26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 26 Şubat 2013 Salı Türkiye’de kadın olmak J ÖZLEM YÜZAK ürkiye’de kadın olmak ‘aslında kendin olamamaktır’ baskıcı, ikiyüzlü bu toplumda nefes almaya çalışmaktır. Ortalama her gün 45 kadının erkek şiddetine kurban gittiği bir ülkeden, kadın bedenini “çok çocuk yapın” söylemi ile kontrol altında tutmaya çalışan bir iktidardan, küçük yaşta zorla evlendirilen kız çocuklarından bahsetmiyoruz sadece; toplumun hemen hemen tüm hücrelerine sızan “kadını erkek ile eşit görmeyen” anlayıştan söz ediyoruz. Kadın istihdamı üzerine döşenen yalanlardan, 4+4+4 eğitim sistemi ile okumak isteyen kız çocuklarının sistematik şekilde yeniden eve çekilme girişiminden, çalışan ve işinde yükselmek isteyen kadınlara uygulanan ve bizim toplumumuzda adı bile neredeyse telaffuz edilmeyen “cam tavan” sendromundan, otobüste, metroda, karakolda, parkta hemen her yerde kadının karşısına dikilen namus bekçilerinden.. 10 gün sonra 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlanacak.. Tüm bu sorunlar yeniden masaya yatırılacak ve her zaman olduğu gibi yine fazla yol alınamadan raflara kaldırılacak. Bunu biz söylemiyoruz. Uluslararası istatistikler söylüyor. Toplumsal Cinsiyet Endeksi, İnsanı Gelişmişlik Endeksi gibi veriler.. Hepsinde de Türkiye en alt sıralarda. Türkiye’nin son 10 yılına tamamen damgasını vuran AKP iktidarı döneminde kadının geldiğin noktayı, “kadına şiddet”, “aile içi taciz”, “İslam ve kadın” çalışmalarıyla tanınan bir aktivistle, Doç. Dr. Pınar İlkkaracan ile konuştuk. T Siz, AKP iktidara ilk geldiğinde TBMM'deki güncel konulardan biri olan Türk Ceza Kanunu'nda, kadınların insan haklarını ihlal eden maddelerin kaldırılmasınında önemli rol oynayan TCK Kadın Çalışma Grubu'nun en aktif üyelerinden biriydiniz. 60'a yakın STK'nin örgütlendiği bu çalışma grubunun kararlı tutumuyla, taleplerini uluslararası platformlara taşımasıyla 34 yıl süren yoğun çabalar sonunda Türkiye'deki kadınlar önemli kazanımlar elde ettiler. O dönemdeki AKP'nin tavrı nasıldı? Biz TCK Kadın Çalışma Grubu'nu 2002’de oluşturmuştuk. Kadını İnsan Hakları Derneği koordinasyonunda aralarında Morçatı, Kader, İstanbul ve Diyarbakır Barolarının da olduğu 15 örgüt ile başladık, Platform haline dönüşünce STK sayısı da 60'a kadar çıktı. Biliyorsunuz TCK değişikliği AKP'den önceki hükümet döneminde konuşulmaya başlanmıştı. AKP iktidara gelince yeni milletvekilleri ve bakanlar ile sürdürdük ama inanılmaz bir tepkisizlik ve vurdumduymazlık ile karşılaştık. Dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek görüşme taleplerimize yanıt vermeye bile tenezzül etmiyordu. Grup üyelerimizden gazeteci Ferai Tınç ve Zeynep Oral'ın, bu tutumu gazetelerinde gündeme getirmeleri üzerine zar zor randevu alabilmiştik. O da 6 ay sonra ve sadece Adalet Komisyonu üyeleri ile görüşebildik ancak.. Bizim derdimiz TCK'nin felsefesini değiştirmekti, 45 maddelik talebimiz vardı. O dönem hepsini reddettiler. Ve biz çok net gördük ki AKP'nin kadın politikaları konusundaki tutumu başından beri bu. Kampanya Newsweek'in 'Dünyayı Sarsan 150 Kadın' listesine giren Psikoterapist Doç. Pınar İlkkaracan, hayatını kadın çalışmalarına adamış bir isim. Kadına yönelik şiddet, aile içi taciz, Ortadoğu'da beden politikaları, töre/namus cinayetleri gibi birçok konuda çalışmaları olan İlkkaracan, Kadının İnsan HaklarıYeni Çözümler Derneği ile Müslüman Toplumlarda Cinsel ve Bedensel Haklar Koalisyonu'nun da kurucularından. BM Kadının Statüsü Komisyonu'nda Türkiye'yi defalarca temsil eden İlkkaracan 2000'de PeterPatricia Gruber Uluslararası Kadın Hakları Ödülü'nü de aldı. 2004'ün sonuna kadar sürdü TCK reformu zar zor ve bizim baskımızla da olsa çıktı ve başarılı bir reformdu. Neydi kabul ettiremediğiniz talepleriniz? TCK Kadın Platformunun kabul edilmeyen ve mücadelede kararlı oldukları talepleri kısaca özetleyecek olursak şöyleydi: • Bekâret kontrolleri her koşulda yasaklanmalı ve kadının rızası olmadan genital muayene cezaya tabi olmalıdır; • Cinsel yönelime dayalı ayırımcılık açıkça suç olarak tanımlanmalı ve cezalandırılmalıdır; • 1518 yaş arası gençlerin rızaya dayalı cinsel ilişkisini cezalandıran düzenleme kaldırılmalıdır; • Yasal kürtaj süresi 12 haftaya çıkartılmalıdır; • Müstehcenlik maddesi hak ve özgürlükleri kısıtlamayacak şekilde tanımlanmalıdır; • Namus cinayetleri nitelikli insan öldürme kapsamına alınmalı ve her tür namus cinayetinde ceza indirimi verilmesi önlenmelidir. Yeni yasa 2005'te çıktı. İlerisi için umutlanmış mıydınız? Evet, umutlanmıştım açıkça. Üstelik hükümet de bunu övünerek anlatıyordu. Ama 2007 seçimleri kırılma noktası oldu. 2. seçimlerden oylarını daha da arttırarak çıkınca bu kadınlara yansıdı. 20072011 arası kadını yok sayan zihniyeti bütün AKP politikalarında gördük. Hatta AKP'nin atadığı yargıçlar tarafından TCK reformundaki kimi maddelere sataşmalar bile başladı Nasıl sataşmalar? Örneğin cinsel tacizci Hüseyin Üzmez davası sürerken hâkimler toplantı yapıyorlar ve “çocuklara cinsel tacize verilen cezalar indirilsin” diye talepte bulunuyorlar... Bir diğer söylem de “kadını tecavüzcüsü ile evlendirince erkeğin cezasının düşmesi”. Türkiye koşulları vs... Bu maddeyi geri koyalım demeye başladılar. Bu madde ile kadını ikinci kez kurban etmiş oluyorsunuz. 2011'de son seçimden bir hafta önce Kadın Pınar İlkkaracan kimdir?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle