Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yelkenciler, rüzgâr sörfünün ilk ortaya çıktığı yıllarda, "direğı suya düşen tekne" diye alay ederek bu sporu küçümsemişlerdi. TANRILARIN er şey 1966 yılında baslamıştı", diye anımsıyor bugün 57 yaşındaki Amerikalı uçak teknisyenJ James R. Drake ve hatıralannı şöyle özetliyor: "O zamanlar meslekfaşınt Fred Payne ile degisik bir yelkenli lasarlıyorduk. Su kayagına benzer bir cisim uzerinde dururken, elimizde tutabilecegimiz bir yelken sayesinde motor giicü olmadan su uzerinde hareketimizi saglamalıydık. Bu amacla planladığımız spor aracı, aynı zamanda sadece bir çift kar kayagı fiyatında ve o derece basit ve rahat kullanımlı olmalıydı." Y Ü Z Y I L I N B O Y U N UNDAN tici firnıa bulabilmek için harekete geçti, Ne var ki bu arayış, tam dört yıl sürdü. Bu sporla ilk başta kimse ilgilenmiyor ve olaya en fazla ilgi duyması gereken yelken camiası bile, bu yeni buluşa sırt çeviriyor ve hatta, "Direği suya düşen bir tekne," diye alay konusu ediliyordu. Sonunda Hollandalı tekstil firması "Ten Cate" ile anlaşmaya varıldı. "Schweitzer" arma lisansı altında, Ten Cate firması ilk sörfleri üretmeye ba$lamı$tı. Avrupa'da tam 20 yıl sürecek olan arma patentini kendi adına geçiren Hoyle Schvveitzer, bu müthiş buluşun asıl sahibi James R. Drake'i saf dışı bırakıyordu. Bundan sonra, sörf tarihindeki aşamalar hız kazandı. 1971 yıhnda, Avrupalılar rüzgâr sörfünü, yalnızca dergilerde yayımlanan fotoğraflardan tanıyorlardı. U L U Ş U Y I "H "Dalga sörfüne yelken" Bugün yüz binlerce insaııa deniz üstünde zevkli dakikalar yaşatan ve lek başına bir endüstri dalı haline gelen "\* indsurf'ün, rüzgâr sörfünün yaratıcısı Jam s R. Drake, anılarını aktarırken şöyle devan ediyor: "Epeydir tasarladıgım bu >tni spor aracından 1966 sonbaharında bir parti esnasında, arkadasım Hoyle Schvveitzer e bahsettim." Hoyle, daha ilk anda bu fiıcri benimsemiş ve arkadaşına yardımcı olmaya karar vermişti. Drake, bu fikrini belki de o sıralarda Ameri ka'da bilhassa okyanus kıyılarında çok yaygın olan dalga sörfü'nden almıştı. Dalga sörfü, bir insanı taşıyabilecek hacitne sahip kayak biçimindeki bir teknenin üstünde ayakta durarak, okyanus gibi açık ve buyük denizlerin kilometrelerce uzaklıktan taşıdıkları 2,3 metre yüksekliğindeki "ölii dalga"lann uzerinde kayarak yapılıyordu. Dalga sörfünün geçmişi, Polenezya yerlilerinin ve Hawaii Adaları sakinlerinin atalarından devraldıkları ve dini bir temeli olan, törenlerle gerçekleştirilen, adeta "Tanrıların Oyunu" kabul edilen bir deniz sporuna dayanır. 20. yüzyılda Amerikalılar tüm okyanusların kıyılarında, bu "Tanrılar Sporu"nun hakkını vermeyi öğrendiler. Okurlarımızın bazıları, altmışlı yıllarda çok popüler olan "Beach Boys" topluluğunun "Surfing in the USA" şarkısını anımsayacak ve dalga sörfünün o yıllarda ne kadar yaygın olduğunu hemtn hatırlayacaklardır. J.Drake'ın tasarladığı sörf ise, dalga sörfünü rüzgârla harekete geçiriyordu. Drake, yelken ile direği "çatal bumba" adını verdiğimiz bir yan elips tahta ile birleştiriyor ve bu sayede, elle tutulabilir bir "arma" oluşturuyordu. Onun planını tamamlayan sonun cu parça ise armanın tekne ile birleştiği "matsal" adını verdiği hareketli bir direk ayağıydı. Işte artık yelken sporunda, asrın buluşu gerçekleşiyordu. "Direği suya düşen tekne" Drake, 21 Mayıs I967'de Angeles Marina Del Rey'de ilk denemesini yapmadan, yarattığı aletin isiediği şekilde hareket edebileceginden kusku duymuyordu. Ancak tekne uzerinde dengeli bir vaziyette ayakta durabilmenin, yelkeni sudan kaldırabilmenin ve elinde tuttuğu "çatal bumba" sayesinde armaya ve direğe gerekli eğimi vererek hareket edebilmenin bu kadar zor olabileceğini tahmin edememişti. Bu zorluklarla karşılaşan, sadece James R. Drake değildi. Her sörf öğrencisi, bu mücadeleyi er veya geç veriyordu. Yelkeni sudan kaldırırken harcanan çaba ve birkaç metre mesafe almadan kendini tekrar sulara gömülmüş bulma tehlikesi ilk bakışta çok basit gibi görünen bu sporun başarılabilmesi için gereken aşamalardı. Kendisi de tecrübeli bir dalga sörlçüsü olan Hoyle Schvveitzer, ilk denemenin verdiği olumlu sonucun üzerinden fazla vakit geçmeden, lisansanlaşmaları yapabilmek ve bir üre 0n üçünde bir şamplyon 1972 yılında ilk defa Hamburg firmasında rüzgâr sörfü Alman basınına tanıtıldı. 1973 yıhnda "VVind^urfer" adıyla Hoyle Schweitzer lisansı altında yapılan ilk seri üretimi, Fred Osterman'ın NVindglider" markası takip etti. Aynı yıl, Münih civarında birgölde Almanya'nın ilk sörf okulu açıldı. 16