Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 Şubat 2013 Salı 11 Gelecekte “şehir devletler”de mi yaşayacağız? “Kentlerin Geleceği: Radikal Değişimler” konferansı Geberit sponsorluğunda gerçekleşti. Konferansın önemli bir kısmı da Studio Zeitgesit'in kurucusu Farid Tabarki'nin anlattıkları oldu. Yeni çalışma biçimlerini, yeni üretim geleceğinin nasıl radikal bir şekilde değiştiğini ve bu değişimin nasıl bir geleceği kurguladığını anlatan Tabarki'nin vurgusu “Şehir Devlet” kavramına oldu. Ama asıl soru: Bu gelişmelerin hayatımıza ne kadar hızla gireceği? J ZUHAL AYTOLUN arid Tabarki, uluslararası platformda sıklıkla takip edilen Studio Zeitgesit'in kurucusu. Zamanın ruhu kavramı ve bu hareketin en etkin uygulayıcılarından ve geçen yılın trend belirleyicisi. YEM'de gerçekleşen “Kentlerin Geleceği: Radikal Değişimler” konferansı için ilk kez Türkiye'ye geldi. Biz de yakalamışken, kentleri nasıl bir geleceğin beklediğini sorduk. Anlattıkları çok çarpıcı ve oldukça radikal. Ama yeterli talep ve olabilirliğine inanç olduğu sürece gerçekleşmemesi için de neden görünmüyor. “Şehir Devlet” kavramını anlatan ve hızla bu noktaya gittiğimizi söyleyen Tabarki, başka neler mi anlattı? İşte radikal değişimlere dair söyledikleri... Tabarki, Lady Gaga'nın kim olduğunu sorarak başladı konuşmaya. Bir fenomen olarak hızla yükselmesi ve dünyada eğlence sektörünün en etkin kadın olması neye bağlıydı? Lady Gaga'dan önce en etkin kadın Oprah Winfrey'di. Peki Winfrey'in en ilham verici kadın olması 30 yılı almışken, Lady Gaga 3 yılda bunu nasıl başarmıştı? Tabarki, günün şartlarının radikal bir şekilde değiştiğini söylüyor. Eskiden MTV'ye çıkmadan meşhur olmak mümkün değildi. Ama şimdi alternatif kanallar arttı. İnternete koyduğunuz bir videoyla bütün dünyaya ulaşabiliyorsunuz, sosyal medya sayesinde iletişim kurabiliyorsunuz. Tabarki, “İşte bu radikal ve devrimci bir ruh” diyor, “Bu bizim bağımsızlık günümüz.” Bu konuyu şehirlerle bağdaştıramadınız değil mi? Gelin hayatlarımızın en önemli yeri şehirlere, bu yeni gelişmelerle birlikte bakalım. “Bir şehre gittiğinizde” diyor Tabarki, “otelde kalmanız gerekiyor. Ama artık şehirler otellere dönüştü. Oda kiralayan evler ve F bu evlerin bulunduğu güvenli internet siteleri var. Böylece artık hepimiz otellerin rakipleri haline geliyoruz. Airbnb adlı site, yılda, Hilton otelleri zincirinden daha fazla rezervasyon alır hale geldi. Araçlar da paylaşılıyor. Bir hafta arabanızı kullanmayacaksanız, kiraya verebiliyorsunuz. Evinizde pişirdiğiniz yemeği bir kap fazla yapıp, uygun fiyatlara komşularınıza satabiliyorsunuz.” İnternet üzerinden yürüyen bu sistemlerde, şehirlerde artık mülkü paylaşmak mümkün hale geliyor. Şehirler artık dönüşüyor. Daha yoğun, verimli ve etkili şekilde kullanılıyor. “Alışveriş sokakları bile değişecek” diyor Tabarki. Nasıl mı? 3D printer ile gelecekte pek çok şeyi kendimiz yapacak hale geleceğiz. Hal böyle olunca alışveriş yapılan sokakların da yapısı değişecek. Fabrikalar küçülüp evlerimize girecek. Bu büyük bir değişim. Peki sokaklar boşalacak mı? transparan hale geleceğini de hatırlatıyor Tabarki. Gitmek istediğiniz barı, internet sayesinde görebilir, restorana karar verebilir, sokakları görebilir ve hatta park yeri alternatiflerine bakabilirsiniz. Şehirlerin teknolojiyle etkin hale geldiğini, artık açık birer kitap gibi olduğunu söyleyen Tabarki'ye soruyoruz: “Bu tam bir bağımsızlık mı? Tehlikeleri var mı?” Resmin iyi tarafı böyle ama ya diğer tarafı? Daha güçlü bireyler haline geldik. Kendi şehirlerimizi oluşturuyoruz artık. Kendi enerjisini üreten bir fabrika gibi artık şehirler. Güç ve iktidar zamanla insanlara geçecek. Benim anlattığım olanaklar ve seçenekler tarafı. Elbette kötü tarafları da olacaktır. İnsanlar için bu şehirlerin yararlı çıktıları olmasına rağmen firmalar bazında olumsuz etkileri olacaktır. Kentlerimiz, ülkeler belli kurallar çerçevesinde yönetiliyor. Bu gelişmeler şu an belli kurallara bağlı devam ediyor. Ama varlar ve bu değişimler çok büyük bir şekilde hayatımıza girecek. Burada sormamız gereken asıl soru: “Biz var gücümüzle bunun üzerine gidersek daha hızlı hayatımıza girecektir. Ama ne kadar hızlı? Zaten hiçbir şey yapmazsak, biz bu sistemi kabul etmiş olacağız. Sürdürülebilirlik olmayacak ve tüketmeyetükenmeye devam edeceğiz. Artık zamanı geldi.” Sürdürülebilirlik kavramı, son yılların oldukça üzerinde durulan konularından biri. Son olarak soruyoruz: “Peki bu çerçevedeki gidişat popülerlikten mi gerçek bir ihtiyaçtan mı?” Anlatıyor Tabarki: “Kesinlikle popüler bir konu. Ama bu gerçek olmadığı anlamına da gelmiyor. Sağlık ve gıda sektöründeki firmaların bu konuda önemli duruşları var. Bu devam edecek mi derseniz, başka bir seçeneğimiz yok. Krizlerin sonu yok. Gücün bizde olduğunun farkına varmak ve söylemek gerek. Bu değişime ön ayak olmalıyız.” Enerji merkezden uzaklaşıyor Aslında şehirlerin en büyük sorunlarından biri de trafik. Dolayısıyla ofise gitmek için bile çok uzun süreleri araçlarda geçiriyoruz. Tabarki, günümüzde insanların daha çok evden çalışmaya başladığını söylüyor. Birçok şirketin evden çalışmayı kabul edenlerle yürüdüğünü de sözlerine ekliyor. Microsoft'tan örnekliyor: “Microsoft tamzamanlı sözleşme yapıyor ve 'sizi sadece 3 gün ofiste görmek istiyoruz' diyor. Çünkü ofisler de küçülüyor. Ofis paylaşımları artıyor. Hatta Hollanda'da bir okulda bunun için bir sınıf ayrılmış. Çalışan ebeveynler bu sınıf ofislerde işlerini yürütüyor.” Ofislerin küçülmesinin bir diğer nedeni de tüketimi ve masrafı azaltabilmek. Apple'ın California'da kurmayı planladığı merkez binası bunun bir örneği. Tabarki anlatıyor: “İlginç ve verimli bir bina tasarlanıyor. 1800 kişinin çalışacağı bina, kendi enerjisini kendi üretecek.” Bu anlamda artık enerji de merkezden uzaklaşmaya başladı. Pencereler birer priz gibi enerji üretecek. Her bina potansiyel birer enerji merkezi haline gelecek, fazlası satılabilecek. Birçok insan bunu kullanmaya başladı bile. Hem bu kazancından elde edebileceği muhtemel kazancı kendi çöpünü toplamaya, sokağını temizlemeye de kullanabilecek. Tabarki, “Şehirler içinde şehirler oluşacak. Şehir artık bağımsız hale gelecek. Merkezden dağıtımcı şehirlere geçiyoruz.” Şehirlerin daha şeffaf ve Farid Tabarki