Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
H AFTANIN KONUĞU "Camdan Kalp"in yönetmeni Fehmi Yaşar, ustalarını, sinemayı ve kendi sinemasını anlatıyor: 'Yeşilçam'da bir yabancı gibi yaşadım' Filmini, dört yıllık bir "direnme" süreci içinde, saçmalıklar ve kısır döngüler ortamında gerçekleştirebildiğini belirten senarist Fehmi Yaşar, bu ilk yönetmenlik denemesinin bir nevi hesaplaşma" olduğunu dile getiriyor. Nurl Dlkeç u son haftalarda, sinemayla ilgili henıen dilinde iki isim dolaşıyor. Söz ^ ğ i etmişçesine de hemen tüm eleştirnlerden beğeni ve merak dolu sözcükler "Fehmi Yaşar Camdan Kaip" için.. • Fehmi Yaşar, son zamanlarda ismin hem beğeni hem de merak konusu. Bu nedenle önce sinemaya merhaba deyişinle başlayalım mı sohbetimıze? • Benim, sınemadan önce pek kısa sayılmayacak bir tiyatro yaşamım vardı. 196O'ta Şehir Tiyatrolan'nın çocuk bölumunde başlamıştım. 70'li yılların sonuna doğru tiyatrodan kopma noktasına gelmiştim. Tatmin olamıyordum. Birkaç arkadaş birleşerek sokak tiyatrosu kurduk. Çoğunlukla işçilere yönelik tiyatro yapıyorduk. O günlerde sinemaya karşı ilgim artmaya başlamıştı. Bir arkadaşım sayesinde Izmit Cezaevi'nde yatmakta olan Yılmaz Giiney'le tanışmam, bir yerde sinemayla tanışmak olmuştur benim için.Onun karmaşık kişiliği bana çok ilginç gelmişti. Bir gizem taşıyordu. O günlerin saydam olma modası yoktu Güney'de... Ve güçlü yaşama isteği... Bu göruşme sonrası Güney Film'de çalışmaya başladım. "Suru"de kuçük bir rol, sonra da "Duşman"da yine küçuk bir rol ve yönetmen yardımcılığı... • Bu iki film ve bundan uzun bir Zeki ökten birlıktelıği galıba? • Zeki Öklen'ın sinemaya gösterişsiz bağlılığı beni çok etkilemışti. Benim için hâlâ etkileyicidır Okten. Hani butun hileleri bilip de kullanmayan bir kumarbaz gibidir. Bugun bir sinema ahlakım varsa, tutku ve ahlaki yönüyle Yılmaz Guney ve Zeki Okten'e çok şey borçluyumdur. Karakter yapılarımız çok uygundur. Konuşmadan anlaşabilirdik Zeki ökten 1 le. "Suru" ve "Düşman" başlangıcından sonra onun yönettiği "Faize Hiicum", "Pehlivan" ve "Ses" filmlerinin senaryolarına imza attım. • Camdan Kalp'in jeneriğtndeki "Babam ve Ustalarıma"mn gızi bu anlattıklartnda saklı gıbı? • Bana hayatta bir şey öğreten herkes ve hcr şey ustamdır benim ya da benim bir sey oğrendiğim. • SözU "Camdan Kalp"e getirmişken, burada hıraz duralım ıstersen... • 1986'da "Ses"ten sonra yönetmenlik isteğim daha da güçlendi. Senaristlik bir yerde Yeşilçam'da kalmak içindi. Çünkü Yeşilçam, Güney Film'e pek iyi bakmıyordu. O nedenle iş alma şansım azdı. Dört yıllık bir direnme sonrası gerçekleşti "Camdan Kalp"... Yalnızca Yeşilçam'ın Güney Film'e bakısı değil, sinemanın yaratım ortamındaki kısır döngü ve yaşanan saçmalıklar da beni biraz uzak tuttu bu çevreden. Zaten Yeşilçam'da hep yabancı gibi yaşadım ve öyle hissettim. Galiba Fehmi Yaşar, 1955 yılında Elblstan'da doğdu. 1984'te İstanbul Ünlversltesl Edebiyat Fakültesl Coğrafya BölOmü'nü bltlrdl. Çocuk bölOmunden başladığı Istanbul Şehlr Tlyatrolan'ndan 1982de, bir "1402'lik" olarak aynldı. 1978'de sinemayla tanısan Yaşarın İlk yönetmenlik denemesl de şu anda slnemalarda gAsterllmekte olan "Camdan Kalp"... hâlâ da öyle. Bunlardan kaynaklanan sıkıntılar bir nevi hesaplaşma fikri getirdi bana. Toplumla vc yaşadıklarımla ödeşme... Fakat filmi bıtirıp seyrettiğımde ödeşmeden çok 'odeşememe' olduğunu gördum. Çunkü sorduğum sorulara yanıt vermekten çok, biraz daha karıştı her şey... • Sınemamızın son yıllarda yaşadığı kriz ortamı, olumsuz gelışmeler ve bunların nedenlerıne dokunahm biraz... • Sınemammn bir kri/de olduğu gerçek. Ama temel krız ckonomik dcğil bence. Daha çok yaratıcıhk, inanç, ahlak ve zekâ krı/ınin yaşandığına inanıyorum. Sinema daha çok paranın şekillendirdiği bir ortam. Sahte kategori ve sınıflamalar var. Ustaları bu kadar bol, iyi filmi bu kadar az bir ortam, herhalde bı/im sinemamıza özgu. Bu görunüm, sınemamızın ne kadar spekülatif durumda olduğu fikrini verebılir. Çifte standartı terk etmek gerektiğine inanıyorum. Gunümüz sinemasının değer yargılarıyla konuşmak gerekir her şeyden önce. Buııu yapamadığımız sürece sinemamızın sorunlannı anlayabilmek mumkün değil. Turkiye sınemasının yaratmakla ilgili ınancı yok. Sorun teknik değıl, tekrar söylüyorum; duygu, zekâ, cesaret ve ınanç noksanlığı!.. • Ya çıkış yo/ları? araştıran, bu var oluşla yeryuzundekı kurulu sistem arasındaki çatışmadan ciddı sıkıntılar duyan öfkelı, inançlı ve genç sinemacıların gelmesı belki bir çıkış yolu olıışlurabilir. Burada "A Ay"ı anmak ısterim. • Genç sınemaalar deyınce, bu yıl Kültur Bakanlığı'nın sınemaalara verdığı parasal yardım buyuk lartışmalara yol açıyor. İçlerinde senin de bulunduğun pek çok genç sınemacının bu yardımdan yararlandırılmadığı göruşu hâlâ gündemde. Sen bu konudaki sorulara, 'Filmler çekılsın, seyircının karşısına çıksın, o zaman konuşuruz,' demıştın. Sanırım artık konuşma vaktı... • Ortak çıkıs yolundan söz edilemez. Umutlandığım tek şey, kendi var oluşunu 8