Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B G AŞKENT GÜNLERİ Müşerref Hekimoğlu 'Pencerenizde çiçekler açsın' uler Akalan'ın bir gıavuru var. Bır pencere, pcrdesı el orgusu dantcl, onunde çıçekler, doğan guneşe karşı renk renk açıyorlar. O dantel perdede annelerimizin, buyukannelerimızın cllerı, gozlcri var. Geçmişten bugune anılar öruyorlar. Bağdal'a giderken Utkanlar'a bu gravuru verdım. U/erıne dc yazdım, "Pencerenizde çiçekler açsın, dışarıda barış olsıın" diye... Barış değil savaş oldu! Çiçekler açmadan geriye döndu Bağdat elçimii', TV'de izledik bu donuşıı. Buyukelçı Necaü Ulkan'ı daha iyi tanıdı kamuoyu. Şimdi nereye gitse, sevgiyle, saygıyla selamlanıyor. Bağdat'taki gorev suresi yalnız yirmı beş gun, ama bir diplomatın kişilığini, yeteneğini, yüreğinı kanıtlaması zamana bağlı değil. Yirmı beş gune yirmi beş yılda yaşanmayan olaylar sığıyor kimi /.aman. Buyukelçr Necati Utkan guzel bir sınav verdı. Önee u/un bir bekleyış, neredeyse bir yıl. Savaş beklentisi tırmanırken Bağdat'a uçtu, son dakıkaya kadar görevınde kaldı. TV'de konuşurken fark ettiniz elbet, umudunu, csprısini yitirmeden konuşuyor, gözleri parlıyor, dunyaya gulumseyerek bakıyor. O çok unlu öykııleııni anlatmaktan da geri kalmıyor, makasçı fıkrası herkesin gundemınde şimdi. Dostları çok sıcak duygularla uğurlamıştı Utkanları, biraz da kuşkuyla. Dönuşlerini de aynı sıcaklıkla ve sevinçle kutladılar. Evde otururken telefon çalıyor durmadan, onurlarına yemckler, kahvaltilar, içkiler düzenlenıyor. Sevginin, dostluğun güzelliği yaşanıyor o toplantılarda. Uzun yıllardır tanıyorum onu, konuşurken rahmetli Hasan Işık'ın sözleri çınlar kulağımda. Değerli diplomatımız, Necati Utkan ve arkadaşlanna umutla bakar, "Bu gençlere dikkal et, geleceğin yıldııları bunlar, Dışişleri'nde çok önemli gorevlere gelecekler" derdı. Dışişleri ailesini nerdeyse elli yıldır tanıyorum, kaç kuşak değişti yıllar boyunca. Diyaloğumuz, sevgimiz, dostluğumuz hiç değişmedi. Buluştuğumuz zaman kaldığımız yerden başlarız. Geçen akşam Osman Olcay'ın doğum gününü kutladık bir sürpriz partiyle. Profesör Doktor Tomris Türmen Dışişleri'nin çok yönlü kadınlarından biri. Singapur Sefirelıği döneminde bir diplomat eşinin neler yapabileceğini sergiledi. Ankara'ya dönüşte meslek dalında uluslararası boyutlara varan tırmanışları var. UNICEFte, dünya sağlık örgütlerinde Türkiye'nin sesi de duyuluyor artık. Yönetici kadroda bir bilimkadını da var ülkemizden. Yoğıın çalışmalar dostluk ilişkilerini etkilemiyor. Kimi kişiler güzel bir olayı yakalamaktan geri kalmıyor hiç. Osman Olcay'ı beklerken ışıklar söndu, Türmenlerin güzel kızı Zeynep elinde pastayla karşıladı Olcay Amcası'nı, öteki dostları da iyi ki doğdun şarkısıyla... 17 ocak tarihsel bir gün, savaş tepemizde artık, Bağdat'ta patlayan bombalar yüreğimizde, bıçağın ucunda bir dönem yaşıyor, gerçek değerleri, yaşama sevincini, sevgiyi, dostluğu daha derinden hissediyor insan. Osman Olcay'ın doğumunu da bu guzel duygularla kutladık. Yine kaç kuşak bir arada. Dışişleri'nden Fazıl Keşmir ve eşi, anBafldat Buyükelçısı Necati Utkanın eşı husun Utkan, oğulıarı tan ve üem, baba Utkan ıle savaş oncesınde nesı Fariha Keşmir. Yıllarca önceye dönuyoruz onunla. Rahmetli Halit Nazmi Keşmir'i anıyoruz. Onu yıtırdikten sonra geçen yılları... Fariha Keşmir lstanbul'da, Yenıkoy'de oturuyor, ara sıra oğlunu ve gelinini gormeye geliyor Ankara'ya. Guzel gozlerınde acı tatlı anılar parlıyor konuşurken. NVashington dönuşu soluğu AGİK toplantılarında alan Daryal Baturbay, Bruksel'de NATO'nun uluslararası sckretaryasından merkeze donen Yusuf Buluç ve eşleri, Osman Mayatepek, Ayşe Alaman ile kaç kuşak bir araya geliyor söyleşılerde. Osman Olcay gözleri parlayarak Yusuf Buluç'un NATO'daki görevlerini anlatıyor bana. Müziksever ev sahibi Rıza Turmen güzel çello konçertoları dinletiyor. Osman Mayatepek'in Wagnersever babası Huveyda Mayatepek'i anımsıyorum. Son görcvi Viyana Elçiliği'nde yitirdik onu. Wagnersever diplomatlardan biri de emekli buyukelçi Başman. Genç diplomatlâr arasında VVagner tutkusu olan var mı bilmem? Doğum gunlerinde ya da başka bir partide savaşın acımasrzhğı unutulmuyor hiç. Fatoş ve Mustafa Özcan'ın evinde güzel bir sofrada Utkanları selamlayanlar da en çok savaşı konuştular. Konuklar arasında Lale ve Haluk Kura da var. Buyukelçi Haluk Kura, genç bir diplomatken ıkinci Dunya Savaşı'nı yaşıyor Sofya'da. Amman Elçiliği'nde de 1967'deki Araptsrail Savaşı'nı. Bombalar altında bır yaşam, Lale Kura sırtında beyaz gömleğiyle savaş yaraları saran bir Turk sefiresi. Kral Huseyin karargâhına çağırıyor Türkiye Buyukelçisi'ni. Top istiyor ülkemizden. Toplar verilmiyor, ama Cumhurbaşkanı Cevde» Sunay Amman'a giderek Urdun'e bir dostluk gösterisi yapıyor. Koşullar değişiyor, ancak savaşın acımasızlığı süruyor. Necati Utkan'ın Bağdat Havaalanı'na iııip bayrağımızı dalgalandıran arabayla lrak'ın başkentinde ilerlerken duyduğu sevinç de soluyor bir anda. Genç bir dıplomatın en guzel tırmanışıdır buyükelçilik, bir tohumun çıcek açması gibi, buyuk düşü gerçekleşir. Kimi zaman haylı acı faturalar ödeniyor bu tırmanışta. Doğal tırmanışlar yerine tepeden inme atamalar oluyor, beklentiler uzuyor. Parlarken sönenler, söndürulenler de olabiliyor. Ödül beklerken haklarını alamayanlar! Neyse, umutsuz olmamalı, yanhşlıklar duzelir bir gun. Barış umudu yeşerirse başka umutlar da yeşerir elbet. Ankara İiniversitesi Tiyatro Kürsüsü'nden Sevda Şener, Atakule'de çok güzel bir konuşma yaptı geçen hafta. Tiyatrodan söz etti, "Savaş öldürur, tiyatro üretir" dedi. Gençler de ilgiyle dinledi onu. Çankaya Kültiir Vakfı'nın düzenlediği program yürüyor, bir gece önce başkent bombalanacak diye bir söylenti çıktı, herkes TV başında sabahladı; ama ertesi sabah uykulu gözlerle tiyatro söyleşisi yapmaktan geri kalmadı gençler. Sevda Şener'e hayli ilginç sorular yönelttiler. Vakıf Başkanı Maksut Göksu da gözleri parlayarak izledi bu konuşmaları, Şiikran Çelebi yoktu o sabah. Ağır bir grip geçiriyor, ama bu çalışmalara buyuk katkısı var, bebeğinden önce bir doğumu kutlar gibi Devlet Bakanı Işın Çelebi de siyasal sahnede bir başarıyı kutladı son gunlerde, Izmir'den gelen haberler çok ilginç. Belki de duydunuz, lzmir ANAP kongrelerinde bir yangın olayı yaşanıyor. Ne yangını derseniz, Takunya yangını. Takunyacı politikacılara tepki gösteren ler yengilerını takunyalaıı yalcarak kutluyorlar. Savaş süruyor, ama yaşam da suruyor. Perde hiç kapanmıyor. Aslında hepımız sahnedeyi/ değil mi? Kımimız seyırcı, kımımiz oyuncu, ancak oyunun kurallan uygulanmıyor çoğu kez! Rol kesenler de az değil! Turkân Torumtay'ın sergısi olağanustu ılgı gördu başkentlilerden. Dışarıda soğuk kar, içeride bahar, savaş ağlatıyor, sanat guldurüyor... Kalabalıkta yabancı diplomatlâr, kimi komutanlar, Anayasa Mahkemesi uyeleri göze çarpıyor. Komutanlar unıformalı değil. Turkân Torumtay urettıği renkler önunde mııtlu mu bilmem? Orgeneral Necip Torumlay kısa bir surc önce Genelkurmay Başkanlığı'ndan ayrıldı. Turkân Torumtay da bır komutan eşı olarak kocasının gorev ve sorumluluklarını paylaştı uzun yıllar. Görevinden ayrılış kararını da çok içten destekledi sanıyorum. Bu sergiye ha/.ırlanırken böyle bır gunde açılacağını düşunür muydu acaba? Ulkemizin gundeminde savaş yoktu o zaman. Bugunkü komutanlann eşlerıni de hayli dalgın gördum o sergide. Tabloların otesınde bır portreler sergisi de oluştu o akşam. Savaştan söz ederken çizgiler geriliyor, tablolara çevrilen gözlerde güzel bır parıltı başlıyor sonra. Tüm galerilerde, tiyatro, konser salonlarında da yasanıyor bu olay. Acıyla gulumsüyor insan. Istanbul konserinden çok ilginç izlenimlerle döndü değerli kemancı Suna Kan. Biliyorsunuz Atina Orkestra.sı'nın eşliğinde çaldı. Turk ve Yunan sanatçıların birlikte çalması guzel bir olay. Vaktıyle savaşanlar, birlikte konser veriyor şimdi. Şimdi savaşanlara bir uyarı, barışa çağrı gibi... Suna Kan ve Gülay Ugurata lstanbul'da tlhan Arel'i anma konserinde de çaldılar, bir sanatçının ölumsüzlüğu yaşandı o konserde sözler ve çalgılarla. Dinlerken tepki duyuyor insan. Bu savaşta da kinıler ölecek, ölümsüzlükleri noktalanacak kimbilir! Korukent'te Dışişleri'nden Aydın Idil'in evinde de güzel bir film seyrettim geçen akşam. Rodos Konsolosluğu döneminde Türk Yunan dostluğunu desteklemek için gösterdiği çabaları yansıtıyor. Belki hatırlarsınız Bodrum'da çocuklar için bir şenlik düzenlenmişti. O filmdeki müzik de Durul Gence'nin bestesi. Türk ve Yunan müziğinden motiflerle örülmüş bir dantel gibi. Kimileri dantel, kimileri çorap örüyor başımıza! Tarih her şeyi yargılayacak bir gün. Meslek alışkanhğı belki de, geçmiş yıllarda ışıklı pencerelere bakıp yorumlar yapardık başkent yollarında. Geçen gece de bir tur yaptık. Çankaya'ya çıkarken Pembe Köşk'ün karşısında ınönü'yu selamladım bir an. Heykel için yorumlar, eleştiriler çok, ama ne olursa olsun, bir simge tarihimizden. Önunden geçen arabalar da bir an duralıyor, kimbilir neler anımsayarak gaza basıyorlar sonra. Belki Kurtuluş Savaşı'mızı anımsıyorlar, belki cumhuriyetimizin barışçı ilkelerini, ya da Lozan'ı... Çankaya tepesinde başka bir köşkün ışıkları görünuyor derken. Arabalar gaza bası^or yeniden ve kimbilir neler düşunuyorlar!