24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

M EKTUPLARDAN Osman Senemoğlu Zekeriya Sertel'den Kemal Sülker'e Zekeriya Sertel ve onun yurda dönmesi için Kemal Sülker öncülüğünde başlatılan kampanya... Paris 30.12.1976 ı Azizim Kemal Sülker, Iltifatlarla dolu mektubunu aldım. Gösterdiğin yakın ilgi beni çok duygulandırıyor. Hele gurbet ilde bunun etkisi çok büyük oluyor. Şimdi de benim için büyük ve zor bir işe girmeyi üzerine almışsın. Ne kadar borçluyum bilemezsin. tstediğin bilgileri hatırlayabildiğim kadarı ile aşağıda veriyorum. Ben son olarak 1952 tarihinde ay ve gününü hatırlamıyorum o zamanın başbakanı Adnan Menderes'in özel bir emri üstüne aldığım resmi pasaportla mçmleketi terk ettim. 1953'te Nâzım'ı görmek üzere Macaristan'a gittim. Sınırlarda sıkı pasaport kontrolü yapılıyordu. Yolculuk gece yapılıyordu. Kontrol memurlan geldikçe kalkmamış olmak için pasaportumu yastık altına koymuştum. Budapeşte'ye vardığımız zaman heyecanlı idim. llk kez bir sosyalist ülke görüyordum. Trenden iner inmez bir taksi alıp Nâzım'ın verdiği otele gittim. Otel memuru pasaport isteyince uyandım. Pasaportumu trende yastık altında unutmuştum. Hemen taksiye atlayıp istasyona gittim. Ama trenin yerinde yeller esiyordu. Birkaç gün aradık, araştırdık, pasaportu bulamadık. Bunun üstüne Peşte'deki Türk Konsolosluğu'na başvurarak yeni bir pasaport istedim. Ankara'ya yazdılar. 1520 gün beklettiler ve sonra cevap alamadıklannı söyleyerek pasaport vermekten kaçındılar. 1968'de Hasan Işık'ın büyükelçi bulunduğu sırada Moskova'da elçiliğe başvurarak pasaport istedim. Gene Ankara'ya yazıldı ve cevap gelmediği için pasaport verilmedi. 1969'da Paris'e geldim. llk işim pasaport istemek oldu, gene Ankara'ya yazıldı ve cevap gelmediği için pasaport verilmedi. 1970'de Paris'e gelen ÇağlayangiPle görüştükten sonra memlekete dönmeğe karar verdim. Bir vatandaşın memlekete girmesi için pasaporta ihtiyaç yoktur. Bu kez de 1968'de verildiği iddia edilen bir Bakanlar Kurulu kararına dayanılarak yurduma girmeme izin verilmedi. Bunun üzerine Danıştay'a başvurarak bu kararın iptalini istedim, Danıştay isteğimi kabul etti ve bu kararı iptal kararı verdi. Bu kararın bir kopiyesini ekliyorum. Ama iktidar Danıştay kararlarına uymadığı ve sınırlara Bakanlar Kurulu kararının hükmü kalmadığı bildirilmediği için tekrar yurda dönmek macerasını tekrarlamak istemedim. Ben suçlu değilim. Hakkımda verilmiş bir mahkeme kararı da yoktur. Danıştay'ın karanndan sonra bütün engellerin kalkmış olması gerekir. Ama bu hukuk devleti olan yerler için doğrudur. Türkiye hâlâ hukuk devleti dönemine girememiştir. Yıllardır gurbet illerde sürünmekte olmamın nedeni sadece budur. Açacağınız kampanya ile bu engeli kaldırabilirseniz o vakit kollarımı açarak yurduma dönmeğe can atacağım. Bu işte nasıl bir plan düşündüğünüzü bilmiyorum. Bana kahrsa önce gazetecilerden imza toplamalı, bir kısım basını bu dava etrafında seferber etmeli. örneğin Cumhuriyet, Milliyet, Hürriyet, Günaydın gazeteleri bu sefere katılabilirler, Haldun vt Erol babadostu gençlerdir. Yardımı esirgemezler sanırım. Yalnız beni düşündüren zaman sorunudur. Bugünkü koşullar buna elverişli midir? Bunu bilmiyorum. Akıntıya kürek çekmiş olmayalım. Tek umut işi uluslararası yapmaktır. O vakit etkisi büyük olur. Bundan başka bir istediğiniz olursa bildirin, yapayım. Başarılar diler, tekrar teşekkür ederim. A Yayıncılık, gazetecilik, yazarlık türü işlerle uğraşan Zekeriya Sertel (18901980) gibi akıl almaz gUçlükler ve sorunhr yaşayan insanlara, her ülkede rastlamak kolay değildir. Hukuk, toplumbilim ve gazetecilik eğitimlerini Türkiye, Fransa ve ABD'de yapan Z. Sertel, gazetecilik ve yayıncılık çalışmalarma genç yaşında başlar (1912). Karısı Sabiha Sertel ile birlikte çıkardıkları Resimli Ay dergisiyle ilk büyük sorunu yaşar Z. Sertel. tstiklal Mahkemesi'nce cezalandırılır. Yeniden özgürlüğüne kavuşunca, H.Lütfü Durdüncü ve Sabiha Sertel'le birlikte Tan gazetesini çıkarırlar. Alman Nazi rejimi karşıtı yazılar nedeniyle tek parti hükümetinin şimşeklerini üstüne çeker gazete. Yayımı birçok kez engellenir ve sonunda gazete kışkırtılmış bir topluluk tarafından yakılır. Zekeriya ve Sabiha Sertel'in ülkeden ayrılıp Fransa ve Azerbaycan 'da yaşamalarına yol açacak olaylar şuyle gelişir: "...Hüseyin Cahit Yalçın Tanin gazetesinde Tan'a karşı bir 'vatan cephesi' oluşturulması görevinin gazetecilere ve hür vatandaşlara düştüğünü yazdı (3 aralık). Ertesi gün (4 Aralık 1945'te) lstanbul Üniversitesi bahçesinde Orhan Birgit, Ali thsan Göğü gibi önderlerinin öncülüğünde toplanan öğrenciler ellerinde bayraklar (...) Tan basımevini basıp baskı araçlarmı kırdılar, bobinlerini yırttılar." / Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, cilt 18, s. 11199/. Ne var ki "çok parti" döneminde de ' 'sakıncalı' 'lıktan kurtulamaz, pasaport alması, yurtdışma çıkması engellenir. Dönemin başbakamnın özel izniyle pasaport edinir ve yurtdışma çıkar. Ancak bu kez de geri dönmesi yıllarca yasaklanır. Z. Sertel'in yurda dönmesini sağlamak amacıyla Kemal Sülker'in öncülüğünde başlatılan kampanya olumlu sonuçlanır ve 3 Mart 1977'de Türkiye'ye gelebilir Z. Sertel. 22
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle