Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Meraklı bir turist Venedik'te neler görür? Nereleri gezer? Gezerken aklına neler gelir? Paris'e giden Haçlı Seferleri ganimetlerinin İstanbul çıkışlı olduğunu bilir. "Bellini" içerken Fatih Sultan Mehmet'in gülü gelir gözünün önüne... Ve nikâh yüzüğü hiçbir zaman atılmaz kanalın sulanna. Çünkü Venedik'ten sonra gidilecek kentin adı İstanbul'dur... Nilüfer Kuyaş aşlık sizi yanıltmasın sakın; bir Sotheby's müzayedesinde, Fatih'in porirecisi Gentile Bdlini'den ikinci lablomuzu satın almak üzere değiliz. Heyhat, yazarını/ milyarder olmaktan haylı uzak. Sadece, Bellini'nin vatanı Venedik'te, sanatçının ismine icat edilmiş içkiden bir tane daha ısmarlamakta, o kadar: Taze sıkma Bir Bellini lütfen! şeftali suyu ile kanştırılmış köpüklü beyaz şarap. Tıcaretin ve turizmin ruh karariıcı icaplarına, ııslup ustası Italyanların hiç değilse mizahla ve kulturel değerlerle hâlâ biraz renk katabildiğini ispatlayan bu kokteyl, en az doğum yeri olan kent kadar sarhoş edici bir alışkanlık yapabiliyor insanda! Anıa konumuz dunyevi sarhoşluk degil. Mimari küllurunde romanesk ile arabeskin kucaklaştığı, Venedik denen rıefes kesici Akdeniz rüyasına kapılmış biçare turist için bedenin ihtiyaçlan çok geri planda. Yalnız, altın varak ve mine kakmalı mermer denizinden zaten başı dönmüşken, gerçek denizin camgöbeği parıllısıyla gözleri kamaşıp bir de Rönesans çan kuleierinin gökyüzünü daha hızlı dönduren zerafetinden ruhu sendeledikce, taze bir kadeh Bellini'de tesellı anyorsa, şimdiden bağışlaym. özürünun kabahatinden büyük olduğu kesin! Güneşii bir günde San Marco Meydanındayız, Napolyon'un askerce yalın ve Fransızca küstah bir mizahla 'Avrupa'nın en bii VENEDIK'IN GOZLERI II Bir kadeh Bellini ıçılebılecek sakın bir kanal kenarı lokantası bulabılmek, güzel bir 'Venedik şansı'dır yük kabul saloau' dediği Pizza'da. Avrupa açısından, hayli büyük aile dramlannın yaşandığı bir salon bu, en büyüğu de kuşkusuz bizzat Napolyon'un I797'de Venedik'in cumhuriyetine ve bağımsızlığına son vererek hazinelerini de toparlayıp ganimet diye Paris'e taşıması. Ama atalanmız boşuna dememiş, haydan gelen huya gider diye, zira Napolyonun gaspettiği hazinenin çoğunu Venedikliler de zaten asırlar önce Bizans'tan, yani tstanbul'dan yürütmüşler! Pizza'da bir zamanlar Avrupa'nın en ünlü yazaılannı ağırlamış olan Quadri kahvehanesinin terasında, 'Acaba Proust nerede oturmuşlu?' diye hülyaya dalan turist, bıra/ basını kaldırdı mı, her yanı işlemeli San Marco Kilisesi'nin Bizans taklidi nefis kubbelerinın önunde nöbet bekleyen Bizans atlarını görüyor hemen. Gungörmüş bu hayvancıklar da vaktiyle Napolyon ile birlikte Paris'e gitmişler. 1204'teki dörduncu haçlı seferinde Bizans'ı yağmalayan Venedik dukü Dandolo'ya kızan turist, Napolyon'dan yana çıkıp 'Oh olmuş at hırsızlarına' diyebılır tabii. Hele Istanbulluysa, büsbutun ıçerleyip hayıflanmaktan kendini alama/; bu dört nefis at, bı/ım Al Meydam'nda nasıl dururdu acaba? Ama Venedik'in tarihinde, at hıısızlığından daha da ciddi bir aç gözluluk (ya da açık gözlüluk) yatıyor: Mezar soygunculuğu! Orlaçag Akdenizi'nde, üstelik denizin içinden ortaya çıkıveren bu sonradan görme ada devletin, coğrafi olduğu kadar tarihi açıdan da arkasını vereceği bir dayanağı yoktu. Tıpkı bugunku gibi o devirde de ister birey olsun ister devlet, sonradan gorme yenı zenginın tek çaresi vardı: kendıne sahte bir şecere yaratmak uydurma bir geçmiş ıcat etmek. Venedikliler bu sorunu, Hz. İsa'nın havarilerinden Aziz Marko'nun tskenderiye'deki mezarını soyarak lıallettiler. Aziz'ın kemıklerı 827'de Venedık'e getiriliyor. San Marco'nun inşasına başlayınlor ve dunyaya ılan ediliyor ki Venedik, Ronıanın mesru mırascısıdır! Ondan sonra yapılacak şey basit. Her yenı zengın gıbı duvarları nı mozaik ve tablolarla susleyıp muze ve kutüphanelerini dc koleksıyonlarla dolduracaksın, ister satın alarak ister yağmalayarak. Seyahat ve hayat arkadaşım Tayfun'la duşünüyoruz: Tablolardan mı başlasak? Peki, ya Palladio ve Longhena gibi mermere dil veren mimarlann elinden çıkan kiliseler? Ya Bi B Venedık'te, Büyuk Kanal'ın bir kıyısından öbur yaka San Marko Meydanı ve Dükalık Sarayı Kanal sulanna çakılı tahta kazıkların arasında uçuşan martılar, gondollar ve vapur duduklerı arasında Venedik, turıstlere yoflun bir denız trafığı yaşatır Nüfusu yüz bınln altına duşen Venedik, her yıl rahatlıkla sekız mılyon tunstı kucaklıyor. 18