25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ver bi fiyat şu Kehribar'a Tespih peşindeyiz. Hacılarla, hocalarla işimiz. Karşımızdaki hacı, "ttalya'sı, Japonya'sı, hatta komünist Çin'i bile tslam âlemine tesbih yapıp satıyor" diye dizini dövmekte... de, Erzurum Taşı'ndan yapılma en küçük boy tespih 3 bin liradan satılıyormuş. "Bir zamaıılar, katalin denilen taşlar kutuk halinde Alaşörtulu kadın, "Tespih var mı?" manya ve Çekoslavakya'dan ithal" edilirmiş. diye sordu. Tepesinden sarkan Şimdi, piyasada Nakro adlı bir maden geçerdeste, deste tespihleri görmü liymiş. "Kuka'dan sonra Pelesenk tespih geyor gibiydi. Ak sakallı Hacı, lir"miş. Daha sonra ağaç tespihler sıralanıyor. "Var kızım" diye kalktı yerin " ö d ağacı, amber ağacı, yılan ağacı, gül ağaden, "Nasd bi şey istersin?" Müş cı... Dayanıklı ağaçlar bunlar. Çoğu Amerika terinin yoksulluğu gözle görülür cinstendi. tarafından gelir..:' Son üç sırayı fildişi, kehriZeytin yeşili mantosu soluk, gözleri çökıiktu. bar, akik alıyor... Bunlardan bir 33'lük sahibi "Ucuz bi şey" diyemedi. Elinden sıkıca tuttu olan, "varlıkh" sayılıyor. "Kimisi çekip eğleğu kız çocuğunu göstererek, "Bunun için ada nir"miş, "Kimisi zikir yapar"mış, "Kimisi de mıştım da..." dedi. "Evliyaya..." Hacı hemen namaz arasında çeker"miş. Bu yıl Araplar gelanladı. Içeriden yuz lirahk plastik bir tespih memiş. Hacı derinden bir iç çekip, "Esnaf dugetirip kadının avucuna bıraktı... Delikanlının man oldıı" dedi. "Kan ağlıyo valla. En azınbiri, yerde yığıh duran elden düşme üniversite dan bir milyarlık doviz kaybı var..." giriş sınavı hazırlık kitaplarından seçmek için, Tespih konusunda daha derin bilgi edinebilçömeldi. Az sonra, yaşlı bir adamla, kızı yaş mek için, Sahaflar'dan Kapalıçarşı'ya dogru larında genç bir kadın geldi. "Kırkbir Yasin"i yiirüyoru/. "Tespihçilikte hcpiınizin hocasıdır" istediler, "Kuranı Kerim'in otuz ciizii amma dedikleri Hacı Cemil'i anyoruz. "Bedeslenin beyaz basması olacak", diye tutturdu genç ka içinde. Önce sola, sonra saga. Birkaç dıikkân dın. Hacı ne getirdiyse, beğendiremedi. Hep gectikten sonra.. Üstünde yazar." ...Hacı, oksine elinin ucuyla bakıp, "Cık, bu diil amıca kalı göbegi, catık kaşları, yeni kırlaşmıs çembeyaz olacak", diye geri çevirdi. Hacı sinirlenber sakalıyla ters birine benziyor. Vitrininde di. 'Kâbe görmüş, bunca kitap okumuş adambirbirinden degerli tespihler özenle sergilenidan daha mı iyi bileceksin?' demeye getirdi... Deiikanlı, aradığı kitabı bulup, doğruldu. Kcten pantolonunun cebinden çıkardığı parayı Hacı'ya uzattı, "Bin liramız var ama..." dedi. Hacı başını salladı, "500 eksik ya, neyse.. Al bakalım".. Bize döndu, "Çogu fakir cocuklan buDİarın" dedi. "Zenginler çocuklarına yeni kitap alır. Bizim evi görseniz, tavana kadar böyle kilap dolu.. İşe yarıyor, bak... Sevaptır..." UMUR BUGAY B yor. Dükkânmın içinde iki Idşinin yan yana durabilmesi guç. Köstekli bir saat ustune değer belirlcmesi vapılana dek kapısının oniinde bekledik. "Selamınaleyküm" dedigimi/de, sanınm biraz da saalı kaçırmış olmanın sıkıntısıyla, çattı kaşlarını: Aleykumselam.. Buyurun. Cemil bey? Eveeet... Tespihlerle ilgili bir araştırma yapıyoruz da, bu konuda sizin geniş bilginiz oldugunu soylediler. Estağfurullah.. Eksik olmasınlar da efendim, biı bu mcslekte yeniyiz. Heniiz iki yıl oldu tespihçilige başlıyalı. Asıl meslegimiz kuyumculuktur. Bilgi isterseni/, Parisli'yc gideceksiniz.. Eski eserler. Ve bilhassa tespihler konusunda, bu çarşıda, ondan daha malumattar kişi yoktur. Çok teşekkiir ederiz. İyi işler... Amin, ciimlemize... Parisli, tezgâhının arkasında şimşir taneli bir tespihin üstüne yumulmuş, gümüş imame takıyordu. Içeriye girdik, selamladık. Işini bitirmeden, oralı olmadı. Bir süre, ayakta bekle dik. Düğünıü atıp kalktı, "Hoş geldiniz" dedi. Yumuşak yilzli), yanakları sarkık, sakalsız. tslamcı âlimjeıden ama öteki hacılara benzer yanı yok. "Üniiniiz neden Parisli?" sorumu, önem vermez biçimde el sallayıp, "Oralarda okudum da" diye yanıtladı. Kendinden söz etmeyi sevmiyor, bilgisini saklanııyor, o konuda alçakgönullu değil... "Bunu unutma" deyip daldan dala atlıyor. Oükkânın içi 4 metrekareyi gcçmcz. "Neden terliyorsun evladım?" diye sorup yanıt beklcmeden, "Ter iyi bir şeydir ama tuzdan kaçın", diye sürdürüyor. "Ne içiyorsun bakiim sen öyle?.. Ter iyi. Toksin atıyorsun da aman evladım iişüıme. Belin falan tutulur. Yaa, iste o fena. Bakın, şimdi toksin dedim aklıma geldi. Siz gazetecisiniz, bunu yazın. Bu milli bir dava..." Sinirli, ellerini tezgâhın Ustünde gczdirip okkalı bir küfılr arıyor: Ulan eşşoğ .'ler! Hıç küçdk çişten para alınır mı? Vicdansız herifler. Düşunun, uç çocufiuyla bir kadın Nuruosmaniye'de dolaşıyor. Uçünun de çişi geldi. Ne yapacak o kadın? Üçiıne de kırk liradan para ödeyip.. Buyük çiş tutulur, ona bir şey demiyorum ama bunu tutarsan hasta olur böbrekler.. Her turlu illet gelir. Bunu yazın çocuklar. Bunu yazarsanız size tespihi de anlatırım, istediğiniz her şeyi de.. Parish'nin dergâhına girdiğimizde saat 13.30'du. Zaman nasıl geçti, bu tatlı dilli, hırçın yaşlıyı nasıl 17.00'ye dek bir bardak su bile içmeden, dinledik? Anlaşılması guç.. Nc soracak olsam, "Geliyorum, ona da geliyorum. Lafını unutma" diye ağzıma tıkıyor. Tespihin oluşumuna da öyle girdi: Zikredelim diyor Allah. Yeryüzünde ne kadar yaratık varsa, (Ayette mevcudat diye geçer) hepsi zikreder. İki türlü gıda var. Biri, yiyip, içip, ...mak. ötcki de, manevi gıda. Elden geldiğince, zikredeceksin. ..tun sıkışınca, "Allah" diyorsun da, gucun varken niye dcmıyorsun?.. Güçlüyken iyilik yapacaksın. Elden, ayaktan düştükten sonra... Zaten, gözüıı görmez, kolun tutmaz, Hacıvat ölmüş (Eliyle al! tarafı gösteriyor)... Kötulük istesen de yapamazsın... Üstumüzdc istediği etkiyi yaratmaktaıı memnun. Izleyiciden tepki alan tiyatıo oyuncusu gibi rahatladı. "Kusura bakmayın" dedi, "Ben biraz böyle küfürlü konuşurum." Tespihleri, ağaç, taş, kemik, maden olarak dört ana sınıfa ayırıyor. Tespihin en ilkel biçimi, iki keseden birine çakıltaşı doldurduktan sonra, boş keseye doludan alınan taşların tek tek aktarılmasıymış. Tkşların delinerek ipe dizilmesi, daha sonra düşünülmüş. "Tespihler, tane adedine göre de 33'luk, 99'luk, 500'lük, l(XK)'lik olarak sınıflandırılır" mış. Çok taneli tespihler, "uzun süre zikredenler", dünyadan elini eteğini çekmiş, bir köşede "ibadet edenler" içinmiş. Ister, istemez, "Neden 33'lük de, 34'luk degil?" sorusu geliyor ınsanın aklına. Parisli "öyle" diyor, "Nedeni yok o işin. Peygamberimiz yerden bir avuç çakıl taşı almıs. Saymış, 32 tane. 8una bir de hurına çekirdegi ilave etmiş, 33 olmuş..." Asık yiızlü iki esmer adam gelip, kapıya durdu. Biri elindeki kumaşa sarılı Kuran'ı gösterdi: Şöyle bir şey var bakar mıydınız? Parisli, gösterisinin bu en şatafatlı bölümünde, böyle bir münasebetsizlik beklemiyordu. Adamların yüzüne bile bakmadan, "Hayır, bakmam" dedi. Bu kez, öteki adam bir tespih çıkardı cebinden: Baba, şuna bi fiyat ver baıi. Kehribar... Parisli, gözümüzün içine alaycı bir bakış atıp, üstünde "Danışma ücrete tabidir" yazılı duvarda asılı duran levhayı gösterdi: Bakın, orada ne yazıyor? Beyazıt'ta, Sahaflar Çarşısı'ndayız. El yazması kitabı, seccadesi, çubuğu, takkesi misvak'ı, kokusu, her çeşit tespıhiyle çarşıda ümmeti Müsluman'ın arayıp da bulamayacağı bir şey yok gibi.. Adnan Hoca'dan bir, "Kurtancı" gibi söz ediliyor burada: Okumuş, yüksek okul bitirmiş adanı. Her konuda derin malumatı var. Elimize, "Evolusyon" adlı bir kitapçık sıkıştırılıyor. "Oku şunu Allahaşkına. Şimdi söyle bakalım, sen maymundan mı olmasın?" Bakışıyoruz. "Evet" demek çok aptalca olur. Suskunluğumu7 olumlu bulunup, "Ha, sorarım. Sen bir ceninin mahsulu degil misin? Ananın babanın kanını, şeklini taşımıyor musun?" diye bastırılıyor.. "Evolusyon"u Profesör Duane T.Gish, Darwin'in "Türlerin Kökeni" adlı kitabını çürütmek amacıyla hazırlamış. Doçent Doktor Adem Tatlı olduğu gibi çevirmiş. Kitapçık bugüne dek 40 bin adet dağıtılmış. Onuncu baskısı. tlk sekiz baskısı, "Beyniniz yıkandı mı?" adıyla yayımlanmış. Tespih peşindeyiz. Hacılarla hocalarla işimiz. tstanbul'un ııemli, boğucu yaz günlerinden biri. Durduğumuz yerde terliyoruz. Hacı, "İtalva'sı, Japonya'sı, hatta komünist Çin'i bile tslam âlemine tespih yapıp satıyor" diye dizini dövüyor. "Hac'dan dönenler eli boş gelemez. Dostuna, komsusuna birer hediye getirecck mutlaka. Alıyor beş para etmez gâvur malı tespihi, getiriyor. Alınca da en a/ yüz tane birden alır. Gunah degil mi? Getirmeyin, bizde hepsi var diyoruz... Ne fayda? Diinyanın dövizi gidiyor." Bilinen bin çeşit tespih varmış. Günümtızde adı sayılabilenler 2030'u geçmiyor. "Kn kıymetlisi kuka tespihtir" dedi Hacı, "Hele üstü yakutla, pırlantayla işlenirse, 5 milyon liraya kadar gider". Kuka'nın aslı Hindistan cevizinin iç kabuğundan elde edilirmiş. Türkiyede tespih yapımında Erzurum Taşı'ndan başka taş kullanılmıyor. "O da hafif taştır" diye ekliyor Hacı, "Yere düşiince kınlıverir". Yine 10 Fotoğraf: UĞUR GÜNYÜZ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle