07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 MÜZİK CUMHURİYET DERGİ bir jazzcıyla karşıhklı svving dilinden, balad dilinden anlaşabiliyor ise, o zaman istediği kadar gitar çalsın, o kişi etnik müzisyenin ötesinde jazz müzisyenidir. Yeni aranan minimum ortak karakter, temel dll üzerinden iletişim kurabilmek ve bunu farklı boyutlara taşıyabilmektir. Ve bu ortak dil de tartışmasız olarak Amerikan blues, swing ve baladların melodik, armonık ve ritmik esaslarıdır. Yöresel müziğin içerisinde o evrenselliği bulmuş musun, bütün olay bu. Yoksa Amerikan zencisi gibi çalacağım dediğinde zaten çalamazsın. Okay ÇTemiz) gıbi Türk ritimleri ve çalgılarıyla da müzik yapabilirsin, ama ben öyle çalmıyorum. Çünkü öyle hissetmiyorum. Yoksa işin o yanına karşı olduöumdan değil. Ben de "Türk jazzı", 'Msveç jazzı , "Fransız jazzı" gibi ifadelere karşıyım. Hem yöresel. hem de evrensel olmak eşyanın tabiatına aykırı. Türk motifleri katabıliyorsan, ne güzel ama sonuçta çaldığın şey jazz müziği... • KEREM GÖRSEV Piyanist, Besteci. Jazzın kendi "fomrı"u var ve jazzda form çalmak lazım. Jazzın içerisine böyle kanun, ney, darbuka, sitar gibi otantik ögeler katıldığında bu biraz folklor müziği, etnik müzik oluyor. Yöresel müziği jazz gibi çalıyor oluyoruz. Türk müziği diye, Can Kozlu da, Kerem Görsev de ve Yahya Daı de böyle bir çerçevede çalmak zorunda değil. Ayrıca biz dışarıya "Işte Türk jazzı bu..." diye bir şey de sunmak zorunda değiliz. Tek kriter, "Batı insanı bizden ne istiyor, ne bekliyor" olamaz. Kişi kendisinin müziksel ifadeseni hür olarak bulmalı. Tek bir formül, tek bir doğru yoktur. Tüm müzikler için bu geçerli ama jazz için bu daha çok geçerli. Çünkü jazzda spontanelik var, yaratıcıhk var. Amerikan gibi çalmak evrensellik yolunda giden tek yol değildir. Yaşadığımız ne ise onu çalıyoruz. Ama çaldığımız şeyin evrenselliği yakalaması gerektiğine inanıyoruz. • ŞENOVA ÜLKER Trompetçi Yaptığımız müziğin içerisinde Türkiye var. Ama biz özellikle otantik olalım diye uğraşmıyoruz. Belki bir gün hissederiz, 9/8'lik çalarız. Bunlar olabilir. Bu anlamda tek bir tarz aranmamalı. Avrupa insanı, Türkiys'den gelen müziğin otantik olmasını, kokmasını bir noktada bekliyor. Ama Amerika insanı bu konuda bir az daha farklı. Bir kimlik arıyor Amerikan dinleyicisi, ama bunun içerisinde özgünlüğü ve yaratıcılığı bulmak istiyor. Sadece gel, biraz ney üfle, darbuka çal bu yeterti olmuyor. Etnik müziği sömürürcesine alıp üzerine Amerikan tipl Türk jazzı mı, o da ne? T ürkiye'de 9O'lı yıllarda jazz müziğiyle uğraşan, jazz çalan bir avuç insan var. Bazı kasetler, CD'ler çıkıyor.Fakat çok doğal olarak çıkan çalışmalar müzik anlayışı olarak birbirinden hayli farklı. AsiaMinor'ün "Sokak Boyunca" adlı kaseti yerel, yöresel müzikten, motiflerden yoğun olarak beslenmiş. Kerem Görsev'in çalışması "Hands and Lips" ise tam aksine'fazlasıyla Amerikan jazz anlayışına, ifade tarzına bağlı kalmış, önder Focan ve grubunun "Erken"i ise biraz daha ikisinin ortası. Türk jazzı diye, genel evrensel jazz anlayışından farklı bir olgudan söz edebilmemiz için Türkiye'de jazzla uğraşan kişilerin daha ortak bir ifadeye, Batı müziğiTürk müziği sentezine doğru gitmeleri gerekiyor mu? Böyle bir sentez, yani özkültürümüzün müzik geleneğinden beslenen ortak bir ifade bulunamadığı takdirde Türk müzisyenlerinin yaptıkları çalışmalar Avrupa ve Amerika'da clddiye alınır mı? • CAN KOZLU Perküsyonist Önemli olan jazz tekniğini özümsedikten sonra buna başka bir boyut getirebilmendir. Buna bağlı olarak, ne bir gitar çalan Türk jazzcı gidip bağlama çalmaya başlamalı, ne de tersi olmalı. Başkasını taklit ederek bir yere varılmaz. Jazz uç bireysellik ve çok yakın bir takım oyunu arasında ince bir çlzgide duruyor. Bir kere jazzın bir tekniği, bir grameri var. Bunu öğrendikten ve buna temelde bağlı kaldıktan sonra istediğin fikri ifade et. Bu yine jazzdır. Etnik müzik dediğimiz, aslında sadece kendi kültürünün müziğinin ifadesi olan bir müzik. Başka bir contex'e girdiğinde ona adapte olamıyor. Ama Hindlstan'da sitar çalan adam Amerikalı Kerem Görsev altyapılı ezgilerde jazz motifleri çahnıyor.Bence o jazz sayılmaz. Jazz bambaşka bir müzik. Entürmanına çok 1yi hâkim olan kişi, müziğine biraz kıvraklık ve espri katıyorsa o kişi jazz mı çalıyor? Bunlar Avrupalı, Amerikalıya farklı ve özgün geliyor, bizden bunları bekliyorlar. Hintliler tablayla, sitarla, Ruslar balalaykayla jazzvari müzik yapıyor. Bu güzel ama jazz bu kadar kolay değil. "Kaptıralım, bir şeyler çalalım"la jazz yapılmaz, Ama şimdi Amerikan jazz anlayışı dışında jazz yoktur mu, diyorum? Hayır, kimse Jan Garberek, Eberhart Weber gibi kişilerin jazz yapmadığını iddıa edemez. Mesela Aydın Esen'e bak. Işte o jazz çalıyor. Ama Türk motiflerini jazz içerisinde ifade ediyor. Kısacası jazz vardır, "Arjantin jazz'ı", Hint jazzı", "Türk jazzı" diye bir şey yoktur. • ÖNDER FOCAN Gitarist, Besteci. Bir ülkede yapılan jazzın ortak, homojen bir ifade olması gerekmez. Aksine işin esprisi bu çokseslılikte yatıyor. Nıye "Türk |azzı" diye çerçevesi, sound'u, rıtmi belirlenmiş, sınırlı bir müziğe doğru gidelim? Türkiye'deki her jazz müzisyeni kendi perspektifini, deneyimlerini, fikirlerini istediği, hissettiği şekilde müziğinde ifade edebilmeli. Ben şöyle şöyle düşünüyor ve çalıyorum Can Kozlu kurulmalı. Istanbul'daklasik Batı müziği eğitimi veren iki iyi okul var, tstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı ve Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı. Ama benim ve Kerem Görsev, önder Focan gibi değerli müzisyenlerin fikri pek çok sebepten ötürü, böyle bir oluşumun daha farklı bir üniversite bünyesinde gerçekleşmesi doğrultusunda. Şaşırtıcıdır, Türkiye'de jazzla uğraşan az say ıda insandan yine Görsev, Focan ve Can Kozlu bu okulun Boğaziçi Üniversitesi olmasının gerekliliğinibelirtmişlerdir.Gereken.birkaçodave enstrümanlar. Hoca temininde Berkeley gibi bir model, müzik öğretmenleri yerine, jazzı icra eden müzisyenlerle yapılan çalışmalarsorunu çözebilir. Belki çok gerçek dışı bir yaklaşım ama Amerika'dajazz müziğinin gelişimineimzalarını atmış Ahmet Ertegün, Arif Mardin gibi kişilerin de böyle bir girişime bir şekilde katkıdabulunabileceklerinidüşünmekisterdim. Sorulması gereken başka bir soru ise, Jazzın gerçekten bizim müzik gcleneğimizdcn beslenip beslenemeyeceği. Amerika dışında yapılan jazzın evrensel bir ifadeye ulaşabilmesi için yöresel renkler bir zorunlulukmu? Türk jazzcısı önder Focan layış, evrensel birjazz ifadesinin bulunmasında önemli avantajlarolacaktır. Ne varki, bu ideal formülsentez (Türk jazzı hernedemekse) henüzbulunmamıştır. "Türkiye'nin problemleri bitti, birjazzmuziğinin kültürümüzdeki yeri mi sorun oldu?" denilebilir. Doğru, jazz Türkiye'nin ne tek, ne de en önemli problemi. Fakat göz ardı edilmemesi gereken birkaç nokta, bu müziğin kültürel gelişmemiz açısından önemli olduğunu teyit edernitelikte. Birincisi, jazz müziği klasik müzik gibi bugün dünyanın "evrensel" diye kabul ettiği saygın bir yere sahip. Vebiliyoruzkitoplumların birbirlerine yaklaşmalarındaki en önemli nokta kültürlerin birbirlerinden alışverişi sağlayacak ortak, evrensel bir dil i paylaşıyor olmaları. Jazz da bugün farklı toplumsal clemanlardan oluşmuş "Batı Kültürü" denen kümenin ortak dilinden, ifadesindcnbirisi. Bir anlamda klasik müzikten daha ılımlıve daha ortak birdil. Çünkü ne yazık ki klasik ınüzik bugün "çağdaş" müzik olarak, akadenıisyenkompozitör bir avuç insanın kendi aralarında bir iletişim aracı olmanın ötesinde toplumla, kültürle, sanatın gördü. Paris, Londra, Kopenhag jazzın dünya üzerindeki başkentleri durumunda. Ne varki lstanbul için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Her nedense jazz Türkiye'ye ulaştığında, ilk tepki bulduğu yer, kültürümüze klasik Batı müziğini öğretmek misyonuyla kurulan konservatuvarlar olmuş. Bugün bile konservatuvarlanmızjazzmüziğine pek sıcak bakmaz, ayrıcajazz müziğini, armonisiyle, ritmik anlayışıyla, tarihçesiylebilen hoca sayısı da pek azdır. Batıda pekçok konservatuvann bünyesinde jazz departmanları, jazz orkestraları bulunurken Türkiye'nin bu konuda bir "ekol" görevi görebilecek bir tek "TRT Jazz Orkestrası" mevcut, ki bunun da yeterli olması beklenemez. Bilkent Üniversitesi bünyesinde kurulan Jazz Konservatuvan şu ana kadarki söylediklerime karşıt bir örnek gibi görünüyorsa da, buna katılmak biraz güç. Bilkent Ü. bünyesinde kurulan okul, hocaeksikliği ve çeşitli imkânsızlıklardan ötürü işlevini yitirmiştir. Ncdenleri açık, böyle birokulun olabilirlik şansı lstanbul'da vardır. Dolayısıylalstanbul'dabirokulkurulabılır, müzik yaparken tamamıyla Amerikan müzik anlay ışına, duyumuna bağlı kalırsa bu uluslararasıplatformdaciddiye alınır mı? Bir sentez... Tüm bu sorular uzun araştırmalar ve çalışmaların sonunda cevaplandınlabilccek nitelikten. Burada bir müzisyen şöyle ya da böyle çalmal ı demek cüretini gösterecek deği lim elbet. Çünkübunlarhermüzisyeninkişisel müzik anlayışıdır. Ama dikkat çekici bir ulus var, hem Küba, Brezilya, Arjantin,yine Afrika kökenli olan, fakat birbirleriyle farklılık gösteren ritmik anlay ışlanyla, hem de Kuzey Avrupa ülkcleri kendi geleneksel ritmik ve melodik birikimleriyle Amerikan kökenli jazz müziğini birleştirip dünyaca kabul ve beğeni gören bir ekol oluşturdular. Unutulmaması gereken, farklı kültürlerin müzik anlayışlarından bir scnteze ulaşmak için "biraz şundan, birazbundan" formülü çok gülünç ve sonuçsuzolacaktır. Gereken, farklı fikirlerin müzikteiç içegeçebileccği daha özgün bir formüldür. Bu anlamda, Türk müzik gclcneğindeki ritmik kompl ikasyon ve koma'lara dayanan tonal an
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle