Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 Şubat 2012 Salı 11 İklim değişimi var mı, yok mu? klim değişimi kavgası Şubat ayında da devam etti. Çıkarları zedelenecek olan bazı çevreler, binlerce bilginin yıllardır ısrarla yaptığı sera gazı uyarısını “yalandır, uyduruktur” diye lekelemeye devam ettiler. Hatta iklim bilimleriyle ilgisi olmayan beş, on kişiyi ayarlayıp onların imzasıyla Wall Street Journal’da bir yazı yayımlattılar. Bilginler buna “Hayırdır, diş doktorları kalp ameliyatı yapmaya kalkıyor.” diye alaycı bir yanıt verdi. Bu arada inkârcı ve saldırgan çabaları finanse eden bir enstitünün kirli çamaşırları ortaya dökülüverdi ay içinde. Kampanyalar için kimlerden para alındığı, kimlere gizlice para verildiği internete düştü. Öte yandan “kurt uluyor, ama kervan gidiyor.” Konuyu ciddiye alanlar kolları sıvadılar. Örneğin, İngiltere denizin ortasına kondurduğu dev bir rüzgâr çiftliğini işletmeye açtı. ABD’de bir eyalet (buzulların erimesinin sonucu) denizin yükselme olasılığına karşı bir dizi önlem alıyor. Bilginler ürettiğimiz atık suları temizleyerek yeniden kullanmaya davet ediyorlar bizleri. Ya da Kuzey İ Kutbu’ndan kaynaklanacak ciddi bir tehlikeye işaret ediyorlar: eriyen buzulların içine hapsolmuş milyarlarca ton zararlı gazın havaya karışması. Öte yandan küçük çaplı çabalar bile görülüyor. Örneğin öğrenciler okullarında plastik şişeli su satılmasına karşı çıkıyorlar ve bunda başarılı oluyorlar. Ya da bazı girişimciler çevre dostu davranışları ödüllendiriyor. Ama devletler ve uluslararası kuruluşlar yapmaları gerekenleri yapacak yerde söz üretmekle yetiniyorlar. Bu da halkta bir yılgınlık yaratıyor, umutları kırıyor. Bu ortamda ister istemez akla bir takım sorular takılıyor: “Acaba ülkemizde devlet ne gibi önlemler alıyor? Yenilenir enerjiyi ne ölçüde destekliyor? Halk niye bilgilendirilmiyor ve harekete geçirilmiyor? Bir şeyler yapılıyor da haberimiz mi olmuyor? Örneğin, Akdeniz ya da Ege kıyılarında deniz yükselmeyecek mi? Kıyılarımızdaki o canım otellerin kumsalları ne olacak?” Aşağıda son üç, dört hafta içinde ekoloji dünyasının gündemine oturan çaba ve olgulardan bir seçki bulacaksınız. Dev rüzgâr çiftliği İngiltere’de denizin ortasında dev bir rüzgâr çiftliği çalışmaya başladı. Şimdilik dünyanın en büyük kıyı tesisi olan “Walney Wind Farm”da 102 türbin var ve 367 megavat enerji üretiyor. Çiftlik 320.000 konutu besleyecek. Yıl sonuna kadar 630 türbinlik bir çiftliğin daha açılışını yapacak olan İngiltere denizlerde kuracağı rüzgâr santralleri ile toplam gücü 18 gigavata çıkarmayı planlıyor. Deniz yükselecek ABD’nin Louisiana Eyaleti ı. bilimsel bir araştırma yaptırd e1 izd den ru doğ Yüzyılın sonlarına min tah ı cağ ola metrelik yükselme i ve ediliyor. Nedeni iklim değişim önlem na isia Lou buzulların erimesi. . adı sıv ı lar kol almak için hemen uyu olg bir i Burası zaten benzer de yaşamaktaydı. Son 80 yıl için bir ki nde üğü ükl deniz İstanbul büy di bu Şim ti. miş leş araziye girmiş, yer afı, tar nç ilgi İşin işgal hızlanacak. “İklim buranın politikacılarının hep ır.” and yal şey ri değişimi dedikle demiş olmaları. Gençler cam su şişesi istiyor ABD’de okullarda yeni bir hareket başladı. Öğrencil er okulların içinde plastik şiş eli su satılmasını istemiyorla r. “Çevreye hudutsuz zarar veren bu şişelerin yerine içme suyu muslukları yapılsın .” diyorlar. Hareket 20’ye yakın okulda başarılı oldu. Ba zı üniversiteler de “Biz öğrencileri kendilerine ait bir cam şişeyi yanlarında taşımaya alıştırmak isityo ruz.” diyor. İnkârcıların yeni marifetleri klim değişimi yalandır. Varsa da bu doğal bir olaydır. Ekonominin ürettiği bir sonuç değildir.” Çıkarları zedeleneceği için bu tezi şiddetle savunan kesimler binlerce bilim insanının elde ettiği bulguları geçersiz kılıp lekeleme yolunda çeşitli çirkin yöntemler uyguluyorlar. Ne var ki, bu çabada hayli etkin olan Hearland Enstitüsü’nün kirli çamaşırları ortaya serildi. Birileri enstitünün iç yazışmalarını, hatta yarı gizli notlarını ele geçirdi ve internete koydu. Tabii bir skandal patladı. Enstitü “İ çalışmalarına kaynak olmak üzere bu yıl değişik kesimlerden 7.7 milyon dolar toplayacak. Destekçileri arasında bazı petrol şirketleri, bazı ilaç fabrikaları, sigara üreticileri ve (hayret!) Microsoft var. Enstitü, enerji bakanlığının eski mensuplarından birine iklim değişimini inkâr eden bir okul kitabı yazması için 100 bin dolar ödeyecek. Benzeri çalışmalar için bir bilim insanına ayda 5.000 dolar, bir kuruluşa ayda 11.000 dolar verecek. Başka bir yazar da yıllık olarak 90.000 dolar alacak. Kuzey Kutbu’nda bomba var Kutuptaki buzulların içinde emilmiş ve donmuş bir takım karbon temelli gazlar var. Bilginler bunların toplamının 1.700 milyar ton olduğunu tahmin ediyorlar. Isınmayla birlikte buzullar eriyor ve emilmiş bu gazlar yavaş yavaş havaya karışıyor. Bu adeta fitili çekilmiş, patlamayı bekleyen bir bomba. Bilginler iklim değişimi olayının allak bullak olmasından korkuyorlar. Çünkü şimdiye kadar yapılan çalışmalarda bu muazzam kütlenin etkisi düşünülmemiş. Avrupa Birliği 18 enstitüyü bir araya getirerek bu tehlikenin çeşitli boyutlarını araştırtmaya başladı. Üzerinde endişeyle durulan konulardan biri ortaya çıkacak olan gazların karbondioksit mi, metan mı olacağının bilinmemesi. Çünkü metan 25 kat daha fazla zararlı. EkoGazete – http://ekogazete.wordpress.com Sorumlu takım: Atila Alpöge, Devrim Alpöge, İlker Kocael, Gülener Kırnalı, Berkin Malkoç, Şükrü Munoğlu