08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

c O O F R A Bekri Çeşnici Stop Birahanesi Çiçek Pasajı'nda düş kırıklığı... uğrak yeriydi ve o zamanlar, onlar çıçckçi dükkânlarının önündcn geçerek birahanelere geldiklerinden, ünlü "pasaj"a, neden "Çiçek Pasajı" dcndiğini mcrak etmezdik. (Jniversite yıllarımızda, sonraları sigortacılık dünyasında yükselecek bir aziz dost ile birlikte gittiğimiz Stop Birahanesi'nde, 60'lı yılların ortalarına doğru Avustralya'ya göçecek olan Rum garsona, "Cebimizde beş lira var, bi/e ona göre bir seyler getir" der ve hesap çıkışacak nıı, çıkışmayacak mı korkusu olmadan, o "tamam" diyene kadar demlenirdik. Her şeyi durmadan değiştiren zaman, elbette ki Çiçek Pasajı'nı da değiştirecekti. Ve öyle oldu. önce çiçekçiler gitti; yerlerini yeni birahaneler, meyhaneler aldı. Yeni yerlerin, yeni müşterileri eskileri andırmıyor, yazından, sanattan çok baska konuları konuşuyorlardı. Sonra yetmişli yıllarda bir gün daha doğrusu vc çok şükür ki, bir gece sabaha karşı, koca pasaj çöküverdi ve pasajın birahaneleri aynı anda bir bilyeli bombanın tanecikleri gibi dağılıp saçıldılar, önce Beyoğlu'na sonra da tünı lstanbul'a. Ama doğrusu ya, o birahaneler başkaydı. Bir yılı aşkın suredir Çiçek Pasajı yenilenmiş, biraz da turistlerin gözunü okşayıcı bir tekdüze düzene kavuşturulmuştu. Beğeneni olduğu kadar, hatta daha çok, karşı çıkanı da oldu. Ama ne yaparsınız, zaman yinc hükmünü icra etmişti. Genelde, pasaja uğradığımda dükkânının kapısını aralayıp içeri girdiğim "Enlelekliiel Cavit" tüm diikkân sahiplerine tercüman olurcasına, hoşnutluğunu dile getiriyor, "Çok daha iyi oldu, çok... Müşteri de temiz, eCraf da diizgiin" diyordu. Geçen hafta, yağmurun görünüşte bir afet, aslında t>ir nimet gibi Istanbul'un üstüne çöktüğü günlerden birinde, bir dostum ile Taksim'de buluştuk. Sel yolları tıkadığından, uzağa gidemeyecektik. Biraz hoşbeş etmek üzere Çiçek Pasajı'na gitmek en doğrusuydu. Çiçek Pasajı'na girince de depreşen eski anılar beni, adı hâlâ "Stop" olan köşedeki birahaneye çekti. Dükkânın görüntüsü temiz ve derli topluydu. Hatta eskiye oranla daha da derli toplu. "Palamut olup olmadığım" sorduğumu7da da, "Yok; ama hemen aldırırız köşeden" dediler. Her şey iyiydi. Eskilerden kalma alışkanlıklar da sürüyordu. Ne var ki, birazdan, teypten dayanılmaz bir "arabesk" yayılmaya başladı. Ardından da, ondan aşağı kalmayan bir Ahmet Kaya. Birkaç kez rica ile sesi kıstırdık. Bu arada, dükkânın garsonlar taratından açılan kapılan bir türlü kapanmıyor, içeri zehir gibi soğuk işliyordu. Gelen arnavutciğeri yenir gibi dcğildı. Karides "idare ediyor"du. Beş parçadan oluşan lakerdanın yanında bir de, dışarıdan alınmış pörsük ve son dercce de kötü kızartılmış yağ içmiş simsiyah bir palamut ile salaia yedik; üç bira içtik, bir buçuk şişe de ^arap. "Burası pek iyi degil" dedi arkadaşım. "Eh; ne yaparsın" dedim, "Ucu/ etin yahnisi yavan oluyor..." Meğer yanılmışım. Yahni yavan; ama et ucuzdeğilmiş! Tam 94 bin lira hesap gelince, doğrusu şaşırdım. "Balık yedik, ola ki palamul pahalanmıştır" dedim dostuma. Dukkândan çıktığımızda baktık, balıkçılarda, yediğimizden çok daha iri ve çok daha taze palamut 7 bin liraydı. Kısacası, Çiçek Pasajı, Stop Birahanesi, tam bir düş kırıklığıydı. Hem de oldukça tuzlu bir düş kırıklığı. Ama eğer yine de erkekliğin şanı Ahmet Kaya'yı dinleyıp, arada arabeske dalmak, yenmeyecek bir ciğer ile bir salata ve bayat, kötü pişmiş balık ile iki çereze 1.5 şişe şarapla birlikte 100 bin lira dolayında para vermek istiyorsanız, gidin Stop Birahanesi'ne ve görün solgun bir nostalji ne denli pahalıdır! ÎJ S ait Faik, 14 Mart 1941'de Orhan Veli'ye yazdığı mektubunun bir yerinde şöyle diyor: "Burada eski las eski hamam. Cumartesi giinleri Nisuaz'da udeba (edipler) toplanır. Ben ise bir birahane köşesi bulur, udeba mcclislcrinin, cdiplerin, kotii şairlerin im bira içerim..." Görünüşünde yazara benzemenıeye özen gösteren büyük yazarın, kötü şairler ve ediplerin validelerine söverck birasını içtiği köşe, Çiçek Pasajı birahanelerinden birinin kuytusu olamaz mı? Bu konuda tarih, hcrhangi bir açıklık getirmediğine ve Sait Faik'in de, Orhan Veli gibi, zaman zaman "Çiek Pasajı'nda görüldiiğii lanıklarla sabil olduguna göre" rahatlıkla, 'neden olmasın" diyebilir, hatta ve hatta düş gücünüzü keyfinizin emrine vererek (zaten çoğunlukla öylc olınaz mı?) 'Koca Sait'in, her cumartesi Çiçek Pasajı'ndaki küçük bir köşe birahanesine sığındığını düşünebilirsiniz. Benim kuşağımın, gençliğe ve Çiçek Pasajı'na adımını aynı anda atmış olanları, orada ne Orhan Veli'yi ne Sait'i buldular. Çünkü ikisi dc, kısa süre önce bizc armağan sayılacak yapıtlarını artlarında bırakarak genç yaşta göçüp gitmişlerdi. Ama Çiçek Pasajı hâlâ, konuşmalarını uzaktan gördüğümüz, masalarına gitmemiz söz konusu olmayan yazarların, sanatçıların bir başka yer OLANA sağlıklı bronzlaşma! CADDEBOSTAN Bağdat Cad. Uğur Apt. /10002000 268/4 / ( P a z a r dah" (Caddebostan Yapı Kredi Bonkası üstü) / hergün açığız SOLARIUM • Bir yılı aşkın bir süredir, Çiçek Pasaıı yeni bir çehre ıle karşılıyor 'müdavimlerıni' ve turıstlerı . Bu yeni göruntüde, temizlık ve 'turistik' öğeler ön planda Artık, ustune bir mermer oturtulup 'masa' yapılmış eski bira fıçıları yok ortada... Bu yeni düzenin beğeneni olduğu kadar, karşı çıkanı, yadsıyanı da var. Karahan Apt. K.2 D.7 / Tel: 148 77 13 NİŞANTAŞI Akkavak Sok. No. 19/21/10.0022.00 «££ Tel: 358 90 18360 52 05 29
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle