Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bilim alanında ülkeler • • sıralamasında Türkiye 15 T ) T T TTy^"TX| ; yıllık bir sürede ancak bir | j 1 I J I I V I I 3 M" "V basamak yükselebilmişken, . 1981'i izleyen üç yılda ^ ^ i ^ i T t T T T i r r v n * l T T T 7 T T r inerek 45. sıraya düştü. V J JyAVj.J/A X V y ± V 1\L^J Bunun nedenleri arasında yükseköğretimde sayıya PROF. DR. ALTAN ONAT gereğinden çok ağırlık tst nbul verip, kaliteyi ihmal etme " *>••*«£»• Cenahpa,. T>P F a küit«ı uygulamasının önemli yeri ojreüm uyesi vardır. ilimsel araştırmalar bir milletin gelişmesine önemli katkıda bulunduğu gibi, bu gelişmeyi yansıtan bir göstergedir de. Sanayileşmiş ülkeler sürekli yaptıkları araştırmalarla, yeni bilgi üretip, bunları uygulamaya koyarak teknolojik gelişmeler yaratabilmektedir. Halbuki gelişmekteki ülkeler bu yaraücüıktan yoksundur. Gilçlerini bilim ve teknolojiden alan gelişmiş ülkelerin şimdiki seviyelerini yansıtan başlıca göstergelerden biri de mevcut araştırıcı sayısı olmaktadır. Bilgi iletişimi dünyamızda öylesine gelişmiştir ki, sürekli olarak çıkarılan belirli rehberlerde yayımJanan veriler aracılığıyla tüm ülkelerin, bu meyanda yurdumuzun uluslararası dergilere geçen bilimsel araştırmaları hakkında sayısal fikir edinilcbilir. Hir Ulkedeki 1 araştırıcı sayısının hem milli gelir," hem de (hatta daha iyi bir şekilde) memleketin enerji |!) tüketimi gibi, kalkınma düzeyini belirleyen diğer göstergelerle bağıntılı gittiği tesbit cdilmiştir. üstüste dört basamak f T İ H I ? | T T V l l R IVrT T V I A V/Z/• Türkiye'nin önümüzdeki yıllafda Hong Kong veya Singapur gibi ülkelerin de gerisinde kalması beklenebilir. şamayışımızın sebepleri, bu makalede tahlil edilemeyecek kadar çok yönlüdür. Bunların arasına yurdumuzda araştırma ve geliştirmeye ayrılan tahsisatın nisbi sınırlılığı, bazı gerekli teçhizatın eksikliği, genç araştırıcıların kurumlarındaki faaliyetlerini, geleceğe güvenle bakarcasına sürdürememeleri, bireyler arası ve ekipler arası işbirliği eksikliği gibi etkenler girer. Bu unsurlann yarunda, sayıya gereğinden fazla önem verip kalrteyi ihmal etme diye özetlenebilecek bir tercihi burada vurgulayarek eleştirmek istcrim. Daha önce de ülkemizde varlığı inkâr edilemeyecek bu eğilim, son on yıl kadardır iyice belirginleşmiştir. Hedefler, hızla artan sayıda üniversite kurulması, öğrenci alınması, verilen mezunların, yetiştirilen hekim sayısının süratle tırmanmasında yoğunlaşmıştır. Ögretim üyesi sayısının kısıtlı görüldüğü durumlarda, tecrübesiz öğretim elemanları ile ikame yolu tercih edilmiştir. Yazılan bilimsel makaleler, araştırmalar ve tezlerin standardımn yüksekliği yerine, sayılarının bol olması, akademik terfilerde esası teşkil etmiştir. Halbuki, gerçeği ortaya koyan veya ona yaklaşan bir araştırmanın, onun uzaklarında dolaşan on çalışmadan daha değerli olduğu herkesçe açıktır. Bilimde çok önemli olan yaratıcılığın, zekâ ve çalışma üslünlüğüne sahip kişiler arasında uygun ortamı bulabilen azınlığın imtiyazında olduğu vc olacağı hatırdan çıkarılmamalıdır. 1 / 7 uyduramadıkça Son yıllarda orta ve küçük çaptaki birçok devlet, bilim alanında hızla gelişerek paylarını yükseltmektedir. 7n Bu hıza ayak B Son üç yıldır geriliyoruz: Tayland ve Güney Kore bizden önde... Türkiye'nin bilimde dünyadaki yerini ve gidişini öğrenmek amacıyla, yukarıda andığım ve 18 yıldır Philadelphia şehrinde yayımlanan rehberden iki gösterge alınıp kullanılabilir.1" Bunlardan biri yazar sayısı açısından ülkeler arasındaki sıralamamız, diğeri de yazar (yani araştırıcı) sayısmda dünyadaki payımız. önce dünyadaki sıralamamıza göz atalım. Bu hususta, geçmişte basınyaym organlarıını/.da bazı kanşıklıklara surüklemiş olan bir noktanın peşinen açıklığa kavuşması gerek. Sözü edilen rehberde, Birleşik Kraliyet (Ingiltcre) son yıllara kadar dört ayrı ülke; Federal Almanya ile Demokratik Almanya da 1972 yılından önce tek ulke inıis gibi yer alrnakta idi. Buna uymak anlanısız olacağı ve standart ölçutlerden uzaklaşmak ifadc edeceği için, bunun ycrine siyasi devlet kriteri burada kullanılacaktır. Ve rehberde de birkaç yıldır uygulanmaktadır. Buna göre, araştırıcı sayısı bakımından Türkiye'nin dünyadaki yeri 1967 yılında 42'ncilik idi. Bu sıra u/un yıllar değişmedi. îçe kapanıklıktan kurtulmak... Buna göre bilim ve teknolojide daha hızlı ileri gitmek amacıyla, ekonomide dışa açılmanın yıllardır uygulandığı ülkemizde, bilimde surdurülen nisbi içe kapanıklıktan kurtulmaya, uluslararası rekabete açılmaya yönelik bir politika, üniversitelerde benimsenmelidir. Bu cümleden olmak üzere, kütüphaneler çok daha güçlendirilmeli, yurtdışı temaslar sıklaştırılmalı, daha fazla gcnv uzman ileri ülke merkezlerine en az bir yıl süre ile gönderilmeli, ekip çalışması yapabilecek bireyler yöneticilerce teşvik edilmeli, uluslararası düzeyde kendini göstermeye başlamış gençler ve bunu ispat etmiş öğretim üyeleri, araştırmaları için gerekli hem teçhizat, hem de uygun asistanlarla desteklenmeli, kurumlarında bunların ağırlığı olmalıdır. Üniversitelerde her kademede olgun, basiretli, uyanık yöneticilerin rolu, bu gelişmeler için kaçınılmazdır. Kendi ölçümUzde de olsa, bilim ve teknolojide dünyanın başdöndürücü temposundan son üç yıldaki gibi geri kalmamak üzere, gerekli tedbirlerin yetkililerce alınması en içten dileğimizdir. U 1. Onat, A.: Ülkemizde Üst DUzeyde Bilim ve Tıp Araştırmalannın Niceliğine Genel Bir Bakış. Cerrahpaşa Tıp Fak. Derg. 13: 240, 1982 2. Who is Publishing in Science (1975 Annual), Institutc for Scientific Information, Philadelphia. 3. Current Contents Address Directory Science and Technology. (1984 Annual). ISI, Philadelphia. 4. Onat, A.: TUrkiye'deki Uluslararası Bilim ve Tıp Arastırıcılan 197983. Acta Pharmaceut. Turc. 27: 68, 1983. yılında dünyanın % 44'Unü temsil eden Amerika Birleşik Devletleri'nin payının I984'tc °7a 39'a düşmesi olayının altında, bilimde orta ve 1974'te Pakistan'ı geçmek suretiyle 197881 küçük çaptaki birçok devletin daha hızlı gelidöneminde en iyi sıraya, 41'inciiiğe yüksele şerek paylarını yükseltmesi keyfiyeti yatar. Bu bildik. 70'li yılların süiıunda ülkemizi geçen küçük devletlerin hızına ayak uyduramadıkÇin'in yerine, Iran'ın altımıza düşmesiyle du ça, Türkiye'yi önümüzdeki yıllarda Hongrıım değişmedi. Böylece, üst üste 15 yıllık uzun Kong veya Singapur gibi ülkelerin de geçmesi bir dönemdc sarfettiğimiz çaba ile, ülkeler sı beklenebilir. ralamasında ancak bir basamak yükselmiştik. 1981'den sonra, maalesef, üç yıla kadar kısa bir sürede üst üste dört kademe kaybederek, Teknolojide de 45' inciliğe düştüğümüz anlaşılmaktadır. önümüze şu ülkeler geçmiştir: 1982'de Suudi Ara potansiyelimizin gerisindeyiz bistan, 1983'tt .ayland, 1984'te de Portekiz ve Güney Kore. Acaba bilim ve teknolojide ülkemizin yeri Araştırıcı sayısı bakımından dünyadaki payımıza gelince"1 Yeryüzündeki araştırıcı ve potansiyeli bu rehberde anıldığı gibi midir? 1.000 olarak varsayılırsa, ülkemizin payı Bu alanda hâlen hangi sırayı almamız gerçekçi 1967'de 0.47'den 1974'te 0.60'a, 1981'de görünür? Bunu değerlendirmek için birkaç di0.78'e yükselmiş, 1982'de 0.71'e düşmüş, ğer alana bakmakta yarar yar. Otuz Avrupa I983'te 0.74'e çıkmış ve 1984'te de 0.75'e düş Ulkesi arasında bilimde 25'inci sıraya düşmemüştür. Son üç yıla ait düşüş, önceki eğilimle mizi, futbolda son beş yıldaki yerimizin tzkarşılaştırınca, istatistiki açıdan çok anlamlı landa'dan sonra ve Arnavutluk'la aynı dır. Daha da önemlisi, yazar sayısında 1980 teviyede 26'ncı veya 27'nci olmamızla kıyas larsak, durum anormal görünmeyebilir. Oysa uluslararası karşılaştırmalarda en önemli tek gösterge olarak kullanılan milli gelir istati.stiklerinde, dünyada 31 'inci sırayı işgal eden memleketimizin, elektrik tüketimi gibi yine çok önemli bir alanda 35'incilik dolayında bulunduğunu dikkate almak gerek.<;) Bilimde bu sıralarda yer alabilmemiz için şimdiki araştırıcı sayısını üç katına yükseltip 33'üncülUkte bıılunan Yunanistan ile Bulgaristan seviyesine ulaşmamız gerekiyor. Bu gö/lemlerden çıkarılabilecek sonuç, Türkiye'nin bilimde son yirmi yılda potansiyelinin altında bir yer işgal ettiği, izafi durumunu uzun yıllar içerisinde hafifçe düzelttiği Bilimde ilerlemenin yolu: Sayı değil, kalite halde, 1982'den beri gerileme eğilimine girdiği keyfiyetidir. Bilim ve teknolojide potansiyelimize yakla 14