Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
M Ü Ş E R R E F BASKENT GÜNLERİ H E K İ M O Ğ L U Suyu arayanlar, bulacak mı? Bağdat Büyükelçimiz Necati Utkan, koltuğunun altında dosyalar, Ortadoğu'ya barışı götürecek su yolları pojelerinin peşinde... G enç okurlarım yüreklendiriyor beni. Mektuplar, telefonlar, kimi zaman dayüzyüze konuşmalarlanostaljik yazılarıma güzel boyutlar katıyorlar. Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında öngörülen çağdaş bir başkent özlemini onlar da duyuyorlar. Bu giderek yaygınlaşan bir özlem. Dostlar Tiyatrosu'nun son oyunundaki genç seyirciler gözlerimi yaşarttı. Genco Erkal ve arkadaşları dakikalarca alkışlandı ayakta. O coşku ve alkışlarda, başkentin genç kalbi çarpıyordu bence. Genç okurlarımm özlemi. Dostlar Tiyatrosu sanatçılarına da güzel çarpıntılar verdi genç seyircilere. O gün iki oyunları var. Ama yorgun görünmüyorlar, seyirciyle sıcak bir diyalog kurmanın, güzel bir bUtünleşmenin mutluluğu ile gülümsüyorlar. Yaşam biçimlerini seçenler çizgilerinde direniyor, tutarlılıklannı hiç yitirmiyor değil mi? Mutlu bir olay çevremizde böyle kişiler de var, kuruluşlar da. Dostlar'la Çekoslovak Elçiliği'nde de buluştuk bir gün. Büyükelçi Durmek ve müsteşarı ile ilginç söyleşiler yapıldı. Prag sefiremiz Ncvra Batu da vardı konuklar arasında. Çocukların okul sorunu nedeniyle Prag'a gidemiyor ama kültürel ilişkileri geliştirmek için çaba gösteriyor. Bir sanat danışmanı olarak kolları sıvamış bulunuyor. Çeklerin ünlü "Latern Magic" iiyatrosunu başkentlilere seyrettirmeyi düşlüyor. Sonra Bilkent Üniversitesi'nde bir "kukla bölümii" açılması için girişimler yapıyor. Konuşurken Prag'da bir baharı anımsadım ben de. Çeklerin "Küçük Ana" dedikleri güzel başkentte, güzel sokaklar, küçük alanlarla kucaklaşarak yaptığım gezileri. Yanımda Lale ya da Haluk Kura. O zaman Prag Büyükelçimiz Haluk Kura; Lale Kura da Çekoslovakya'yı tanıtıyor bana. Tarihini, edebiyatını, sokaklarını, güzelliklerini iyi biliyor. Barok saraylarda dinlediğim güzel konserler, o güzel kukla tiyatrosu, aklımdan çıkmıyor hiç. Dubçek Ankara elçiliğinden yeni dönmüştü ülkesine, bir çiftlikte yaşıyordu o dönem. Ankara'yı hiç sevmemiş anlaşılan. Kaç kez çağrı yapıldı, gelmiyor! Bir dönemi unutmak istiyor belki de. Pekiyi, Başkan Havel? Gelecek diye söylendi, DERBİ 2 HAZİRAN beklendi; ama daha çok bekleneceğe benzer. Bize çok sıcak bakmıyor galiba. Kim sıcak bakıyor acaba? Batılı dostlarımız mı? Kuzey Iraklı sığınmacılarla ilgili olayları çarpıtanlar, gerçekdışı haberler üretenler nâsıl bakıyor bize! Genç bir kadın, Prof. Dr. Tomris Tiirmen Cenevre'de Dünya Sağlık Teşkilatı'nın toplantısında onlara güzel bir ders verdi sanıyorum. Basınımıza da çok az yansıdı ama Sağlık Bakam'nın katıldığı Cenevre toplantısı çarpık bakışları belgelerle karutladı Birleşmiş Milletler'e. Batı ülkelerinden gelen yiyecekler bayat, yemek değil yakmak gerekiyor! Ama o ülkelerin foto muhabirleri objektiflerini yalnız olumsuz bir olaya çevriyorlar! liyor, öteki gidiyor. Protokol görevlileri havaalanında yatacak neredeyse! Diplomatik bagaj da hayli yüklü. Elçiler mozayiğinin taşlan da değişiyor yakında. Fransız ve Amerikan büyükelçileri ülkelerine dönüyor, diplomatlığa da veda ediyorlar. Abrmmowitz, Carnegie Vakfı'nda bir görev alacak, 'dolar babası' olacak diyorlar. Eric Rouleau eski mesleği gazeteciliğe döner mi acaba? Fransa'nın ilk kadın başbakanı ile iyi bir dostluğu var, belki de daha önemli bir görev alır. Ankara'ya da Mitterrand ile dostluğu nedeniyle geldi galiba... Ferhan Şensoy'un Ferhangi Şeyler oyununda bir gazete sahnesi var: O günkü gazeteleri okuyor, Ferhangi yorumlar, espriler yapıyor. Mesleğimize de hayli sivri iğneler batırıyor! Her akşam espri Uretmek kolay iş değil, ama Ferhan Şensoy'un güzel bir üretkenliği var. Kimi olayları çok ince çizgilerle yansıtıyor. 'Bit Pazan' esprisi de güncelliğini koruyor hâlâ. Bski sözler, eski kişiler, eski sloganlarla yeni şeyler Uretilemeyeceğini vurguluyor Ferhan Şensoy. Mitterrand ve kadın başbakanıyla ilgili haberleri yorumlarken kahkahalar yükseldi salonda. Keşke Büyükelçi Rouleau da izleseydi! Bayan Mitterrand'ın çağnşımlanyla Bağdat Büyükelçimiz Necati Utkan'a yöneldim birden. Bagdat'tan geleli dört ayı geçti. Dünyamız bile yedi günde kuruldu, diyenler var! Oysa dört aydır yerinde sayıyor Bağdat elçimiz. Araya 'Diyarbakır FiçiUgi' de girdi, espriler oyküler sürüyor; ama dostları bile tedirginlik duyuyor. Ardık Bağdat'a gidemeyeceğine göre, yeni bir göreve atanması bekleniyor. Yeni müsteşar bu sorunu da çözecek elbet. Bu arada yeni bir meslek edindi Büyükelçi Utkan. Belki biliyorsunuz, su konusunda uzman bir diplomat sayılıyor; koltuğunda dosyalar, dosyalarda haritalar suyu anlatıyor şimdi. Ortadoğu'ya barışı götürecek su yollarını açmayı, iyi bir su örgütünü öngören konuşmalar yapıyor. ö n c e Tokyo^ da, ardından ABD'de WBsningtoıı'da, Kıbns'ta, sonra Fransa'da da konferanslar verdi. Haritalar ilginç gerçekten. Ortadoğu ülkeleri arasında demiryolu da yok, karayolu da, su yolu da doğalgaz örgütü de.. Kaynaklar Ortadoğu'da, örgütler Batı'da. O boşluklar dolarsa duvarlar yıkılır, uçurumlar dolar; ama önce kafalardaki duvarlan yıkmak gerekmiyor mu, diye soruyor başkentliler. Başka bir deyişle kafalardaki örümcek ağları yırtılmadan, demir ağlar, su yolları, doğalgaz örgütleri kurulabilir mi acaba? Böyle bir egilim yok henüz! Bireysel çıkarlar bölgesel çıkarları geride bırakmıyor mu, diye karamsarlık duyanlar var. Yeni politikalar bölgeye öncelik verebilecek mi, diye soruyorlar. Soruları zaman yanıtlayacak. Şevket Süreyya'nın kitabını anımsıyor başkentliler ve gülümsüyorlar. Suyu arayanlar bulacak elbet, diyorlar. 4 Bir Prag baharında, Engln Cazzar, MUşerraf Haklmoglu, M*ngU Ertal ve Lal* Kura, BUyükalçillk konutunun bahçesinda... göze çarpıyor son günlerde. Dış görev bekleyen kimi kişiler de düş kırıklığına uğradı galiba. Tatile gidip her şeyi unutmayı düşünüyorlar şimdi. Bakanhğın gündeminde yer alan konulardan biri de Bodnım'daki kooperatif. Üyeler evlerine kavuştu ama mutlu değiller! Deniz kıyısında bir sitede denizi görmeden oturmayı içlerine sindiremiyorlar. Deniz kıyısındaki şeritte bir evin sahibi olanlar da ek para odemek zorunda. Bir yaşam boyu aynı catı altında çahşanların tatillerini, emeklilik yıllarını da bir arada geçirmeleri nasıl olur acaba? Koridor Bodrum'a kadar uzar belki de. Bir de "Vah Vah'lar Mahallesi" var. Kurada sitenin en uzak bölümUndeki evleri seçenler 'vah vah' diye avutuluyor. Oturacakları mahalleye de Vah Vah1 lar adı veriliyor! Bodrum evlerinin, örneğin Aktur'daki bir evin kirasını duyunca o evsahipleri 'Vah Vah'lan unutup oh çekeceğe benzer. Yazlıklar tırmanıyor giderek... Başkentin trafiği hızını yitirmiyor hiç. Başkan, bakanlar yerlerinde oturmuyor, dış ülkelere seçim gezisi gibi yolculuklar yapıyorlar! Yabancı konuklardan biri ge Soğuk bakışları ısıtmak bir yana gerçeğe çevirmek için yeni politikalar Uretmek gerekiyor galiba. Gözler dışişlerine de çevriliyor elbet. Yeni müsteşar Büyükelçi özdem Sanberk neler yapacak bakalım? Bakanhğın dışlanmasına son verebilecek mi? Dış politikada yalnız bakanlık mı dışlanıyor, diye soranlar var. Bakanlar kurulu, başbakanlık, ya da başka kuruluşlar içleniyor mu, diyorlar. Büyükelçi Tugay özçeri ve eşi yakında gidiyorlar Brüksel'e. Veda partileri birbirini izliyor. Geride hoş bir seda bıraktılar mı derseniz, tartışılabilir. Nitekim tartışılıyor. Tugay özçeri'nin tartışılmaz yeteneklerine, özelliklerine karşın deneysizlikten kaynaklanan davranışlarından soz ediliyor. Uzun yıllar NATO'da çalıştıktan sonra şimdi iyi bir Türkiye deneyi ile Brüksel'e döndüğü öne sürülüyor. özdem Sanberk'e de kolay gelsin! Onun yerine giden büyükelçi Cem Duna'ya da. Daha doğrusu dışişlerindeki tüm görevlilere. önlerinde hayli güç günler var. Bakanlıkta yeni bir yapılanma öngörenlere karşılık yeni bir kapılanma çabası da CUMHURİYET 1 9 9 1 SAYI 2 7 3