Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
cların A erahlığı ara sokağın bitiminde mutlaka i bircaddeye açılır, ya da ana... İşte bu yüzden u şaşırtıcı ferahlığından, ara sokaklardan kısa bir Reflk Durbaş ra sokaklar. Kentin güneş yuzu görmeyen sokakları... Bir duvarı ya okul bahçesine yaslanmış ya bodrumu kuf tutmuş esîci evlere. Duvarın sokağa düşen yüzü her zaman gölgeli bu yuzden. Ve çocuklar nedense, doğrusu da budur ara sokakları değil bahçeleri tercih ederler oyun için... Bir adam omuzuna astığı halıyla geçerken sesini indirir. Anadol kamyonette sebze salan satıcı da... Üç tekeılekli arabasında balık satan da... Geceyse karanlık, hiçbir bozacı uğramaz ara sokaklara. Çamaşırlar balkonlara değil, karşıdan karşıya geıili iplere asılır. Bu yuzden dipleri serin, yukarıları guneşlik. Ara sokakları seviyorum. Çünku her ara sokağın bitiminde mutlaka bir genişlik, bir ferahlık bulunur. Ya bir caddeye açılır, ya daha geniş bir sokağa. Kimisi bir buyiik alana... Tste birden bu genişlikle karşılaşmanın şaşırtıcılığı sarıp sarmalar insanı. İşte bu yüzden seviyorum belki de aıa sokakları... Bu şasırtıcı ferahlığından, genisliğe adım atmasından... Şimdi aıa sokaklardan kısa bir ge/iye çıkalım. Hoca Kasım sokak, Turkocağı caddesini Yeşildirek u/erinden Sullanhamam'a bağlar. Sağlı sollu trikotajcıların bulunduğu yılankavi bir sokak. Gundüzün araba bolluğundan kaldırımda dahi yurumek muşkul bir iştir. Turkocağı caddesinden Hoca Kasım sokağa girildikten bir iki yuz metre kadar ilcrde gözunuze mavi zemin uzre bir kuçuk yazı çarpacaktır: Hakkı Tarık Us sokak. Hakkı Tarık Us sokağın bu köşesi Hoca Kasım Ciinani camisidir ki, yapılış tarihi hicri 956, miladı 1558 olan eski bir camidir. Hakkı Tarık Us'tan girildikte sağ yanı İstanbul Liscsi yemekhanesidir. Ola ki yemek zamanı buradan geçmeyin, karnınızın acıktığını duyumsayabilirsiniz. Sol yanı ise Diktas tplik Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yarısı yokuş, yarısı merdiven bu kısa sokağa Hakkı Tarık Us gibi uzun bir isim vermek kimin aklına gelmiş ola, hep merak ederim. Üstelik Tarık Us, adının bir sokağa verilmesini de istemezmiş bildiğim kadarıyla... Hakkı Tarık Us sokağın merdivenlerini indiniz, önünüzde Hoca Kasım sokak. Hoca Kasım sokakta on adım ya attınız ya atmadınız, bu kez bir yokuş daha: Hoca Kasım Köprüsü sokak. Başınızı ne yana çevirseniz bu kez, mensucatçılar... Tekrar sola dönünüz. Aşir Efendi caddesi sağda bir cami daha: Hobyar Camisi. Onun da tarihi epey eskilere dayanır. Sağınıza Büyük Postane binasını alıp Postane Yanı sokağa giriniz şimdi. Ama kim bilir bu küçük yokuşun Postane Yanı sokak olduğunu. O, herkesin dilinde "Çakmakçılar yokuşu"dur. Gerçi şemsiye, saat tamir edenler de vardır ama, asıl iş tutanlar çakmakçılar. örneğin " Z i p p o " çakmaklarının "en hakikileri" yani asılları burada satılır. Çakmakçılar yokuşunun kalabalığı birden Büyük Postane caddesinin sesine karışır. Bu, Ankara caddesini Sultanhamam'a bağlayan oldukça kalabalık bir cadde. Karşıda butün heybetiyle Valde Han sizi karşılar. Bu garip de lslanbul'a ilk geldiği yıllarda, 1965 olacak, burada bir süre işportacılık yapmıştır. Şimdi de bu cadde işportacıların mekân tuttuğu bir yer. Çakmakçılar yokuşundan indikten sonra bu kez sağa dönelim. Buyuk Postane'yi arkamıza alıp Hamidiye Türbesi sokağa girelim. Solda Kadıasker handa bir dcmli çay içmenin zamanıdır şimdi. Hanın girişınde ça Büyük Postane cıvanndaki Hamidiye Türbesi SoKaflı, Sansaryan Han'a açılır... yı yudumlarken kimler gelir kimler geçer bu sokaktan, bir bakalım. Pazar günleri oldukça tenha bu sokakta gundüzün omuz omuza bir insan kalabalığı. Lokantası, ayakkabıcısı, saatçisi, bisikletçisi nasıl sığmış bu dar sokağa şaşmamak elde değil. Bir şey daha var: İstanbuî'da iki noterin bulunduğu tek ara sokak burası olsa gerek. 4. ve 11. Noler'ler iş bu sokak içredirler... Ve Hamidiye Türbesi sokak sonunda gerçekten Hamidiye Türbesi ve önünde küçük bir park. Bu parkta da biraz soluklanıp Sansaryan hanın yuzünü yalayarak gelen denizin kokusunu genzinize doldurabilirsiniz. Ama parkta fazla oturmaya da gelmez. Karşıdaki eski Borsa'nın gölgesi üzerine düşecek gibi olur... Eğer portakal, mandaline, muz, kivi elbet bu meyveler zamanına göre değişiyor domates, taze fasulye de olabılir, satıcılarından kurtulabilirseniz Hamidiye caddesini geçip Mimar Kemalettin caddesine girebilirsiniz. Yine solunuzda Sansaryan han. Mensucat, çakmakçılar, her turlu işporta, noteıler, sebze ve meyve satıcılarından sonra bir başka dünyadasınız artık. lthal malları dünyasında... Dev ekranlı televizyonlardan, ütülerden, çamaşır ve bulaşık makinelerinden, buzdolaplarından "müteşekkil" bir ithal malları dunyası. Kaldırımlarında permi ve pasaport alan insanların dunyası... Paranız yoksa Mimar Kemalettin caddesinde fazla kalmaya gerek yok. Vurun hemen Emirname sokağa. Bu da bir ara sokak... Burası da ithal mallar sokağı... İşte bu sokağı da seviyorum, çünku bu sokağı geçer geçmez karşınızda Sirkeci... Yani deniz... Yani denizin tuzu, kokusu... tstanbul'a bir anlamda ara sokaklar kenti denilemez mi? Belki bu yuzden ara sokakları, yani Istanbul'u seviyorum. Bir de ara sokakların kan kardeşi olan denize inen sokaklar var. Emirname sokağı gibi denizi karşılayan sokaklar... Gedikpaşa'dan Marmara'yı, Arnavutkoy'den Boğaz'ı, Halıcıoglu'ndan Haliç'i gören ara sokaklar... Bir gun de kan kaıdcîim, denize inen ara sokakları dolaşmak uzere... ü 13