30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

G U N L üK S A L A H B İ R 8 E L 27 Nlsan 1991 taç "maymuncu" terimini açıkça kullanmaz, ama söylenenler karşısında, akılları evlerinden fırlayanlara "alaturka çalgıcı" gözüyle bakar. Bu maşallah cfendim'ler yavan tarhanadır, sarhoş kaşığıdır, çarşı itidir. Yatağa kunduralarıyla girerler. Utlarından türlü türlü seslerçıksa da, hiçbir vakit uyuma, harmoni'ye, o büyük yapıya ulaşamazlar. IIle, karmakanşık, araktarak, Fransızların deyişiyle makarAtaç "maymuncu" terimlni açıkça kullanmaz, ama •öyUnonler karşı•ında, akılları evlerlnden fırlayanlara "alaturka çalgıcı" gözüyl* bakar. nasal yazıların ardından koşarbir süre sürdüren kıskanç köpeklerdir. lar. Pestenkerânî, kumaşı eprimiş düBir iki yazarı, kısa programda fatfut'a şünceleri ararlar. aldıktan sonra, gcldikjeri gibi basıp giNeye dayanmak gerektiğini de kendi derler. kendilerine bulup çıkaramazlar. Laflamayı ise başkalarından öğrenirler. ÖğMaymuncular, lambacılar gibi, beyni reten kişi de kendileri gibi, boyuna kâse elektrik ışığı ile değil, lamba kısığı ileaytaşırtan biriyse üstlerindeki delikanlı tıdınlatılmış, daha doğrusu alacakaranlığa itilmiş kişilerdir. Ayırıcı işaretleri de ğılığından, ömür billah, kurtulamazlar. Ataç onların ince zekâdan hoşlanmaburunsak oluşlarıdır. dıklarını da ileri sürer. Yani sonunda Ataç'agöre bunlar zemzemkuyusunu "tek görüşe bağlanırlar, bağnaz olurkirletenler, Delphoi tapınağını yakanlar." lardır. Kitaplarda, yazılarda çelişki var 80NİSMİ991 mı, yok mu, sadece ona bakarlar. Okulatematiğe, hesaba kitaba akıl yedan daha yeni çıkmış ya da çıkmamıştiştiremeyen, çarpı cetvelinde 5 lardır. Ya da çıkamayacaklardır. öğretkez 5'ten y ukarı çıkamayan bir tamenlerinden, çelişkinin, sanatçı yüzüne tari yazar, yani bir yarı pişmiş et, kaskekir düşürdüğünü kaptıklarından, ayak ayak üstüne atışları içlerini açmayan ya tini yelpir yelpir döndürerek birtakım zarlarda dört çengelli çelişki ararlar. Akitaplar üstünde adını dolaştırsa da iyi radıklannı bulduklarında, ya da bul şiiri kötüsünden, şeker şerbet öyküyü duklarıı sandıklarında da bir utku çığlı ıvırzıvırçorbasındanayıramaz. ğıatarlar. Kaşların dendanlı, gözlerin lensli, burunların contalı, kaşların Herkül'lü olNe var, maymuncular, kimi zaman, kara çalma işinin hava ve hevesine iyi masına bakmayın: Yampiri yürüyüşle sinden kapılırlar. Bunlar daha çok, u dört nal koşuarasında 120 arşın vardır. Omuz vurma ile omuz yarma bile birzaktan "eleştirmen" diyegösterilmek isteyenlerdir. Parmaklarını uzatanlanço birinden ayrıdır. ğaltmak için de hep muşmula yazarları KâtipÇelebi: överler. Boğulma hali, can çekişme hali gibi Kaşmerdikozların, tek kürekle meh değildir. taba çıkanlann sayısı pek kabank oldu(Mizanü'l Hakk, IX. konu / Firavuğu için deçokluk ayakta alkışlanırlar. nun imanı üzerine) ^ Maymuncular Y 25Mart1991 ıllar yılı şinıdiyi, şimdiki zamanı yaşadım. Gidcrek şimdi, kendi şimdisinin dışınasavurdubeni. Oh kcka! Artık hem şimdinin dışını yaşıyorum, hem de cskiden yaşadığım her dakikaya içimde yeni bircan veriyorum. Ya/arların çoğunda şimdi şarkısı tortopedilipbaşınüstünebağlanır. Shopenhauer ise: "Kimse geçmişte doğmamıştır, kimse de gelecekte yaşamayacaktır. Şimdi, tüm yaşamın biçimidir. Varlığını hiçbir kötülüğün elinden alamayaeağı bir birikimdir" der. Nıct/sche de ondan pek ıı/akta durma/. O da gelccek zamanın ancak şimdiki /amanın gücüyle yakalanabilcceğineinanır. Doğrusu, geçmışin tanınmaya, korunmayu değer yanlarına şu şimdideki yctilcrimi/in grudosuyla varabilirsck vanrı/. Ncdir, kimi sanatçılar geçmişın kürkünü hiçmi hiç yıkmak istemez. Hele kimisi, las tıs bir ut bağdaşındaki geçmişle kolkola girip kaldınm surfu yapar. Hcnry Millerde bunlardan biridir. Alıcı kuşlar gibi eski günlerin üstünde pcrva/ edip durur: Kimse bir başına kendiliğinden bir şey yaratama/. Sanatçı daha önce varolan nesneleri kayda geçiren bir araçtır. Bıırada bir gıcık da var. Geçmişi anlatan yazarların, konularını yüreklerine sokması da gerekir. Onlara herhangi bir sevgi pırtlatmıyorlar, onlara düşmanca bakışlar fırlatmaktan çekinmiyorlarsa bilin ki, o yaya cenkçilerden /ühreyi gökten yere indirecek bir yapıl bekleneme/. Ne denirse densin, geçmiş, şimdiki anla kolayca tango rengine boyanan bir ayran gönüllüdür. Kaldı ki, şimdi diye de bir şey yoktur. O da her dakika, geçmiş /amana dönüşmektedir. Az biraz önce bu günlüğe başlarken alnımın serinliğine çeremonyalı fıskeler konduran zamanla şimdi şu son tümcemc yol veren zaman arasında büyük bir ayrılık vardır. Son tümcem, şimdiye göz süzüyorsa, söze başlarken kullandığım sözcükler artık şimdiki zamanı değil, geçmişzamanı kucaklamaktadır. 8Nlsm1991 eryanda konular. Nereye eğilsen, nerede dalkılıç dolaşsan bin bin konu Topu da herkesten, her şeyden önce kendisinin eselenmesini, peselenmesini istiyor. Uzat elini, çek götür götürebildiğini. * Ama dikkat, çoğunun tiriti çıkmış, bayrağıyıkılmıştır. Düttürü Leylalar, Sevi Aşının Dibini Yakmış Mecnunlar, Kıpırdak Haticeler, Cihânbeğendi Keremler, Sexy Zelihalar, Hcp YüzÖrgü Yusuflar. Maşallah efcndim! Biri somurtuyorsa,öbürügülmeninipiniçekiyordur. Biri, serçealayı kesimi.sapır sapırdökülüyorsa, öbürü kurşun alabandasında uçuyordur. Bunlaryaşanılan zamanın ötekisindeki görüntüler. Akılda tutulması gereken şey şudur: Gün doğumu, gün doğumudur, gün batımı değildir. Bir uyku, y üz uyku değildir. Çeneba/, kâsebaz değildir. Narçiçeği, kaktüsdeğildir. Yani her saçın üstünde gamgin, üzünçlüdomuzkızartılamaz. XVII yüzyıl bir Çin yazarı (Chang Ch'ao): Düzyazışiirinyerinitutamaz. 21 Nlsan 1*991 ört, beş gündür gak gak laklakası sürüsü ortalarda görünmüyor. Tümü de, 510 nöbetçi bırakarak, mahalledenbasıpgitti. Bizim titrek kavakta, dün kuşluk vakti, tokmak etli bir karga dalların birini bırakıp öbürünü öptüyse de, on dakika sonra, o da, heyhat hey, çekilip gitti. Yalnız ön bahçedeki ağaçta yuva yapan bir dişi karga, günün ve gecenin büyük bir bölüğünü orda, kuluçka durumunda, birtakım fıkırdaklıklar üretiyor. Aralık, aralık da kocasının konukluğunu kabul ediyor. Erkek karga da, uzunbirsüre, geridekidaldafelfelbakındıktan sonra, punduna getirip eşinden bir öpücük koparıyor. Ve de kaçıp gidiyor. öğleden sonra iki kez de kıyıdaki çınarları yokladım. 14'tevel8.30'da. Gün dolunurken, çadır kurdukları ağaçlarda da kimseler yoktu. Yalnız biri GENSAT'lı bahçenin ağacında, bağdaşındaayakdeğiştiriyordu. A; D H 28 MSM1991 endilerini ünlere alaylamak, bulaylamak için her önlerine geleni tor etmeye, zar etmeye çalışan MaymuncuMar herkese, her yazara uyuz olurlar. Bunlar helvafüruşluklarını çok kısa K 16 CUMHURİYETDER8İ27EKİM1991SAYI2I4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle