Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İstekle düşgücünün belirsiz ilişkisi Uykusuz kişıler yoktur, sadece uyuyamamaktan korkusu olanlar vardır Uyku düşüncesi uykuyu, uykusuzluksa uykusuzluğu doğurur. Dr.Emile Coue'nin teorlsi şöyle: Eğer bu gece için, 'An bir uyuyabilsam...' derseniz, beyaz bir gece geçireceksiniz demektir Eğer kişi saat 04.00'te uyandığını farkeder ve "Inşallah 1 yann 04.00'»» uyanmasam ' derse, otomatik olarak aynı saatte yenıden uyanır. Emile Coue bu konuyla ilgili bir örnek veriyor : Adamın biri yere konmuş demirin üzerinde kolayca yürüyebiliyor. Aynı demır, Notre Dame'ın ikl kulesinln arasına asılıyor. Adam geçmeyi deniyor ve düşüyor. Uçurum korkusu kafasına isliyor ve kendi kendine geçemeyeceğine dair telkinde bulunuyor. Bu örnek Coue'nin çok basit teorisine ışık tutuyor Istek ve düşgücü çatışmadaysa, her zaman için düşgücu kaza nır. "Şunu v*ya bunu yapmak Isttyorum, ama yapamıyorum" dediğimizde sadece yapmak istediğimizi yaprnı yor, bunu tam tersini yapıyoruz. Yaşamımızı kendimize olumsuz telkin yaparak geçiriyoruz. O halde, hiçbir zaman "Uyumak Irtyorum" demc mek gerekir Eğer bir insanın uyuyamaktan doğan sıkıntısı varsa, ne kadar çok uyumak isterse daha çok huzursuz olur ve kesinlikle istediğinin tersini yapar. Bizı yonlendiren isteğimiz değil bilinçaltımızdır. Sonuç olarak, bizim hare ketlerimizi programlayan duşgücüdür, istekse sadece bir uygulayıcıdır. O zaman yentden programlama nasıl yaptlabilir? Işte Coue'nin önerdiği yöntem Yasadığımız sure boyunca her sabah kalkarken ve her akşam yatağa girdiğimizde, kendi kendinizi duyabilecek şekilde yüksek sesle, gözlerinizi kapatıp, dikkatinizi toplayıp bir sicimin düğümlerini sayarak yirmi kez tekrar edin : Hergün her yönden daha iyiye gidiyorum Bu yöntemın ikı sakıncasi vardır Birincisi yatağınızı paylaştığınız kışinın alaycı bakışları, ikincisi ise aynı odeve rutln bir şekilde yenlden başlamanın güçluğü. < "Btyazgtctytktır" Uykusu/lar nelerden şikâyet ederler? Uyuyamamaktan, gecenin orta yerinde uyanıvermekten, çok kısa bir gece geçirmekten! Uyku uzmanlan "beyaz gece" olmadığına eminler. Yapılan ölçümler, uykusuzluk çekenlerin zannettiklerinden daha fazla uyuduklannı gösteriyor. "Nesnel bir bakışla" diyor, Creteil'deki HenriMonder Hastanesi uyku laboratuvan yöneticisi Dr. Françoise Goldenberg, "Uykusuzluktan şikâyetçi olanlar, uyuyabibnek için diğerlerinden biraz daha fazla zaman harcıyor, gece boyunca daha sık uyanıyor, daha az derin uyku tadıyorlar, ama bu farklar çok büyük değU ve yorgunluklannı açıklamaya yetmiyor." Belki de daha derinlerde olup biten, bazı etkenler gözümüzden kaçıyordur. Françoise Goldenberg, uykuya dalması 4 saat süren bir hastasından bahsediyor. Gece kayıtlan göstermiş ki, adam zannettiğinden daha hızlı uyuyormuş, ama normalde hemen sönen uyanıkhk göstergesi "alfa ritmi", uykunun ilk 4 saati nde sürüyormuş. Diğer deyişle, uyanıklık hali uykuya parazit yapıyormuş ve bu yüzden de adamcağız uyuduğunun farkına varamıyormuş. Claire ilk beyaz gecesini tümüyle hatırlıyor. Nisaiye bölümü dolu olduğu için, yatınldığı dahiliye servisinin daracık yatağmda üçüncü kızını doğurduğu geceymiş. Akşam, yeni doğan bebeğinden aynlmayı reddederek, bir beşiğe sahip olmadığı için, ufaklığın yataktan düşmemesine dikkat ederek sabaha kadar gözünü kırpmamış. Daha şaşırtıcısı, C U M H U R İ Y E T DER8İ 9O C A K ertesi gün evine dönen Claire, o geceyi de uykusuz geçirmiş. Uykusuzluk böylece yerleşmiş ve çalışmaya dönmesiyle birlikte iyiden iyiye hüküm sürmeye başlamış. "Tükenmiştim, kendimi sakat ve tehlikede kabul ediyordum ve uykusuzluğumdan da kimseye bahsetmiyordum." diye hatırlıyor. DtktorabtJbaâlamıyın Doktor tavsiyesi ile aldığı hafıf bir antidepresyon ilacı durumunu biraz daha iyileştirmiş. Ama Claire "ılaca bağınüı" kalmak istememiş. Sırayla her şeyi denemiş: Spor (en kötüsü buymuş), akşam gezinrileri, sıcak süt ve ıhlamur. tki senenin sonunda Claire psikoterapiye başlamış. "Bekkdiğim kadar mucizevi bir etkisi olmadı; uykusuz geçen geceler azaldı ama sorunum öneminden hiçbir şey yitirmedi. Yine bundan bah.sedebiliyordum ve uykusuzluk bütün dikkatimi üzerinde toplayabiliyordu." Son bir yıl içinde de psikoanalize başladı Claire. "Kendimi uykusuzluğumun nedenlerini anlamaya yakın hissediyorum, ama uyumamı sağlayan bu değil." Uyumak için başka bir yol bulmuş: Coue yöntemi. Altı aydır her gün uyguladığı yöntem sayesinde uykusuz geceler azalmış. Gerçek olamayacak kadar güzel değil mi? Claire için etkisi çok açık: "Şimdi ayda en fazla bir kere uykusuzluk cekiyorum. Uykum gebneyince de kalkıp bir şeyler okuyorum, yemek yiyorum. Asla uyuyamayacağunı düşünmüyorum, biliyorum ki, bu uykusuz gecelerin sonu gelecek, çünkü ben uyku sorunu olan biri değUim." 4 Derteyen: AYŞE ORALIMETİN BALCI Jean Paul Sartre'ın uykusu: "Işte ben, gevşeyen gövdem, rahatlamış kaslarım, kapalı gözlerim, yan yatmışım; kendimi bir çeşit otosüjesyona (kendi kendini telkin) bırakıyorum; artık düşüncelerimin akışını izleyemiyorum. Bu düşünceler, ya onları çevreleyen ve hipnotize eden bir sürü izlenim tarafından çeklliyorlar, ya da yerlerinde kalıp sürekli yineleniyorlar. Her saniye, içinden çıkamadığım bir şey beni çevreliyor ve beni mantık öncesi düşünce çemberine alıyor, sonra da kayboluyor. Kol ve bacaklarımın uyuşması, düşüncelerimin de etki altında kalması, sadece yeni bir yapının iki yönü Gerçeği söylemek gerekirse, bu benim açımdan bir hoşnutluk durumu. Bu büyüleyicı gücü sarsmak, boz karton duvarları yıkıp uyanık kalmak elimde hala ..Büsbütün sakin bir haldeyken, hipnoz durumundan uykuya kolayca kayılır.Genelde, sadece uyumak isteriz, bu da bilinçli olarak uykuya yönelmek demektir. Bu bilinç, bilinçli bir hipnoz üreterek, değişimi geciktirir. Bu da açıkça, insanda 'hypnagogique' durumdur. (Uykudan hemen önce görülen durum)" < 1994 SAYI 4 0 7