Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yine çelik tencereler! Aylarca taksit ödedikten sonra çelik tencere sahibi olmak yerine, mağazadan peşin parayla teker teker çelik tencere satın alın. Böylelikle bir markayı denemek ve memnun kalırsanız ikincisine yönelmek olanağını bulursunuz. malı almayı kabul edebiliyoruz? Üstelik çelik tencere, buzdolabı ya da gıda maddesi kadar önemli bir ihtiyaç da değil... Bizim çelik tencereler konusunda tüketicilere yapabileceğimiz tek öneri, ceplerinde para olduğunda çelik tencereleri peşin parayla, mağazadan teker teker satın almaları, dolayısıyla, "Acaba kandınlıyor muyuz?" kaygısını da taşımamaları. lencereleri teker teker satın almak, birini denedikten sonra eğer memnun kalınırsa ikincisini almak, memnun kalınmazsa marka değiştirmek olanağı da sağlar tüketiciye. Taksilli satışlarda tencerelerin yanı sıra müşteriye verilen bir sahan ve iki kepçenin ise, evlerimizde zaten bolca bulunan mutfak malzemelerine biriki yenisini eklemekten ötede bir işlevi olduğunu sanmıyoruz. I u haftaki konumuz yine çelik tencere... "Çeliktenceresatıcılanna ellni veren, kolunu alamıyor" başlığıyla bu köşede yayımlanan yazının üzerinden 3 ay geçti; ama biz hâlâ konuyla ilgili olarak, çok sayıda telefon ve mektup alıyoruz. Bizi arayanlann bUyUk bir bölUmü, "Ben de adlı firmaya aylardır taksit ödiiyorum. Acaba günün birinde tencere takımını alabilecek miyim?" diye soruyor. Bir diğer ke>im, hangi firmanın Urettiği çelik tencerenin daha kaliteli olduğu konusunda bizden öneri bekliyor. Bizi arayan bazı üretici firmalar, "Biz diirüst satıcıyız" diye lafa başladıktan sonra, kendi pazarlama yöntemlerini lanse etmenin yollarını arıyorlar. Bazıları, "Biz aslında ögretmeniz. Çelik tencere pazariamak ikinci işimiz ve ek gelir oluyordu, sizin bu yayınınızdan sonra olan bizim ekmek paramıza oldu," diyerek bize sitem ediyorlar... Ve çelik tencere konusunda öneriler, şikâyetler ve dileklerin bir türlU sonu gelmiyor. Bu nedenle biz bu hafta bu köşede çelik tencere konusuna bir kez daha yer vermeyi ve bize bugüne kadar yöneltilen soruları topluca yanıtlamayı uygun bulduk. Çelik tencerelerle ilgili olarak bundan sonra bize yöneltilebilecek soruları da kapsayacağını umduğumuz bu yazının ardından bu konuya uzunca bir süre ara vermek niyetindeyiz. Çelik tencereler konusunda bize en sık yöneltilen sorulardan biri, hangi firmanın dürust ya da hangi marka çelik tencerenin daha kaliteli olduğu yolunda... Ancak biz böyle bir bilgiye sahip değiliz. Okurlarımız takdir etmeliler ki, biz sadece çelik tencere ile değil, iğneden ipliğe, televizyondan buzdolabına pek çok mal konusunda yazı yazıyoruz ve herhangi bir mal ya da markanın iyi ya da kötü olduğu konusunda fikir yürütebilmek için uzmanlaşmanın, belirli kalite testlerini yaptırmış olmanın gereğine inananlardanız. Dolayısıyla bizim için kaliteli ya da kalitesiz mal, iyi ya da kötü hizmet veren servis, ancak kendi evimizde kullandığımız ürünler ve bize aktarılan tüketici şikâyetleriyle ilgili deneyimlerimizle sınırlıdır. Bu denli sınırlı verilerle yola çıkıp da şu televizyon iyi, öbürü kötü, şu çelik tencere iyi, öbürü kalitesiz demek, sanırız insafsızlık olur. Bize yöneltilen sorulardan bir başkası ise, aylardan beri taksit ödeyen tüketicilerle ilgili. "Çeliktenceretakımı" satın almak üzere senet imzalamış ve aylardan beri taksit ödeyen tüketıcıler, "Acaba vaat edilen tarihte çelik tencereler bize teslim edilecek mi?" diye soruyorlar. Bir bölUm tüketici ise, bir süre taksit ödedikten sonra maddi durumu elvermediği için taksitlerini geri almak ve çelik tencere satın almaktan vazgeçmek istediğinden, ancak satıcı firmanın bunu kabul etmediğinden yakınıyor. öncelikle şunu açıkça belirtmek isteriz. Biz çelik tencere piyasasıyla ilgili olarak bugüne kadar, "Taksidimi son kunışuna ka dar odedim; ama beni dolandırdılar, çelik tenceremi alamadım," diyen tüketiciye rastlamadık. Dolayısıyla bu konuda kaygı duymaya gerek yok. Ancak bizim anlayamadığımız bir başka nokta var. Buzdolabından televizyona, konfeksiyon ürünlerinden mobilyaya, hatta gıdaya kadar tüm malların ilk taksidini ödediğimiz an evimizde görmeye alışmış bir toplum olarak, nasıl oluyor da çelik tencere konusunda önce taksitleri ödeyip, sonra İyi bir kahvaltıda yağ ve reçele yer yok Değinmek istediğimiz son bir nokta, belki Ev Ekonomisi köşesiyle doğrudan ilgili değil, ama ülkemizde eğitimcilerin üzücü durumlarını gözler önüne seriyor. Çelik tencere pazarlamacılarını eleştiren yazımızın ardından Istanbul'dan, Izmir'den, Bursadan, Adana'dan, Ankara'dan, lafın kısası, yurdun dört bir yanından çok sayıda pazarlamacı bizi aradı ve kendi yöntemlerinin "ne denli namuslu" olduğu konusunda bizi ikna etmeye çalıştı. GörüştüğümUz pazarlamacıların yüzde 80'i öğretmen olduklarını, boş zamanlannda ve yaz aylarında geçim sıkıntısı nedeniyle ikinci iş olarak çelik tencere pazarladıklarını belirtiyorlardı. Çoğu, çelik tencerelerin tanıtımını hiçbir ücret almadan yaptıldarını, ancak tanıtım sırasında satış yaparlarsa, aldıkları ilk taksidin kendi ceplerine girdiğini belirtiyorlardı. Çocuklarımızın geleceğini teslim ettiğimiz eğitimcilerin, maddi sorunlar nedeniyle kapı kapı dolaşıp, enerjilerini çelik tencere satabilmek için tükettiklerini düşünmek, üzerinde özellikle hükümetin önemle durmasını gerektiren bir konu olarak dikkati çekiyordu. D ra Uzerine şeker serpllmis greyfurt da sabah Prof. BaysaVa göre kuvvetli bir sabah kahvaltısı 1 kahvaltısında lezzetli bir C vitamini kaynagı bardak süt, 12 dilim ekmek, 1 domates ya da portakal olabilir." Prof. Ayşe Baysal, sucuk ya da salamın ve 1 yumurta ya da peynir veya tahin pekmezden da kaliteli olmak koşuluyla protein açısından zengin olduğunu ve yumurta ya da peyoluşuyor. niri ikame edecek ölçülerde sabah kahval G eçen hafta bu köşede, okul çağındaki çocukların derslerine gösterilen özenin beslenmelerine de gösterilmesi gereğinin altını çizmiş ve çocukların sabah iyi bir kahvaltı etmeden okula gönderilrnemelerini belirtmiştik. Bu yazı üzerine bizi arayan okurlarımız "iyi bir kahvaltı ne demektir, hangi yiyecekleri içermelidir?" sorusunu sordular. Bu soruyu aktardığımız Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Prof. Ayşe Baysal iyi bir sabah kahvaltısını şöyle tanımladı: "Okul çagındaki cocuklar için iyi bir sabah kahvaltısı bir yumurta ya da aynı biiyüklukle peynir, bir bardak süt, mevsimlne gore bir domates ya da bir portakal ve bir iki dilim ekmekten oluşabilir. Kger çocuk yumurta ya da peynirden bir süre sonra bıkarsa onların yerine tahinpekmez konabllir. Tabii süt ve domatesle birlikte... Çocuk eger domates ya da portakal yemek islemezsc bu kez de onların yerine C vitamini içeren başka yiyecekler yedirilebilir. Örneğin mevsimine göre mandalina ya da ycşil sivri biber verilebilir. Zaman zaman da taze yapılmış limonata içirilebilir. Ancak sabah kahvallısında çocuğa hem limonata hem de süt belki fazla gelebllir. Yine ikiye kesildikten ya da dilimlendikten son tılarında yer alabileceğini belirtiyor. Prof. Baysal'ın önerilerini özetleyecek olursak, "kuvvetli bir sabah kahvaltısı" yumurta ya da aynı büyüklükte beyaz peynir ya da aynı miktarda tahinpekmez ya da sucuksalam, yanında bir bardak süt ya da ayran, yanında bir domates, portakal, mandalina, sivri biber ya da limonata ve bir iki dilim ekmekten oluşur. Bilindiği gibi yumurta grubu protein gereksinınesini, sebzemeyveler vitamin gereksinmesini karşılar. Süt ya da ayran, kemiklerin sağlığı için gerekli kalsiyumu içerir. Dolayısıyla özellikle iştahsız çocuklarda birbirlerini ikame edebilecek yiyeceklerden her birini haftanın bir günü sofraya koymakla çocuğun sabah kahvaltısı alışkanlığını daha kolay kazanması ve tabağındaki yiyecekleri fazla zorlanmadan yemesi sağlanabilir. Prof. Baysal'ın sabah kahvaltısı reçetelerinde dikkati çeken bir konu da, çoğumuzun sofrasında demirbaş olan yağ ve reçele, bu mönülerde hiç yer verilmemiş olması. Bu yazıyı okuduktan sonra herhalde sabah kahvaltısında 3 dilim yağlı reçelli ekmek yedirerek okula gönderdiğimiz çocuklarımız için "aman ne giizel kahvaltı etti" diyemeyeceğiz ve çocuğumuza bir dilim daha yağlı reçelli ekmek yemesi için ısrarda bulunmak yerine bir bardak süt içirmeye ya da bir portakal yedirmeye çalışacağız. | j 24