Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 İNSANLAR çöp sepetine atıyor, Meral de bunlarla banyo sobasını tutuşturuyordu. Ama bazen gerekli olan kağıtlar da atıldığından kontrol şarttı. Bir gün eline "Menekşem" diye başlayan bir aşk mektubu geçti. lmza, Hasan Osmanoğlu. Nesin'e gösterdi, "Bak" dedi, "Ateş neler yazmış". Gülüştüler. Birkaç gün sonra bir sezgiyle Nesin'in dosyalannı karıştırdı Meral. Önem verdiği yazıları, her türlü belgeleri hatta kendisine yazdığı mektupları sakladığını, yazılarını da iki nüsha yazdığını biliyordu. Yugoslavya dosyasını açıp mektubunaynısınıbuluncaşokeoldu. Hemen gidip Yaşar Nabi'yle konuştu, "Yineişanyorum".Moda'dabirev tuttu. Akşam Nesin eve gelince dosyayı önüne attı, "Karşındakini aptal ycrine koyma" dedi "Bu iş bitti artık". öfkelendi Nesin, "Nasıl inanırsın böy le bir şeye" diye sordu "O kadına aşık olan profesör arkadaşım. Mektupları da onun adına yazdım." Ali ilkokulu bitirip St. Jozef'e başlamıştı, Ahmet de ilkokuldaydı. Bu yüzden hemen ayrılamadı Meral. Ahmet okulunu bitirdiğinde evi terkedeceğini söyledi Nesin'e. Bir yıl sonra da odasına girip "Aziz, aynlıyoruz" dedi. üzerindeydi. Kendisi daha genç olmasına karşın Nesin'in o yaşta bunu yapması... Kabul edemiyordu birtürlü. Birbuçukyılaynkaldılar. Meral Varlık'taçalışmayı sürdürdü. Birdc çocuk kitaplan basan bir yayınevi kurdu. Birbuçuk yıl sonra "Hastayım" diye haber yolladı Nesin,"Öleceğim. Çocuklanmortada kalacak". Bir çeşit şantajdı bu. Ama amacına ulaştı. Yeniden birlikte yaşamaya başladılar. Ali ve Ahmet okumaları için Avrupa'ya gönderilmişti. Ahmetyapamadı ve geri döndü. Bir gün kimya öğretmeni çağırdı Meral'i okula. "Oğlunuz" dedi öğretmen "sınıfı kanştırıyor. Beni ağlatıyor." Bir kimyacı değil, diğer öğretmenler de şikâyetçiydi Ahmet'ten. Ama ağlatılan oydu. Hangi okuldan mezun olduğunu sordu Meral. Kimya mühendisiydi. O zaman mühendislik yapmalıydı, öğretmenlik değil. Akşam eve gelince Nesin'e bir öğrenciyle sorununu çözümleyemeyen kadınların öğretmenlik yaptığını anlattı. "Ben niye yapmayayım?" diye sordu. Nesin bu kez çalışmasına izin verdi. Ecevit'in başbakan olduğu dönemdi. Milli Eğitim Bakanlığı'na başvurdu. Çamlıca Kız Lisesi'ne atandı. Orta bölümüyle lise birlcrin ahlak hocasıydı. Kırk beş yaşına geliyordu ve bir haftada dört kilo verdi. Ahlak dersi seçmeliydi. Derste sınıfin yansı yok, olanlarsa yatılılar. Ilkderscöğrencilerdenbiri elindeki kola şişesini arkasında tutarak girdi. Meral'in arkası dönükken de içti. Bütün sınıf kahkahalarla gülmeye başladı. Öfkeli yanı harekete geçti Meral 'in ama kcn CUMHURİYET DERGt dine hâkim oldu. O kızı da sonradan antipati duymayayım diye tanımak istemedi. "Biliyor musunuz" dedi öğrencilere dönüp, "ben mizahçı karısıyım. Mizahın kurallarını iyi bilirim. Arkadaşınız bunu bahçede içseydi gülmezdiniz, sınıfta içtiği için güldünüz. Insanlan güldürmek zoriştir. Arkadaşınız bunu başardı. Belki ileride mizah yazan olur. Ama işin sonunda güldürürken rezil olmak da vardır. Arkadaşınızın yerinde olsam ben ne yaptım diye düşünürdüm. Şunu da bilin ki ne yaparsanız yapın hiçbirinizi disiplin kuruluna vermem." Kaçınılmaz son, ayrılık Nesin'le bir aradaydılar ama, yine bir şeyler yolunda gitmiyordu. Yine başka kadınlarla birlikteydi kocası. Çatalca, Almanya, Afrika, Asya geziyor, arada bir eve geliyordu. Telefon ediyordu geliyorum diye, Meral dc yemek hazırlıyordu. Pek ilgilcnmiyordu olup bitenle. Buna karar vermışti, yoksa o ilişkiyi normal koşullarda sürdürmesi mümkün değildı. Dışarda da onunla birlikte görünmüyordu. Çünkü Nesin, her gittiği yerde olay çıkarıyordu, öfkeli ve duygularını belli eden bir insandı. Tiyatroya gidiyorlardı, en ön sırada izliyorlardı oyunu. "Tuh" diye bağırıyordu Nesin, "Böyle mi oynanır bu?" Sinemaya gidiyorlardı ıslık çalıyor, ışıkları yaktırıyordu. Bir anlamı, bir esprisi yoktu artık birlikte eğlenmenin. Bir gün, "Başka kadınlarla geziyorum" diye itirafta bulundu Nesin. "Canın sağolsun" dedi Meral. Bir başka günse yaşlıca bir kadın aradı. Nesin, vakıftarandevu verdi. Meral, "Senin evin burası mı vakıf mı karar ver" diye söylendı. Nesin evdenayrıldı.Bukczilişkibitmişti. Meral'ındehayatınabaşka erkekler girmişti. Ama o boşanmış da olsa Nesin'in karısıydı bu erkeklerin gözünde. Aptalca kıskançlıklarla, baskıyla karşılaştı. llişkileri hep bu yüzden bitti. öğretmenlikte altıncı yılın sonunda Adıyaman'a tayin edildi. Hastaydı, böbreklerinde nefrit ve taş vardı. Gidemezdi, istifa etti. Birkaç yıl önce Ören'e yerleşti Meral Çelen. Yazmayı bıraktı. Oğullarını evlendirmiş, torunları olmuştu. "Yazmak ikinci planda kaldı" diyordu,"Hayat, yazmaktan daha önemli." Geriye baktığında farkediyordu ki, ne babasının istediği gibi bir kız, ne de kocasının istediği gibi bir kadın olabilmişti. Yaptıklarından ve yaşadıklanndanpişmandeğildi. Ama yine dc bir itirafı vardı: "Aziz'den başkasıyla evli olsaydım, yazarlığım bitmezdi."^ Meral Çelen ve Aziz Nesin. Yıllar, birlikte gülmelerin önüne geçti... H azmedemiyordu. Birine âşık olmasını anlayabiliyordu ama harem kurmasını... Hayır. Ilişkinin duygusal oluşuydu onu asıl rahatsız eden. Yoksa bir gecelik ilişkilerin önemi yoktu. Kendisi daha genç olmasına karşın Nesin'in o yaşta bunu yapması... Ali'yi doğurdu. Bir yıl sonra da ikinci oğlunu, Ahmet' i aldı kucağına. Ali'yehamileyken Italya'yagidiphukukokumayakalkışü.Olmadı. Gelirleri o kadar azdı ki. Oya ve Ateş özcl okula gidiyor, ev de kira. Meral, Nesin'e takım elbise dikti, ceketinin yakası spor kesilmiş. Pantolonu dikmeyi ise pantolonlara bakarak, yüzlerce defa prova ederek başardı. Çalışmasına izin yoktu. Galalara, kokteyllere davet ediliyorlardı sık sık. Güzel ve şık giyinmek istiyordu Meral. Bunun için de ya kendisi bir şeyler dikiyor ya da ahyordu. Parasızlıklarını kimseye belli ctmiyordu. Ali dört yaşındaydı, Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü'nde okumaya başladığında. Aynı yıl Düşün Yayınevi'nde ilk kitabı basıldı. Yazmayı sürdürüyordu Meral ama, nedense kocası yazdıklarını okumuyordu. Kitabı çıktıktan sonra Babıali'de epey dedikodusu edildi. Aralanndaki yaş farkı sadece Nesin'i rencide etmek ıçin kullanılıyordu. Nesin de etkilendi bundan. Hep on kişilik çalışıyor ve yaşıyordu Meral. Meral ve Ateş de hâlâ onlarla birlikteydi. Fakültede okurkcn Zübük'ün yazıişleri müdürlüğünü de üstlendi. Bütün yazılaronunelindengeçiyordu,basılan kitapların tashihleri de. BiraraCem Yayınevi'nin de redaktörlüğünü yaptı. Az yazıyordu Meral. Yaşar Nabi, bir toplantıda, birilerine Meral'i, "Çok iyi, ama az yazan yazarımız" diye tanıştırmıştı. Ayaklarında çocuk sallarken bir yandan örgü örüp diğer yandan kitap okumayı becerebiliyordu, ama yazmak? Tam bir şeyler yazmaya başlarken Nesin önüne kâğıtları uzatıyordu, "Bunları daktilo et. Bize bunlarparagetirecek". Oysabildiği bir yazar vardı. Bir gün onu evden aramış, telefona çıkan kocası, yazı yazmak üzerebirarkadaşının yalısına gittiğini, yirmi günden önce dönmeyeceğini söylemişti. O yazanndaküçük bir çocuğu vardı. Sırada öğretmenlik Bubirsenezor geçmişti. Hazmedemiyordu. Birine âşık olmasıru anlayabiliyordu amaharem kurmasını? Hayır. tlişkinin duygusal oluşuydu onu rahatsız eden, yoksa bir gecelik ilişkilerin önemi yoktu. Nesin'in sekreteriydi, yayınevini idare ediyordu, yemeğipişiriyor,dikış dikiyordu. Kısacası her şey onun İhanetln acısı... On üç yıl sonra ilk aynlığı yaşadılar. İlk evlenmc teklif ettiğinde Meral, Aziz'e günün birinde birisindenbiribirbaşkasınaâşıkolursa söylemesini önermiş, "Beni yıkacak olan tek şey ihanettir" demişti. Nesin de, "Öyle şey olur mu" diye sormuştu, "lnsan günaşırı âşık mı olur?". Nesin, Akşehir'e Nasrettin Hoca Şenlikleri'ne gitmiş, oradan da Avni Dilligil Tiyatrosu'nun hazırladığı Toros Canavan 'nın provalarına katılmak üzere Ankara'ya geçmişti. Planlanan on günlük bir geziydi ama uzadı. Yirmi gün sonra döndüğünde Ankara'da tanıştığı Türkolog bir kadının güzelliğinden ve bir profesör arkadaşının ona âşık olduğundan söz ediyordu. Nesin yazılarının müsveddelerinı Meral Çelen, bugün Ören 'deyaşıyor ve artık yazmıyor.