Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
zans geleneğini Avrupa'ya mal ederek yaşatan, mozaik bahçeleri? Yoksa Buyiik Kanal boyunca dizili, Boğaziçi yalılarını andıran sarayları mı gezsek önce? Fondaco dei Turchi, Türk Evi' meselesı, nefis oyma heykellerıyle? Yahut 'Kale'ye, Castello'ya mı gitsek ilkın, denız gücü Venedik'in guç merkezi olan Arsenale'ye mi? Orada, ünlü tersanede, Türk ve Arap, Rum, Acem yahut Yahudi, Berberi ya da 'barbar' bır yığın esırin, kalyon kalafatlayıp halat buktuğunü, kürek yapıp mızena yelkeni onardığını duşleyerek Dante'nin cehennem çamuruna benzettiği kalafat zıftlerıni mı hayal etsck? Yoksa Yahudi 'Ghetto^ sunun yolunu tutup Shakespeare'in şiirsel diliyle, ınsan adaletinı bır dirhem ınsan etiyle ölçmeye zorlanan Venedik Taciri Shylock'un hayalini aramak için zarif merdivenlı, localı Rialto Köprusu'ne mi uzansak? Belkı de San Zanipolo Kilisesi'ne gitmelıyiz önce, Kıbns'ın Osmanlılar tarafından fethı sırasmda Magosa'yı kahramanca savunan, ama kenti teslim ederken kustahhğıyla Türkleri kızdınp derisi yüzülen Venedikli valı Bragadino'nun, hazın kalıntılarını görmeye? Yoksa bu kanlı anıyı unutmak için dolunayda gondola binip Slav Yalısı'ndaki Vivaldi Kilisesi'ne konser dinlemeye mi gıdelim, Venedikli bestecinin konçertolarıyla buyulenmeye? Saymakla bitmcz aslında; Ruskin'in dediği gibi Venedik'i hakkıyla görmek için bir ömür bile yetmez. Daha Goldoni Tiyatrosu var sırada, karnaval maskelerı var, Monieverdi'nin aşk şarkıları, ilahilerı var... Ve benım başım dönmeye başladı bıle yenıden. önce bırer ıçki daha mı içsek acaba? Oarsona sesleniyoruz: Bir Bellini daha lııtfen! Adalan gezeceksiniz, Scirocco rüzgârıyla çırpınan Laguna sularına çakılı tahta kazıklara tunemiş martılar yol gösterecektir sıze, sessiz ve hareketsiz. Boğuk vapur dudukleriyle, deni/ trafiğinin coşkulu karmaşasından yorulunca, suya adım atmii gibi ınsanın yüreğıni hoplatan, fındık kabuğu bir gondola ayak basın, sızı ıçerının sessizliğine, bır kanal kuytusuna götursün. Komşu gondolda bır grup Turk'un, 'Ahesle yek kurekleri, mehtap uyanmusın' diye şarkı söyledığini duyarsanız sakın şaşırmayın, bu çok yerınde bir tesadüf: Yabancı külturlerin uslup dılını konuşmaya cesaret edebılmış tek Avrupa ırkı olan Venediklilerin yarattığı zevk âleminin, belkı bir eşi daha yaşanmıştır bu dunyada, o da Osmanlı'nın Istanbul'u. Boşuna dememişler Venedik'e, 'Bizans'ın en go/de kızı' diye: anasına bak, kızını al! Butun gezintilerden sonra bir kez daha Piazza'da mola veriyoruz nihayet. Gotik, Rönesans ve lslam, uç ayrı mimariyi, iki kat çepçevre muhteşem sutunlarıyla dengeleyen Dukalık Sarayı'nın cümle kapısında, eski iktidarın simgcsı kanatlı aslan, batan güne karşı siluetlenmış. Pençesinde tuttuğu kitap bir gun kapanacak mı bir daha açılmamak uzere? 24 yıl önce, 1966'da, 4 kasım günü yaşanan feci su baskınıyla deniz geri çağırdığından beri, Venedik tehlikede! Gerçekten de çok ince hesaplanmış dengelerle üzerine yaslandığı deniz tamamen hakim bu şehire. Boş yere değil. Venedik düklerinin her yıl törenlc suya bir altın alyans atarak denizle 'nikâhlanması'. Kısa süre önce parmağıma takılan kendi nikâh yuzüğUme gidiyor birden elim. Belki bir geri dönüş umudu bu, Venedik yaşamaya devam etsin umudu. Karşıdan, büyuk yolcu vapurları geçiyor; ertesi gün bizi alıp götürecek gemi de aralarında mı? Venedik'ten sonra gidilebilecek yegâne diyâra dönüyoruz hiç değilse, İstanbul'a! Ama şimdilik, bu tatlı rüya henüz biımedi, rüyalarımın eşsiz beldesinde. Quadri Kahvcsi'nde biraz daha mı oyalansak? Evet. bir Bellini daha lütfen! D Piazza'da, Gotık, Rönesans ve lslam mımarılennın bıleşımını yansıtan Dükalık Sarayı'nın yan kanallarından bırlndeyız fındık kabuOu' gondol, sia rengihenk kanallara ulaştırır. Her kanal, kucuk de olsa, hayat dolu bır kent kesrtıdlr. 19