Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tanrıların altın elması: Ayva Ayva, eski çağlarda olduğu gibi günümüzde de tek başına fazla popüler bir meyve değil. Tarihi belgelerde de pek sevilerek yenen bir meyve olmadığı anlaşılıyor. Bugünü anlamak için dünü anm'ak gerek... .. .Arada O Ekonomik Topluluğu'na rtak Pazar denilen Avrupa katılmak istiyoruz... Ne hikmetse onlar bizi istemiyor! özellikle ortaklığa tam üye ülkelerin işçilerine tanınan serbest dolaşma hakkından, Türk işçilerinin yararlanmasına karşı çıkıyorlar! Bu konuda diretenlerin başında da Batı Almanya geliyor. Ne var korkacak?.. El ele tutuşsak, kol kola girsek, Avrupa caddelerinde bir aşağı bir yukarı dolaşsak, kime ne zararı dokunacak?.. G ea "verimltlik ve taayat veren" yer tanrıçası, Zeus gibi mitolojide en önde gelen isimlerden. Hukuki, tıbbi konularda Gea ve Helios (Gökyüzü ve Yeraltı Tannsı) üzerine yemin edilirmiş. Dünyadaki her canlı onun eseriymiş ve ona mUteşekkirmiş. BUtün doğanla o göz kulak olurmuş. Tanrıça Gea da doğurganmış. Fakat daha çok anormal yaratıklar dünyaya getirmiş: Çeşitli devler, tek gözlü canavarlar... Sadece bir defasında durum değişikmiş. Hera, Zeus ile evlendiğinde Gea onlara güzel bir hediye vermek istemiş. Üzerinde altın gibi sarı clmalar asılı bir ağaç yaratmış. Buna "hayat agacı" demiş. Fakat tanrılar tarafından korunan ve yenen bu elmaların görünüşü ve tadı diğer elmalara nazaran değişikmiş. Gea, insanların da bu altın elmalardan yemesini arzu etmiş ve Girit'te Kidon bölgesinde çalıhklar arasında tanrılarınkine benzeyen elmalardan yetiştirmeye başlamış. Üzerinde tüyler ve lekeler varmış ve İ.ö. 5. yüzyılda Solon, zaten mevcut olan bir göreneği kanunlara da geçirmiş: Her gelinin evlendikten sonra eve ilk adımını atarken kapı eşiğinde bir Kidon elması yenıesi gerekiyormuş. Mitolojideki açıklamalardan, tarihsel belgelerden bu Kidon elmasının, altın elmanın "ayva" olduğunu anlıyoruz. Atinah gelinler acaba komposto yapmayı da düşünmüşler miydi? Onu bilemem, aıtıa ayva pişirilmeden ve tatlandırmadan yenmesi güç bir meyve. önce Asya sonra Küçük Asya'da görülen ayva ağacı, yelkenlilerle diğer Akdeniz ülkelerine ve Portekiz'e de götürülmüş. Belgelerde çok sevilerek yenen bir meyve olmadığı anlaşılıyor. Ayva tarihinde en semantik yaklaşımı Portekizlilerin yaptığıru anlıyoruz. Uzüm şekeri veya pişirdikten sonra kevgirden geçiriyorlarmış. "Marmelo" dedikleri ayva marmeladı, ismini diğer memleketlerde de pek değiştirmemiş ve aynı yöntem başka meyvelere de uygulanmaya başlamış. Şeker kamışı yetiştiren en yakın ülke lran ve Arabistan olduğundan, orada gelen şeker, Portekiz'de sadece ilaç olarak kullanılıyormuş. Balı ve üzüm şekerini elde etmek kolay olmadığından, "marmelo"lar çok pahalıya çıkıyormuş ve sadece çok çok zenginlerin evlerinde sofralara geliyormuş. 711 senesinden sonra iş değişmiş. Araplar lberya yanmadasını fethedip Vizigot tmparatorluğuna son vermişler. O zamanlar bilhassa astronomi ve tıpta ileri olan Araplardan Avrupalıların öğrenecekleri çok bilgiler vardı. Damıtma sanatı da bunlardan biriydi. Araplar her zaman için iyi ahçıydılar, bilhassa tatlılara çok duşkündüler. Şeker kamışı yetiştirmeyi ve ondan rafine şeker elde etnıeyi biliyorlardı. Onun için, Arap istilasından sonra büyük şehirlerde şeker fiyatları düştü. Pahalı olan ayva marmeladı da nispeten ucuzlamıştı. Ramazan sonrasında da Arapların masalarını ayva püresi süsler olmuştu. Yavaş yavaş şekcrlemeciler ve ahçılar çeşitli ayva spesiyaliteleri yapmaya başladılar: Ayva kompostosu, ayva ekmeği, ayva peyniri, ayva şekeri, ayva şckcrlemesi, ayva jölesi, ayva dondurması, ayvalı pastalar ve ayvadan yapılan çeşitli corbalar. Tatlı ve çorba çeşitlerinin dışında, ayva çeşitli hastalıklarda da çok yararlıdır. Ba ğırsak ve akciğer rahatsızlıklan için faydalı olup, bedeni gelişmesi yavaş çocuklara ve karaciğer tembelliği çekenlere iyi gelir. Kanı alkali yaparak hastalıklara karşı dayanıklılığı arttırır. A ve B vitaminlerince zengindir. Sağlam mideler bile ayvayı dikkatle yemelidir. lnce rendelenir ve bir miktar rendelenmiş elmayla yenirse sindirimi kolaylaşır. Fakat genelde çiğ yenmemelidir. Komposto, jöle, marmelat veya fırında pişmiş olarak yemelidir. Peklik olanlar ve tansiyonu yüksek olanlar ayvadan uzak durmalılar. Ayva eski çağlarda olduğu gibi günümüzde de tek başına fazla popüler bir meyve değil. Avrupa'da çok kimse bugün ayva marmcladını yese de meyvenin kendisini tanımayabilir. özellikle tatlandınlıp yenirse çok lezzetli ve değişik kremalar, pastalar, reçeller elde edilir. D 2 anlayamadığı bir dille yazdığı için azarlamıştı. Damadı Müşir Halil Rıfat Paşa da ilerici bir adamdı. Petersburg elçiliğinden kaptanı deryalığa atanması üzerine istanbul'a geldiğinde, Damat Paşa, II. Mahmut'a şunları söylemişti: "Avrupa'ya benzemezsek, Asya'ya çekilmeye mecburuz..." Ne var ki, tasarladığı ve temellerini attığı yeniliklerin uygulanmasında kimi sadrazamları, II. Mahmut kadar istekli görünmüyorlardı. Devrimci sadrazamların yerine sık sık tutucular, hatta gericiler de iktidara geliyordu. II. Mahmut, bu duruma üzülüyor ve çevresindekilere "kahtı rical"den yani, "adam kıtlığı"ndan yakınıyordu. Bolluk içindeki ülkede kıtlığı çekilen tek şey "adam"dıl.. Tarçuriı ayva Uzunlamasına kesilip pişirilen ayvalar önce şeker, tarçın, limon kabuğu rendesi kanşımına, sonra yumurtaya en son galeta tozuna bulanıp kızartılır. Sıcak sıcak servis etmeden önce üzerine tarçmlı pudra şekeri serpiştirilir. Ayva ezmesi Ayvalart soyup, çekirdeklerini çıkartıp suda pişirin. Piştikten sonra kevgirde iyicene süzdürUn. Bir kilo ayvaya iki kilo şeker hesabıyla, ayvaları şekerle iyice karıştırın. Hamur gibi olunca, bir santim kalınlığında olacak şekilde tepsilere dökün ve kuruyana kadar bırakın. Aşağı yukarı 56 gün sonra baklava baklava kesip toz veya pudra şekerine bulayıp kavanozlara islifleyerek serin yerde muhafaza edin. • •• ultan II. Mahmut, yenilikçi padişahtı. Osmanlı imparatorluğu'nu bir Avrupa devleti haline dönüştürmek istemişti. Kaldı ki, Türkiye'nin Avrupa'daki toprakları şimdiki gibi bir avuç da değildi. Avrupa'nın neredeyse yarısında Osmanlı hükümranlığı sürüyordu. II. Mahmut, tahtta kalma süresi bakımından üçüncü sırayı alır (IV. Mehmet 47 yıl, II. Abdülhamit 33 yıl). Tam 31 yıl devleti yönetti. Döneminde yaşanan Türk Rus savaşı ve Mısır sorunları, yenilikçi çalışmalarını yavaşlattı, ama durdurmadı. 11 milyon 500 bin altın, savaş tazminatı ödemeye razı olmamıza ve Yunanistan'ın bağımsızlığını tanımamıza neden olan Rus savaşı, bir yıl dört ay sürmüş, II. Mahmut, savaş sırasında kış aylarını, Rami Kışlası'nın taş bir odasında, sıradan bir subay gibi geçirmişti. Kızı Atıyye Sultan'ı (18241850, gencecik öldü), saçlarını fes altında gizletip subay üniforması giydirterek askeri birlikleri dolaştırtması, gericileri, tutucuları deli ederdi. Adı "gâvur padişah"a çıkmıştt. Daha dünyada hiçbir devlette yokken, 1827'de ilk buharlı gemiyi Osmanlı donanması için satın almış, "Sür'at" adı verilen bu tekneyle Rodos'a kadar gidip gelmişti. Bugün Resmi Gazete dediğimiz devlet gazetesi Takvimi Vekaayi de ilk kez onun döneminde yayımlanmaya başlamıştı (1 Kasım 1831). Türkçe, Fransızca ve Arapça nüshalar halinde yayımlanan gazetenin yayın sorumlusu, ünlü bilgin Esad Efendi'yl, yazılarını halkın S I Sonuçta, koskoca padişah verem olup öldü. Biraz daha yaşasaydı, padişahlık yetkilerini dahi sınırlayan ve kısıtlayan Tanzimat Fermam'nı (yeni düzen bildirisi) kendisi ilan edecekti. Gülhane Hattı Hümayunu adıyla tarihe geçen DU ferman, 16 yaşında padişah olan oğlu Abdülmecit zamanında okundu ve yürürlüğe girdi... Daha sonra Abdülaziz, V. Murad, II. Abdülhamit, V. Mehmet (Sultan Mehmed Reşad) ve Vahdettin (VI. Mehmet) derken, yenilikler güme gitti... Çağın dışında kalan Osmanlı imparatorluğu da çöktü, gitti. • •• imdi, 63 yılhk Türkiye Cumhuriyeti, işçisine Avrupa'da serbest dolaşma hakkı sağlamaya çalışıyor... Ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın başörtülü muhterem valideleri, cumhuriyet öğretmenleriyle birlikte Çankaya Köşkü'nde Cumhurbaşkam'nı ziyaret ediyor... Kim ne diyor bilemem... Ama bana dert oluyor. Ş 27