Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
On biryaşın getirdikleri Kompozisyonlarda sınav heyecanı Istanbul'daki bir ilkokulun beşinci sınıf öğrencilerinin "sınavlı yaşam" konusunda yazdıklan "Türkçekompozisyon" kâğıtlarından sizlere aktardığımız bu örnekleri, Anadolu liseleri ve özel okullar seçme sınavları ile ilgilenen tüm anne babaların ve eğitimcilerin dikkatine sunuyoruz. Umur Bugay H epsi, ilkokul beşinci sınıf öğrencisi. Hepsi lise seçme sınavına hazırlanıyor. Hepsi onbir yaşında.. Gelecekte kendilerini nelerin beklediğini bilmeden, ailelerinin, çevrelerinin, okullarının yönlendirmeleriyle bir uzun koşuya girmişler. Nereye varır, nasıl ulaşılır? Bellı değil.. Karanlık, boğucu bir ortamın içinde, on bir yaşın getirdiği tüm sorunlarıyla, tek yönlü bir yolda koşuyorlar. Hepsine aynı uyarı yapılıyor: Koş, daha hızlı.. Daha hızlı!.. Kazanmalısın!.. Uyku, durak yok. "Oyun ne demek?.. Hele şu sınavı kazan, bir okula gir, sonra dilediğin gibi oynarsın." Parmaklar aynı yönü gösteriyor bu çocuklara. Hepsi, gergin. Hepsi bunalım içinde.. Kimi öğretmenini düşman görmeye başlamış, kimi annesini.. Tırnak yiyip, "Ben aptalın biriyim" diyorlar. "Kazanamayacağım" korkusu sarmış hepsini. Karın ağrıları, mide bulantılarıyla kıvranıyorlar.. Geçenlerde, öğretmenleri sınıfa girdi. "Kâğıtkalem çıkarın" dedi, "Kompozisyon yazacaksınız. Konu: f'asıl yaşamak isterdinız?" Çccukların, bu konuda, önceden hiçbir hazırlıkları yoktu. öğretmenleri, şunları ekledi: On bir yaşındasınız. Sınavlara hazırlanıyorsunuz. Hepinizin bir yaşam biçimi var Ailenızle, okulunuzla ilişkileriniz nasıl? Mutlu musunuz bu yaşamdan? Değilseniz, nasıl bir yaşamınız olsun isterdiniz? Çocuklar, kırk beş dakikalık ders süresi içinde, kompozisyonlarını yazıp bitirdiler. Çoğu, daha da yazmak istiyordu. Öğretmenleri, kâğıtları topladı. Bir gecede, soluksuz okudu bu kompozisyonları. "Sonuç, büyük bir patlamaydı." Birbirinden ilginç bakışlar çıkmıştı ortaya. içlerinden birkaç örnek alabümek için, "Seçim yapmak çok güçtü." Yine de bir seçim yaptı. Tek dileği bunların yayımlanması, ilgili çevrelerde yankı uyandırmasıydı.. Ben de sağlıklı, aydın genç kuşakların yetişmesi için çaba gösteren tüm eğitimcilere, annebabalara yararlı olması dileğiyte, sözü gençlere bırakıyorum. Serkan Arman: "...Üstümdeki sorumluluk duygusunu atmak için..." Ben şimdi kompozisyon yazıyorum. Elim kalemi sıkı sıkr tutuyor. Eve gidince, ödevimi yaparken, bir ara (Zaman geçince ve ödev çoksa) sıkılıyorum. Resım yapmak istıyorum. Ondan da sıkılınca, başlıyorum hayal kurmaya... llkokulu, ortaokulu, lıseyı, üniversiteyi, önOmdeki şu koca II yılı bırakıp, gelecekte geziyorum.. Saat 9.30'da kalkıp, üstümdeki sorumluluk duygusunu atıp, parka gidip sallanıp, gezip tozuyor, eğleniyorum... Annemın ayak sesleri duyulunca, pembe güzel düş bulutian bir, bir uzaklaşıyorlar. Şimdi, gelelim buraya. öğreımcnımin, "ödevinı yapmayan benı sevmiyor demektir" sözü bana çok dokundu. Eh artık, şimdi öyle denemez. ödev az, ama ödev az demek, oyuncaklanmın hepsıyle oynayacağım demek değil.. Pazar günleri, en çok istediğim şey, rahat rahat teievizyon karşısında oturmak.. Pazartesi, cuma günleri, kesin olarak, sınav günü olduğu biliniyor. Odevim bittiği zaman, gece oluyor. Kalan zamanda, her şeyi tekrar etmek olanaksız... "Smavfı yaşam toşusıTnun kahramanlan, "TurVçekompoasyon" ödevı olarak, sınavlı bir hayatın getirdikferını ve götürdüklerını anlatıyortar. Soklan safla Ca/ıkal Oerbent, Mıchael O'Donnell. Denız Şenkan, Serkan Arman. Filız GOngör. Sait Unutmaz ve Eser üırunçkapı. ara sıra, bana ders çalıştınr, ama o kadar çok bağınr ki, bildığim her şeyi unuturum. Öğrclmenim, sosyal ya da matematik anlatırken masal gibi, "Bir varmış, bir yokmuş.. Bir Ataturk varmıs. Bu Alatürk, 19 Mayıs 19l9"da Samsun'a çıkmış.." dıye anlatsaydı. Kardeşım, benim yasımda oisaydı. Hiçbir seyimi dkmescydi.. Bütun dunyada, bağırma dıye bir şey olBen, Deniz Şenkan. Bir çocuğum ve hayat masaydı (Yi da kavga diye). Bir evim otsaydı. tan istediğim, bazen olan, bazen olmayan di Issız, taaa ormanın derınlıklenndc Sadece leklcrım var Mesela, kapıda bir annem guler kendimin. Orada, kcndım yapsaydım yemeğiyüzJü, tatlı dilli. Yemeğin hazır olsun. Tabiı ki, mi ve bu ev iki katlı oisaydı. Merdiveni oisayben emir vereyım diyemem, ama o gün 5 de dı.. öğretmenim panbe ruj tOrse, hep gakrğil de 4 buçuktan 5 aldıysam, "Olsun. Bir daha dikkatli ol" deyip yanağımdan öpen bir an yüzlu oisaydı. Ben evine gidip konussaydım. nem oisaydı. Çok sevindığım bir şeyi, zamanı Bir surıi hayvanım oisaydı. Oysa, bir hayvanım biJe yok. Yağmur vağarken, gidip çamugerı göturüp yeniden yaşayabilseydim. Sınav larda hep iyi not alsam. Oğretmenime çok dik ra yatsaydım.. Keşke, insan annesının karnınkat ediyorum. Kapıda biriyle konuşurken gü dan bilgili dogsaydı. Okul olmasaydı, ama lüyor, ıçerı girince suratı asıbyor. Önumde kara oyun oisaydı. Ingiltere'ye git&evdim, arkadas değil de beyaz tahta olmasını, yazılan hep pem edinseydim. Bulutlaıa uçabilseydim. İstediğim be yazmayı islcrdim. Atatürk'un yeniden di zaman, Sinderella okaydım. Buyulu bir guctun ve kilabım oisaydı. Kıtabımı açınca, ıstediğim> rilmesıni, Anıtkabir'e gidip onu kaJdırmayı çok ısterdım. Okulun bir eğlence olmasını, sulu yere gilseydim. Ah, ne kadaı isteTdim. boyalarla butun sınıfı boyamayı, sUslemeyi çok istcrdim. Bir şömineli evim olmasını ve kışın somine öniınde mısır patlatmayı cvde oturup ayak cıyak bağırmayı çok isterdim. Babam, Dçniz Şenkan: "Onümde kara değil de beyaz tahta olmasını isterim.." Pınar Özküçuk: "Çocuklar, hayatta olmamayı tercih ediyorlar." Aslında, benı annem ler Sarıyer'deki bir koleje göndcreceklerdı. Ben, bu kolejın formalaıını çok beğendim. Bu koiejde ortaokula geçmek için •• nav yoktu. ; Ben, bu koiejde okumak isterdim. Fakat, yolun uzaklığı nedeniyle, bu 12