04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2EKİM1994.SAYI445 rımı yapmamızgerek. Rekabct için lsveççenizin iyi olması şart. Onun için çocuklar baştan iyi lsveççe öğrenmeli, üniversitelere girebilmeli. Değişik mesleklerde rekabet edebilmek içinaynıkoşullarlahayataatılmalı. Isvcç'te eskiden beri asimile mi kendi benliğini koruma mı, kaynaşma mı gettolaşma mı, entegrasyon mu segregasyon mu gibi tartışmalar süriip gidiyor. Evet uzun yillar Isveç'te ya lsveçli olunacak ya da kendi kültürümüz korunacak tartışması yapıldı. Bence bu çok yanlış. Kimse kendi benliğini terke zorlanamaz. Ben Kürtsem Kürdüm. Aynı zamanda tsveç toplumunun içinde miolmak istiyorum,olurum. Isveç Meclisi Riksdagen'e de girerim, yüzde yüz Isveç toplumu için de çalışınm. Seçim yapmaya hiç gerek yok. Pek çok ana babaya söylüyorum, yabancı bir toplumda mülteci çocuğu olarak büyümek korkunç zor bir olay. Ana babalar sürekli geri dönmeyi düşündüğü için toplumla kaynaşmak imkânsız hale geliyor. Örneğin benim annem babam her gün, "bu yıl geri döneceğiz", "gelecek yıl geri döneceğiz" diyorlardı. Onun için hâlâ Isveç' i anayurt olarak içime sindiremiyorum. Olumlu olan yan özellikle babamın, "lsveççe öğrenmek, bu toplumun nasıl çalıştığını öğrenmek çok önemli, bu öğrendiklerimizi ülkemize götüreceğiz" demesiydi. Kimse lsveçli olmaya zorlanmıyor. Sadece iyi lsveççe öğrenmeli, toplumun sorunlanna ilgi göstermeli ama aynı zamanda da Kürt, Türk, Yunan ncyse kendi benliğini koruyabilmeli. Bu insanı zenginlcştirir. Ben kendimi yüzde 100 Kürt, yüzde 100 lsveçli hissediyorum. Bu iki kimlik birbirine zıt değil. Tam tersine kendimi çok zengin ve güçlü hissediyorum. Bu güzel birşey. İlniversiteyi bitirmiş, Isvcççeyi çok iyi konuşan pek çok yabancı, iş aradıklarında daha isimlerini söyler söylemez kapıların yü/.lerine kapandığını söylüyorlar. Bu nedenle birçoğu isimlerini bile değiştiriyor. Ne parti içindc nc de işyerlerinde böyl<~' . şeyle ben kendim karşılaşmadım. Ama böyle şeyler olduğunu biliyorum. önceleri inanmıyordum. Fakat en yakın arkadaşlanm da bu tür olaylarla karşılaştıklannı anlattılar. Iş için başvuruyorlar, önce olumlu yanıt alıyorlar, ancak isimlerini söyler söylemez işe alınmıyorlar. Insanlara böyle davranılması çok korİcunç. Isveç gibi demokratik ülkeye yakışmayan bırayıp... Bunun hakkından nasıl geleceğimizi bilemiyorum ama bu durumu da kesinliklekabullenmeyeceğim. Birinsanaetnikkökeninden ya da dini inanışlanndan ötürü aynmcılık uygulanamaz. Isveçlilerin pek çoğu 3040 yıl öncesınde yaşarmış gibi yaşıyor. Herkesin sanşın ve mavi gözlü olduğunu sanıyor. Artıköyledeğil ki! Isveç değişti. Futbolcu Martin Dahlın san lacivert Isveç milli formasını giyiyor, hakiki lsveçli ama simsiyah... Bazı insanlar bunu aniamıyor. Konut bulmada da böyle şeyleroluyor, ev sahipleri daırelerini yabancılara kiralamak istemiyor. Böyle şeyleri kabullenemeyiz. Bu tür şeylerle en kararlı bir şekildc mücadelc edeceğiz. Şimdi meclisc girince pek çok göçmen, mülteci seni bir kurlarıcı melek olarak görecek, senden yardım isteyecek. Başta söylediğim gibi, mülteci siyasetinden anlamıyorum, okul ve sağlık sorunlarıyla ilgileniyorum. Şimdiden pek çok kişi gelip kalma izni için yardım etmemi istedi. Isveç'te meclis çalışmaları gruplara ayrılmıştır. Bunlarla uğraşan değişik kurullar vardır. tltica işleriyle ilgili kurul da vardır. Ben bunların hepsine dahil olamam. Onun için iltica için benden yardım isteyene o kurulda çalişan kişilere gitmesini salık vereceğim. Ama okul ile ilgili bir sorun için gelen olursa elimden gelen yardımı yapanm. Burası başka ülkelere benzemez. Burası Türkiye de değil. Belki orada milletvekillerinin gücüdaha fazladır, belki her işe kanşabilirler ama burada herkes kendi işinden sorumludur. Kimse diğerinin işine bumunu sokamaz. örneğin Devlet Göçmen Dairesi'nin işine bakan bile kanşamaz. Tensta Mahallesi'nin Sosyal Işler Müdürlüğü'nün karanna bakan bile kanşamaz. Herkesin kendi sorumluluğunubilmesi bence çok oluml u. Siyasete atılıp başarılı olmak isteyen göçmenlcre tavsiyelerin neler? Göçmenlerin siyasete girmemelerinin iki nedeni var. Birincisi, kendi gruplanndan kopamıyorlar. örneğin ben Sosyal Demokrat Gençlik örgütü SSU'ye girdiğimde annem babam diğer Kürtler tarafından müthiş eleştirildiler. "O artık lsveçli oldu, Kürtleri unuttu, Kürtlerle görüşmek istemiyor vs."dediler. Annemibinlercekezkırdılar. Annem 12yılsonra şimdi bana anlatıyor, pek çok kez "kızım SSU'den ayrılsa da şunlann dilinden kurtulsam"demiş. Ama şimdi başanyaulaştım. Hâlâ güzel Kürtçekonuşuyorum, Kürtçemüzikdinlemeyi seviyorum. Şimdi bu eleştiriler kesildi, herkesten saygı görüyorum. Birinci sorun buydu, grubundan kopup Isveçliler'in örgütlerine girebilmek. Ikincisi de girdikten sonra başlıyor. Birden hiç tanımadığınız 2025 kişilik bir grubun içindc buluyorsunuz kendinizi ve sizi hemen kabullenemiyorlar. lsveçli olsanız da kabullenemiyorlar. Buradaki yabancılığı da kırmanız gerek. Cesur, inatçı ve açık sözlü olmak zorundasınız. ^ 11 PAZARIN PENCERESINDEN GavurMahallesi SELÇUK EREZ llahu ekber, Allahu ekber!.." "Dingdong, dingdong!.." "Allahu!.." "Ding!.." "Ekber!.." "Dong!.." Müezzin Nusret, soğuktan domates kırmızısına dönüşmüş koca burnuyla minareden indiğinde, Uso hala, kısacık boyu, toparlak vücuduyla tarihi çanın ipine inatla asılıp duruyor, müezzinin pes edip minareden inişine içten içe seviniyordu. Çan sesleri dalga dalga ta uzaklara, en uzaklarayayılıyor..." Mıgırdıç Margosyan öykülerini önce Ermenice yazmış, Marmara Gazetesi'nde yayımlandıktan sonra bazılan bir kitapta toplanmış. Bu Fransa'da 1988 Eliz Kavukçuyan ödülünü kazanmış. Neden sonra Bebekus Yayınlan'nın sorumlusunun isteği üzere Mıgırdıç Bey oturup aynı öyküleri bu sefer de Türkçe bir kez dahakalemealmış. Bir çeviride ulaşılması güç şiirsellik ve akıcılık içeren öyküleri okuduğum zaman Margosyan'la konuşmak istedim. Otuzsekizde Diyarbakır'da doğdum. Ortaokul son sınıfa kadar orada okudum. 1953'te lstanbul'a taşınıp Getronagan Lisesi'ndeokudum. Sonra lstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nden mezun oldum. 196672 yılları arasında Üsküdar'daki Tebrevank Lisesi'nde müdürlük yaptım. O zamandan beri ticaretlc uğraşıyorum. Margosyan lisedeki edebiyat hocasının teşvikiyle başlamış yazmağa ve Marmara Gazetesi'nde basılanöyküleriyle edinilen deneyim, doğal güzel konuşma ve anlatma yeteneğiyle bir araya gelince ona ılk kıtabında bile insanı etkileyen bir ustalık sağlamış. "Gavur Mahallesi" başlıklı kitapta Diyarbakır'ı, oradaki Ermeni mahallesini anlatıyor. Bazı öykülerini bcraber irdeledik: Kure Mama mahallenin becerikli ebesi. Diploması fılan yoktur ama iki kuşak belki de daha çok sayıda mahalleyi o doğurtmuştur. Öykülerindcn birinde , yaptırdığı doğumlar karşılığında para istemeyen, ne verilirse yetinen, bu nedenle saygınlığı yücc olan, her eve keyfince girip çıkan bu ilginç kadın anlatılıyor. Kure Mama meslektaşım sayılır. Bu nedenle bu öykü özellikledikkatimiçekti. Kejo bugün Hollanda'ya göç etmiş bir yurttaşımızdır. Karısı altı kız doğurunca başvurmadığı çare kalmaz yedincisinin oğlan olması için. Son çare olarak bu gibi durumlarda deli duasının sonuç vereceği söylenir. Mahallenin A delisi Hent Agavnı'ye gıdilir. Bayat cknıck, kocaman bir satır ve bir avuç tuz, bir de soğanla yaptığı büyü tutmaz. Kejo'nun yedinci çocuğu da kız olur. Adını Agavni koyar. Margosyan'ınkitabını Şişli'den Pangaltı'ya yürürken yol boyunca dizdiği kitapları satan bir sergiciden aldım. Şu anda Bodrum'u anlatan bir uzun yazı yazdığım için eski kentleri konu edinen kitaplar ararken bulmuştum. Eskiden Bodrum'da yapı ustalığı, demircilik, teknecilik, kireççilik hep Rumlar tarafından yapılırmış. Yaşlı Bodrumlulara "Neden?" diye sorduğumda "Günahtır derlerdi!" diye yanıt almıştım. "Kim demiş günah olduğunu?" Kimine göre Rumlar, kimine göre cahil hocalar... Margosyan da kitabının bir yerinde "Bizim oralarda Ermenilerin çoğunluğu sanatkârdı.Geneldedemircı,kalaycı,duvarcı,taşçı,sobacı, nalbant ya da yemeniciydiler..." demişti. Bodrum'da sorduğum sualin cevabını Mıgırdıç Bey verebilirdi. "Ermeniler hükümet memuru yapılmazlardı. Arazileri, topraklan da yoktu. Bu durumda çırak olacak yaşa gelince, anaları babalan onlan serbest bir sanatta çalı Mıgırdıç Margosyan iki dilde yaztyor. şan başka bir Ermeni'nin yanına vcrirdi. Böylece taşçılık, demircilik gibi meslekler Ermeni işi olarak sürergiderdi Mıgırdıç Margosyan da ilkokulu bitirince dayısı Haço'nun demirci dükkânına çırak verilmiş. Bir öyküsünün konusu da bu; Dokuz yaşında boyundan büyük küreğe asilarak başlamış. Sonra dayısının ürettiği orak, saban aksamı, çengcl, kilit, tilki vc kurt kapanlan, dokuma tezgahı aletlerini yapmanın püf noktalannı da öğrenmiş. "lstanbul'a gelmemiş olsaydım bugün gavur mahallesinde güzel şeyler üreten iyi bir dcmirci olabilirdim" diyor. Mıgırdıç Margosyan iyi ki lstanbul'a gelmiş. Ermenice ve Türkçe yazdıklan da sıradan nesnelerdeğil, ustaişi. "Iİki içinclinize sağlık: devam etmeniz gerek!" dediğimdc "Şimdi diğer öykülerimi yeniden Türkçe yazıyorum. 1kinci kitabımı TÜYAP'a yetiştirmeye çalışıyorum! Tek derdim adının ne olacağı: Gavur Mahallesi II olsun diycn var. Herhalde başka birşey olacak!" dedi. TÜYAP günlerinin bir an önce gelmesini beklemem için şimdi bir nedenim daha var. Margosyan'ın imza gününü kaçırmayacağım! ^ T R E K USA American Mountainbike Technology İMKANI CENÇLER • Ingllterede 1 yıl süre İle çalı$ma, • Cönuilu çalısma karsılığı tam panslyon kalıs. • Cep harçlığı. • Devlet dll kurslanna katılma olanağı EĞER 18/35 YAŞLARI ARASINDAYSANIZ VE ORTA SEVİYEDE İNCİLİZCE BİLİYORSANIZ HEMEN BİZİ ARAYIN SİZİ İNGİLTEREYE CÖNDERELİM LİNOSPORT •) TA (216) J4« 74 15
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle