Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
I ocukluğumdan beri, buluş peşinde koşanlara, özel bir sevgi beslerim. Amcam, sürekIi kazılar yapar, hazine arardı. Babam da olmadık araçları birbiriyle bağdaştırmaya çalışır, günlerce uğraşır, tam sonuna gelmişken ortaya önemli biı teknık aksaklık çıkar, hepsini tekmeleyıp bodruma atardı. Türklerin kahraman olduğu kadar, yaratıcı da olduğunu söyler, "Tayyareyi de Tayyar adında bir Türk bulmu^tur" derdi. Bu yüzden, gazeteden arayıp, "Bir mucitle röportaj yapar mısın?" dıye sordukları zaman, sevindim. Baba özlcmımi gidcrecek, biraz da çocukluk gunlerımc dönecektim Selahattin Tonoz, "Onemli, önemsiz, bazılan demode olmuş, muhlelif konularda kırklan fazla buluşum oldu" diyor, "Bazılan T.C. ve yabancı ulkelerden patentlidir. Otuz yıldır buluşlanmla geçiniyorum. İşim bu." Ç Deniz suyunu yakarak enerji sorununa çözüm getiren, uçakları füze saldınlarından koruyabilen sistemi buldu... SELAHADDtN TONOZ Arkadaşım Uğur Günyüz'le Cihangir'deki evine gittiğimizde, bizi kapıda karşıladı. Sağlıklı, neşeli görünüyordu. Çok şey anlatacağı beüiydi. Yemek masasının üstünde, "Henüz dünyada düşünülmemiş, çok önemli ve büyük" buluşu duruyordu. Bunlardan biri, özel bir ray ve sehpa üstüne oturtulmuş eski model körüklü bir fotoğraf makinesi görünümündeydi. ötekini anlamamız olanaksızdı. Ustadın açıklamasını bekledik. Eşi kahvelerimizi getirdi. Sigaralarımızı yaktık. özel yaşamı üstüne yönelttiğimiz sorularla, söyleşimiz başladı. Hiç çocuklan olmamış. tlk eşi 1979'da ölmüş. "Yengeniz ikinci esimdir" diye, bir köşede sessizce oturan karısını gösterdi. "Eksik olmasın, beni bu çalışmalara yeniden tesvik etti, yeniden hayaU döndürdii." Ulkedeki ilgisizlığe küsüp, on yıla yakın, hiçbir çalışma yapmamış. Üstat, kabına sığamıyor. Bir gün önce oturmuş, tarih sırasıyla, buluşlarını yazmış. "Bunu sizin için hazırladım" dedi. Başlangıçta, uzun yıllar buluşlanyla evine kapanmış, kimseye sorunlarını açamamış, sesini duyuramamış birinin kapısını çaldığımı sanmıştım. Oysa, Ustat bir zamanlar gazetecilik bile yapmış. 1950 yılmda, "Patentsiz lcadlar" başüğı altında Son Saat gazetesinde yazılar yazmış. Söyleşimiz uzayıp, geçmiş yıllann gazete kupürleri, belgeler ortaya çıktıkça, karşımda eski bir ünlünün oturduğunu anladım. "Ilk buluşumu 1939 yılında yaplım" dedi, "Henuı onsekiz yaşındaydım. Bir fotoğrafhanede çalışıyordum o zaman. FotoSait'le birükte Taksim Ozisi'nde geleıü, geçeni durdunır, resimlerini çekerdik." O yıllann kapalı, tutucu yaşam biçimini düşünürsek, üstat yaman bir girişimci. "Dünyada ilk defa, namlu ucuna susturucu takılarak silahların sesinin kesilebilcccgini ben duşundum" dedi, "Bir tabancaya susturucu (akaruk M.M. Vekâleti'ne muracaal el tim." Bakanlık görevlileri çok şaşırmışlar. Atış poligonunda deneyler yapılmış. Sonuç kusursuzmuş. Yetkililer, bu silahı nerede kullanacaklanna karar vercmemişler. Komutanlardan biri, "Oğlum, zaten askerin sırtında kırk kiloluk yük var. Bu demiri de yüklersek, ne olur?" demiş. Susturucuya, "Demir ağırlık" gözüyle bakmışlar... Konuşmasının burasında durdu.. Bir sigara yaktı. 1921 yılında Yozgat'ta doğdu. Annebabasını çok küçük yaşta yitirdi. Ortaokulu bitiremeden Istanbul'a geldi. Geçimini sağlamak için, çahşmaya başladı. Marangozluk, oto tamirciliği, makine ressamlığı, tornaalık, tesfiyecilik, kamyon şoförlüğü yapiı. "Buluşlanmın tümünü kendi atölyemde, kendi â olanaklarımla gerçekleştirdim" diyor. Selahattin Tonoz'un heykeltıraşlığı da var. İlk eşinin büstünü evinin itinah bir köşeslne yerleştirmif. Tonoz, Süleyman Demirel'in de bustunü yapmış. Bir lıızlı adaııı Ayaga kalktı, eline bir dosya aldı. Içinden, 11 Şubat 1975 tarihli Milliyet gazetesinden kesilmiş, bir haber çıkardı. Bana uzattı. "Amerikalılar, komandolar için, ses çıkarmayan makinelı tüfek yaptı" yazıyordu haberde. Acılı bir gülümsemeyle, "Bir Tiirk bunu 35 yıl önce düşünmüştü" dedi. "Haberi oknduğum zaman, ne kadar iiziildüjtiimu tahmin edersiniz." Üstat, askerden döndükten sonra da buluşlarıyla ya$amış. Bunların içinde en ilginç olanı arkadaşı ve iş ortağı FotoSait'le kurş El duğu, "Evlenme Bürosu" 1945yılınjn 3 eylül tarihli Son Telgraf gazetesinde Haluk Şehsuvar, "Vilayete yapılan orijinal birmüracaat" baslığı altında şunları yazıyor: lki geny evlenmeyi kolaylaştırmakıiçin, 12 kişilik kadrolu, 40 bin lira sermayeli bir müessese kuruyor. Bunlardan biri Taksim'de fotoğrafçı Said Antsoy, öbürü de makine ve konstrüksiyon ressamı Selahaddin Tonoz... lkisi de zeki.müteşebbis gençler. tlk bakışta, Alâmerikan gibi görünen bu teşebbüslerini şöyle açıklıyorlar: "Evlenmek isteyen gençler, eslerini ekseriye pek dar bir akraba ve tanıdık muhiti içinden seçmeye mecbur kalıyorlar. Biz kuracağımız bu müessesede kendi imkânlanmız nisbetinde, nüfusumuzun artmasına büyük faydası dokunacak bu memlckct davasına hizmet etmek azmindeyiz.." Anla$ılan, bu girişime vila y e t t e n i z 'n çıkmamış. Daha sonra, ehliyet almak isteyen lerin çoğaldığuu görerek, "psıkoteknik direksiyon talim makineleri''nı geliştırmiş. "Bunlar, şımdıki aıarı benzeri oyunlar gibi, gençler tarafından ilgı gördü" diyor. "Parayla çalışırdı Elli kuruşa. Koltuğa oturunca tam bir otomobıl gibiydi Direksiyonu, gaz pedalı, vitesı.. Sürucunun karşısında, televızyon ekranı gıbı ışıklı, trafık hatalarını kaydcden bir numaratör vardı. Bu ışten lyı para kazandık. Oysa her şeyını ben yaptım. Türk malı desek, tutmazdı." Bu işi de FotoSait'le birlikte, htiklâl Caddesi'nde yapmışlar Oyun makinelerinin iyi iş yaptığını görünce, ustat bu kez de elektronmekanık mini futbolu yaratmış. Masa Ustünde, onbir kişilik maket futbol takımlanyla, karşılıklı tuşlara basılarak oynanıyormuş. Topu hangi futbolcuyla oynamak istiyorsa, onun tuşuna basıyormuş meraklısı. Bu buluşu da kahvelerin, oyun salonlarının camlarını, çerçevelerini indirmiş. Arkasına yaslanıp, "Haürlar mısınız?" dedi. "Bilmem, yasınız miisait mi? Hani. . omutanlardan biri, "Oğlum, zaten askerin Tonoz'un 1971'de geliştirdiğî "antentı sırtında kırk kiloluk yük var. Bu demiri de Selahattinkbrler için dufünülmüf. Bastonun baston" yüklersek ne olur?" demiş. Susturucuya, anteni, radyo anteninden yapıhyor. Flektrik uyarılanyla çalıştyor. "demir ağırlık" gözüyle bakmışlar... 6 yun makinelerinin iyi iş yaptığını görünce, üstat, bu kez de elektronmekanik mini futbolu yaratmış. O,