26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

28 Şubat 2012 Salı 5 sorularını da beraberinde getiriyor bulur. Bu çipi sıfırlayan yazılım sayesinde yazıcı tekrar çalışmaya başlar. Farklı pazarlama tekniklerini kullanarak tüketiciyi kışkırtan dünyadaki sayılı markalardan biri de "Apple". Aramızda kaç kişi ipod'unun pilinin ömrünün kısa bir zaman dilimi icinde tükendiğine şahit oldu? Son yıllarda tasarım ve programlama konusunda adını sıkca duyduğumuz Apple, ürünlerini teknik olarak belli bir zaman sonra kullanılmayacak şekilde programlayabiliyor. Mesela, müzikseverlerin oldukça ilgisini çeken "ipod"un ilk satışa çıktığı yıllarda pil ömrü sadece 18 ay olarak programlanmıştı. Kısa bir süre sonra Ipodlarının baterisi biten tüketiciler ise Apple teknik servisini aradıklarında pilinin değistirilemeyeceği cevabıyla karşılaşıyorlardı. Ancak 2003 yılında, Amerikalı bir grubun Apple' a karşı kolektif bir dava açmasıyla, firma satış sonrası servisleri açarak pilleri değiştirme ve ipodlar üzerinde iki senelik garanti yapma yoluna gitti. Bütün bunların dışında, Planlı eskimeye bilgisayar sektöründe de rastlamak mümkün ancak farklı şekilde: Bilgisayar dünyasında her an ürünlerde yeni versiyonlar çıkartılarak bilgisayarlarda bulunan eski versiyondaki aynı ürünlerle ilgili uyumsuzluk problemi tasarlanıyor. Örneğin, Microsoft Word programımın yeni versiyonlari ile birlikte .docx uzantılı dosya çeşidi piyasaya sürülerek aynı programın eski versiyonları ile uyumsuzluk oluşturuldu. Bununla birlikte yazı dosyalarının eski bilgisayarlarda çalışamayacak hale getirilmesi sağlandı. Bazı yenilikler için bazen formatları ve standartları değistirmek kaçınılmazdır ancak bu değişimlerin arkasında yeni versiyonların satın alınması gibi bir detay da gizli bulunmaktadır. Planlı eskime’nin yandaşları bu tekniği ekonomik alanda canlanma ve yeniliğe ortam hazırlama olarak tanımlıyorlar. Tüketici toplumunun kalbine yerleşmis olan "programlanmıs üretim"'in tekniksel alanda gelişme sağladığı tartışılmaz ancak aynı şeyi yaşamakta olduğumuz çevre ve tüketiciler için söylemek doğru olmaz. Planlı eskime, elektronik atık ve bu atıkların yönetimi sorularını da beraberinde getiriyor. Yaşadığımız dünya doğal kaynaklar yönünden sınırsız değil ve kullanıp bir kenara attığımız ürünleri sonsuza kadar saklayamayız. Kullanıp attığımız ürünlerden oluşan çöp dağları aslında tüketim modelimizin sadece bir yüzünü gösteriyor: Gün geçtikce çoğalan atıklar geri dönüştürülemedikleri gibi Afrika ve Asya gibi kıtalar tüm dünyadaki ülkelerin çöplüğü şeklinde kullanılıyor. Ayrıca doğal kaynaklarımızın kitlesel şekilde yok edilmesi ve bunun çevremize verdiği zararları da beraberinde getiriyor. Yaşam kaynaklarının hızla tükendiği ve sınırlı olduğu dünyamızda sınırsız gelişen bir ekonomik model düşünülemez. Yeşil Karne’de ölçme Örgütlerin amacı günümüzde artık örgütle ilgili tüm toplumsal paydaşların çıkarlarını gözetmek olarak tanımlanmaktadır. Buradaki toplumsal paydaşlar, örgütün kurucu ve sahiplerinden başlayarak, çalışanlar, mal ve hizmet tedarikçileri, örgütün çıktılarını tüketenler, örgütün beyaz yakalı, mavi yakalı, yeşil yakalı, pembe yakalı, çelik yakalı, altın yakalı her türlü işgören ve yöneticileri, merkezi ve yerel örgütleriyle kamu yönetim birimleri, ekolojik haklartüketici haklarıhayvan hakları vb. yeni kuşak hakları savunma için kurulmuş toplum örgütlerine dek uzanmaktadır. Bu bağlamda kullanılan ‘mükemmellik ölçme modeli’ için EFQM’in ve KalDer’in örütbağlarına bakabilirsiniz. Örgütlerin yaptıkları yatırımların başarımını (performansını) ölçmek için yaygınca kullanılan bir model de Dengeli Sonuç Karnesi (Balanced Scorecard) modelidir. Bu karne içinde kullanılan en önemli ölçüt de YGO:Yatırımın Getirisi Oranı (ROI:Return on Investment) denilen bir ölçüttür. Bu ölçütte getiri hem iktisadi bakış açısına göre hem de projenin ya da yapılan işin doğasına göre farklı biçimlerde tanımlanabilmektedir. Örneğin kâr, nakit akımı, katma değer vd. Yatırım da farklı biçimlerde tanımlanabilmektedir: yatırılan parasal, fiziksel (doğal) ve insanal sermayenin toplamı, eğer bunların hepsinin paraya dönüştürülebildiği savıyla yaklaşılırsa (ki çok tartışmalı!) sadece yatırılan parasal sermaye olarak ifade edilen tutar. Tartışmalı derken kastımız şu ki, yatırımların özellikle ekolojik etkilerinin parasallaştırılamaması nedeniyle yatırımlarda faydamaliyet çözümlemesi (costbenefit analysis) tekniği yerine çevresel etki değerlendirme (environmental impact analysis) tekniği oluşturulmuş ve kullanılmaya başlanmıştır. Son yıllarda işletmelerin gerek kendi ISO 14000 belgesi ile ilgili yaptıkları yatırımlar, Doç. Dr. gerekse de iktisaden etkinlik gösterdikleri alan MELİH olarak çevre ve enerji sektörlerinde yaptıkları BAŞ proje yatırımlar giderek artmaya başlamıştır. Bu tür yatırımlarda kullanılacak karnenin de, ölçülecek YGO ölçütünün de yeşillenmesi kaçınılmaz olmuştur. Bu bağlamda yapılan önemli yayın çalışmalarından biri de Patricia ve Jack Phillips’in ortak çalışması olan Green Scorecard (2011) adlı yapıttır. Bu kitap Soyak Holding tarafından çevirtilerek ve hem de atık kağıda bastırılarak dilimize Yeşil Karne olarak kazandırılmıştır. Kitabın içeriğini kitabın adındaki alt başlık çok güzel özetliyor: ‘Sürdürülebilir Girişimlerde Yatırım Getirisi Nasıl Ölçülür?’ Kitabın bir özetini sunacak kadar yerimiz yok ama kritik önemde üç, aslında birbiriyle ilgili tek bir şeye özellikle parmak basacağız: Ölçmenin etkinliği kriterleri, soyut veri ölçüleri, somut ölçüler. Kitabı alıp, uygulama dahil öğrenmek size kalmış. Duymuş olmalısınız, çağcıl öğrenme kavramı davranış değişikliğini uygulamaya sokma aşamasını da içeriyor. Etkin ölçülerin taşıması gereken özellikler şöyle sıralanmış: önemli, eksiksiz, zamanında, görünür, kontrol edilebilir, maliyet etkin, yorumlanabilir, basit, özgül, toplanabilir, takıma dayalı, güvenilir. Bizim ifademizle, bu özellikler açısından eksiklik gösteren ölçülerin yeşil karne notları olarak yer alması bizim geleceği yönetme yeteneğimize pek katkı sunmayacaktır. Bunlar belki de en bilinir ölçülerdir ama toplanmasında ciddi güçlükler yaşanır. Soyut veri ölçü örnekleri şu başlıklar altında toplanabilir: Girişim/yenileşim; çalışma alışkanlıkları; çalışan geliştirme/terfi; çalışma ortamı/çalışan doyumu; imaj. Bu ölçülerdeki öznellikler nedeniyle örgütler bunları karne dışı bırakırlarsa yanlış bir iş yapmış olurlar. İstenen ölçülere odaklanmak için somut verilere bakmak, tartışma götürmezlikleri nedeniyle gelişmeye daha fazla katkı sağlarlar. Somut veri ölçülerine örnekler ise şöyle sıralanabilir: karbon salımı, enerji kullanımı, geri dönüşüm miktarı, atık miktarı, üretkenlik, tüketilen malzeme. Ölçmenin etkinliği ölçütleri Bunları Biliyor musunuz? ? Kaliforniya'nın Livermore eyaletindeki bir itfaiyede 110 yıldır kullanılan dünyanın en eski ampulu bulunmakta. 1901 yılında üretilen ampul hâlâ Livermore’daki itfaiye garajını aydınlatıyor ve programlanmış üretime karşı en iyi kanıtlardan birini oluşturuyor. ? 1940 yılında Du Pont endüstri tarafından üretilen naylon çoraplar hiç denebilecek kadar az sayıda kaçıyordu. Ancak bu naylon çoraplar kısa bir süre sonra üreticileri tarafından daha az dayanıklı hale getirilerek planlı üretimin kurbanlarından biri oldu. ? Henry Ford'un piyasaya sürdüğü Ford T modeli tek tip, dayanıklı ve kolay onarılabilen bir modeldi ancak Alfred Sloan’ın kurdugu General Motors şirketinin değişik renk ve aksesuvarlarla Chevrolet modelini piyasaya sürmesiyle Ford strateji değiştirerek programlanmış üretim ailesine katıldı. Soyut veri ölçüleri Somut veri ölçüleri İki ölç bir biç ki, bir söyleyip bin ah işitmeyesin! Sondeyiş
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle