18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

28 Şubat 2012 Salı 13 dönüyor... T ohum takas ağı kuruluyor ? Buğday Derneği, tüm bu hassasiyetler üzerine çalışmalarını yürütüyor. Tohum takas ağına gelirsek, nasıl bir içeriği var bu projenin? Kimlere ulaştı, nasıl bir ilerleme kaydediyor? Buğday Derneği'nin çalışmaları, yaşamın bütününe işaret ediyor. Biz üretim süreçlerini bir bütün olarak inceliyor, aşamaları hakkında bilgimizi artırıyor ve herhangi bir hedef kitle belirlemeden paylaşıyoruz. Tohumları, %100 ekolojik pazarlar, TaTuTa çiftlikleri (ekolojik çiftlik ziyaretleri), tüketici bilgilendirme çalışmaları ile destekliyoruz. Tohum Takas Ağı projesinde ise tükenmekte olan atalık / evladiyelik tohumları buluyor, daha fazla kişi tarafından daha fazla alanda üretilmesini sağlayarak çoğaltıyoruz. Miktarı çoğalacak olan tohumları da yine takaslarla yaygınlaştırıyoruz. ? Henry Kissinger, “Petrolü kontrol ederseniz ulusları, gıdayı kontrol ederseniz insanları kontrol edersiniz” demişti. Dolayısıyla dünya üzerinde yürütülen tohumlarla ilgili politikalar çok ciddi. Ancak resmin geneline bakınca bu işin uzun soluklu ve zor bir süreç olduğunu da söylemek mümkün. Yerel anlamda değerlendirirsek, Türkiye bu genel resmin neresinde duruyor? Türkiye, madalyonun her iki tarafında da önemli bir yer tutuyor. Bir yandan ciddi bir doğal yıkım sürecindeyiz. Doğal alanlarımız, kaynaklarımız tahrip oluyor. Doğayı koruyan yaşam biçimi süren kırsal nüfusumuz azalıyor. Türkiye, iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkelerden biri. Bundan 20 yıl önce ülkemizin tahıl ambarı olan Konya Ovası ciddi bir çölleşme tehdidi altında. Öte yandan ülkemiz tarımın ilk ortaya çıktığı, kırsal tarihi, insanlık tarihi ile eş bir coğrafyada. Bu topraklarda sadece tohumlar çok çeşitli değil, aynı zamanda toprak işleme bilgisi, doğa ile dost yaşam bilgisi var. Bu çok büyük bir zenginlik. Günümüzde en çok ihtiyacımız olan bilgi zenginliğinin olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Bu kontrastın tam ortasındayız. Çok şanslıyız ki bu zenginliğin değerini anlayan ve korunması için çalışmalar yapan insanların sayısı da gittikçe artıyor. Eğer bugün %100 ekolojik pazarlar, tohum takas projeleri varsa bu heyecanı yüksek insanlar sayesinde. ? Bir sonraki adımda neler yapmayı planlıyorsunuz? Projenin adımları şu anda mümkün olduğu kadar fazla tohumu bulmak ve mümkün olduğu kadar fazla alanda ekip çoğaltabilmek. Bir yandan da yasal mevzuatı ve tohumlar konusunda çalışan kişi ve kurumları bir araya getirecek çalışmalar yapacağız. Bu yeterince büyük bir hedef. Bu hedefe ulaştığımızdan ve ulaşırken ilerlediğimiz yolda yapacaklarımızı tanımlamak zor ama durum neyi gerektirecekse elimizden gelenin en iyisini yapacağız. ? Haberler ? Doğa ve dağ tutkunlarına film yarışması D ağ Kültürü Derneği tarafından düzenlenen 2. Doğa Filmleri Yarışması'nda ‘ulusal’ kategoride 9 film, ‘Üniversiteliler’ kategorisinde ise 3 film finale kaldı. Ulusal kategoride Hande Odabaşoğlu'nun yönettiği Düşlere Uzanan Patikalar, Osman Şişman yönetmenliğindeki İşte Böyle, Hakan Berber'in yönettiği Kız Çocuğu, Aygün Filiz'in Palandöken'de İki Parça Tahta'sı, Serhat Karaaslan'ın Bisiklet'i, Erdem Şimşek'in Kalan Kuşların Şarkısı, Boral Kambay'ın Save the World'u finale kaldı. Ayrıca Hakan Tosun'un yönettiği Büyük Anadolu Yürüyüşü adlı belgesel de yarışacak filmler arasında. Bu belgeselde Tosun, 2011 Nisan'ında ülkenin değişik bölgelerinden yola çıkarak yaşam alanlarına yönelik tehditlere dikkat çekmek amacıyla kırk gün boyunca yürüyeyek Ankara'ya ulaşan doğa savunucularını adım adım izleyerek, yürüyüşü belgelemişti. Üniversiteler kategorisinde ise Nagihan Çakar'ın yönettiği Büyükaşık'lar, Veysel Cihan Hızar'ın Bu Sese Kulak Verelim'i ve Burak Türten'in Çöp filmi finale kaldı. Yarışmada ödüle değer görülen çalışmalar, 7 Mart'ta İstanbul Taksim'deki Fransız Kültür Merkezi Sinema Salonu'nda gerçekleştirilecek festival açılış gecesinde açıklanacak. Ayrıca dereceye giren filmler İstanbul'da 6 yıldır düzenlenen “7. Dağ Filmleri Festivali”nde gösterilecek. ‘Uluslararası Çevreci Şehirler’ yarışmasına başvurular başladı chneider Electric’in üniversite öğrencilerine yönelik düzenlediği Çevreci Şehirler Yarışması, 31 Ocak'ta yeni başvurularını almaya başladı. Dokuz ülkeden katılıma açık olan yarışma, gençleri de ‘şehirlerde enerji yönetimi’ alanında yeni fikirler geliştirilmesi sürecine dâhil etmeyi hedefliyor. Üç yıldır gerçekleştirilen “Şehirlerde enerji yönetimi” konulu yarışmada, en az biri kadın olmak üzere iki öğrenciden oluşan ekiplerden, şehir için hayati önem taşıyan konut, üniversite, perakende, su ve hastane sektörlerine yönelik uygulanabilir enerji yönetimi çözümleri tasarlamaları isteniyor. Tasarıların hem artan enerji talebine yanıt vermesi, hem de sosyal gelişmeleri ve çevre konularını doğru bir şekilde ele alması bekleniyor. Türkiye'nin de dahil olduğu, Brezilya, Çin, Fransa, Almanya, Hindistan, Amerika, Rusya ve Polonya'dan katılıma açık olan yarışma sonucunda bu yıl yaklaşık 270 bin öğrenciye ulaşılması hedefleniyor ve aralarından en yaratıcı 200'ü aşkın öğrenci ile Schneider Electric'le staj görüşmeleri yapılacak. Yarışmanın en başarılı 25 ekibi finalde yarışmak için Haziran ayında biraraya gelecek. Birinci olan ekibi ise Schneider Electric’in üst düzey yöneticileriyle temaslarda bulunma fırsatı ve Schneider Electric tesislerini ziyaret ederek çalışanların tecrübelerini birinci ağızdan paylaşma imkanı bekliyor. Birinci olan 2 kişilik ekibe ayrıca Schneider Electric’te çalışmak üzere iş teklifi yapılacak. www.gogreeninthecity.com Yerli ekim yüzde 5'e düştü N e kadar alanda yerel buğday çeşidinin ekilmekte olduğuna dair resmi bir istatistik yok. Ancak yaklaşık bilgiler vermek mümkün. 2010 yılında 8 milyon buğday ekimi gerçekleştirildi. Türkiye'de buğday verimi, ekiliş alanlarının yüzde 55'inin altında. Yerel buğday yetiştiriciliğinin daha çok düşük verimli alanlarda ve alanın yüzde 5 ila 10'u arasında yapıldığı öngörüsü üzerinden Türkiye'de 220 bin – 440 bin arasında yerel buğday çeşidinin ekildiği söylenebilir. Bu toplam alan içinde makarnalıkların payı yüzde 30, ekmekliklerin payı yüzde 70 civarında. Bu durumda ülkemizde 66 bin ila 132 bin makarnalık buğday, 154 bin – 308 bin kadar da ekmeklik buğday yerel çeşitlerinin ekilmekte olduğu hesaplanıyor. Bundan 5060 yıl önce, bütün Türkiye'de sadece yerli çeşitler ekilirken, bugün bu oran yüzde 5'e inmiş durumda. Sizce de yok oluşa oldukça yaklaşmamış mıyız? S
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle