Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B Y AŞKENT GÜNLERÎ Müşerref Hekimoğlu1 £;:; •;;,:.„„:, Ankara'ya bir Polonya selamı ıllardan sonra Devlet Operası'nda yaşanan bir gece, güzel anıları tazeledi belleklerde. 1950'li yıllar hayli geride şimdi. Devlet Operası'nda Ayhan Aydan, Mesude Çağlayan, Leyla Gencer, Belkıs Aran, Orhan Günek, Hilmi Girginkoç dönemini bugün kaç kişi anımsar bilmem? Turgut Zaim'in, Tartk Leventoglu'nun dekorları kaç kişinin gözünde canlanır? Ama 196O'lı yıllar da var. Opera sahnesinde Ferhat Onafın, Suna Korat'ın, Ayhan Baran, Mete Uğur ve Sevda Aydanların parladığı yıllar. Devlet sahnelerinin parlak bir dönemi o yıllar. Operalara konuk sanatçılar geliyor. Müzikaller sahneye konuyor. "Gergedan'Mar, "Fotofiniş"Ier, "Cadıkazanı", "Andorralı'Mar oynanıyor. Bale dalında da güzel çiçekler açıyor. Yanımdaki koltuklardan bürinde Gökçerler oturuyor. Ayten Gökçer'in tırmanışı canlanıyor gözümde, Ciineyl Gökçer'in Genel Müdür koltuğunda geçırdiği yıllar. O yıllarda yoğun beraberliğımiz var. Sahnedeki parıltıları bırlikte ızliyoruz, kulıstekı savaşlan da. Kimi zaman bir savaş alanına dönüyor kulisler. Sanatçılann özlemleri, tepkileri çakışıyor, hayli çirkin boyutlara da varıyor. Parlamento kürsülerine de yansıyor. Kürsülerde hayli tutarsız konuşmalar yapılırdı. Cüneyt Gökçer'e eleştiriler yönelir. O, bu elcştirileri çoğu kez sahneden yanıtlar. Bir rolü, bir oyunu parlatıverir. Gözleri kamaşanlar eleştiriyi unutur, Gökçer'in sanat gücünü alkışlar. Şımdi o yıllar geride, seyirci koltuğunda rahat görunüyor Cüneyt Gökçer. "Coppdia" balesi, "Salome" operası, "öp Beni Kate", "My Fair Lady", "Don Kişot" müzikalleri canlanıyor gözümde. Todd Bollandcr ile konuşmalarımız.. "Coppelia"nın yıldızı Binay Okurer şimdi nerelerde acaba? Ya amcası senatör Cahit Okurer? " ö p Beni Kate" tarihsel bir müzikal neredeyse. Güzel soprano Ayhan Aydan, uzun bir aradan sonra ilk kez çıktı sahneye. Alkışlarla çınladı salon, kıyametler koptu. 'Hırçın Kız' mıydı bilmem; ama çok güzel, tatlı bir 'Kate' oldu. Kate rolünü Sevda Aydan da oynadı. Galayı da bir sorun yaptı, ben çok üzüldüm, içerledim Sevda Aydan'a. Ayhan Aydan'ın sahneye dönüşü galada kutlansın istedim. Oysa Sevda diretti. Ayhan Aydan böyle sorunlann çok dışında bir sanatçı. Aldırmadı. Ama ne oldu, Ayhan Aydan sahneye çıktığı akşam daha parlak bir gala yaşandı. Ben o olaydan sonra Sevda Aydan'la konuşmadım bir süre. Sonra "La Boheme"de söyledi Sevda Aydan. Mlml'nin aryalarını dinlerken kırgınlığımı unuttum birden. Perde kapanınca soluğu odasınaa alıp kutladım. Şimdi çok uzak bu olaylar... "My Fair Lady"yi anımsıyorum sonra "Don Kişof'taki güzel şarkıları. O şarkıları özel toplantılarda da söyledi Gökçerler. Nereye gitsek o şarkılar çalınır, başkent geceleri o şarkılar la çınlardı. Opera geceleri Süreyya'da sona ererdi ilk yıllarda. Sanatçılar değil, ama seyirciler geceyi Süreyya'da uzatırlardı. Bu köşede çok yazdım; başkentin ta rihinde Süreyya'nın önemli yeri var. Istanbul'a taşınınca boşlugu dolmadı. Süreyya'da çalışanlar tstinye'de bir restoran açıp geleneğini sürdürüyorlar. Ara sıra ben de gidiyor, Kızılay'daki Süreyya'yı anımsıyorum. Dekor çok değişik, Süreyya da yok; ama damak zevki sürüyor. Geçmiş yıllarda protokole daha çok özen gösterilirdi galiba. AP Genel Başkanı ve Başbakan Demlrel ve eşine operalarda çok rastlanmazdı; ama AP'li bakanlar koltuklarını boş bırakmazlardı. ANAP'lı bakanlar protokole aldırrruyor. "Perili Köşk"Un galasında da ön sıralarda boşluklar var, artık alıştık! Boş koltuklar göze batıyor. özellikle sahnedekiler açısından. Sayın bakanlar zahmet edip de bildirseler boşluklan dolar, ama özel sekreterlerine söyletmeye bile vakit bulamıyorlar anlaşılan. Bir Polonya operasını ilk kez dinledi baskentliler. TürkPolonya kültürel ilişkilerinde varılan dUzeyi kutladılar. Polonya BUyükelçisi Pol«M da, Opera Genel Müdürü Erol Gomurgen de çok mutlu. Bir Polonya operasının Ankara'da sahnelcnmesi onların görev dönemine rasthyor. Stanislav, Montnsko 19. yüzyılda Polonya tarihine kara sayfalar yanlan dönemde yaşayan bir sanatçı. O dönemde kimi Polonyalı sanatçılar, örneğin Chopin yurtdışına gidiyorlar. Kimileri de baskıya karşın direniyor, ulusal düşünceyi, anlatımı geliştiriyorlar. Moniusko da onlardan biri. OdUlüntt de alıyor, ulusal müzigin kahramanlanndan biri oluyor. Bir zamanların opera galalarında, ızteyıcıler de sanatçılar kadar şıktılar En üstte. Melek Gün (sonra Ökte), Belkıs Aran, Şadan Candan ve Kemal Aygün, Atıt Benderlıofllu ve eşlerı Üstte, Ayten Gökçer ve Cüneyt Gökçer, bir dönemın "My Fair Lady'sınde "Perili Köşk", ortak bir yapım. Orkestrayı Polonyalı bir sanatçı yönetiyor, Polonyalı bir sanatçı sahneliyor, Polonyalı bir sanatçı dekorluyor, Devlet Operası sanatçıları da söylüyorlar, dans ediyorlar. Sonuç hayli başarılı. Sanatseverler ilk kez bir Polonya operası dinlemekten hoşlandılar. BUyük tiyatronun holünde şık bir kalabalık, erkekler smokin, kadınlar uzun eteklerle. Kalabalıkta diplomatların ağırlığı var. Yabancı büyükelçiler, Dışişleri'nden genel müdürler, Bilkentliler. Polonya'ya güzel bir selam belkı de... Türkler arasında eski opera sanatçıları göze çarpıyor. Biri Hilmi Girginkoç. Sahnede olsaydı bizi nasıl kanatlandırırdı kimbilir. Genç kadro Devlet Operası'nın görkemini geri getirecek mi diye soranlar var. Kimi sesler beni umutlandırdı. Gençliğin başka bir coşkusu var elbet. Kimi aryalarda genç operacılann kalp çarpıntıları da çınladı kulajımda. Onlara saygı duyuyorum. Güzel seslerini ba$ka sahnelerde duyurmamışlar, operayı seçmişler, devlet sanatçısı olmak istemişler. Perde kapandıktan sonra güzel bir büfede ağırlandı konuklar, sanatçılar da geldi. Paris modasıyla Varşova modası birbirine kanştı. Eski Polonya modası geceyi hayli parlattı. thsan Topaloglu ve eşi de kızlarının parıltısını kutladılar. Bir aralık Enerji Bakanlığı da yapan thsan Topaloglu politikadan çok sanatla ilgili son yıllarda. Belki de operacı kızı Leyta Çolakoglu nedeniyle. Eski CHP'lilerden Riıştıi özai ve eşiyle beraberdiler. Onlar lstanbul'a yerleşti artık. Göztepe'de oturuyorlar. Ara sıra Ankara'ya gelince sanat olaylarıru izlemekten de geri kalmıyorlar. Bu da bir özlem kuşkusuz. Uzun yıllar başkentte oturup da opera seyretmeyen, konser salonunun yolunu bilmeyen çok politikacı tanıyoruz değil mi? D 8