23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

26 Şubat 2013 Salı 3 mı dediniz Bakanlığı da kaldırıldı yerine Aile Bakanlığı kuruldu… Evet seçimi bile beklemediler.. O zaten çok büyük işaretti. Toplumsal cinsiyet eşitliği çok yara aldı, ayrıca eşcinseller iyice hedef haline geldi. Aynı dönemde başbakan “kadın erkek eşit değildir” söylemine başladı. Üstelik bunu kadın örgütleri ile yaptığı toplantıda söyledi. 3 çocuk meselesine gelirsek.. Bir yandan çok çocuk doğurun diyor başbakan bir yandan kadın istihdamını arttıracağız... Çelişmiyor mu bu ikisi? 3 çocuk meselesi ile kadının istihdama katılımı (ki OECD'nin en düşüğüyüz) tamamen birbirine zıt. Hükümetin kadın istihdamının artması konusunda BM ve AB'ye taahhüdü var, bu yüzden küçük de olsa bir artış var.. Ama mesele kadının çocuk doğurması değil. İsterse ve bakacak gücü varsa doğursun ama devlet çocuğa bakım hizmeti sağlamıyorsa kadın çalışamaz. Bunu görmek ve kabul etmek lazım. Yani geliyoruz kronik sorun olan kreş ve bakım evi sorununa.. Tam da öyle.. Bedava kreş yok zaten özeller var ama devlet ona da destek vermiyor. Kayıtdışı sektörde çalışan kadınların durumu çok daha kötü. Haftada 6 gün temizliğe giden kadın devletin kreşlerinden birine gidiyor aklınca dar bütçesi ile çocuğunu kreşe verecek. Ama devlet olmaz diyor: “Önceliğimiz çalışan kadın; sen önce çalıştığını ispat et bakalım.” Kreş önemli ama işin daha da vahimi var. Başbakan kadınlara esnek çalışma modeli diye tutturdu bir süredir. Hollanda modeli bu. Orada bile tüm kadınların Sosyal güvenlik primleri tam olmasına karşın sorgulanmaya başlayan bir model. Ciddi sorunlar içeriyor. Peki sizce en iyi model hangisi ? Fransa modeli. Yani devletin ücretsiz bakım hizmeti sağladığı model. Devlet engelli, yaşlı ve çocuk bakım hizmetlerini karşılasın. Bunu yapsın sonra bıraksın kadın ister doğurur, ister doğurmaz. Türkiye'de kadınlar sadece çocuk bakmıyor ki, yaşlı da bakıyor engelli de. Bu bakımları devlet üstlenirse kadın neden çalışmasın ki.. Tabii çok çocuk söyleminin bir nedeni de nüfus artış hızının AKP'nin istediği gibi olmaması.. Yüzde 2.2 artış hızı ile panik olacak bir durum yok. Ayrıca önemli olan nüfus değil çalışan nüfus.. Nüfus içinde çalışan nüfus oranı düştüğünde sosyal güvenlikte denge bozulur. Türkiye'de genç nüfusun büyümesi sürüyor, genç nüfusa iyi eğitim verilirse sorunun önemli kısmı çözülür. Ve şu anda istihdamda olmayan çok büyük bir grup var; o da kadınlar.. Kadınları işin içine katmayı becerebilirlerse sorun otomatikman kalkar. Basit bir hesap aslında: Gençlerin ve kadınların istihdamını yüzde 68 oranında arttırarak sorun çözülür. Tabii bir de en güncel sorunlardan biri kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri... Kadına şiddeti 2 olgu arttırır. Biri göç, ikincisi ise silahlı çatışma ve militarizm. Göç önemli. Kırsalda kadının tarlada çalışması bile kadına güç veriyor, ayrıca kırsalda kadınların dayanışması var. Kadın, kente göç ile güçsüzleşiyor çünkü çalışmıyor, kocaya bağımlı oluyor. Ayrıca göç erkeklerin de stresini artırıyor. Kırsalda hiç olmazsa karın doyurma sorunu yoktu... İkinci neden militarizasyon. Dünyanın her yerinde militarizasyon ev içi şiddeti artırır. ? Toplumsal cinsiyet eşitliğinde dünya ölçeğindeki sıralamamız kadın açısından daima ürkütücü oldu. DEF’in "Dünya Cinsiyet Ayrımı" raporunda, Türkiye 135 ülke arasında 124. Ekonomik katılım ve fırsatlarda kadınerkek eşitliğinde 129, eğitimde 108, sağlıkta 62, siyasette 98. sırada yer aldı. * Türkiye, kadınların işgücüne katılımında 126. sırada. * Parlamentodaki kadın sayısı açısından 85. sırada. * Bakanlıklardaki kadın sayısı açısından 121. sırada. Ancak her şeye karşın bu ülkenin aydınlık kadınlarını, genç kızlarını da göz ardı etmeyelim kesinlikle. Koşullarını zorlayan, yoktan var eden kadınlar bunlar. İşte içlerinden sadece biri: Nedife Kesen.Şimdi sözü ona bırakıyorum: 1987 yılında Bingöl’ün Karlıova ilçesinde 7 çocuklu bir ailenin 2. çocuğu olarak dünyaya geldim. Annem bir süre dikiş nakış öğretmenliği yaptı ama genelde ev hanımlığı ve çocuklarla geçti zamanı. Babam hayvan ticareti ile uğraşıyordu. Köy okulumuz terör nedeni ile kapanmış, 3.sınıftan itibaren anneannemlerde ailemden uzak okul hayatıma devam ettim. Yaklaşık olarak 20 km uzaklıkta olmasına rağmen hafta sonları ailemi ziyarete gidebiliyordum. Benim de etkimle ilçeye taşındık. Lise öğrenimime kadar Karlıova'da okudum. Başarılı bir öğrenci oldum. Okumak en büyük arzum olmuştu,yoluma tüm kararlılığımla devam ettim. ÖZLEM İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme FakülYÜZAK tesi Ekonomi bölümünü isteyerek yazmam ve bu bölüme yerleşmem sadece benim değil tüm ailenin hayatını etkileyecekti ve bunun farkındaydım. Okuma fırsatını Karlıova’da bıraktığım kardeşlerim için de yaratmam gerekiyordu. Bir kız çocuğunun okutulması, hele aileden uzakta okutulması zordur bizim oralarda..Hem kendim için hem rol olmak adına sorumluluklar hissediyordum kendimde.. Tam da böyle bir yönlendirmeyle kesişti yolum Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile.. Sıcaklığı, samimiyeti ve doğallığı buldum.. Güzel şeyler için verilen çabalar beni etkiledi.. Derken birçok projede yer almaya başladım, şube yönetiminin büyük destekleri beni daha çok bağladı. Aidiyet duygusu oluştu. 2012 yılında mezun oldum. Şu anda bir danışmanlık firmasında proje koordinatörlüğü yapmaktayım. Kurumsal danışmanlık, işyeri hekimliği, işyeri güvenliği ve hibe destek programları (AB projeleri, Kosgeb destekleri, kalkınma ajansı vb. ) alanında da hizmet vermekteyiz. Kendi işini kurmak isteyen kişilere özellikle girişimci kadınlarımızın projeleri ile özel ilgilenerek iş hayatına girmeleri anlamında gerekli yardımları yaptım ve bunun verdiği mutluluk anlatılamaz. Kadının iş hayatında olması daha güçlü ve daha demokratik bir yaşam için çok önemlidir. Hayat amacımı belirlerken şüphesiz ki Sivil Toplum Kuruluşları yer almak istediğim önemli çatılardan birini oluşturmaktadır. Sayın Türkan Saylan Hocamızın dediği gibi: Her eğitimli kadının bu Cumhuriyete borcu var. Aydınlık bir Cumhuriyet Kızı: Nedife Kesen ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr H Selçuk Üniversitesi’nden Prof. Dr. Orhan Çeker, tecavüz ve cinsel saldırıya uğrayan kadınların giyimleriyle saldırganları tahrik ettiğini söyledi. Çeker, “Dekolte giyinirsen taciz edilirsin” dedi. H N.Ç. davası, Fethiye davası, Siirt davası başta olmak üzere taciz ve tecavüz davalarında, sanıklar serbest bırakıldı. Katiller korundu. H Eğitimde 4+4+4 ile çocuk gelinlerin önü açıldı. H Başbakan Erdoğan Dolmabahçe’de kadın örgütleriyle yaptığı toplantıda “kadınerkek eşitliğine inanmıyorum” dedi. Hopa olaylarında protesto gösterilerine katılan Dilşad Aktaş için “Kız mıdır, kadın mıdır bilemem.” dedi. Uşak’ta kadınlara “Bunlar Türk milletinin kökünü kazımak istiyorlar, nüfus yaşlanıyor, doğurun...” dedi. H Erdoğan son olarak kadın düşmanlığında kendini aşarak “Her kürtaj bir Uludere’dir” dedi. Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı ve AK Parti Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün, tecavüze uğrayan kadınların da doğurması gerektiğini savundu. Kadını yok sayan anlayış İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Miyase İlknur Yayın Yönetmeni: Özlem Yüzak Görsel Yönetmen: Tutku Talınlı Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişli İstanbul Tel: 0 212 343 72 74, Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Ayla Atamer Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Tel: 0 212 251 98 74 75 Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Yerel Süreli Yayın
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle