03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

s B OFRA Bekri Çeşnici Pasaj'ın entelektüel Cavit'i eyoğlu, daha doğrusu tstiklâl Caddesi, şu anda savaş sonrası kentlerilerinin sokaklarını andırıyor. Sonuna geldiğı halde bir turlü bitmeyen yapım, geçenleri de dukkân sahiplerini de bin bir turlü gliçluğün içine itiyor. Ama proje ile ilgili olanlar, Beyoğlu'nun gelecekte güzelleşeceğinı, ycpyeni bir göruntuye kavuşup canlanacağını söylüyorlar. Kuşku yok, yeni Beyoğlu eskinin Beyoğlusu ya da kimilerinin nostaljisine yanıt verecek bir yer olmayacak. O, bugunün tstanbulu' nun bir parçasıdır ve yine öyle kalacaktır, bugünUn lstanbulu'nun bir parçası ve bugünün îstanbullularının rekreasyon alanı. Kendıni koruyabilmiş ender köşelerden biri olan Balıkpaıarı'm bile o tepesine koydukları garip nesnelerle acayipleştiren bir düşüncenıtı egemen olduğu bir kentte, geleceğe çok daha iyimser bakılmıyor ve kentin eski güzellikleri bir bir yok oluyor; yerlerin adlarının bile nereden kaynaklandığını bilebilmek sorun haline geliyor. Şimdikı genç kuşak "Çiçek Pasajı"nın adını bir zamanlar orada var olan çiçekçilerden aldığını nereden bilsin? Biz, Çiçek Pasajı'nı, Çiçek Pasajı iken bilen kuşaktanız ve bizim kuşağın "Pasajcı"larının ilk tanıdığı kişilerin arasında, oranın en renkli sıması olan ve kendisine Dogan Nadi tarafından "entelektüel" adı takılan Cavit bulunurdu. Biz pasaja adım attığımızda Cavit henüz Sevİç'te garsondu. Pasajın, Erzincan Kemahh olan garson ve patronları arasında enerjik, hoşsohbet oldukça açıkgöz garsonlarından olan Cavit, sonra bugunkü yerini açtı. ö n celeri tek gö/.lıı, iki katlı olan dükkânını daha sonra genişletti Cavit ve böylelikle bir yanı Çiçek Pasajı'na, bir yanı ıse Balıkpazarına bakan bir dükkân çıktı ortaya. Arkadaşlarla Cavit'e gittiğimizde genellikle Balıkpazarı'na bakan pencerenin önune oturur ve oradan gelen geçeni seyredip daha o zamanlar kira anlaşmazlığı yüzünden kapanmamış olan "Aynalı Pasajı" seyreder, kendimizi lümpenleşmemiş ya da başka bir deyişle köye dönuşnıemiş Istanbul'da yaşar sanırdık. Çiçek Pasajı'nın ve Cavit'in bir hoş yanı da hemen yandaki Balıkpazan'ndan dükkânda olmayan mezeleri alabilmenizdi. O zamanlar denizin kirliliği bu düzeye varmadığından, son derece ucuz olan istiridyelen,, tarakları balıkçıda açtırıp getirtebilirdiniz. Ya da bir zamanlar kurukahveci olan, şimdiki züccaciyenin yanındaki bahkçıdan, vitrininde yüz mumluk ampulun yandığı lakerdalar alabilir, yanına da yine tezgâhta hazır duran kırrrrîzı soğanlardan koydurabilirdiniz. Istiridyeler ile taraklar yine yerlerinde duruyorlar. Ama artık onları yemek, denizdeki cıvayı da birlikte yutmayı ve de sarılık olmayı göze almayı gerektiriyor. Artık yalnızca, lakerdayla ya da Şutte'den alınan kaşar peynirle yetin Bir akşam Cumhuriyet gazetesini katlayıp cebine koymuş olan Mustafa Ekmekçi ile birlikte Cavit'e giden arkadaşlar, 'Entelektüel'in Ekmekçi'yi görür görmez 'Beyefendi galiba Ankaralılar' demesini uzun uzun anlatırlar... Cavit'idiğerdükkânlardan ayıran, işte 'entelektüel'in buesprileri, hızlıvegüleryüzlü servisidir. Eskı kuşak "Pasajcı"ların ilk tanıdıflı kişilerin arasında, oranın en renkli siması olan ve kendisine Doflan Nadi tarafından "entelektüel" adı takılan "Cavit" bulunurdu mek zorundasınız. Doğrusu ya, Çiçek Pasajı belki Sevlç'in dışında mezelerinin ya da ızgaralarının, balıklarının iyiliğiyle tanınmış değildir. Oraya havasını veren, bir zamanlar Arjantin denen bardaklarda gelen biralar, eskiden Pasaj'ın özelliği olarak bilinen kokoreç, bol maydanozla verilen karides ile dışarıdan alınan mezeler ve atmosferiydi. Cavit'i diğer dukkânlardan ayıran ise "Entelektüel"in esprileri, hızlı ve güleryuzlü servisi olurdu. Bir akşam Cumhuriyet gazetesini katlayıp cebine koymuş olan Mustafa Ekmekçi ile birlikte Cavit'e gitmiş olan arkadaşlar, "Entelektüel"in Ekmekçi'yi görür görmez "Beyefendi galiba Ankaralılar" demesini uzun uzun anlatırlar. Bu gözlemi üzerine Cavit'e sormuşlar: Nereden anladın? Gazetesinden. Ankaralılar gazeteyi katlayıp böyle ceplerine koyarlar. Bu yanıt üzerine Mustafa Ekmekçi o gevrek kahkahalarından birini patlatıvermiş. Geçen gece dört arkadaş yine Cavit'e uğradık ve kendisine takıldık: Cavit, hâlâ Erzincanlı olmanla övüniip Erzincanlılann zekflsını anlatıyor musun? Cavit, yanıtlamak istemediği her soruya verdiği klasik yarutını yapıştırdı: No comment... Bilinen klasik mezeleri yedik. Kimi lüfer istedi kimi de palamut. Sanırım palamut isteyenler lüfer yiyenler kadar hoşnut kalmadılar. Meftler için de övgü düzen olmadı. Belkı de bu küçük aksaklıklar, ölü Beyoğlu'nun işleri azaltmış olmasından kaynaklanıyordu. Gerçekten de o gece, Cavit ahşılmışın dışında tenhacaydı. Ama yine aynı atmosfer yine aynı özenli servis vardı ve verdiğimiz hesap da doğrusu bize ucuz geldi. Istiklâl Caddesi'nin yapımı bitip yol ışıl ışıl olunca, Cavit'in de eski canlılığına kavuşacağı kesin. O zaman Cavit'te biralarınızı yudumlar ya da buğulu rakınızı içer, torik lakerdasını tadarken Istanbul'un bu gerçekten özgün meyhanesinde Beyoğlu'na yeni dönmüş olan tramvay sesini de duyabilirsiniz. 14
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle