karşılaşıveriyorsunuz. Biz unutsak da o unutulmamak için dircniyor sanki... Strabon csas bunu görseymiş şaşırmak ne kelime, oynatırdı herhalde diye düşünmeden edemiyorsunuz.Bu tek sütuna bakınca bir zamanların ünlü bir tapınağının karşısında duyulan heyecanı ve hayranlığı değil, terk edilmişliğin gariphüznünü yaşıyorsunuz. Belki de bir zamanlar tapınağın kutsal Zeus heykelinin korunduğu "naos"u olan yerlerde şimdi Milaslı şirin bir aile, bahçede günlük aynı zamanda bütün Karia'daki önemli dinsel merkezlerden birisi olduğunu gösteriyor. Hatta bu tapınak üzerinde Lydıalıların ve Mysialıların da payı tanındığına göre etkileri kuzeyde bugünkü Balıkesir, Çanakkale, Manısa'ya, ünlü Sardes kentıne kadar yayılıyor. Milas daha sonra Büyük Iskender'in egemenliğine giriyor. Iskender kenti ve Karıa'yı Pers satrabı tarafından tahtından indirllen ve buna karşı isyan eden eskı kraliçe Ada'ya veriyor. Kraliçe Ada, iskeletınin dondurularak yenıden şekillendinlmiş yüzü ve giysileri ile Bodrum Müzesı'nde sergılenıyor. Inanılacak gıbı değil ama bölge ve kent bir ara Sııriyeli III. Antiokhos'un egemenliğine girmiş, Suriye neresi Milas neresi... Antiokhos Romalılar'a yenilınce (M.ö. 189) Karıa bölgesini Rodoslular'a bırakır. Ancak Milas Rodosluların egemenliğini kabul İLK SAKİNLER VE EFSANELER | ilas, ya da o | zamankisöylenişiyle "Mylassa", antik çağda Karialılar'ın en eski kentlerinden ve önemli merkezlerinden birisi.... Aslında tüm bölge önemli bir yerleşim merkezi. Milas'ın hemen yakınlarında, kendisine bağlı, Hydai, Hydisos, Khalketor gibi kentler, Euromos, Labranda gibi dini merkezler var. M.ö. 3000'lere kadar tarihlenen kuruluşu, bütün kayda değer kentler gibi efsanelere ve kente adını veren bir kahramana bağlanmış. Tarihçi Byzantinos'a göre Milas'ın kurucusu Poseidon'un oğlu "rüzgârların yöneticısi" Aiolos'la aynı soydan efsanevi bir kahraman olan Mylassos'muş. Bu efsane Milas'ın üzerine sonradan da yakıştırılmış olabilir. Ama bu anlatım bile Milas'ın kentler hiyerarşisı ıçınde oldukça iyi bir durumda olduğunu gösteriyor. Efsaneler bir yana Milas'ın ilk sakinlerinin Karialılar ve Lelegler olduğu bılinıyor. Strabon'un söylediğıne göre öncelerı bir köymüş. Milas'ın kaderi Persler'in Ege'yi istila etmelerıne bağlı olarak gelışiyor. M.ö. 5. yüzyılda Pers istilasına karşı AttıkaDelos Birliği'ne katılan Milas, savaşların kaybedilmesi üzerine Pers egemenliği altına gıriyor. Anaerkinın ızlerinı taşıyan Karialılar, kadınerkek savaşçılıkları gibi ünlüler... Ünlu Salamıs savaşına Karialılar Kralıçe Artemisıa önderliğinde 5 gemı ile katılırlar. Artemisia o kadar başarı gösterir ki, tarihçi Kserkses "Erkekler bugün kadın gibi, kadınlar da erkek gibi davrandılar" der. lonlar Miletos'u ele