Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B C AŞKENT GÜNLERİ Müşerref Hekimoğlu Besteci gözüyle bir aşk masalı umhurbaşkanlığı Senfoni Orkeslrası'nın Çekoslovakya yolculuğu nedcniyle konser mevsimi erken açıldı, daha doğrusu program dışı bir miizik olayı yaşadı başkentliler. Orkestrayı Prag'da Giizel Bir Sonbahar diyerek uğurladılar. Sanai olayları başkent yaşamına başka bir boyut katar her zaman. Özellikle savaş rüzgârlan eserken güzel bir konser, güzel bir sergi, guzel bir oyun, barışa çağn gibi algılanıyor, barış özlemi de daha derinden hissediliyor. Yaşama sevinci, solarken yeşeriyor birden. Doku Galerisi'nde Orhan Peker'in yapıtlarını seyrederken ölümü de aşıyor insan. Orhan Peker'in sıcak soluğuyla dünyaya umutla yeniden gülümsüyor. Kimi kişilerde çok güzel çağrışımlar yapıyor o tablolar. Zaman tüneli aydınlanıyor, Orhan Peker "Merhaba" diyor her yerden, Ankara'dan, İstanbul'dan, Paris'ten, Tokyo'dan, Marmaris'ten, Ayvahk'tan... Nuran Tcrıioğlu'nu kutluyorum, 16 Ekim'de Candeğer Furtun'un sergisi var Urart galerisinde. Seramik dünyasından güzel bir pencere başkentlilere. Candeğer Furtun dalında çağdaş düzeye ulaşan ünlü bir sanatçımız. Bu dalın başka bir yıldızını, Alev EbüzJya'yı da Galeri Nev'de seyredeceğiz yakında. Bu düzeyde sergiler çok umut verici, çirkinlikere karşın, boyut yitiren kişilere, kuruluşlara karşın boyveren gücü de sergiliyor.. Candeğer Furtun'un sergisine benim sozlüğümde "Seramik Kraliçesi" olarak yer alan Füreyya da gelecek İstanbul'dan. Başta Büyükelçi Erdem Erner ve eşi, yakınlan, dostları sevinçle yolunu bekliyor. Bu köşede Füreyya ile ilgili bir yazımı anımsarsınız belki. Fransız dostlarımızın saygısız bir davranışına değinmiştim. Fransız Elçiliği ya da lstanbul Konsolosluğu değerli sanatçımızdan özür dilediler mi bilmem? Oysa o yazıma okurlarımızdan güzel tepkiler geldi. Kimi 14 Temmuz bayramına gitmediğini yazıyor. Değerli sanatçımıza dikkatsiz bir davranışı hoşgörmüyor, 14 Temmuz sevincini paylaşmıyorlar. Zarif bir protcsto. Tepki güzel bir olay. Bu sanatsever okurlarımızın duyarhğını hepimiz, başka alanlarda da gösterebilsek, gerektiği zaman, gereken tepkileri yansıtabilsek ne iyi olur! SHP kurultayı bu açıdan büyük ilgi topladı yansız çevrelerde. Hizipçiliğe karşı bir tepki birikimi, sağduyunun Ustünlüğü diye yorumlandı sonuçlar. Politika bir yana sanatseverlerin gündeminde bir bale olayı çok yer aldı son haftalarda. Bolşoy Balesi'nde sahnelenen yapıtlann filmlerini TV2'de seyrettiniz mi acaba? Bir dans şöleni gerçekten. İnsan vücudunun anlatım gücünü çok güzel yansıtıyor Bolşoy dansçıları. özellikle "Bir Aşk Masalı"nı büyük coşkuyla izledi sanatseverler. Coşkunun özel nedeni Nâzım Hikmet. Masahn yazan büyük ozanımız. Müziğini de Azerbaycanlı sanatçı Arif Melikof besteliyor. Bir Aşk Masah'nı ben de güzel anılar, çağrışımlarla seyrettim. Nâzım Hikmet'in yakın dostu Ekber Babayev'i düşündüm. Moskovada buluştuğumuz zaman bu baleyi seyretmemi çok istedi, ama şanssızlık, o dönem Bolvenmenin sevincini kutluyor. Azerbaycanlı besteci de güzel bir şiire yeni boyutlar katmanın mutluluğunu. Bir Aşk Masalı ilk kez Leningrad'da sahneleniyor. Nâzırn Hikmet, eşi Vera, Babayev ve Arif Melikof ile birlikte gidiyor Leıüngrad'a. Baleyi büyük coşkuyla seyrediyor, gözlerinde yaşlar, çocuklar gibi seviniyor. "Bir gün benim halkım da scyredecek!" diyor sonra... önce TV ekranında seyrettik, ama bir gün sahnede de seyredeceği? elbet. Yine Melikof'tan dinlcdiın, masalı iki sevgilinin kavuşmasıyla sona erdirmiyor Nâzım Hikmet. Dağları delerek yol alırkcn Ferhat, sular fışkırıyor birden. O da sevinçle sulara kanşıyor. Susuzluğu sona erenlerin sevinciyle çarpan yüreği bir sevgiliye kavuşmanın sevincini geride bırakıyor. Melikof ile söyleşirken saatler geçiverdi, lstanbul'a gideceğim uçağı kaçırdım, yolculuktan vazgeçtim artık. Çaydan sonra içkiler sonra yemeklerle uzadı konuşmamız. Siz benim yerimde olsanız aynı şeyi yapmaz mısınız? Bir Aşk Masalı 1960 yılında ilk kez sahnelendi galiba. Leningrad'dan sonra Moskova'da da kim bilir kaç kez Arif Melikof'un müziğiyle dans etti Bolşoy sanatçıları. Kızıl Meydaıı'daki tiyatroda gösteriyi seyredenlerden biri de genç bir Türk diplomatı. Eşi ve Paris'ten gelen bir konukla Bolşoy'a gidiyorlar. Bolşoy geceleri çok şık her zaman. Sovyet halkı en şık, en temiz elbiseleriyle geliyor tiyatroya. Paltolar, yağmurluklar çıkıyor mutlaka, çıkarmayan yabancılan tiyatro görevlileri uyarıyor, sanatçılara saygıyla bir protokol uyguluyorlar. Türk diplomat, eşi ve Paris'ten gelen konuk da bu protokole uyuyor, manto ve paltoları vestiyere bırakıyorlar. Paris'ten gelen konuk Ayşegiil Sirmen, ünlü TUrk diplomatı Numan Mcnemcncioğlu ailesinden, babası da çok yakışıklı bir diplomat Zeki Sirmen. Ayşegül Sirmen yıllardır Paris'te yaşıyor, OECD'de çalışıyor, küçük yaştan beri bale yapıyor, bale pabuçları Bolşoy'dan gidiyor. Moskova'daki dostlarını görmeye gidince gecelcrini bale seyrederek geçiriyor. Bir Aşk Masah'nı da çok seviyor. Bale sona erince kalabalık, coşku ve hayranlıkla tiyatrodan ayrılırken genç ve güzel bir kadın "Ferhat, Ferhat.." diye sesleniyor birden. Herkes şaşırıyor, bu genç kadın da dağlaun ötesinden bir Ferhat mı bekliyor, derken, genç bir adam yaklaşıyor, elinde palto ve mantolar. Parisli konuğun arkadaşı olan Türk diplomatı bu genç adam. Şimdi Dışişleri sözcü yardımcısı Ferhat Ataman. Körfez olaylarının yoğun çalışmaları arasında TV'yi seyretmeye vakit buldukça bir Aşk Masalı, Ataman çiftinde ne güzel çağrışımlar yaptı kim bilir! Moskova'daki görev sürelerinde Bolşoy gecelerini güzel yaşadılar. Dağarlarında çok güzel anılar var. Bir gün Ferhat Ataman da yazar mı acaba? Dışişlerinde yaşanan ya da yaşanmayan olaylar anı türüne büyük katkılar yapabilir bence. özellikle yaşadığımız dönem. Ancak yazmamak daha iyi galiba. Gelecek kuşaklar çok şaşırabilir! D E|der ibrahimoy'un senaryosunu Yilmaz Duru ıle yazıp yönetmenliflini yaptıjjı Bir Aşk Maşalı'nın (Ferhat ile Şirin) bir sahnesinde, Türkân Şoray. . Filmin müziöıni de Arif Melikof bestelemisti. 'Masal'ın yazan, Nâzım Hikmet... şov'da başka baleler sahneleniyordu. Babayev'den Bir Aşk Maşalı'nın öyküleini dinledim ancak. Vera Hikmet ve Arif MelikoPun anlattıklan da eklenince Bir Aşk Masalı balesinin oluşması da bir başka masal.. Arif Melikof'u Sovyetler Birliği'nde değil Ankara'da tanıdım ben. 1970'li yıllarda bir pazar günü lstanbul'a gitmeye hazırlanırken telefon çaldı. Kültür ve Türizm Bakanhğı'ndan bir görevli, Sovyetler Birliği'nden bir kokonuğu bana getirmek istiyor. Biraz durakladım, lstanbul'a gideceğimi söyleyip özür dilemeyi düşündüm. Ama yabancı konuk Moskova'dan selam getirmiş, Ekber Babayev'den. Dost selamına çok değer veririm. Konuğun hemen gelmesini söyledim. Çaydanlığı ocağa koyup bckledim. Beş on dakika sonra Arif Melikof girdi kapıdan. Eski dostlar gibi selamlaştık ve Babayev'den söz ettik hemen. Söyleşimiz masallaştı giderek. Melikof büyük ozanımız Nâzım Hikmet'in şiirini bestdeyip dansa dönüştürmek sevdasını anlattı. O sevdaya tutulduğu zaman çok genç bir besteci, Nâzım Hikmet'in karşısına dikiliyor bir gün. Bir Aşk Masah'nı bestelemekten söz ediyor ve izin istiyor. Bakü'deki ilk karşılaşmada Nâzım'ın yanındakiler biraz dudak büküyor, genç sanatçının önerisini ve de cesaretini yadırgıyorlar belki de. Ama Nâzım Hikmet çok sıcak bakıyor delikanlıya, çalışmaya başlamasını söylüyor. Çalışmaları da ilgiyle izliyor. Melikof hayli tatlı anlatıyor o dönemi. Ozan ve besteci bütünleşiyor giderek. Nâzım Hikmet piyanoya oturuyor kimi zaman, dans ediyor, kimi bölümleri konuşarak, tartışarak ortak bir çahşmayla üretiyorlar nerdeyse.. Kimi bölümlere Karadeniz rüzgârı vuruyor, halaylar çekiyorlar notalarla. Bir Aşk Maşalı'nın müziğine de Nâzım Hikmet'in şiiri yansıyor, bir baba oğul ilişkisi içinde yeni bir masal yazılıyor. Nâzım Hikmet genç bir sanatçıya gü 8