Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ki petrol krizinden çok öncesine uzanıyor. Sayılan iki elin parmaklannı geçmeyen maden şirketleri, her biri bölgenin değişik kesimlerini ellerinde tutan "aile şirketleri" olarak, 19501i yıllardan bu yana bu kıyı cennetini üleşmişler, cehenncme çeviriyorlar. 40 km. boyunca, yer yer 5 km.'ye kadar genişleyen büyük bir alanda, milyonlarca ağacın yok edilerek ve taş, kum, toprak vb. malzemelerle denizin de doldurulmasıyla yaratılan bu tahribat, bugütl artlk Kttmür Içln, ttnca orman ortadan kaldırılıyor.. geriye "çöl" bile denilemeyecek bir çorak bölge bırakmış duNordheinVVestfalan Eyaleti Çevre ve rumda. Üstelik yine bu kuşakta, doğal Tanm Bakanlığı u/manı Hans F. VVıttkumsallardan da "izinsiz" olarak kum mann'a görc, "tstanbul böylesi diişük alınıp, yillardır Istanbul'a pazarlandıkaliteli bir kömüre tutsak kaldığı süreğı, "bilinen" gerçekler arasında. ce, çevre sorunu sadeee maden ncakları bö'lgesinde değil, tüm kentte ölümcül bir 1992 ekiminde dü/enl.enen sempoztehdit yaratarak sürecek"ti. yumun konusu, "üretimi bitmiş maden Anımsanacağı gıbi tstanbul bu tehliocaklarının" dogaya nasıl geri ka/andıkeyi, 199293 kışında "alarm düzeyinde" yaşadı. Aynı tehdit, 199394 kış aylan için de varlığını sürdürüyor. Dahası, maden şirketleri de şu yaz aylannda "damping" yaptılar, fıyat düşürdüler. Çünkü, 40 yıldır çikardıklan kömür artık bitiyor. Orman ve doğayla birlikte, Ağaçlı linyitleri de. tükeniyor. Vaktlyla danlz ormanla kucaklafırkan, almdl "çölla" aavaş lyor... kalan 20 bin hektar orman ve kıyılar, bundan böyle tstanDuPun olsun" demiyor; diyemiyor... Peki, bugüne dek tahrip edjlen alanlar ne olacak? "Yürürlükte" olduğu mahkemelerce de savunulan lstanbul Nazım Plam'na göre "halka açık rekreasyon (dinlence, alanı" mı yapılacak; yoksa bozulduğu şekliyle mi kalacak? Maden şirketlerinin son zamanlardaki çabalanna bakılırsa, onlar bu kıyı kuşağını "bir 49 yıl daha" ellerinde tutup, devletin de desteğiyle, turizm tesisleriyle donatmak istiyorlar. Bunun için de sempozyumlar düzenleyip, Alman uzmanlar getirerek, "çevreyi nasıl kurtaracaklarım" anlatıyorlar. Bu arada, lstanbul Büyükşehir Belediyesi de, "Haliç'in çamurlarını bu bölgeye pompalamayı" hedefleyen bir proje geliştinyor. Geçenlerde basına tanıtılan bu yeni "mega" projeye göre, böylece hem Haliç temi/lenecek, hem de KilyosKaraburun arasındaki ocaklar için açılan dev çukurlar doldurulacak. Bütün bu "arayışlar" içerisinde, en önemli soruya ıse kımse yanıt vermiyor: "Istanbul'un Karadeni/.V bakan bu güzel kıyılarından, yağma ve spekülasyon artık elini çekecek mi? Yetkililer imar planlarını anımsayıp, KilyosKaraburun'u artık toplumun yararlanmasına açacak mı?" Üstelik, ormanlann mülkiyetinin "henüz" özel sektöre devredılmediği şu günlerde... M Kömürfln beş yılı kaldı rılacağıydı. Ruhr havzasındaki deneyimlerini aktarmak üzere gelen Alman uzmanlar, 40 yıldır hiçbir "resmi denetimle" karşılaşmadan gerçekleştirilen çevre tahribatmı şaşkın gözlerle izledikten sonra, bu katliamın "neyin adına" yapıldığinı öğrenince daha bir "şok" oldular. Çünkü, Ağaçlı linyitlenndeki kül oranı, dünyada "kabul edilebilir" pran olan yüzde 10'un çok üzerinde, yüzde 35 düzeyinde. tstanbul'da bu kömürlerden yılda 5 milyon ton yakılıyor ve bu da, yılda yaklaşık 2 milyon ton kiiliin, kentteki çevre kirliliğine eklenmesi anlamına geliyor. Sempozyuma çağnlan Almanya Bugüne dek, her yıl 30 milyon m 1 kıllı toprak denize döküldü. 30 bin hektar (300 milyon m 2 ) orman tahrip edıldi. Yeşil örtü tümüyle yok olurken, yer yer 23 km.'ye ulaşan kıyı bozulması ve dolgu yü/ünden Kalkan, Tekir gibi değerli balıklann yumurtlama ve bannma ortamlan da ellerinden alındı. Hesaplara göre, bölgede artık "5 yülık" bir rezerv bulunuyor. Bu 5 yıl içinde de üretim aynı hızıyla sürersc, geriye kalan 20 bin hektar (200 milyon m 2 orman da yok olacak. Ve, bu gerçek "yaşanarak" bilindiği halde, maden şirketlerinin özgürlüğü tıpkı 70'li yıllardaki "teşvik ortamı" gibi sürüyor. Hiçbir yetkili, "artık yeter, geri Yıllar «nccslnln "y«f II c«nn«t"l, sImdl bu gttrUnümd* (Uatt*)... İmar planlannda "y»şII alan" attrünan kıyıda, madan şIrkatlarlnln taalalarl (aolda)... C U M H U R İ Y E T DERBİ 2 2 A Ğ U S T O S 199 3 SAYI 387 13