Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
K A D I IM lotte bir vapurla îngiltere'ye geri döndii. Bir yıl boyunca kısıtlı da olsa mcktuplaştılar. Terbiyeli bir okul kızı olan Charlotte mektuplannda dizginlerinden boşanıyordu. "Fransızcayı senin hatınn için seviyorum," diye yazıyordu, "hem de tüm ruhum ve tüm yüreğimle." Lyndall Gordon'a göre, Charlotte çetin sorunlarla yüzyüze geldiği bu çaresiz dönemde kendi sesini buldu ve Jane Eyre'de, etkileyici sözlere dönüştürdü. Ne demişti Jane İcütüphanede karşısında oturan Rochester'a: "Ne yerleşik değerler, ne ahlak yasaları ne de ölümlü bedenimdir size seslenen... size seslenen, sizin ruhunuza seslenen benim ruhumdur... eşit... tıpkı bizim olduğumuz gibi." Gordon, Jane Eyre'i Charlotte'un yaşamıyla ilişkilendirdiğinde onu kadınların olduğu kadar ruhun sözcüsü olarak daörüyor. Aslan yavrusu Jane Eyre'in aksine Charlotte kükremeyi reddediyordu. Londra'da bir taşralı davranışı içindeydi. Thackeray'ın onun onuruna verdiği bir partide Charlotte sosyetenin önde gelen kişilerine sırtını dönüp evin mürebbiyesiyle sohbete dahnca Thackeray yavaşça oradan aynlıp kulübüne tüymüştü. Yayıncısı George Smith'le aralannda gelişen flörtçü dostluk tatsızlıklan da getirdi. Smith, Charlotte'un 1854'te yazdığı Villctte'nin (bu kitap Türkçe'ye çevrilmedi) büyüleyici erkek kahramanına kaynaklık etmişti, ama Charlotte flört ettiği adamın sığlığını farkedince kitabın üçüncü cildinde bunu belli etti. Kağıt üzerinde erkeklerle müthiş bir belagatle konuşmuştur hep. Smith mesajı aldı ve kitabın telifini eksik ödedi. Villette, donmuş cdilginliğinden akıcı ve ikna edici bir konuşmacıya dönüşen bir kadının, Charlotte'un Brüksel'de bizzat yaşadıklannın öyküsüdür. Kitabın yazılış sürecinde az sarsıntı yaşamadı Bronte; tüm kardeşleri veremden ölmiiş kendisi hayatta bir başına kalmıştı. Yaratıcılığının doruklanndayken babasının vaiziyle evlendi ve bu adam onun entelcktüel yönüne daima küçümsemey le baktı. Sadık bir erkekti, nazikti ama Charlotte'un yazdıklannı onaylamıyordu; Charlotte bu yüzden yazmaktan vazgeçti. Yaşamın kusursuzluğu mu yoksa yazmanın ki mi diye sorar Yeats. Charlotte'urıki istenmeden alınan ama o döncm için geçerli bir seçimdi. Mutluluk için sanatı yaşamından çıkarmıştı ama hamilelik nedeniyle öldüğünde yalnızca 38 yaşındaydı ve dudaklarında bir insana duyduğu sevgiyle ölcn tek Bronte idi. Gordon onun yaşamını hem Viktorya döneminde hem de çağdaş bir çerçevede betimliyor ve onu radikal kadın yazarlar geleneğine Emily Dickinson, Woolf, Plathyerleştiriyor. Bu kadınlar için çılgınlık ve bunalım döncmleri yaratıcı süreçleridir de aynı zamanda. Yazınsal ve sosyal tarih açısından bu yetkin bir araştırma olduğu kadar derinlikli bir fılm öyküsü de. Derieyen: NESRİNARMAN Fin.Times/JACKlE VVULLSCHLAGER. DERGİ 8 M A Y I S 1 9 9 4 SAYI 4 2 4 İlkfeminist romancı Jane Eyre adlı romanıyla tanınan Bronte Kardeşlerden Charlotte 'nın yaşamı veyapıtlarını yeniden inceleyen Lyndall Gordon bambaşka biryazar portresi çiziyor. "Tutkulu Bir Yaşam "adlı kitap Bronte 'yi Woolf, Dickenson vePlath 'lebirlikteradikal kadınyazarlar geleneğine yerleştiriyor. 1837'de, utangaç ve seveccn bir mahalle papazının Charlotte Bronte adlı kızı yazılannın bazılarının dönemin Şairi azatn'ı Robert Southey'e göndcrdi. "Madam" diye başlıyordu umut kıncı yanıt, "yazın kadın işi değildir vcolmamalıdır." Bu tarihten on yıl sonra, Charlotte Jane Eyre ile karşılık verecekti Southey'in acımasız mektubuna. Jane Eyre tngiliz romanında öfkcli ve tutkulu bir kadının ruhun ve aklın bağımsızhğını savunma adına giriştiği savaşımının ilk ürünü olacaktı. Bu roman hem devrimci bir öz taşıyordu hem de skandallar yaratan bir beşt sellcr olma özelliğini barındırıyordu. Bir crkek elcştirmen Dickens' lann Martineaus' ların egemcnliğindeki yazın dünyasının yüzsuz Küçük Hanım'ı diye niteliyordu. Charlotte Bronte yüzsüz bir küçük hanım mıydı? O, Elizabeth Gaskell'in kaleme aldığı ve ardından gelen tüm Bronte araştırmacılarını etkileyen 'Charlotte'un yaşamı' adlı özyaşamöyküsünde anlattığı çizgilerle anıldı hep. O acıların ve güçlüklerin yıprattığı 'yazın tarihininkimsesizçocuğu' olarakkaldı. Lyndall Gordon bu yeni biyografide masaları ters çeviriyor. Burada Charlotte hem yaşamda hem sanatta yitirimleri kazanımlara dönüştüren ve umulmadık mutluluklarla buluşan zorlu bir savaşımcı. Gor12 don'a göre o, dış görünüşte ürkek ve sinik ama Jane Eyre ve Vülette'de ipuçlannı bulduğumuz ateş ve öfke bize bambaşka biryapının sinyallerini veriyor. Bu çelişkinin nedeni ise, Charlotte'un döneminin kadınlara dayatılan yaşama biçiminde yatıyor. Duyarh, açık görüşlü, canlı, psikolojik çözümlemelerle dolu yapıtında Gordon, Charlotte Bronte'nin yaşamını, çalışmalannı veher ikisi arasındaki akışı yepyeni, parlak bir bakışaçısıylairdeliyor. Zorçocuklukydlan 1816'da doğan Charlotte beş yaşına kadar anncsiz geçen sürecin ardından sekiz yaşında koşulları son derece acımasız bir yatılı hayat okuluna baştan savılırcasına gönderildi. Buradaki ilk anılanndan biri kızkardeşi Maria'nın sadistbiröğretmenin Jane Eyre'de Miss Scatchard fıziksel işkcncesindcn ve açlıktan ölümüdür. Bu de neyim tüm Bronte'ler için farklı anlamlar taşır; Emily'yi dünyadan soyutlanmaya ve uysallığa, Charlotte'u ise başkaldınya yöneltir. Şımank zcngin çocuklarının mürebbiyeleri olarak yaşamlarını sürdüren Bronte kardeşler, kötü davranışlarla karşılaşmaya ve bir yandan da bilcnmeye devam ettiler. Kurtuluş, eski birokul arkadaşının Fransızca öğrenmesi için onu Villette'in romantik kenti Brüksel'e davet etmesiyle geldi. 26 yaşındaki Charlotte, buradaki ögretmeni Mösyö Heger'e aşık oldu! "Onun beyni benim kütüphanemdi", diyordu. Mösyö Hcgcrsınıfı cinselliğiyle dolduruyordu. tçtiği Sigar'ın dokusu Charlotte'un sırasına sanki ondan bir armağanmış gibi ulaşıyordu. Fransızca yazdığı dcnemelerinde bu dcrse ne büyük bir aşkla bağlı olduğunu ilan etli.Ama çok gcçmeden bu işin de sonu geldi; evli Heger geri çekildi ve Char C U M H U R İ Y E T