23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

I • H A F T A D A N H A F T A Y A Mehmed Kemal Ayaküstü İçilen Yerler... Osmanlıda meyhane vardır, Fransızda kafe Ingılız ve Amerıkalıda bar Padışahlar akıllarına estığınde ıçkıyı yasakladı Meyhaneler Osmanlıda Rumun ve Ermenının olmuştur Belkı de Bızans'tan kalmadır meyhaneler Eskı gezı kıtaplarında meyhanelerın karşıda, (Galata ve Pera'da) olduğu yazılıdır Kımı ağırlamak ıstıyorlarsa karşıya götururler, ıçırırler, koynuna kadın koyarlar, sonra bu getıcrlermış Osmanlının ışret ettığı yer kafe ve bar değıldır, kahvesı vardır ama onlara benzemez Zaten herbırının törelerı ayrıdır Meyhanede çılıngır sofrası kurulur, daha çok rakı ıçılir Rakının çeşıt çeşıt mezelerı vardır Mezesız rakı ıçenlere acemı gözüyle bakılır Sız şımdılerde mezecilere şarkuterı dendığıne aldırmayın! Aslı bal gıbı mezecıdir Budapeşte'de bır gün dolaşıyordum, dükkânların ustunde o kargacık burgacık Macar harflerı ıle metze yazıyordu Bizım meze Osmanlı toprağından kalkmış buralara değin gelmiş, "metze" olmuştu Rakı, sofraya sürahı ıle gelir, birkaç yudumluk, küçük kadehlerle ıçılir Bır yudum rakı, bir yudum su, ardından bir lokmacık meze ince, uzun lımonata bardakları ile rakı ıçme adeti yenıdır Sanırım cumhuriyetten sonra ilkin Ankara'da başladığı, ardından her yana yayıldığı söylenır ince, uzun lımonata bardakları ıle rakı ıçilmeye başlandığından berı soğuk rakı, soğuk su da pıyasadan kalktı Başlandı rakının yanında bir çanak buz verılmeye Rakıyı getirir sofraya kor, yanında bir çanak buz da hazırdır "Q£lum, soğuk rakı yok mu?" "Buz getlrdlm ya efendlm." Buzlu rakı ıçmeyen, tıtızlenen beylere de havuz yaparlar Havuz, bır çorba kasesıne ince ince kırılmış buzları dızmek, bardağı buzlar ortasına oturtmaktır Lımonata bardağı ıle rakı ıçilmeye başladığında, yanında buz getırmek de alışkanlık oldu Böyle ıçme bıçımı, daha çok ayakta, barda dıkılmeden sonra çıktı Artık gunumuzde kahveler gıbi meyhaneler de öldu Sanatçılar, şaırler, yazarlar ıçın barlar dönemı başladı Bır tezgâhın önunde, bir taburenın ardında dıkılıyorlar, buzlu ıçkılerını yudumluyorlar Fiyatlar da kabardı, sanırsın soygunl ikı aylık evın elektrık faturası dokuz bin lıra Barda bir dostla bir, ikı tek atmak on bını buluyor Bır soyucu öyküsu anlatayım "Nebbaş"ın Arapçada anlamı, ölu soyucudur 'ölünün neslni soyacak?' demeyin bir kefenl var, onul Araplar, "Tanrı, birinci kefen soyucuya rahmet eyleslnl" derler Bunun da anlamı, gelen gıdenı aratır gıbı bır şeydir Söylentiye göre, bir kefen soyucu türemiş, ölülerin kefenlerını soyar, onunla geçınirmiş Günün birinde kefenci ölmüş Kefen soyuculuk bır meslek ya, yerine bir başkası geçmış Kimisı, bu geçenın, oğlu olduğunu söyler Yenısı de başlamış kefen soymaya Fakat iki soyucu (nebbaş) arasında küçük bır ayrım var ikinci nebbaş mezarı açar, kefeni alır, bır de ölunun üstunden geçermış Bu yüzden, "Allah birıncı kefen soyucuya rahmet etsın," demışler Eskı meyhanelerde de adamı bıraz soyarlardı, ama şımdıki ayakta fındık fıstıkla ıçılen soygunlar gıbı değil . Bahçekapı'da Dördunc. Vakıf Han'ın karşısında hem mezeci hem de tektekçı Fllip vardı Tramvay bekleyenler, havaya göre, buraya gelırler ayakta bır ikı tek atarlardı Fılıp, yanında kuçuk kuçuk mezeler verırdı Her yudumun mezesı ayrıydı Haşlanmış yarım yumurta, ya da patates, kızartılmış bir ıki dılım sucuk, türlü peynirler, muska börekleri, cığer, salam, harta şaşırmayın, adamına göre bir küçük kanepe havyar Ya şimdı barlar da ne veriyorlar? Sıyasette buyuklerımız memlekette her şey var dıye övunuyorlar Belkı her şey var, ama yiyemedikten, ıçemedikten sonral Fılip'ın asıl adı Flllpos Vavakos'tu Her şey var, ama bız yoklar ulkesınde Fılip'ın dönemını bıle arar olmadık mı?D SAIRLER SIIRLER Tarih düşermiş eskiler Sen orda bağrına ba^KM^buyuk cıleyı, ben burda en buyuk çıleyı doldurayım ekmeğe muhtaç hurrıyete muhtaç sana muhtac Sen orda dalından koparılmış bır zerdalı gıbı dur, ben burda zerdalısız bır dal gıoı durayım A KAOIR Çile Bır şıır duşmelı Bu geceye Yaşarken her mısrası Andım olsun Bır beyaz gune duşmuştu Ellerın Sabahı ararken kuytularda Geceye alışma Demış mıydım sana Bır tutsağın nefesınde buyuyen nedır dıye Duşunmuş muydun yollar boyunca Kıtapları aç, bır yerde yazar elbet Ağladığını görmedım sanma Eskı çızmelerını de Anı defterımde şeklı çızılıdır Bır şıır duşmelı Bu geceye ölurken her mısrası Son sözum olsun SULEYMAN ERDAL & £ Cezaevinden şiirler "Kuçuk bir bozkır cezaevinde yatıyorum Şıır yazmak kendimle sohbetımin bır aracı ya da blçıml Ancak insan kendı yaptığı şeylerde, hele hele soz konusu olan şlirse, aldatıcı bir tahmine kapılmamalıdır dlye duşunuyorum çoktandır Oysa burada ne şiire ilgi duyan ne de dinlemeye ıstekli birisı var. Yazdığım şliri kendıme olsun yuksek sesle okuma şansım bile yok " Bu satırlar cezaevinden yazan bır şaırın mektubundan Bır başkası şunları yazıyor "6 5 yıllık mahpusluk yaşantım içlnde şiır artık vazgeçilmez bir uğraşı oldu Dışarda ıken boyle yoğun bır beraberlığım yoktu şıırle. Ancak şııre ilgım yıne vardı " Bu da bır başka mektuptan Kalıcı şıır, ozu gereğı, guncelden de yerelden de yola çıksa evrensel boyutlu Dunya mendıl kadar kuçuldu. Artık dunyanın bir başka ucunda yazılan şilr, şalrınin terı bile soğumadan insanlara ulaşabiliyor ' Mektupları daha da uzatmak mumkun Bu sayımızda cezaevlerınden gonderılen şıırlere yer verdık Şıır cezaevlerınde de yazılıyor, şıır uzerıne duşunuluyor Bu genç arkadaşların yanına bır usta şaırın cezaevlerını, surgunlerı tanıyan bır şaırın kısa ama ozlu bır şıırını de ekledık A Kadir'ın Çile" şıırını Yaşamın ve şıırın çılesını çekenler ıçın ozellıkle m • Piyadesiyim şiirin Pek oyle buyuk adam olamadım nedense Demek kı tarıh yaratsın dıye Doğurmamış anam benı Adı sanı duyulmamış bır ozanım Kaba saba sovuyorum ışte kendı halınde kendı çapında, piyadesiyim şıırın Bır dınamıt yerleştırıyorum beynıme ve bır tek mısra başıyla fıtıllıyorum ucunu patlıyor darmadağın patlıyor paramparça patlıyor ve Bır deprem şıddetıyle sarsılıyorum Bır kelıme bulmalıyım olmadı yerine başkasını koymalı Susuyor upuzun bır gece pamuk topluyorum kanlı eılerımle Her gece talımdeyım bır masanın başında Az bır tayınla çalışıyorum sabaha kadar ekmeğını tastan çıkaran bır ısçı gıbı mutluyum ışım bıttığınde TURAN PARLAK Zor bulunur yurur gıderım kollarımda bır kucak sevgıye aç kaç hazan yaşandı kımbilır kaç haraç bıraz yamalı, bıraz yırtık artık bahar ınsın yolustune gelınlığıyle nılufer çıçeklı duvakla supursun sokakları usul usul çekerken teknesınde bır balıkçı ağlan ofkemın rahmınde buyurken yavru bır umut ne saclarını taramayı ne turkulerını ne sozlerımı unut bır damlacık kan akmamışsa sevdığıne yureğınden ve çırılçıplak etınden öfke de sevgı de zor bulunur gozlerınde ALİ HADI GÖZUTOK İki yakasında sevdamn Acının ikı yakasında İkı yakasında sevdamn Bakışan ikı sevgılıyız Sevdığımı soyle Sıcağım Nısan yağmurlarınca ağla Sermlığım olsun Alnından alnıma uzat gokkuşağını Çocuklarımızın geçeceğı ız Mutluluğu çızebıldı mı Abıdın Nadastakı ellerınle buğulanmış cama Hasretın ve umudun resmını çız Daha çok mavı Daha çok denız İkı yakasında göruş yerının Bır karışçık menzılde Sıcacık opucuğe hasretız SEZAİ SARIOĞLU 20
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle